Arapça:
أَمْ لَهُم مُّلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ فَلْيَرْتَقُوا فِي الْأَسْبَابِ
Çeviriyazı:
em lehüm mülkü-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ. felyerteḳû fi-l'esbâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarındakilerin mülkü onların mı? Öyle ise bütün imkanlarını seferber ederek yükselsinler de görelim!
Diyanet İşleri:
Yahut, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyle ise sebeplere tevessül edip göğe yükselsinler!
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yahut da göklerin ve yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin saltanat ve tedbiri, onların mı? Öyleyse ağsınlar göklerin kapılarına.
Şaban Piriş:
Yoksa, göklerin, yerin ve arasındakilerin mülkü onlara mı ait? Öyle ise sebeplere tutunarak göğe yükselsinler!
Edip Yüksel:
Yoksa göklerin, yerin ve aralarındakilerin yönetimi onlara mı aittir? Bırak, kendi kendilerini yüceltsinler.
Ali Bulaç:
Yoksa göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların mülkü onların mı? Öyleyse, sebepler içinde (bir imkan ve güç bularak göğe) yükselsinler.
Suat Yıldırım:
Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasında olan varlıkların hakimiyet ve yönetimi onlara mı ait? Haydi, ellerinden geliyorsa sebep ve vasıtalarını temin etsinler de göğe çıksınlar (âlemi oradan yönetsin, vahyi de isteklerine göre indirsinler!)
Ömer Nasuhi Bilmen:
Yoksa göklerin ve yerin ve aralarındakilerin mülkü onlar için midir? (Öyle ise) Sebepler içinde yükseliversinler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yoksa göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların mülk ve saltanatı onların mı? Eğer öyleyse sebepler içinde yükselsinler.
Bekir Sadak:
Onlar ise «Rabbimiz! Bizim payimizi hesap gununden once ver» derler.
İbni Kesir:
Yahut göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların mülkü onların mıdır? Öyleyse sebeblere tevessül etsinler de yükselsinler bakalım.
Adem Uğur:
Yahut göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyleyse (göklerin) yollarında yükselsinler (görelim)!
İskender Ali Mihr:
Ya da göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkü onlara mı ait? O zaman sebepler (yollar, vasıtalar) bulup yükselsinler.
Celal Yıldırım:
Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin mülkü (saltanat ve tasarrufu) onlara mı aittir ? O takdirde sebeplere yapışıp (göklere) yükselsinler.
Tefhim ul Kuran:
Yoksa göklerin yerin ve bu ikisi arasında bulunanların mülkü onların mı? Öyleyse, sebepler içinde (bir imkân ve güç bularak göğe) yükselsinler.
Fransızca:
Ou bien ont-ils le royaume des cieux et de la terre et de ce qui existe entre eux ? Eh bien, qu'ils y montent par n'importe quel moyen !
İspanyolca:
¿O poseen el dominio de los cielos; de la tierra y de lo que entre ellos hay? Pues que suban por las cuerdas.
İtalyanca:
O posseggono la sovranità dei cieli e della terra e di quello che vi è frammezzo? E allora lasciali ascendere per le vie del cielo.
Almanca:
Oder gehört ihnen etwa die Herrschaft der Himmel, der Erde und dessen, was zwischen ihnen ist?! Also, dann sollen sie mit ihren Verbindungen hochsteigen!
Çince:
难道他们有天地万物的国权吗?假若他们有,就叫他们缘天梯而上升吧!
Hollandaca:
Is het koninkrijk der hemelen en der aarde, en van hetgeen er tusschen is, in hun bezit? Indien dit zoo is, laat het dan met ladders (touwen) ten hemel opstijgen.
Rusça:
Или же им принадлежит власть над небесами, землей и тем, что между ними? Пусть же они поднимутся на небеса по путям (или веревкам).
Somalice:
Mise waxaa u sugnaaday xukunka Samooyinka iyo dhulka iyo waxa u dhaxeeya, ha uu koreen sallaanno xagga (samada).
Swahilice:
Au wao wana ufalme wa mbingu na ardhi na viliomo kati yao? Basi nawazipande njia za kwendea huko!
Uygurca:
ياكى ئۇلار ئاسمانلارنىڭ، زېمىننىڭ ۋە ئۇلارنىڭ ئارىسىدىكى نەرسىلەرنىڭ پادىشاھلىقىغا ئىگىمۇ؟ (ئەگەر ئۇلار ئىگە بولسا، ئۇلار ئۆزلىرىنى ئاسمانغا ئېلىپ چىقىدىغان) شوتىلارغا چىقسۇن
Japonca:
かれらは天地,そしてその間の万有の,大権をもっているのか。それならかれらに手だてをさせて,(天の玉座まで)登らせなさい。
Arapça (Ürdün):
«أم لهم ملك السماوات والأرض وما بينهما» إن زعموا ذلك «فليرتقوا في الأسباب» الموصلة إلى السماء فيأتوا بالوحي فيخصوا به من شاءوا، وأمْ في الموضعين بمعنى همزة الإنكار.
Hintçe:
या सारे आसमान व ज़मीन और उन दोनों के दरमियान की सलतनत इन्हीं की ख़ास है तब इनको चाहिए कि रास्ते या सीढियाँ लगाकर (आसमान पर) चढ़ जाएँ और इन्तेज़ाम करें
Tayca:
หรือว่าอำนาจแห่งชั้นฟ้าทั้งหลายและแผ่นดิน และที่อยู่ระหว่างทั้งสองเป็นของพวกเขา ดังนั้น จงให้พวกเขาขึ้นไปหาสาเหตุกันเถิด
İbranice:
או האם להם מלכות השמים והארץ ואשר ביניהם? אם כן, שיטפסו באמצעים (אל השמיים.)
Hırvatça:
Ili, oni možda imaju vlast na nebesima i na Zemlji i nad onim što je između njih?! - neka se, onda, uz konopce popnu!
Rumence:
Au ei împărăţia cerurilor şi a pământului şi tot ce se află între ele? Atunci să se înalţe la baierile cerului!
Transliteration:
Am lahum mulku alssamawati waalardi wama baynahuma falyartaqoo fee alasbabi
Türkçe:
Yoksa göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların mülk ve saltanatı onların mı? Eğer öyleyse sebepler içinde yükselsinler.
Sahih International:
Or is theirs the dominion of the heavens and the earth and what is between them? Then let them ascend through [any] ways of access.
İngilizce:
Or have they the dominion of the heavens and the earth and all between? If so, let them mount up with the ropes and means (to reach that end)!
Azerbaycanca:
Yaxud göylərin, yerin və onların arasında olan hər şeyin ixtiyarı onların əlindədir?! Elə isə qoy iplərdən yapışıb (göyə) qalxsınlar! (Kainatın hökmünü öz əllərinə alıb onu idarə etsinlər. İstədiklərinə peyğəmbərlik verib ona vəhy göndərsinlər!)
Süleyman Ateş:
Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü onların mı? Öyleyse sebepler (vasıtalar) içinde yükselsinler (vasıtalara binip göklere çıksınlar da oradan alemi yönetsinler, vahyi de kendi isteklerine göre indirsinler).
Diyanet Vakfı:
Yahut göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyleyse (göklerin) yollarında yükselsinler (görelim)!
Erhan Aktaş:
Ya da göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkü onlara mı ait? O halde sebepler bulsunlar da yükselsinler!
Kral Fahd:
Yahut göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyleyse (göklerin) yollarında yükselsinler (görelim)!
Hasan Basri Çantay:
Yahud o göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan şeylerin mülk (-ü tasarruf) u onların mı? Öyle ise sebeblerine yapışarak göğe yükselsinler!
Muhammed Esed:
Yoksa, göklerin ve yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin hükümranlığı onlara mı aittir? Öyleyse (akıllarına gelebilecek) her türlü vasıta ile (benzer ilahi bir makama) ulaşmayı denesinler (bakalım)!
Gültekin Onan:
Yoksa göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların mülkü onların mı? Öyleyse, sebepler içinde (bir imkan ve güç bularak) göğe yükselsinler.
Ali Fikri Yavuz:
Yoksa onların mı, bütün o göklerle yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise, göğe çıkacak yollara koyularak yükselsinler (de kâinatın hakimiyetini ele alsınlar).
Portekizce:
Ou então, é deles o reino dos céus e da terra, e tudo quanto existe entre ambos? Que subam, pois, aos céus.
İsveççe:
Eller har de herraväldet över himlarna och jorden och allt som finns däremellan? Låt dem då med de medel [som står dem till buds] stiga upp [till himlen och därifrån försöka styra allt]!
Farsça:
یا مگر مالکیّت و فرمانروایی آسمان ها و زمین و آنچه میان آنهاست، در اختیار آنان است؟ [اگر چنین است] پس [بیایند] از نردبان ها [ی رساننده به این مالکیّت و فرمانروایی] بالا روند [و امور را به دست گیرند و مانع نزول وحی بر محمّد شوند و خود به هر کس که بخواهند وحی کنند.]
Kürtçe:
یان دەسەڵات و پاشایی ئاسمانەکان و زەوی و ئەوەی لە نێوانیاندایە ھی ئەوانە (ئەگەر وایە) دەبا بەرز ببنەوە لە ناو ھۆکارەکانی بەرز بوونەوەدا (تا دەگەنە عەرش ئەمجا وەحی دابەزێنن بۆ ھەر کەسێك خۆیان دەیانەوێت)
Özbekçe:
Ёки осмонлару ернинг ва улар орасидаги нарсаларнинг мулки уларникими? Бас, унда сабаблари ила (осмонга) кўтарилсинлар!
Malayca:
Atau adakah mereka menguasai langit dan bumi serta segala yang ada di antara keduanya?. (Kalau ada kekuasaan yang demikian) maka biarlah mereka naik mendaki langit menurut jalan-jalan yang membawa mereka ke situ (untuk mentadbirkan seluruh alam).
Arnavutça:
Apo i tyre është pushteti i qiejve dhe Tokës dhe ç’ka në mes tyre? E, le të ngjiten atëherë, me mjete (në qiell).
Bulgarca:
Или е тяхно владението на небесата и на земята, и на всичко между тях? Тогава да се възкачат по пътищата към небесата!
Sırpça:
Или, они можда имају власт на небесима и на Земљи и над оним што је између њих?! - Нека се, онда, попну уз лестве!
Çekçe:
Či náleží jim království nebes a země a toho, co mezi nimi je? Nechť tedy vystoupí po nebeských provazech vzhůru!
Urduca:
کیا یہ آسمان و زمین اور ان کے درمیان کی چیزوں کے مالک ہیں؟ اچھا تو یہ عالم اسباب کی بلندیوں پر چڑھ کر دیکھیں!
Tacikçe:
Ё фармонравоии осмонҳову замин ва ҳар чӣ миёни он дуст, аз они онҳост? Пас бо нардбонҳое худро ба осмон кашанд.
Tatarca:
Яки җир, күкләргә һәм араларында булган нәрсәләргә патшалык алар кулындамы? Төрле сәбәпләр белән күккә менсәләр дә, җиргә вә күкләргә хуҗа булсыннар!
Endonezyaca:
Atau apakah bagi mereka kerajaan langit dan bumi dan yang ada di antara keduanya? (Jika ada), maka hendaklah mereka menaiki tangga-tangga (ke langit).
Amharca:
ወይስ የሰማያትና የምድር የመካከላቸውም ንግሥና የእነርሱ ነውን? (ነው ቢሉ) በመሰላሎችም ይውጡ፡፡
Tamilce:
வானங்கள், பூமி, இன்னும் அவை இரண்டுக்கும் இடையில் உள்ளவற்றின் ஆட்சி அவர்களுக்கா இருக்கிறது? அப்படி இருந்தால் அவர்கள் (வானங்களின்) வாசல்களில் மேலே ஏறிவரட்டும்.
Korece:
아니면 하늘과 대지와 그 사이의 만물을 그들이 주관하고 있 단 말이뇨 그렇다면 어떠한 방법 으로든지 하늘에 오르라 하라
Vietnamca:
Hoặc lẽ nào quyền thống trị các tầng trời và trái đất và vạn vật giữa trời đất thuộc về họ? Nếu thực sự như thế thì họ hãy tìm cách đi lên đó (xem nào)!
Ayet Linkleri: