Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

51

Sûredeki Ayet No: 

38

Ayet No: 

4713

Sayfa No: 

522

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَفِي مُوسَىٰ إِذْ أَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ

Çeviriyazı: 

vefî mûsâ iẕ erselnâhü ilâ fir`avne bisülṭânim mübîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Musa'nın kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu apaçık bir delille Firavun'a göndermiştik.

Diyanet İşleri: 

Musa'nın başından geçenlerde de ibret vardır: Onu apaçık delille Firavun'a gönderdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Musa'da da; hani onu apaçık bir delille Firavun'a göndermiştik.

Şaban Piriş: 

Apaçık bir delil ile Firavun’a gönderdiğimiz Musa'nın (kıssasında ibretler) vardır.

Edip Yüksel: 

Musa'da da (bir ders vardır). Onu Firavun'a apaçık bir delil ile göndermiştik.

Ali Bulaç: 

Musa (olayın)da da (düşündürücü ayetler vardır). Hani Biz onu açık bir delille Firavun'a göndermiştik;

Suat Yıldırım: 

Mûsâ'nın olayında da alınacak dersler vardır. Onu âşikâr bir delille (mûcize ile) Firavun’a göndermiştik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Mûsa´da da (onun kıssasında da ibret vardır). O vakit ki, O´nu Fir´avun´a apaçık bir bürhan ile gönderdik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Mûsa'da da. Biz onu açık bir kanıtla Firavun'a gönderdik.

Bekir Sadak: 

Onlar Rablerinin buyrugundan cikmislardi

İbni Kesir: 

Musa´da da. Hani onu, apaçık bir delille Firavun´a göndermiştik.

Adem Uğur: 

Musa´da da (ibretler vardır). Onu apaçık bir delil ile Firavun´a göndermiştik.

İskender Ali Mihr: 

Ve Hz. Musa´da (da deliller vardır). Onu firavuna apaçık bir sultanla (mucize ile) göndermiştik.

Celal Yıldırım: 

Musa´nın kıssasında da (ibretli belgeler bıraktık). Hani bir vakit Onu açık belge ve mu´cizeyle Fir´avn´a gönderdik.

Tefhim ul Kuran: 

Musa (olayın) da da (düşündürücü ayetler vardır). Hani biz onu açık bir delille Firavun´a göndermiştik

Fransızca: 

[Il y a même un signe]: en Moïse quand Nous l'envoyâmes, avec une preuve évidente, vers Pharaon.

İspanyolca: 

Y en Moisés. Cuando le enviamos a Faraón con una autoridad manifiesta.

İtalyanca: 

come in Mosè, quando lo inviammo a Faraone con autorità incontestabile,

Almanca: 

Und mit Musa (gab es eine Aya), als WIR ihn zu Pharao mit einem deutlichen Beweis entsandten.

Çince: 

在穆萨的故事里也有一种迹象。当时,我曾派遣他带著一件明证去见法老。

Hollandaca: 

In Mozes was mede een teeken, toen Hij hem met duidelijke macht tot Pharao zond.

Rusça: 

Знамение было и в рассказе о Мусе (Моисее). Вот Мы отправили его к Фараону с явным доводом.

Somalice: 

(Nabi) Muusana calaamo lagu waana qaatu ahaa markaan u dirray Fircoon isagoo wata xujo cad.

Swahilice: 

Na katika khabari za Musa, tulipo mtuma kwa Firauni na hoja wazi.

Uygurca: 

مۇسانىڭ (قىسسىسىدىمۇ) بىر تۈرلۈك ئالامەت بار، ئۆز ۋاقتىدا ئۇنى بىز پىرئەۋنگە روشەن دەلىل بىلەن ئەۋەتتۇق

Japonca: 

またムーサーにも(印があった)。われが明らかな権威を授けて,かれをフィルアウンに遣わした時を思い起せ。

Arapça (Ürdün): 

«وفي موسى» معطوف على فيها، المعنى وجعلنا في قصة موسى آية «إذ أرسلناه إلى فرعون» ملتبسا «بسلطان مبين» بحجة واضحة.

Hintçe: 

जब हमने उनको फिरऔन के पास खुला हुआ मौजिज़ा देकर भेजा

Tayca: 

และในเรื่องของมูซา เมื่อเราส่งเขาไปยังฟิร เอาน. พร้อมด้วยหลักฐานอันชัดแจ้ง

İbranice: 

ויש עוד אות אל משה, כאשר שלחנו אותו אל פרעה עם הוכחות בהירות

Hırvatça: 

I u Musau, također - kada ga s očiglednim dokazom faraonu poslasmo,

Rumence: 

precum în Moise când l-am trimis cu o împuternicire desluşită la Faraon

Transliteration: 

Wafee moosa ith arsalnahu ila firAAawna bisultanin mubeenin

Türkçe: 

Mûsa'da da. Biz onu açık bir kanıtla Firavun'a gönderdik.

Sahih International: 

And in Moses [was a sign], when We sent him to Pharaoh with clear authority.

İngilizce: 

And in Moses (was another Sign): Behold, We sent him to Pharaoh, with authority manifest.

Azerbaycanca: 

Musanın hekayətində də (bir ibrət dərsi vardır). O zaman Biz onu Fir’onun yanına açıq-aşkar bir dəlillə göndərmişdik.

Süleyman Ateş: 

Musa'da da (ibret alınacak şeyler vardır). Onu açık bir delil ile Fir'avn'e göndermiştik.

Diyanet Vakfı: 

Musa'da da (ibretler vardır). Onu apaçık bir delil ile Firavun'a göndermiştik.

Erhan Aktaş: 

Mûsâ’da da vardır(1). Onu Firavun’a apaçık bir sultânla(2) göndermiştik.

Kral Fahd: 

Musa'da da (ibretler vardır). Onu apaçık bir delil ile Firavun'a göndermiştik.

Hasan Basri Çantay: 

Musa (nin kıssasın) da da (ibret vardır). Hani onu apaçık bir hüccetle Fir´avne göndermişdik de,

Muhammed Esed: 

Musa (ile Firavun kıssasın)da da (aynı mesajı verdik; çünkü) Biz o´nu Firavun´a açık bir otorite ile göndermiştik,

Gültekin Onan: 

Musa (olayın)da da (düşündürücü ayetler vardır). Hani biz onu açık bir delille Firavun´a göndermiştik

Ali Fikri Yavuz: 

Mûsa’da da ibret vardır: Hani onu açık bir mucize ile Firavun’a gönderdik de

Portekizce: 

E em Moisés (também, havia um sinal), quando o enviamos ao Faraó, com uma autoridade evidente.

İsveççe: 

OCH I [berättelsen om] Moses ligger [samma budskap]. Vi sände honom till Farao med ett klart bevis på hans myndighet,

Farsça: 

و [نیز] در [سرگذشت] موسی، چون او را با دلیلی روشن به سوی فرعون فرستادیم [عبرتی است.]

Kürtçe: 

ھەروەھا لەبەسەر ھاتی موسادا (چەند بەڵگە وپەند ھەیە) کاتێك کەناردمان بۆ لای فیرعەون بە بەڵگەی ڕوون وئاشکراوە

Özbekçe: 

Ва Мусода ҳам. Биз уни Фиръавнга равшан ҳужжат ила юбоганимизда...

Malayca: 

Dan juga pada (kisah) Nabi Musa (terdapat dalil-dalil yang memberi keinsafan), - ketika kami mengutusnya kepada Firaun dengan membawa mukjizat yang nyata.

Arnavutça: 

Dhe, ne kemi sjellë këshillë edhe te Musai kur ia dërguam atë – Faraonit, me argument të qartë,

Bulgarca: 

... И за Муса, когато го изпратихме при Фараона с явен довод.

Sırpça: 

И у Мојсију, такође - када га посласмо фараону са очигледним доказом,

Çekçe: 

... A o Mojžíšovi; hle, vyslali jsme jej k Faraónovi se zjevnou pravomocí,

Urduca: 

اور (تمہارے لیے نشانی ہے) موسیٰؑ کے قصے میں جب ہم نے اُسے صریح سند کے ساتھ فرعون کے پاس بھیجا

Tacikçe: 

Ва ибратест дар Мӯсо, он гоҳ ки ӯро бо ҳуҷҷате ошкор назди Фиръавн фиристодем.

Tatarca: 

Дәхи Муса пәйгамбәрдә галәмәтләр кылдык, Без аны ачык аңлатучы аятьләр белән Фиргаунгә җибәргәч,

Endonezyaca: 

Dan juga pada Musa (terdapat tanda-tanda kekuasaan Allah) ketika Kami mengutusnya kepada Fir'aun dengan membawa mukjizat yang nyata.

Amharca: 

በሙሳም (ወሬ) ውስጥ ወደ ፈርዖን በግልጽ ማስረጃ በላክነው ጊዜ (ምልክትን አደረግን)፡፡

Tamilce: 

இன்னும் மூஸாவி(ன் சரித்திரத்தி)லும் - நாம் அவரை ஃபிர்அவ்னிடம் தெளிவான ஆதாரத்தைக் கொண்டு அனுப்பியபோது - பல அத்தாட்சிகள் இருக்கின்றன.

Korece: 

모세의 이야기 속에도 예증 이 있나니 보라 하나님은 그에게 명백한 권능을 주어 파라오에게 보냈노라

Vietnamca: 

Và ở Musa (là một dấu hiệu làm bài học cho những ai sợ sự trừng phạt đau đớn), khi TA phái Y đến gặp Pha-ra-ông với uy quyền rõ ràng.