Arapça:
فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَن ذِكْرِ رَبِّي حَتَّىٰ تَوَارَتْ بِالْحِجَابِ
Çeviriyazı:
feḳâle innî aḥbebtü ḥubbe-lḫayri `an ẕikri rabbî. ḥattâ tevârat bilḥicâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ben, dedi, at sevgisini, Rabbimi anmaktan ötürü tercih ettim. Nihayet atlar perdenin arkasına gizlendi.
Diyanet İşleri:
Süleyman: "Doğrusu ben bu iyi malları, Rabbimi anmayı sağladıkları için severim" demişti. Koşup, toz perdesi arkasında kayboldukları zaman: "onları bana getirin" dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başlamıştı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken gerçekten de demişti, ben, güzel atları, Rabbimi anarak severim ve sonunda güneş, perde altına girmişti de.
Şaban Piriş:
O da şöyle demişti: Hayrı sevmek beni, Rabbimin zikrinden alıkoydu. Nihayet güneş battı.
Edip Yüksel:
Dedi ki, "Mal ve mülk sevgisi beni Rabbimi anmaktan alıkoydu. Ta ki, o (güneş) bir örtünün ardından kayboldu."
Ali Bulaç:
O da demişti ki: "Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim." Sonunda bu atlar (koştular ve toz) perdesinin arkasına saklandılar.
Suat Yıldırım:
Onlarla ilgilenip “Ben Rabbimi hatırlattıkları için güzel şeyleri severim.” dedi ve onlar gözden kayboluncaya dek onları seyredip durdu. Sonra: “Onları tekrar bana getirin!” deyip bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedi ki: «Ben Rabbimin zikrinden dolayı hayrı severcesine (o atları) seviverdim.» Nihâyet (güneş veya atlar) hicap ile gizlenmiş oldu.
Yaşar Nuri Öztürk:
Dedi: "Servet sevgisini, Rabbimi anmak için benimsedim." Nihayet Güneş perde ardına çekildi.
Bekir Sadak:
38:36
İbni Kesir:
Demişti ki: Doğrusu ben, Rabbımı zikretmek için mal sevgisine düştüm. Nihayet perdenin arkasına gizlenmişti.
Adem Uğur:
(32-33) Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
İskender Ali Mihr:
Bunun üzerine dedi ki: "
Celal Yıldırım:
O da, şüphesiz ben mal sevgisini Rabbımı anmama vesile olduğu için severim, demişti. Tâ ki toz perdesi ardında gözden kaybolmuşlardı..
Tefhim ul Kuran:
O da demişti ki: «Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim.» Sonunda bu atlar (koştular ve toz) perdesinin arkasına saklandılar.
Fransızca:
il dit : "Oui, je me suis complu à aimer les biens (de ce monde) au point [d'oublier] le rappel de mon Seigneur jusqu'à ce que [le soleil] se soit caché derrière son voile.
İspanyolca:
Y dijo: «Por amor a los bienes he descuidado el recuerdo de mi Señor hasta que se ha escondido tras el velo.
İtalyanca:
disse: «In verità ho amato i beni [terreni] più che il Ricordo del mio Signore, finché non sparì [il sole] dietro il velo
Almanca:
so sagte er: "Gewiß, ich liebte die Neigung zum Guten nach dem Gedenken meines HERRN, bis sie (die Pferde) sich hinter dem Sichtschutz verbargen.
Çince:
他说:我的确为记忆我的主而喜好马队,直到它们被帷幕遮住了。
Hollandaca:
Zeide hij: Waarlijk, ik heb de liefde der aardsche goederen bemind, boven de herdenking van mijn Heer, en heb den tijd besteed aan het beschouwen dezer paarden, terwijl de zon door den sluier des nachts is verborgen; breng de paarden weder voor mij.
Rusça:
Он сказал: "Я продолжал отдавать предпочтение любви к добру перед поминанием моего Господа, пока оно (солнце) не скрылось за преградой.
Somalice:
Oo markaas uu yidhi ma waxaan ka jeclaan xusidda Eebe xoolo, inta Qorraxdu ka dhacdo.
Swahilice:
Basi akasema: Navipenda vitu vizuri kwa kumkumbuka Mola wangu Mlezi. Kisha wakafichikana nyuma ya boma.
Uygurca:
سۇلەيمان ئېيتتى: «مەن ھەقىقەتەن ئاتلارنى پەرۋەردىگارىمنى ئەسلەش ئۈچۈن ياخشى كۆردۈم، ئۇلار (كۆزۈمدىن) غايىب بولغۇچە (ئۇلارنى كۆزدىن كۆچۈرۈش بىلەن بولدۇم)»
Japonca:
かれは言った。「本当にわたしは,(この世の)素晴しい物をめでて,夜の帳が降りるまで,主を念ずることを忘れてしまったのです。
Arapça (Ürdün):
«فقال إني أحببت» أي أردت «حب الخير» أي الخيل «عن ذكر ربي» أي صلاة العصر «حتى توارت» أي الشمس «بالحجاب» أي استترت بما يحجبها عن الأبصار.
Hintçe:
तो देखने में उलझे के नवाफिल में देर हो गयी जब याद आया तो बोले कि मैंने अपने परवरदिगार की याद पर माल की उलफ़त को तरजीह दी यहाँ तक कि आफ़ताब (मग़रिब के) पर्दे में छुप गया
Tayca:
เขากล่าวว่า “ แท้จริงฉันรักทรัพย์สมบัติ (หมายถึงม้า) จนมันทำให้ฉันลืมการรำลึกถึงพระเจ้าของฉัน” จนกระทั่งดวงอาทิตย์ลับขอบฟ้า
İbranice:
הוא אמר: 'אכן, הנחתי את אהבת הדברים הטובים מעל זכר ריבוני, עד אשר הסתתרה השמש מאחורי חוצץ
Hırvatça:
on reče: "Umjesto da mislim na Gospodara svoga, ja pokazujem ljubav prema blagu!", i oni se izgubiše iz vida.
Rumence:
el spuse: “Eu am iubit bunul (lumesc) mai mult decât amintirea Domnului meu, până ce au dispărut după vălul nopţii.
Transliteration:
Faqala innee ahbabtu hubba alkhayri AAan thikri rabbee hatta tawarat bialhijabi
Türkçe:
Dedi: "Servet sevgisini, Rabbimi anmak için benimsedim." Nihayet Güneş perde ardına çekildi.
Sahih International:
And he said, "Indeed, I gave preference to the love of good [things] over the remembrance of my Lord until the sun disappeared into the curtain [of darkness]."
İngilizce:
And he said, "Truly do I love the love of good, with a view to the glory of my Lord,"- until (the sun) was hidden in the veil (of night):
Azerbaycanca:
O dedi: “Mən gözəlliyi (bu atları) Rəbbimin zikrindən (Tövratdan) dolayı sevirəm (çünki Allahın dinini qüvvətləndirmək üçün bir cihad vasitəsi kimi onların tə’rifi Tövratda mövcuddur). Nəhayət, (o atlar Süleymanın gözündən) qeyb olub gizləndi. (Və ya: bu atlara olan məhəbbəti məni Rəbbimin zikrindən yayındırdı. O qədər onlara tamaşa etdim ki, ikindi namazı qıla bilmədim)”.
Süleyman Ateş:
Ben, dedi, mal sevgisini, Rabbimi anmaktan (ötürü) tercih ettim. Nihayet bu atlar perde ile gizlendi (koşup dağın arkasına düşmekle gözden kayboldu).
Diyanet Vakfı:
Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Erhan Aktaş:
“Doğrusu ben Rabb’imin öğüdünden dolayı hayra muhabbeti sevdim.(1)” dedi. Derken gözden kayboldular.(2)
Kral Fahd:
Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı.
Hasan Basri Çantay:
«Gerçek ben, mal (ya´ni at) sevgisine (sırf) Rabbimi zikretmek için düşdüm» demişdi. Nihayet (bu atlar) perdenin arkasına gizlenmiş (ler) di.
Muhammed Esed:
"Ben güzel olan her şeyi severim, çünkü Rabbimi bana hatırlatır!" derdi; (atlar koşarak uzaklaşıp) gözden kayboluncaya kadar (bu sözleri tekrarladı. Daha sonra,)
Gültekin Onan:
O da demişti ki: "
Ali Fikri Yavuz:
O şöyle demişti: “- Beni bu mal (at) sevgisi, Rabbime ibadetden (ikindi namazını kılmaktan) alıkoydu.” Nihayet güneş batmıştı.
Portekizce:
Ele disse: Em verdade, amo o amor ao bem, com vistas à menção do meu Senhor. Permaneceu admirando-os, até que (osol) se ocultou sob o véu (da noite).
İsveççe:
sade han: "Jag har fattat sådan kärlek till detta [jordiska] goda att jag glömmer [att åkalla] min Herre!" - [och medan hästarna travade förbi upprepade han detta] till dess de försvann bakom en slöja [av damm; och han befallde:]
Farsça:
پس گفت: من دوستی اسبان را بر یاد پروردگارم [که نماز مستحب پایان روز است] اختیار کردم [زیرا می خواهم از آنان در جهاد با دشمن استفاده کنم و همواره به آنها نظر می کرد] تا [خورشید] پشت پرده افق پنهان شد.
Kürtçe:
جا (سولەیمان) ووتی خۆشەویستی ئەم ئەسپانەم باودا بەسەر یاد و عیبادەتی پەروەردگارمدا (کە نوێژی عەسر بوو) (سەیری ئەسپەکانی دەکرد) ھەتا لەچاوو گوم بوون
Özbekçe:
У: «Албатта, мен Роббимнинг зикридан кўра дунё ишқига берилиб кетиб, ҳатто(қуёш) парда ила беркинибди-ку!
Malayca:
(Kerana lekanya dengan pertunjukan itu) maka Nabi Sulaiman berkata: " Sesungguhnya aku telah mengutamakan kesukaanku kepada (kuda pembawa) kebaikan lebih daripada mengingati (ibadatku kepada) Tuhanku, sehingga (matahari) melindungi dirinya dengan tirai malam".
Arnavutça:
Ai tha: “Unë shfaqa dashuri më të madhe ndaj pasurisë (kuajve) se sa lutjes ndaj Zotit tim!” (ata defiluan para tij) derisa humbën mas beshkes.
Bulgarca:
И рече: “Заради любовта към благата пренебрегнах споменаването на моя Господ, докато [слънцето] се скри зад покривалото [на нощта].
Sırpça:
он рече: „Уместо да мислим на свога Господара, ја показујем љубав према иметку!“ И они се изгубише из вида.
Çekçe:
a pravil: 'Vskutku jsem dával přednost lásce k statkům pozemským před Pána svého vzpomínáním, pokud se slunce neskrylo za noci závojem.
Urduca:
تو اس نے کہا "میں نے اس مال کی محبت اپنے رب کی یاد کی وجہ سے اختیار کی ہے" یہاں تک کہ جب وہ گھوڑے نگاہ سے اوجھل ہو گئے
Tacikçe:
гуфт: «Ман дӯстии ин аспонро бар ёди Парвардигорам бигзидам, то офтоб дар пардаи ғуруб пушида шуд (яъне намози аср қазо шуд),
Tatarca:
Сөләйман үкенеп әйтте: "Мин атлар мәхәббәтенә авышып, Раббымның зекере булган намазны кичектердем, хәтта кояш баеды,
Endonezyaca:
maka ia berkata: "Sesungguhnya aku menyukai kesenangan terhadap barang yang baik (kuda) sehingga aku lalai mengingat Tuhanku sampai kuda itu hilang dari pandangan".
Amharca:
አለም «እኔ (ፀሐይ) በግርዶ እስከ ተደበቀች ድረስ ከጌታዬ ማስታወስ ፋንታ ፈረስን መውደድን መረጥኩ፡፡»
Tamilce:
ஆக, அவர் கூறினார்: “என் இறைவனை தொழுவதை விட்டும் (மறக்கும் அளவுக்கு குதிரை) செல்வத்தின் ஆசையை நிச்சயமாக நான் ஆசை வைத்து விட்டேன்.” இறுதியாக, (சூரியன் அது மறையக்கூடிய) திரையில் மறைந்து (-பார்க்க முடியாமல்) விட்டது.
Korece:
그가 말하길 실로 나는 나의주님을 염원하는 것 같이 그것을 사랑했으니 태양이 밤의 베일 속 으로 숨을 때까지였더라
Vietnamca:
(Sulayman) nói: “Quả thật, Ta đã từng yêu thích món vật tốt hơn cả việc tưởng nhớ Thượng Đế của Ta cho đến khi mặt trời đã khuất bóng sau màn đêm (lỡ cả lễ nguyện Salah ‘Asr)”.
Ayet Linkleri: