Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

43

Sûredeki Ayet No: 

28

Ayet No: 

4353

Sayfa No: 

491

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

Çeviriyazı: 

vece`alehâ kelimetem bâḳiyeten fî `aḳibihî le`allehüm yerci`ûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İbrahim, bu sözü, ardından gelecek olanlara devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, onlar doğru yola dönsünler.

Diyanet İşleri: 

İbrahim ardından geleceklere bu sözü, devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı. Artık belki doğru yola dönerler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve bu birlik sözünü, gerçeğe dönsünler diye soyu arasında da daima kalacak ve zeval bulmayacak bir vasiyet olarak bıraktı.

Şaban Piriş: 

Bunu, ardından geleceklere devamlı kalıcı bir söz olarak bıraktı ki, insanlar (tevhid dinine) dönsünler.

Edip Yüksel: 

Belki doğru yola dönerler diye onun ardından gelecekler için bunu ebedi bir ders kıldı.

Ali Bulaç: 

Ve bunu (bu tevhid inancını) belki (insanlar Allah'a) dönerler diye ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kıldı-bıraktı.

Suat Yıldırım: 

O, bu sözü hakka dönsünler diye, gelecek nesillere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onu (o ifadesini) zürriyeti arasında bâki bir kelime kıldı. Belki onlar, dönüverirler (diye).

Yaşar Nuri Öztürk: 

O, sözünü, kendinden sonra yaşayacak bir mesaj yaptı ki, insanlar hakka dönebilsinler.

Bekir Sadak: 

43:33

İbni Kesir: 

Ve onu

Adem Uğur: 

Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar (onun dinine) dönsünler.

İskender Ali Mihr: 

Ve onu, zürriyeti içinde bâki (kalıcı) bir kelime kıldı. Umulur ki böylece onlar (putlardan) dönerler.

Celal Yıldırım: 

İbrahim bunu, (hakka) dönerler diye soyu arasında baki kalacak bir söz olarak bıraktı.

Tefhim ul Kuran: 

Ve bunu (bu tevhid inancını) onun ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kılıp bıraktı ki belki (Allah´a) dönerler diye.

Fransızca: 

Et il en fit une parole qui devait se perpétuer parmi sa descendance. Peut-être reviendront-ils ?

İspanyolca: 

E hizo que esta palabra perdurara en su posteridad. Quizás, así, se convirtieran.

İtalyanca: 

E di ciò fece una parola che doveva perpetuarsi nella sua discendenza: forse ritorneranno [ad Allah].

Almanca: 

Und er machte es zu einem bleibenden Wort unter seinen Nachkommen, damit sie umkehren.

Çince: 

他将这句话留赠他的后裔,以便他们悔悟。

Hollandaca: 

En hij (Abraham) beval, dat dit een vaste leer voor zijn nakomelingschap zou wezen, opdat zij van den afgodendienst zouden worden afgewend, naar de vereering van den eenigen, waren God.

Rusça: 

Он сделал это (свидетельство о том, что нет божества, кроме Аллаха) словом, пребывающим в его потомстве, чтобы они могли вернуться на прямой путь.

Somalice: 

Wuxuuna kayeelay Kalimada (tawxiidka) tii ku baaqi ah Faraca Ibraahiim si ay xaqa ugu noqdaan.

Swahilice: 

Na akalifanya hili liwe neno lenye kubaki katika vizazi vyake ili warejee.

Uygurca: 

ئىبراھىم كەلىمە تەۋھىدنى ئەۋلادىدىن (شېرىك كەلتۈرگەنلەر) ئىمانغا قايتسۇن دەپ ئەۋلادى ئىچىدە قالدۇرۇپ كەتتى

Japonca: 

かれはそれを,子孫への永遠の言葉として残した。必ずかれらは(主に)返る言葉と(思って)。

Arapça (Ürdün): 

(وجعلها) أي كلمة التوحيد المفهومة من قوله "" إني ذاهب إلى ربي سيهدين "" (كلمة باقية في عقبه) ذريته فلا يزال فيهم من يوحد الله (لعلهم) أي أهل مكة (يرجعون) عما هم عليه إلى دين إبراهيم أبيهم.

Hintçe: 

और उसी (ईमान) को इब्राहीम ने अपनी औलाद में हमेशा बाक़ी रहने वाली बात छोड़ गए ताकि वह (ख़ुदा की तरफ रूजू) करें

Tayca: 

และเขา (อิบรอฮีม) ได้ทำให้คำกล่าว (ชะฮาดะฮฺ) อยู่คงต่อไปในลูกหลานของเขา หวังว่าพวกเขาจะกลับมาสำนึกผิด

İbranice: 

ואז אברהם השאיר את המילים הללו בקרב צאצאיו, למען ישובו (אל עבודת ריבונם)

Hırvatça: 

I On to učini riječju trajnom za potomstvo svoje, da bi se vratili.

Rumence: 

El a rostit un cuvânt care să rămână la urmaşii săi. Poate se vor întoarce!

Transliteration: 

WajaAAalaha kalimatan baqiyatan fee AAaqibihi laAAallahum yarjiAAoona

Türkçe: 

O, sözünü, kendinden sonra yaşayacak bir mesaj yaptı ki, insanlar hakka dönebilsinler.

Sahih International: 

And he made it a word remaining among his descendants that they might return [to it].

İngilizce: 

And he left it as a Word to endure among those who came after him, that they may turn back (to Allah).

Azerbaycanca: 

(İbrahim) onu (la ilahə illallah kəlməsini) öz nəsli arasında həmişəlik qalan bir söz etdi. Bəlkə, (Məkkə müşrikləri bütpərəstlikdən əl çəkib babaları İbrahimin dininə) qayıdalar!

Süleyman Ateş: 

Ve bu sözü ardında kalıcı bir söz yaptı ki (insanlar Allah'a kulluğa) dönsünler.

Diyanet Vakfı: 

Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar (onun dinine) dönsünler.

Erhan Aktaş: 

İbrâhîm, gerçeğe yönelmeleri umuduyla takdir edilmiş hükmü gelecek nesiller için de kalıcı bir ilke yaptı.

Kral Fahd: 

Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar (onun dinine) dönsünler.

Hasan Basri Çantay: 

(İbrâhîm) bunu (bu tevhîd kelimesini, ileride Mekkeliler de dînine) dönsünler diye, zürriyeti arasında baakıy bir kelime yapdı.

Muhammed Esed: 

Ve bunu, daha sonra gelenler arasında yaşamaya devam eden bir söz olarak söyledi ki onlar (daima) o (sözü hatırlayıp ona) dönsünler.

Gültekin Onan: 

Ve bunu (bu tevhid inancını) belki (insanlar Tanrı´ya) dönerler diye ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kıldı / bıraktı.

Ali Fikri Yavuz: 

İbrahîm, bu tevhid kelimesini, soyu içerisinde bakî kalan bir kelime yaptı. Gerek ki (küfürden) dönerler.

Portekizce: 

E fez com que esta frase permanecesse indelével na memória da sua posteridade, para que se convertessem (a Deus).

İsveççe: 

Och dessa ord yttrade han för att de skulle bevaras bland hans efterkommande, så att de [som avviker från den rena tron] skall finna vägen tillbaka.

Farsça: 

و توحید و یکتاپرستی را در نسل های بعد از خود حقیقتی پایدار قرار داد، باشد که آنان [به سوی توحید] بازگردند؛

Kürtçe: 

ئەو (یەکخواپەرستی) لەناو نەوەکانیدا بەجێھێشت تابگەڕێنەوە (سەری)

Özbekçe: 

Ва бу(сўз)ни у ўз ортидан зурриётига боқий қолгувчи қилди. Шоядки (иймонга) қайтсалар. (Яъни, Иброҳим алайҳиссалом Аллоҳдан ўзга ҳеч бир илоҳга ибодат қилмаслик ҳақидаги сўзни, бошқача айтганда, «Ла илаҳа иллаллоҳ»ни ўзидан кейин келадиган зурриётлари ичида боқий қоладиган қилди. Шоядки зурриётлари куфр ва ширкдан иймонга қайтсалар.)

Malayca: 

Dan Nabi Ibrahim menjadikan kalimah tauhid itu tetap kekal pada keturunannya, supaya mereka kembali (kepada tauhid itu, jika ada yang menyeleweng kepada syirik).

Arnavutça: 

dhe ai (Ibrahimi), e bëri këtë fjalë të përhershme te pasardhësit e tij, për t’u kthyer ata vazhdimisht në të Vërtetën.

Bulgarca: 

И стори Той това слово да остане у неговите потомци, за да се върнат [към него].

Sırpça: 

Он то учини трајном речју за своје потомство, да би се вратили.

Çekçe: 

A učinil tento výrok slovem trvalým pro potomky své doufaje, že snad k Bohu se obrátí.

Urduca: 

اور ابراہیمؑ یہی کلمہ اپنے پیچھے اپنی اولاد میں چھوڑ گیا تاکہ وہ اِس کی طرف رجوع کریں

Tacikçe: 

Ва ин суханро дар фарзандони худ сухане поянда кард, бошад, ки ба Худо бозгарданд.

Tatarca: 

Кылды Аллаһуны берләү сүзен Ибраһим нәселендә кыямәткә хәтле калганы хәлдә, ягъни Аллаһуны берләп ислам динен тотучы Ибраһим милләте кыямәткә хәтле бетмәс, шаять кешеләр батыл динне ташлап ислам диненә, Ибраһим милләтенә кайтырлар.

Endonezyaca: 

Dan (lbrahim a. s.) menjadikan kalimat tauhid itu kalimat yang kekal pada keturunannya supaya mereka kembali kepada kalimat tauhid itu.

Amharca: 

በዝርዮቹም ውስጥ ይመለሱ ዘንድ (ባንድ አምላክ ማመንን) ቀሪ ቃል አደረጋት፡፡

Tamilce: 

இன்னும், இதை (-அல்லாஹ்வைத் தவிர வணக்கத்திற்குரியவன் இல்லை என்ற தூய கொள்கையை) தனது சந்ததிகளில் நீடித்து நிற்கின்ற ஒரு (கொள்கை) வாக்கியமாக அவர் ஆக்கினார், அவர்கள் (எல்லா தவறான கொள்கையிலிருந்து விலகி அல்லாஹ் ஒருவனை மட்டும் வணங்குவதன் பக்கம்) திரும்ப வேண்டும் என்பதற்காக.

Korece: 

아브라함은 그의 후손들에게이 말을 남겼으니 아마도 그들은 하나님께로 돌아가리라

Vietnamca: 

(Ibrahim) đã làm cho nó (lời Tawhid: chỉ có Allah là Thượng Đế) thành một lời trường cửu cho hậu thế, mong rằng họ biết quay trở lại (với Ngài).