Arapça:
الَّذِينَ آمَنُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا مُسْلِمِينَ
Çeviriyazı:
elleẕîne âmenû biâyâtinâ vekânû müslimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah, takva sahiplerine şöyle nida eder: "Ey âyetlerimize imân edip müslüman olan kullarım! Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz.
Diyanet İşleri:
Bunlar, ayetlerimize inanmış ve kendilerini Bize vermişlerdir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O kullarım, inananlardır delillerimize ve onlar, teslim olanlardır.
Şaban Piriş:
Ayetlerimize iman edenler ve teslim olanlar!
Edip Yüksel:
Ayetlerime inananlar ve teslim olanlar,
Ali Bulaç:
Ki onlar, Benim ayetlerime iman edenler ve Müslüman olanlardır.
Suat Yıldırım:
Ne mutlu onlara ki onlar, âyetlerimize inanmış ve Allah'a itaat etmişlerdir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Öyle kullar ki, Bizim âyetlerimize imân ettiler ve müslüman oldular.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar, ayetlerimize iman edip Allah'a teslim olanlar haline gelmişlerdi.
Bekir Sadak:
Azaba hic ara verilmez, onlar orada tamamen umutsuzdurlar.
İbni Kesir:
Onlar ki
Adem Uğur:
Onlar âyetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarım) idiler.
İskender Ali Mihr:
Onlar ki âyetlerimizle âmenû olmuşlardır ve (Allah´a) teslim olmuşlardır.
Celal Yıldırım:
O kullar ki, âyetlerimize inandılar ve (bize, buyruklarımıza) teslimiyet gösterdiler.
Tefhim ul Kuran:
«Ki onlar, benim ayetlerime iman edenler ve müslüman olanlardır.»
Fransızca:
Ceux qui croient en Nos signe et sont musulmans, ,
İspanyolca:
Los que creísteis en Nuestros signos y os sometisteis a Alá,
İtalyanca:
[poiché siete] coloro che credono nei Miei segni e sono sottomessi:
Almanca:
Diejenigen, die den Iman an Unsere Ayat verinnerlicht haben und Muslime waren,
Çince:
他们曾归信我的迹象,他们原是顺服的。
Hollandaca:
Wie in onze teekenen hebben geloofd en aan mijn wil onderworpen (Moslems) zijn geweest, tot hen zal men zeggen:
Rusça:
Вы были теми, которые уверовали в Наши знамения и были мусульманами.
Somalice:
Waana kuwa rumeeyey Aayaadkanaga oo ahaa Muslimiinta.
Swahilice:
Ambao waliziamini Ishara zangu na walikuwa Waislamu.
Uygurca:
ئۇلار بىزنىڭ ئايەتلىرىمىزگە ئىمان ئېيتقان ۋە مۇسۇلمان بولغانلار ئىدى
Japonca:
わが印を信じて,(われの意志に)服従,帰依していた者よ,
Arapça (Ürdün):
«الذين آمنوا» نعت لعبادي «بآياتنا» القرآن «وكانوا مسلمين».
Hintçe:
(यह)े वह लोग हैं जो हमारी आयतों पर ईमान लाए और (हमारे) फ़रमाबरदार थे
Tayca:
บรรดาผู้ศรัทธาต่อสัญญาณทั้งหลายของเรา และพวกเขาเป็นผู้นอบน้อม
İbranice:
אלה אשר האמינו באותותינו והיו מוסלמים (מתמסרים)
Hırvatça:
A onima koji su u ajete Naše vjerovali i koji su muslimani bili - bit će rečeno:
Rumence:
Celor care cred în semnele Noastre şi sunt supuşi:
Transliteration:
Allatheena amanoo biayatina wakanoo muslimeena
Türkçe:
Onlar, ayetlerimize iman edip Allah'a teslim olanlar haline gelmişlerdi.
Sahih International:
[You] who believed in Our verses and were Muslims.
İngilizce:
(Being) those who have believed in Our Signs and bowed (their wills to Ours) in Islam.
Azerbaycanca:
O bəndələr ki, ayələrimizə iman gətirib (Bizə) təslim olmuşlar.
Süleyman Ateş:
Onlar, ayetlerimize inanmış ve müslüman olmuş (kullarım) idiler.
Diyanet Vakfı:
Onlar ayetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarım)idiler.
Erhan Aktaş:
“Âyetlerimize îmân edenler ve teslim olanlarsınız.”
Kral Fahd:
Ey âyetlerimize inanan ve müslüman olan
Hasan Basri Çantay:
43:68
Muhammed Esed:
(Siz ey) mesajlarımıza iman etmiş ve kendilerini Bize teslim etmiş olanlar!
Gültekin Onan:
Ki onlar benim ayetlerime inananlar ve müslüman olanlardır.
Ali Fikri Yavuz:
(Bunlar) o kimselerdir ki, ayetlerimize iman edib de (Allah’ın hükümlerine) boyun eğmişlerdi.
Portekizce:
São aqueles que creram em Nossos versículos e foram muçulmanos.
İsveççe:
ni, som trodde på Våra budskap och som underkastade er Vår vilja!
Farsça:
همانان که به آیات ما ایمان آوردند و همواره تسلیم [فرمان ها و احکام] ما بودند.
Kürtçe:
ئەوانەی باوەڕیان بەئایەتەکانی ئێمە ھێناوە وھەمیشە گەردنکەچ بوون
Özbekçe:
Оятларимизга иймон келтирганлар ва мусулмон бўлганлар.
Malayca:
(Mereka itu ialah) orang-orang yang beriman akan ayat-ayat keterangan Kami, serta mereka menjadi orang-orang Islam yang taat patuh,
Arnavutça:
ata që kanë besuar dokumentet Tona dhe kanë qenë të dëgjueshëm ndaj Nesh –
Bulgarca:
Вие, които повярвахте в Нашите знамения и бяхте мюсюлмани -
Sırpça:
А онима који су у Наше знакове веровали и који су били муслимани - биће речено:
Çekçe:
Těch, kdož uvěřili v Naše znamení a do vůle Boží byli odevzdáni.
Urduca:
کہا جائے گا کہ "اے میرے بندو، آج تمہارے لیے کوئی خوف نہیں اور نہ تمہیں کوئی غم لاحق ہوگا
Tacikçe:
Он касон, ки ба оёти Мо имон овардаанд ва таслими амри Мо шудаанд,
Tatarca:
Ул тәкъвалыкта дус булган мөэминнәр, Безнең аятьләребезгә ышандылар һәм Коръән белән гамәл кылып хак мөселман булдылар.
Endonezyaca:
(Yaitu) orang-orang yang beriman kepada ayat-ayat Kami dan adalah mereka dahulu orang-orang yang berserah diri.
Amharca:
እነዚያ በአንቀጾቻችን ያመኑና ፍጹም ታዛዦች የነበሩ (ባሮቼ ሆይ!)
Tamilce:
(என் அடியார்கள்) எத்தகையோர் என்றால் அவர்கள் நமது வசனங்களை நம்பிக்கை கொண்டனர். இன்னும், அவர்கள் (நமக்கு முற்றிலும் பணிந்து நடக்கின்ற) முஸ்லிம்களாக இருந்தார்கள்.
Korece:
이들은 하나님의 말씀을 믿 어 이슬람에 귀의한 자들이니
Vietnamca:
“(Các ngươi là) những người đã có đức tin nơi các Lời Mặc Khải của TA và là những người Muslim (qui phục TA).”
Ayet Linkleri: