Arapça:
كَذَٰلِكَ ۖ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ
Çeviriyazı:
keẕâlik. veevraŝnâhâ ḳavmen âḫarîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte böylece biz onları başka bir kavme miras bıraktık.
Diyanet İşleri:
Bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Böyle işte ve onları miras verdik bir başka topluluğa.
Şaban Piriş:
İşte böyle... Onu bir başka topluma miras bıraktık.
Edip Yüksel:
Böylece hepsini başka bir topluluğa miras bıraktık.
Ali Bulaç:
İşte böyle; Biz bunları başka bir kavme miras olarak verdik.
Suat Yıldırım:
İşte böyle oldu! Sonra bütün bunları, başka bir topluma miras bıraktık. Merhamete lâyık olma haklarını kaybettiklerinden, perişan hallerine gök de ağlamadı, yer de ağlamadı. Artık onlara yeni bir mühlet de verilmedi. [26,59; 7,137]
Ömer Nasuhi Bilmen:
İşte böyle oldu ve onları başkalar olan bir kavme miras kıldık.
Yaşar Nuri Öztürk:
İşte böyle! Onlara başka bir toplumu mirasçı kıldık.
Bekir Sadak:
(34-36) Dogrusu inkarcilar, «Olum bir defadir, tekrar diriltilmeyecegiz. Eger dogru sozlu iseniz bize babalarimizi getirsenize» derler.
İbni Kesir:
İşte böyle. Onlara başka kavimleri mirasçı kıldık.
Adem Uğur:
İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık.
İskender Ali Mihr:
İşte, böyle. Ve sonraki kavmi onlara varis kıldık.
Celal Yıldırım:
Evet bu böyledir. O nimetleri başka bir millete mîras bıraktık.
Tefhim ul Kuran:
İşte böyle
Fransızca:
Il en fut ainsi et Nous fîmes qu'un autre peuple en hérita.
İspanyolca:
Así fue y se lo dimos en herencia a otro pueblo.
İtalyanca:
Così fu: demmo tutto ciò in eredità ad altro popolo.
Almanca:
Solcherart! Und WIR überließen diese anderen Leuten zum Erbe.
Çince:
结局是这样的:我曾使别的民众继承他们,
Hollandaca:
Zoo ontnamen wij hun het bezit daarvan, en wij gaven het, als eene erfenis, aan een ander volk.
Rusça:
Вот так! Мы позволили унаследовать это другому народу.
Somalice:
xaalkuna waa saas, waxaana dhaxalsiinay qoom kale.
Swahilice:
Ndio hivyo! Na tukawarithisha haya watu wenginewe.
Uygurca:
شۇنداق قىلىپ، ئۇلارنى باشقىلارغا (يەنى بەنى ئىسرائىلغا) مىراس قىلىپ بەردۇق
Japonca:
(かれらの最後は)こうであった。そしてわれは,外の民に(それらを)継がせた。
Arapça (Ürdün):
«كذلك» خبر مبتدأ، أي الأمر «وأورثناها» أي أموالهم «قوماً آخرين» أي بني إسرائيل.
Hintçe:
और उन तमाम चीज़ों का दूसरे लोगों को मालिक बना दिया
Tayca:
เช่นนั้นแหละ เราได้ให้หมู่ชนอื่นรับมรดกครอบครองมัน
İbranice:
כך היה, ואנו הורשנו כל זאת לבני עם אחר
Hırvatça:
Tako to bi, i Mi smo to u nasljedstvo drugima ostavili,
Rumence:
Aceasta, căci Noi am lăsat aceste bunuri moştenire unui alt popor.
Transliteration:
Kathalika waawrathnaha qawman akhareena
Türkçe:
İşte böyle! Onlara başka bir toplumu mirasçı kıldık.
Sahih International:
Thus. And We caused to inherit it another people.
İngilizce:
Thus (was their end)! And We made other people inherit (those things)!
Azerbaycanca:
(Onları) belə (cəzalandırdıq) və ona (onların sərvətlərinə, mülklərinə) başqalarını (İsrail oğullarını) varis etdik!
Süleyman Ateş:
İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma miras verdik.
Diyanet Vakfı:
İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık.
Erhan Aktaş:
Böylece, sonraki halkı onlara mirasçı kıldık.
Kral Fahd:
İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık.
Hasan Basri Çantay:
İşte (emir) böyledir. Biz (bütün) bunları başka başka kavmler) e mîras verdik.
Muhammed Esed:
İşte böyle oldu. Ve (sonra) başka bir toplumu (onların geride bıraktıklarına) varis kıldık;
Gültekin Onan:
İşte böyle
Ali Fikri Yavuz:
İşte bize isyan edenlere böyle yaparız. Onların mülklerini başka bir kavme miras bıraktık.
Portekizce:
E foi assim que demos aquilo tudo em herança a outro povo!
İsveççe:
Så [blev deras öde]! Och Vi lät andra ärva det [som de lämnade efter sig].
Farsça:
[آری، سرانجام کارشان] چنین بود و ما همه آنها را به قومی دیگر به میراث دادیم.
Kürtçe:
ھەربەم جۆرە ئەو (خۆشیە)مان دا بەگەلێکی تر
Özbekçe:
Мана шундай! Биз у(нарса)ларни бошқа қавмларга мерос қилиб бердик.
Malayca:
Demikianlah keadaannya (hukum Kami ke atas orang-orang yang derhaka); dan Kami jadikan semua peninggalan Firaun dan orang-orangnya: milik kaum yang lain (kaum Bani Israil).
Arnavutça:
(ajo ka qenë) kështu, dhe Ne u kemi dhënë trashëgim ato (dhuntitë e tyre) popullit tjetër –
Bulgarca:
И така оставихме това в наследство на друг народ.
Sırpça:
Тако то би, и Ми смо то другима оставили у наследство,
Çekçe:
A stalo se tak a dědici toho jsme lid jiný učinili.
Urduca:
یہ ہوا اُن کا انجام، اور ہم نے دوسروں کو اِن چیزوں کا وارث بنا دیا
Tacikçe:
Ҳамчунин шуд ва Мо он неъматҳоро ба мардуме дигар мерос гузоштем.
Tatarca:
Эш Без әйткәнчәдер, күп нәрсәләре калды, аларның калган байлыкларына башкаларны хуҗа кылдык.
Endonezyaca:
demikianlah. Dan Kami wariskan semua itu kepada kaum yang lain.
Amharca:
(ነገሩ) እንደዚሁ ኾነ፡፡ ሌሎችንም ሕዝቦች አወረስናት፡፡
Tamilce:
இப்படித்தான் (உமது இறைவனின் தண்டனை வந்தால் பாவிகளின் நிலை இருக்கும்). இன்னும், இவற்றை (எல்லாம்) வேறு மக்களுக்கு நாம் சொந்தமாக்கினோம்.
Korece:
그렇게 하여 끝이 나고 하 나님은 이것들을 다른 백성에게 상속케 했노라
Vietnamca:
Như thế đó, TA đã làm cho đám người khác thừa hưởng chúng.
Ayet Linkleri: