Arapça:
هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَن تَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Çeviriyazı:
hel yenżurûne ille-ssâ`ate en te'tiyehüm bagtetev vehüm lâ yeş`urûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar kendileri farkına varmadan ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar?
Diyanet İşleri:
Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlar, kıyametin kopmasından başka bir şey mi bekliyorlar ki ansızın kopuverir başlarına ve onlar, anlamazlar bile.
Şaban Piriş:
Onlar, farkında olmadıkları bir anda, ansızın kendilerine gelecek Kıyamet'ten başka bir şey mi bekliyorlar?
Edip Yüksel:
Onlar, farkında değilken, Saatin kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar?
Ali Bulaç:
Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet-saatinden başkasını mı gözlüyorlar?
Suat Yıldırım:
İnsanlar, hiç farkında değillerken o kıyamet ansızın başlarına gelivermesini mi bekliyorlar?
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar, kendilerine farkında olmadıkları halde ansızın gelecek olan o saatten başkasını mı gözlüyorlar?
Yaşar Nuri Öztürk:
Hiç farkında olmadıkları bir sırada o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar?
Bekir Sadak:
Islediklerinize karsilik, size miras verilen iste bu cennettir.
İbni Kesir:
Onlar, farkında değillerken kendilerine ansızın o saatın gelmesini mi bekliyorlar?
Adem Uğur:
Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
İskender Ali Mihr:
O saatin (kıyâmetin) onlar farkında değilken, ansızın onlara gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
Celal Yıldırım:
Onlar ancak beklenen o saatin, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelmesini bekliyorlar.
Tefhim ul Kuran:
Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı gözlüyorlar?
Fransızca:
Attendent-ils seulement que l'Heure leur vienne à l'improviste, sans qu'ils ne s'en rendent compte ?
İspanyolca:
No les queda más que esperar la Hora, que les vendrá de repente, sin presentirla.
İtalyanca:
Aspettano altro che l'Ora? Verrà all'improviso, senza che se ne avvedano.
Almanca:
Warten sie etwa außer auf die 3 Stunde, daß sie zu ihnen plötzlich kommt, während sie nicht merken.
Çince:
他们只企望着复活时不知不觉地忽然来临他们。
Hollandaca:
Verwachten de ongeloovigen iets anders dan het uur des oordeels; dat het plotseling tot hen moge komen, terwijl zij het niet voorzien?
Rusça:
Неужели они ожидают чего-либо, кроме Часа, который наступит для них внезапно, так что они даже не почувствуют его приближения?
Somalice:
Miyey sugi (Gaaladaasi) waxaan saacadda (qiyaame) ahayn inay ugu timaado si kado ah iyagoon ogayn.
Swahilice:
Je! Nini wanangojea ila Saa iwajie kwa ghafla na wala wao hawatambui?
Uygurca:
ئۇلار پەقەت قىيامەتنىڭ ئۆزلىرى تۇيمىغان ھالدا ئۇشتۇمتۇت كېلىشىنىلا كۈتىدۇ
Japonca:
かれらは,只待っているのか。かれらが意識しない時に,突然やって来る(審判の)時を。
Arapça (Ürdün):
«هل ينظرون» أي كفار مكة، أي ما ينتظرون «إلا الساعة أن تأتيهم» بدل من الساعة «بغتةً» فجأة «وهم لا يشعرون» بوقت مجيئها قبله.
Hintçe:
क्या ये लोग बस क़यामत के ही मुन्ज़िर बैठे हैं कि अचानक ही उन पर आ जाए और उन को ख़बर तक न हो
Tayca:
พวกเขามิได้คอยสิ่งใดนอกจากยามอวสาน ซึ่งมันจะมาหาพวกเขาอย่างกระทันหันโดยที่พวกเขาไม่รู้สึกตัว
İbranice:
המחכים הם ש'השעה' (יום הדין) תבוא עליהם לפתע מבלי שאפילו ירגישו זאת
Hırvatça:
Čekaju li oni drugo doli da im Smak svijeta dođe nenadano, i da oni i ne osjete?!
Rumence:
Ei aşteaptă oare ca Ceasul să vină deodată asupra lor fără ca să simtă?
Transliteration:
Hal yanthuroona illa alssaAAata an tatiyahum baghtatan wahum la yashAAuroona
Türkçe:
Hiç farkında olmadıkları bir sırada o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar?
Sahih International:
Are they waiting except for the Hour to come upon them suddenly while they perceive not?
İngilizce:
Do they only wait for the Hour - that it should come on them all of a sudden, while they perceive not?
Azerbaycanca:
Onlar özləri də bilmədən qəfildən başlarının üstünü alacaq o saatdan (qiyamət saatından) başqa bir şeymi gözləyirlər?!
Süleyman Ateş:
Onlar ille o sa'atin, kendilerinin hiç farkında olmadıkları bir sırada, ansızın başlarına gelmesini mi bekliyorlar?
Diyanet Vakfı:
Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
Erhan Aktaş:
O Sâ’at’ın(1), farkında değillerken, ansızın onlara gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
Kral Fahd:
Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
Hasan Basri Çantay:
Onlar, kendileri farkında olmayarak, (başlarına) gelecek o sâatden başkasını mı gözetliyorlar?
Muhammed Esed:
Onlar, (günaha batmış olanlar) (oturup) Son Saat´i mi bekliyorlar; onun (yaklaştığı) fark edilmeden başlarına ansızın gelmesini mi?
Gültekin Onan:
Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı gözlüyorlar?
Ali Fikri Yavuz:
Onlar farkında değillerken ansızın başlarına gelsin diye, hep o kıyametin kopmasını bekliyorlar.
Portekizce:
Aguardam, acaso, que a Hora os surpreenda subitamente, sem estarem precavidos?
İsveççe:
VÄNTAR de [som förnekar sanningen] att den Yttersta stunden skall komma över dem plötsligt när de minst anar det [- och ångerns tid är ute]
Farsça:
آیا جز این انتظاری دارند که ناگاه قیامت در رسد در حالی که نمی فهمند؟
Kürtçe:
ئایا جگە لە ڕۆژی دوایی چاوەڕوانی چی دەکەن کە کتوپڕ بێت بۆیان لەکاتێکدا ئەوان ھەست ناکەن
Özbekçe:
Улар фақат ўзлари ҳам сезмай қолган ҳолда (қиёмат) соати келиб қолишини кутмоқдалар, холос.
Malayca:
(Mereka yang menentang Nabi Muhammad) tidak ada lagi yang mereka tunggu melainkan saat kiamat yang akan datang kepada mereka secara mengejut, dan dalam keadaan mereka lalai leka dengan perkara-perkara keduniaan.
Arnavutça:
A mos ata presin që t’u vie (diçka tjetër), pos Çastit, papritms, e ata të mos e ndjejnë atë.
Bulgarca:
Нима очакват друго освен Часът да дойде при тях внезапно, без да усетят?
Sırpça:
Чекају ли они друго осим да им Смак света изненада дође, и да они и не осете?!
Çekçe:
Což mohou očekávat něco jiného než Hodinu, jež přijde k nim, aniž to tušit budou, znenadání?
Urduca:
کیا یہ لوگ اب بس اِسی چیز کے منتظر ہیں کہ اچانک اِن پر قیامت آ جائے اور انہیں خبر بھی نہ ہو؟
Tacikçe:
Оё чашм ба роҳи чизе ҷуз қиёматанд, ки ногоҳ ва бехабар бар онҳо биёяд?.
Tatarca:
Кәферләр Коръән юлына кермичә нәрсә көтәләр? Юк, алар көтмиләр, мәгәр кыямәт көнен генә көтәләр, ул кыямәт аларга искәрмәстән килер, хәтта сизмичә дә калырлар.
Endonezyaca:
Mereka tidak menunggu kecuali kedatangan hari kiamat kepada mereka dengan tiba-tiba sedang mereka tidak menyadarinya.
Amharca:
ሰዓቲቱን እነርሱ የማያውቁ ኾነው በድንገት ልትመጣባቸው እንጅ ይጠባበቃሉን?
Tamilce:
அவர்கள் உணராமல் இருக்கின்ற நிலையில் மறுமை அவர்களிடம் திடீரென்று வருவதைத் தவிர அவர்கள் எதிர்பார்க்கிறார்களா?
Korece:
그들은 알지 못하는 순간에 닥쳐올 그 시간만을 기다리고 있 단 말이뇨
Vietnamca:
Có phải chúng chỉ đang chờ đợi Giờ Tận Thế bất ngờ xảy đến trong lúc chúng không hay biết gì chăng?!
Ayet Linkleri: