Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

43

Sûredeki Ayet No: 

66

Ayet No: 

4391

Sayfa No: 

494

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَن تَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ

Çeviriyazı: 

hel yenżurûne ille-ssâ`ate en te'tiyehüm bagtetev vehüm lâ yeş`urûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar kendileri farkına varmadan ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar?

Diyanet İşleri: 

Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar, kıyametin kopmasından başka bir şey mi bekliyorlar ki ansızın kopuverir başlarına ve onlar, anlamazlar bile.

Şaban Piriş: 

Onlar, farkında olmadıkları bir anda, ansızın kendilerine gelecek Kıyamet'ten başka bir şey mi bekliyorlar?

Edip Yüksel: 

Onlar, farkında değilken, Saatin kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar?

Ali Bulaç: 

Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet-saatinden başkasını mı gözlüyorlar?

Suat Yıldırım: 

İnsanlar, hiç farkında değillerken o kıyamet ansızın başlarına gelivermesini mi bekliyorlar?

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar, kendilerine farkında olmadıkları halde ansızın gelecek olan o saatten başkasını mı gözlüyorlar?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Hiç farkında olmadıkları bir sırada o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar?

Bekir Sadak: 

Islediklerinize karsilik, size miras verilen iste bu cennettir.

İbni Kesir: 

Onlar, farkında değillerken kendilerine ansızın o saatın gelmesini mi bekliyorlar?

Adem Uğur: 

Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?

İskender Ali Mihr: 

O saatin (kıyâmetin) onlar farkında değilken, ansızın onlara gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?

Celal Yıldırım: 

Onlar ancak beklenen o saatin, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelmesini bekliyorlar.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı gözlüyorlar?

Fransızca: 

Attendent-ils seulement que l'Heure leur vienne à l'improviste, sans qu'ils ne s'en rendent compte ?

İspanyolca: 

No les queda más que esperar la Hora, que les vendrá de repente, sin presentirla.

İtalyanca: 

Aspettano altro che l'Ora? Verrà all'improviso, senza che se ne avvedano.

Almanca: 

Warten sie etwa außer auf die 3 Stunde, daß sie zu ihnen plötzlich kommt, während sie nicht merken.

Çince: 

他们只企望着复活时不知不觉地忽然来临他们。

Hollandaca: 

Verwachten de ongeloovigen iets anders dan het uur des oordeels; dat het plotseling tot hen moge komen, terwijl zij het niet voorzien?

Rusça: 

Неужели они ожидают чего-либо, кроме Часа, который наступит для них внезапно, так что они даже не почувствуют его приближения?

Somalice: 

Miyey sugi (Gaaladaasi) waxaan saacadda (qiyaame) ahayn inay ugu timaado si kado ah iyagoon ogayn.

Swahilice: 

Je! Nini wanangojea ila Saa iwajie kwa ghafla na wala wao hawatambui?

Uygurca: 

ئۇلار پەقەت قىيامەتنىڭ ئۆزلىرى تۇيمىغان ھالدا ئۇشتۇمتۇت كېلىشىنىلا كۈتىدۇ

Japonca: 

かれらは,只待っているのか。かれらが意識しない時に,突然やって来る(審判の)時を。

Arapça (Ürdün): 

«هل ينظرون» أي كفار مكة، أي ما ينتظرون «إلا الساعة أن تأتيهم» بدل من الساعة «بغتةً» فجأة «وهم لا يشعرون» بوقت مجيئها قبله.

Hintçe: 

क्या ये लोग बस क़यामत के ही मुन्ज़िर बैठे हैं कि अचानक ही उन पर आ जाए और उन को ख़बर तक न हो

Tayca: 

พวกเขามิได้คอยสิ่งใดนอกจากยามอวสาน ซึ่งมันจะมาหาพวกเขาอย่างกระทันหันโดยที่พวกเขาไม่รู้สึกตัว

İbranice: 

המחכים הם ש'השעה' (יום הדין) תבוא עליהם לפתע מבלי שאפילו ירגישו זאת

Hırvatça: 

Čekaju li oni drugo doli da im Smak svijeta dođe nenadano, i da oni i ne osjete?!

Rumence: 

Ei aşteaptă oare ca Ceasul să vină deodată asupra lor fără ca să simtă?

Transliteration: 

Hal yanthuroona illa alssaAAata an tatiyahum baghtatan wahum la yashAAuroona

Türkçe: 

Hiç farkında olmadıkları bir sırada o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar?

Sahih International: 

Are they waiting except for the Hour to come upon them suddenly while they perceive not?

İngilizce: 

Do they only wait for the Hour - that it should come on them all of a sudden, while they perceive not?

Azerbaycanca: 

Onlar özləri də bilmədən qəfildən başlarının üstünü alacaq o saatdan (qiyamət saatından) başqa bir şeymi gözləyirlər?!

Süleyman Ateş: 

Onlar ille o sa'atin, kendilerinin hiç farkında olmadıkları bir sırada, ansızın başlarına gelmesini mi bekliyorlar?

Diyanet Vakfı: 

Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?

Erhan Aktaş: 

O Sâ’at’ın(1), farkında değillerken, ansızın onlara gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?

Kral Fahd: 

Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?

Hasan Basri Çantay: 

Onlar, kendileri farkında olmayarak, (başlarına) gelecek o sâatden başkasını mı gözetliyorlar?

Muhammed Esed: 

Onlar, (günaha batmış olanlar) (oturup) Son Saat´i mi bekliyorlar; onun (yaklaştığı) fark edilmeden başlarına ansızın gelmesini mi?

Gültekin Onan: 

Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı gözlüyorlar?

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar farkında değillerken ansızın başlarına gelsin diye, hep o kıyametin kopmasını bekliyorlar.

Portekizce: 

Aguardam, acaso, que a Hora os surpreenda subitamente, sem estarem precavidos?

İsveççe: 

VÄNTAR de [som förnekar sanningen] att den Yttersta stunden skall komma över dem plötsligt när de minst anar det [- och ångerns tid är ute]

Farsça: 

آیا جز این انتظاری دارند که ناگاه قیامت در رسد در حالی که نمی فهمند؟

Kürtçe: 

ئایا جگە لە ڕۆژی دوایی چاوەڕوانی چی دەکەن کە کتوپڕ بێت بۆیان لەکاتێکدا ئەوان ھەست ناکەن

Özbekçe: 

Улар фақат ўзлари ҳам сезмай қолган ҳолда (қиёмат) соати келиб қолишини кутмоқдалар, холос.

Malayca: 

(Mereka yang menentang Nabi Muhammad) tidak ada lagi yang mereka tunggu melainkan saat kiamat yang akan datang kepada mereka secara mengejut, dan dalam keadaan mereka lalai leka dengan perkara-perkara keduniaan.

Arnavutça: 

A mos ata presin që t’u vie (diçka tjetër), pos Çastit, papritms, e ata të mos e ndjejnë atë.

Bulgarca: 

Нима очакват друго освен Часът да дойде при тях внезапно, без да усетят?

Sırpça: 

Чекају ли они друго осим да им Смак света изненада дође, и да они и не осете?!

Çekçe: 

Což mohou očekávat něco jiného než Hodinu, jež přijde k nim, aniž to tušit budou, znenadání?

Urduca: 

کیا یہ لوگ اب بس اِسی چیز کے منتظر ہیں کہ اچانک اِن پر قیامت آ جائے اور انہیں خبر بھی نہ ہو؟

Tacikçe: 

Оё чашм ба роҳи чизе ҷуз қиёматанд, ки ногоҳ ва бехабар бар онҳо биёяд?.

Tatarca: 

Кәферләр Коръән юлына кермичә нәрсә көтәләр? Юк, алар көтмиләр, мәгәр кыямәт көнен генә көтәләр, ул кыямәт аларга искәрмәстән килер, хәтта сизмичә дә калырлар.

Endonezyaca: 

Mereka tidak menunggu kecuali kedatangan hari kiamat kepada mereka dengan tiba-tiba sedang mereka tidak menyadarinya.

Amharca: 

ሰዓቲቱን እነርሱ የማያውቁ ኾነው በድንገት ልትመጣባቸው እንጅ ይጠባበቃሉን?

Tamilce: 

அவர்கள் உணராமல் இருக்கின்ற நிலையில் மறுமை அவர்களிடம் திடீரென்று வருவதைத் தவிர அவர்கள் எதிர்பார்க்கிறார்களா?

Korece: 

그들은 알지 못하는 순간에 닥쳐올 그 시간만을 기다리고 있 단 말이뇨

Vietnamca: 

Có phải chúng chỉ đang chờ đợi Giờ Tận Thế bất ngờ xảy đến trong lúc chúng không hay biết gì chăng?!