Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

38

Sûredeki Ayet No: 

3

Ayet No: 

3973

Sayfa No: 

453

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ فَنَادَوا وَّلَاتَ حِينَ مَنَاصٍ

Çeviriyazı: 

kem ehleknâ min ḳablihim min ḳarnin fenâdev velâte ḥîne menâṣ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Onlar çağrıştılar. Ama artık kurtuluş vakti değildi.

Diyanet İşleri: 

Onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Feryat ediyorlardı; oysa artık kurtulma zamanı değildi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlardan önce nice ümmetleri helak ettik de bağrışıp çığrıştılar ama kurtuluş vakti çoktan geçmişti.

Şaban Piriş: 

Onlardan önceki nesillerden nicelerini helak ettik. Feryat ettiler ama vakit kurtuluş/kaçış vakti değildi.

Edip Yüksel: 

Onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Feryat ettiler, ancak artık kurtuluş zamanı değildi.

Ali Bulaç: 

Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

Suat Yıldırım: 

Biz onlardan önce nice nesilleri silip süpürdük. O zaman ne çığlıklar, ne feryatlar kopardılar! Ama kurtuluş zamanı çoktan geçmişti! [21,12-13]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlardan evvel nice kavimleri helâk ettik, çağırışmaya başladılar. Artık kurtuluş vakti değildi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik biz, bağrıştılar onlar, fakat kurtuluş yoktu; geçmişti zaman.

Bekir Sadak: 

Yoksa, guclu ve cok ihsan sahibi olan Rabbinin rahmet hazineleri onlarin yaninda midir?

İbni Kesir: 

Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettik de onlar, çığlıklar kopardılar. Halbuki kurtulmak vakti değildi.

Adem Uğur: 

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.

İskender Ali Mihr: 

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler, fakat kurtuluş vakti geçmişti.

Celal Yıldırım: 

Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki çığlık atıp yardım istiyorlardı. Ama artık kurtulma vakti değildi.

Tefhim ul Kuran: 

Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler

Fransızca: 

Que de générations avant eux avons-Nous fait périr, qui ont crié, hélas, quand il n'était plus temps d'échapper ?

İspanyolca: 

¡A cuántas generaciones, antes de ellos, hemos hecho perecer! Invocaron cuando ya no había tiempo para salvarse.

İtalyanca: 

Quante generazioni abbiamo annientato prima di loro! Lanciarono grida [d'aiuto] quando non c'era più tempo per sfuggire [al castigo].

Almanca: 

Wie manche Generation haben WIR vor ihnen zugrunde gerichtet, dann riefen sie (um Hilfe). Doch gäbe es zu der Zeit noch Errettung!

Çince: 

在他们之前我曾毁灭了许多世代,他们呼号,但逃亡的时机已逝去了。

Hollandaca: 

Hoevele geslachten hebben wij voor hen verdelgd en zij riepen om genade; maar het was geen tijd meer om aan de straf te ontkomen.

Rusça: 

Как же много поколений погубили Мы до них! Они взывали, но уже было поздно для того, чтобы уклониться.

Somalice: 

Imisaan halaagnay hortood qarni ay markaas dhawaaqeen waqti aan dhawaaq waxba tareynin.

Swahilice: 

Mataifa mangapi tumeyaangamiza kabla yao, na wakapiga kelele, lakini wakati wa kuokoka ulikwisha pita.

Uygurca: 

ئۇلاردىن ئىلگىرى (كۇفرى تۈپەيلىدىن) نۇرغۇن ئۈممەتلەرنى ھالاك قىلدۇق، ئۇلار (ئازابنى كۆرگەندە) پەرياد قىلدى، ھالبۇكى، (بۇ) قاچىدىغان ۋاقىت ئەمەس

Japonca: 

われはかれら以前に,どんなに多くの世代を滅ぼしたことであろう。かれらは,もはや逃れ得ない時となって(慈悲を)請う。

Arapça (Ürdün): 

«كم» أي كثيرا «أهلكنا من قبلهم من قرنِ» أي أمة من الأمم الماضية «فنادوْا» حين نزول العذاب بهم «ولاتَ حين مناص» أي ليس حين فرار والتاء زائدة، والجملة حال من فاعل نادوا، أي استغاثوا، والحال أن لا مهرب ولا منجى وما اعتبر بهم كفار مكة.

Hintçe: 

हमने उन से पहले कितने गिरोह हलाक कर डाले तो (अज़ाब के वक्त) ये लोग चीख़ उठे मगर छुटकारे का वक्त ही न रहा था

Tayca: 

กี่ศตวรรษมาแล้วที่เราได้ทำลายประชาชาติก่อนพวกเขา แล้วพวกเขาได้ร้องเรียกขอความช่วยเหลือทั้ง ๆ ที่ไม่มีเวลาอีกแล้วสำหรับทางรอด

İbranice: 

כמה דורות לפניהם הכחדנו מאלה שקראו אלינו רק לאחר שלא היה להם מנוס מכך

Hırvatça: 

Koliko smo Mi naroda prije njih uništili. I oni su za pomoć vapili, ali nije bilo vremena za uzmicanje!

Rumence: 

Câte leaturi nu am nimicit înaintea lor! Şi ei strigară când nu mai era vreme de scăpare.

Transliteration: 

Kam ahlakna min qablihim min qarnin fanadaw walata heena manasin

Türkçe: 

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik biz, bağrıştılar onlar, fakat kurtuluş yoktu; geçmişti zaman.

Sahih International: 

How many a generation have We destroyed before them, and they [then] called out; but it was not a time for escape.

İngilizce: 

How many generations before them did We destroy? In the end they cried (for mercy)- when there was no longer time for being saved!

Azerbaycanca: 

Biz onlardan əvvəl neçə-neçə nəsilləri məhv etdik. Onlar fəryad edib kömək diləyirdilər, lakin artıq (əzabdan) qaçıb can qurtarmaq vaxtı deyildi.

Süleyman Ateş: 

Onlardan önce nice nesilleri helak ettik de feryad ettiler; fakat artık kurtuluş zamanı geçmişti.

Diyanet Vakfı: 

Onlardan önce nice nesilleri helak ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.

Erhan Aktaş: 

Onlardan önce nice kuşakları yok ettik. O zaman feryat ettiler, ama artık kurtuluş vakti geçmişti.

Kral Fahd: 

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.

Hasan Basri Çantay: 

Biz kendilerinden evvel nice ümmet (ler) i helâk etdik. O zaman (ne) çığlıklar kopardılar. Halbuki (o vakit, azâbdan kaçıb) kurtulma vakti değildi...

Muhammed Esed: 

Onlardan önce kaç nesli (bu günahlarından dolayı) yok ettik! Ve artık kaçmalarının mümkün olmadığını anladıklarında (nasıl) yalvarıyorlardı (Bize)!

Gültekin Onan: 

Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler

Ali Fikri Yavuz: 

Kendilerinden evvel nice ümmetleri helâk ettik! Çığrıştılar, fakat kurtulmak vakti değildi.

Portekizce: 

Quantas gerações aniquilamos, anteriores a eles! Imploram, embora não haja escapatória.

İsveççe: 

hur många släkten Vi har låtit gå under före dem! [När de såg straffet] ropade de [på förskoning], men den tid då de hade kunnat rädda sig var förbi.

Farsça: 

چه بسیار اقوامی که پیش از آنان هلاک کردیم که [وقت نزول عذاب] فریاد کمک خواهی سر دادند، در حالی که وقت گریز و یافتن پناه گاه نبود؛

Kürtçe: 

چەندەھا گەلمان پێش ئەوان ( پێش کافرانی مەککە) لەناو برد ئەمجا ھاواریان کرد لە حاڵێکدا کاتی ڕزگار بوون نەمابوو

Özbekçe: 

Биз улардан илгари ҳам қанча асрларни ҳалок этганмиз. Улар (ёрдам сўраб) нидо қилдилар. Аммо қочиб қутулиш вақти эмас эди.

Malayca: 

(Tidakkah mereka menyedari) berapa banyak umat-umat (yang ingkar) yang terdahulu dari mereka, Kami binasakan? Lalu mereka meminta pertolongan, padahal saat itu bukanlah saat meminta pertolongan melepaskan diri dari azab.

Arnavutça: 

Sa e sa breza para tyre (popullit të Mekkes), Ne i kemi zhdukur, e ata kanë thirrë në ndihmë, por ka qenë vonë!

Bulgarca: 

Колко поколения погубихме преди тях! И стенеха те, но вече не бе време за спасение.

Sırpça: 

Колико смо Ми уништили народа пре њих. И они су за помоћ вапили, али је било касно!

Çekçe: 

Kolik pokolení před nimi jsme již zahubili! Volali sice o pomoc, však nezbyl jim čas k uniknutí.

Urduca: 

اِن سے پہلے ہم ایسی کتنی ہی قوموں کو ہلاک کر چکے ہیں (اور جب اُن کی شامت آئی ہے) تو وہ چیخ اٹھے ہیں، مگر وہ وقت بچنے کا نہیں ہوتا

Tacikçe: 

Чӣ бисёр мардумеро, ки пеш аз онҳо ба ҳалокат расонидем. Онон фарёд мебароварданд, вале гурезгоҳе набуд.

Tatarca: 

Үткән өммәтләрдән күпме өммәтне Без һәлак иттек, алар исә һәлакәт килгәндә кычкырдылар, ялвардылар, аларга ошбу вакыт котылмак, качмак вакыты түгелдер диелде.

Endonezyaca: 

Betapa banyaknya umat sebelum mereka yang telah Kami binasakan, lalu mereka meminta tolong padahal (waktu itu) bukanlah saat untuk lari melepaskan diri.

Amharca: 

ከእነርሱ በፊት ከክፍለ ዘመናት ሕዝቦች ብዙን አጥፍተናል፡፡ (ጊዜው) የመሸሻና የማምለጫ ጊዜ ሳይሆንም (ለእርዳታ) ተጣሩ፡፡

Tamilce: 

இவர்களுக்கு முன்னர் எத்தனையோ பல தலைமுறைகளை நாம் அழித்தோம். ஆக, (நம் தண்டனை வந்தபோது அவர்கள் நம்மிடம் மன்றாடி பிரார்த்தித்து நம்மை) அழைத்தனர். (ஆனால், தண்டனை வந்த) அந்த நேரம் தப்பித்து ஓடுவதற்குரிய நேரம் அல்ல.

Korece: 

하나님은 그들 이전 세대들을얼마나 많이 멸망케 하였으며 그 때 그들은 은혜를 구하며 소리쳤 으나 이미 시간이 지나가 버렸더 라

Vietnamca: 

Đã có không biết bao thế hệ trước họ bị TA tiêu diệt! Họ cầu xin sự cứu rỗi (lúc đối mặt với sự trừng phạt) nhưng đã quá muộn.

Etiketler: 

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: