Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

43

Sûredeki Ayet No: 

65

Ayet No: 

4390

Sayfa No: 

494

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِن بَيْنِهِمْ ۖ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ عَذَابِ يَوْمٍ أَلِيمٍ

Çeviriyazı: 

faḫtelefe-l'aḥzâbü mim beynihim. feveylül lilleẕîne żalemû min `aẕâbi yevmin elîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat aralarından çıkan gruplar, İsâ hakkında ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azâbından dolayı vay zulmedenlerin hâline!

Diyanet İşleri: 

Ama, aralarında guruplaştılar, ayrılığa düştüler. Kıyamet gününün can yakıcı azabına uğrayacak zalimlerin vay haline!

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Aralarından bölükler, ayrılığa düştü; yazıklar olsun zulmedenlere elemli günün azabından.

Şaban Piriş: 

Fırkalar/gruplar, aralarında (İsa hakkında) anlaşmazlığa düştüler. O acı günün azabına uğrayacak zalimlerin vay haline.

Edip Yüksel: 

Partiler ve mezhepler aralarında tartıştılar. Acı azaptan dolayı vay zalimlerin haline.

Ali Bulaç: 

Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara.

Suat Yıldırım: 

Ondan sonra kendisine mensup birtakım fırkalar aralarında ayrılığa düştüler.Gayet acı bir günün azabından zalimlerin vay haline!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Sonra o tâifeler kendi aralarında ihtilafa düştüler. Artık vay acıklı günün azabından o zulmetmiş olanlara!

Yaşar Nuri Öztürk: 

Böyle iken, aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Korkunç bir günün azabından vay haline o zulmedenlerin!

Bekir Sadak: 

Onlar icin altin kadeh ve tepsiler dolastirilir, canlarinin istedigi ve gozlerinin hoslandigi her sey oradadir. Siz orada temellisiniz.

İbni Kesir: 

Ama aralarında hizibler birbirleriyle ihtilafa düştüler. Acıklı bir günün azabından vay o zulmedenlerin haline.

Adem Uğur: 

Ama aralarından çıkan guruplar, bir ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!

İskender Ali Mihr: 

Sonra gruplar kendi aralarında ihtilâf etti. Artık elîm günün azabından, zulmedenlerin vay haline!

Celal Yıldırım: 

Hizipleşenler, kendi aralarında ayrılığa düştüler. O elîm günün azabından, zulmedenlerin vay hâline!

Tefhim ul Kuran: 

Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acıklı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara.

Fransızca: 

Mais les factions divergèrent entre elles . Malheur donc aux injustes du châtiment d'un jour douloureux !

İspanyolca: 

Pero los grupos discreparon unos de otros. ¡Ay de los impíos, por el castigo de un día doloroso...!

İtalyanca: 

Ma le loro fazioni furono tra loro discordi. Guai agli ingiusti per via del castigo di un Giorno doloroso.

Almanca: 

Dann wurden die Parteien unter ihnen uneins. Also Niedergang ist für diejenigen, die Unrecht begingen, bei der Peinigung eines qualvollen Tages bestimmt.

Çince: 

各教派的人,彼此纷争。哀哉不义的人们!将来要受痛苦日的刑罚。

Hollandaca: 

En de verschillende partijen onder hen geraakten in twist met elkander. Maar wee over hen, die onrechtvaardig hebben gehandeld, om de straf van een droevigen dag.

Rusça: 

Но секты разошлись во мнениях между собой. Горе же тем, которые поступали несправедливо, от страданий в Мучительный день!

Somalice: 

Wayse is khilaafeen Xisbiyadii dhexdooda halaagna wuxuu u sugnaaday kuwii dulmi falay Cadaab Maalin daran xageed.

Swahilice: 

Lakini makundi kwa makundi yao yalikhitalifiana wao kwa wao. Ole wao walio dhulumu kwa adhabu ya siku chungu.

Uygurca: 

(ناسارالار) نىڭ پىرقىلىرى (ئىسا توغرىسىدا) ئۆز - ئارا ئىختىلاپ قىلىشتى، زالىملارغا قاتتىق كۈن (يەنى قىيامەت كۈنىنىڭ) ئازابىدىن ۋاي!

Japonca: 

だがかれらの間の諸派は,仲互いした。これら悪を行う者こそ災いである。苦悩の日の懲罰のために。

Arapça (Ürdün): 

«فاختلف الأحزاب من بينهم» في عيسى أهو الله أو ابن الله أو ثالث ثلاثة «فويلٌ» كلمة عذاب «للذين ظلموا» كفروا بما قالوه في عيسى «من عذاب يوم أليم» مؤلم.

Hintçe: 

तो इनमें से कई फिरक़े उनसे एख्तेलाफ करने लगे तो जिन लोगों ने ज़ुल्म किया उन पर दर्दनांक दिन के अज़ब से अफ़सोस है

Tayca: 

นิกายต่าง ๆ ได้ขัดแย้งกันในระหว่างพวกเขา ดังนั้นความหายนะจงประสบแด่บรรดาผู้อธรรมเนื่องจากการลงโทษแห่งวันอันเจ็บปวด

İbranice: 

ושוסעו הקבוצות השונות ביניהן. אבוי לאלה אשר קיפחו מיום העונש הכואב

Hırvatça: 

Ali su se stranke iz redova njihovih podvojile. Pa teško onima koji su zulum učinili od kazne na Danu bolnome!

Rumence: 

Alianţele s-au certat între ele. Vai celor nedrepţi de osânda unei Zile dureroase!

Transliteration: 

Faikhtalafa alahzabu min baynihim fawaylun lillatheena thalamoo min AAathabi yawmin aleemin

Türkçe: 

Böyle iken, aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Korkunç bir günün azabından vay haline o zulmedenlerin!

Sahih International: 

But the denominations from among them differed [and separated], so woe to those who have wronged from the punishment of a painful Day.

İngilizce: 

But sects from among themselves fell into disagreement: then woe to the wrong-doers, from the Penalty of a Grievous Day!

Azerbaycanca: 

Amma onların içərisindən çıxan firqələr arasında ixtilaf düşdü (xaçpərəstlər: “İsa Allahın oğludur!” – dedilər, yəhudilər isə onun peyğəmbərliyini büsbütün inkar etdilər). Acı bir günün (qiyamət gününün) əzabından vay o zülm edənlərin halına!

Süleyman Ateş: 

Aralarından çıkan partiler, birbirleriyle ihtilafa düşmüşlerdir. Acı bir günün azabından vay o zulmedenlerin haline!

Diyanet Vakfı: 

Ama aralarından çıkan guruplar, bir ihtilafa düştüler. Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!

Erhan Aktaş: 

Sonra gruplar kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Artık acı veren günün azâbından dolayı haksızlık yapanların vay haline!

Kral Fahd: 

Ama aralarından çıkan gruplar, bir ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!

Hasan Basri Çantay: 

Sonra aralarından partiler (çıkıb) ihtilâf etdiler. Artık pek acıklı bir günün azabından vay o zulmedenlere!

Muhammed Esed: 

Fakat (İsa´dan sonra gelenler) arasından çıkan gruplar farklı görüşleri savunmaya başladılar. Vay haline o zulmedenlerin ve yazık o acı Gün´de (başlarına gelecek) azap için!

Gültekin Onan: 

Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara.

Ali Fikri Yavuz: 

Sonra o (hristiyanlardan ibaret) hizibler aralarında ayrılığa düştüler. Onun için, acıklı bir günün azabından vay o zulüm edenlerin haline!...

Portekizce: 

Porém, os partidos discreparam entre si. Ai dos iníquos, quanto ao castigo do dia doloroso!

İsveççe: 

Men de sekter [som söndringen] bland dem [gav upphov till] hade olika meningar [om Jesus]. Olyckliga de syndare som måste frukta straffet [som skall drabba dem] en sorgens och plågans Dag!

Farsça: 

از میان امت عیسی گروه هایی [درباره او و دینش] اختلاف کردند [و هر یک چون نسطوریه، ملکانیه، مرقوسیه و شمعونیه به عقیده ای خلاف حق پای بند شدند، و آیینی غیر آیین مسیح را به عنوان آیین مسیح برگزیدند] پس وای بر کسانی که [به آیات خدا] ستم ورزیدند از عذاب روزی دردناک.

Kürtçe: 

جا کۆمەڵەکان جیاواز بوون لەنێوان خۆیاندا، سزاو لەناوچوون بۆ ئەوانەی ستەمیان کرد، لەسزای سەختی ڕۆژی بەئازار

Özbekçe: 

Бас, уларнинг орасидан фирқалар ихтилоф қилдилар. Зулм қилганлар ҳолига аламли кун азобидан вой бўлсин! (Ийсо алайҳиссалом Бани Исроилга Пайғамбар қилиб юборилган эдилар. У зот Бани Исроилга уларнинг Мусо алайҳиссалом шариати хусусидаги ихтилофларига барҳам бериш, ягона Аллоҳнинг ибодатига чақириш учун ҳикмат ила келган эдилар. Аммо улар бу чақириққа муносиб жавоб бермадилар. Балки Ийсо алайҳиссаломга қарши чиқдилар. Турли фирқаларга бўлиниб олиб, ҳозиргача ихтилоф қилиб келмоқдалар.)

Malayca: 

Kemudian, golongan-golongan (dari kaumnya) itu berselisihan sesama sendiri. Maka kecelakaan dan kebinasaanlah bagi orang-orang yang zalim itu, dari (paluan) azab seksa yang tidak terperi sakitnya, pada hari pembalasan.

Arnavutça: 

Grupet e ndryshme u grindën në mes tyre. Mjerë ata që kanë bërë zullum – nga dënimi i Ditës së dhembshme!

Bulgarca: 

Но групите сред тях изпаднаха в разногласие [относно Иса]. Горко на угнетителите от мъчение в болезнения Ден!

Sırpça: 

Али су се странке из њихових редова подвојиле. Па тешко онима који о њему криво говоре од казне на болноме Дану!

Çekçe: 

A byly strany mezi nimi názorů různých o něm; a běda těm, kdož křivdili, před trestem dne bolestného.

Urduca: 

مگر (اُس کی اِس صاف تعلیم کے باوجود) گروہوں نے آپس میں اختلاف کیا، پس تباہی ہے اُن لوگوں کے لیے جنہوں نے ظلم کیا ایک دردناک دن کے عذاب سے

Tacikçe: 

Гурӯҳҳо бо ҳам ихтилоф карданд. Пас вой бар ситамкорон аз азоби дардовари қиёмат!

Tatarca: 

Гыйса динендәге насаралар ничә төрле мәзһәбкә, вә төрле фиркаларга бүленделәр һәм диннәрен боздылар, кыямәт көненең рәнҗеткүче ґәзабыннан бер чокыр бардыр Гыйса Аллаһуның угълы дип үзләренә золым иткән кешеләргә.

Endonezyaca: 

Maka berselisihlah golongan-golongan (yang terdapat) di antara mereka, lalu kecelakaan yang besarlah bagi orang-orang yang zalim yakni siksaan hari yang pedih (kiamat).

Amharca: 

ከመካከላቸውም አሕዛቦቹ ተለያዩ፡፡ ለእነዚያም ለበደሉት ከአሳማሚ ቀን ቅጣት ወዮላቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, (வழிகெட்ட) பிரிவினர்கள் தங்களுக்கு மத்தியில் (ஈஸாவின் விஷயத்தில்) தர்க்கித்தனர். ஆக, மிகவும் வலி தரக்கூடிய நாளுடைய தண்டனையினால் அநியாயக்காரர்களுக்கு நாசம் உண்டாகட்டும்.

Korece: 

그러나 그들 중의 무리들은 의견을 달리 했으니 그들 죄인들 에게는 고통스러운 날 벌이 있으 리라

Vietnamca: 

Tuy nhiên, các giáo phái trong số chúng đã bất đồng với nhau (về sự việc của Ysa). Vì vậy, thật khốn cho những kẻ làm điều sai quấy về sự trừng phạt của Ngày đau đớn!