Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

39

Sûredeki Ayet No: 

25

Ayet No: 

4083

Sayfa No: 

461

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَأَتَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ

Çeviriyazı: 

keẕẕebe-lleẕîne min ḳablihim feetâhümü-l`aẕâbü min ḥayŝü lâ yeş`urûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlardan öncekiler de yalanladılar da kendilerine, hatırlarına gelmez yönden azab geliverdi.

Diyanet İşleri: 

Onlardan öncekiler de peygamberleri yalanlamışlardı da farkına varmadıkları yerden onlara bir azap çatmıştı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlardan öncekiler de yalanladılar da azap, hiç anlamadıkları, ummadıkları yerden gelip çatıverdi onlara.

Şaban Piriş: 

Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı da hiç farkında olmadıkları bir yerden azap onlara geliverdi.

Edip Yüksel: 

Onlardan öncekiler de yalanladılar ve ceza, onların beklemedikleri bir yerden gelmişti.

Ali Bulaç: 

Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azap onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip-çattı.

Suat Yıldırım: 

Kendilerinden önce geçmiş bazı halklar da peygamberleri yalancı saydılar da hak ettikleri azap onlara hiç farkına varmadıkları, hiç ummadıkları bir yerden geliverdi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlardan evvelkiler tekzîp ettiler, sonra onlara azap hiç hatırlarına gelmeyen bir cihetten geliverdi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Fakat azap kendilerine, hiç farkında olmadıkları bir yerden geldi.

Bekir Sadak: 

Ey insanlar! Sonra siz, kiyamet gunu Rabbinizin huzurunda durusmaya cikacaksiniz. *

İbni Kesir: 

Onlardan öncekiler de peygamberleri yalanlamışlardı da hiç farkında olmadıkları bir yönden azab kendilerine çatıvermişti.

Adem Uğur: 

Onlardan öncekiler (peygamberleri) yalanladılar da farkına varmadıkları bir yerden onlara azap çattı.

İskender Ali Mihr: 

Onlardan öncekiler (de) yalanladı da böylece azap onlara farkında olmadıkları bir yerden geldi.

Celal Yıldırım: 

Onlardan öncekiler de (Hakk´ı) yalanladılar. Bu yüzden fark edemedikleri yandan azâb kendilerine geliverdi.

Tefhim ul Kuran: 

Onlardan öncekiler de yalanladı

Fransızca: 

Ceux qui ont vécu avant eux ont démenti (les Messagers), le châtiment leur est venu par où ils ne le pressentaient pas.

İspanyolca: 

Sus predecesores desmintieron y el castigo les vino de donde no lo presentían.

İtalyanca: 

Già coloro che li precedettero tacciarono di menzogna; giunse loro il castigo da dove non se lo aspettavano.

Almanca: 

Diejenigen vor ihnen leugneten, dann kam zu ihnen die Peinigung von da, wo sie nicht merkten.

Çince: 

在他们之前的人,(曾否认众使者),故刑罚从他们意想不到的地方来临他们。

Hollandaca: 

Zij die vóór hen waren, beschuldigden hunnen gezanten van bedrog; daarom kwam eene straf op hen, van waar zij het niet verwachtten.

Rusça: 

Их предшественники также считали лжецами посланников, и мучения явились к ним оттуда, откуда они не предполагали.

Somalice: 

Waxaa beeniyey (xaqa) kuwii ka horreeyey (gaaladan) wuxuuna uga yimid cadaabku meelayn kasayn.

Swahilice: 

Walio kuwa kabla yao walikadhibisha, na ikawajia adhabu kutoka pahala wasipo patambua.

Uygurca: 

ئۇلاردىن ئىلگىرى ئۆتكەن (ئۈممەت) لەر (پەيغەمبەرلىرىنى) ئىنكار قىلدى، ئويلىمىغان يەردىن ئۇلارغا ئازاب كەلدى

Japonca: 

かれら以前の者も(また啓示を)拒否した。それで思いもかけない方面から,懲罰がかれらに下った。

Arapça (Ürdün): 

«كذَّب الذين من قبلهم» رسلهم في إتيان العذاب «فأتاهم العذاب من حيث لا يشعرون» من جهة لا تخطر ببالهم.

Hintçe: 

जो लोग उनसे पहले गुज़र गए उन्होंने भी (पैग़म्बरों को) झुठलाया तो उन पर अज़ाब इस तरह आ पहुँचा कि उन्हें ख़बर भी न हुई

Tayca: 

บรรดาหมู่ชนก่อนหน้าพวกเขาได้ปฏิเสธมาแล้ว ดังนั้นการลงโทษได้มีมายังพวกเขา โดยที่พวกเขาไม่รู้สึกตัว

İbranice: 

הכחישו אלה אשר היו לפניהם את האזהרות, ובא עליהם העונש ממקום שהם לא ציפו לו

Hırvatça: 

Oni prije njih poricali su, pa ih je stigla kazna odakle nisu očekivali.

Rumence: 

Şi cei dinaintea lor au hulit, iar osânda le-a venit de unde nici nu se aşteptau.

Transliteration: 

Kaththaba allatheena min qablihim faatahumu alAAathabu min haythu la yashAAuroona

Türkçe: 

Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Fakat azap kendilerine, hiç farkında olmadıkları bir yerden geldi.

Sahih International: 

Those before them denied, and punishment came upon them from where they did not perceive.

İngilizce: 

Those before them (also) rejected (revelation), and so the Punishment came to them from directions they did not perceive.

Azerbaycanca: 

Onlardan (Məkkə müşriklərindən) əvvəlkilər də (peyğəmbərləri) təkzib etmişdilər. Buna görə də heç özləri bilmədikləri yerdən onlara əzab gəlmişdi.

Süleyman Ateş: 

Onlardan öncekiler de yalanladılar, bundan dolayı hiç farkına varmadıkları bir yönden onlara azab geldi.

Diyanet Vakfı: 

Onlardan öncekiler (peygamberleri) yalanladılar da farkına varmadıkları bir yerden onlara azap çattı.

Erhan Aktaş: 

Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı da kendilerine hiç beklemedikleri yerden azâp geldi.

Kral Fahd: 

Onlardan öncekiler (peygamberleri) yalanladılar da farkına varmadıkları bir yerden onlara azap çattı.

Hasan Basri Çantay: 

Onlardan evvelkiler de (peygamberlerini) tekzîb etdiler de hatırlarına gelmeyecek bir cihetden kendilerine azâb gelib çatıverdi.

Muhammed Esed: 

Onlardan öncekiler (de) hakikati yalanlamışlardı; bunun üzerine başlarına nereden geldiğini anlamadıkları bir bela gelmişti:

Gültekin Onan: 

Onlardan öncekiler de yalanladı

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm, senin) o kavminden evvelkiler de peygamberlerini yalanladılar. Bunun üzerine ummadıkları bir yerden kendilerine azab iniverdi.

Portekizce: 

Seus antepassados desmentiram os mensageiros e o castigo lhes sobreveio, de onde menos esperavam.

İsveççe: 

[Andra folk] före dem förnekade [uppenbarelsens] sanning och straffet drabbade dem från ett håll varifrån de ingenting anade.

Farsça: 

کسانی [هم] که پیش از آنان بودند [آیات خدا را] تکذیب کردند، پس از آنجا که گمان نمی کردند، عذاب به سویشان آمد.

Kürtçe: 

ئەوانەی پێش ئەمان (پێش قوڕەیشیەکان) بوون باوەڕیان نەھێنا بە پێغەمبەرەکانیان بەو ھۆیەوە سزا (ی خوا) یان بۆ ھات لە لایەکەوە کە ھەستیان پێ نەکرد

Özbekçe: 

Улардан олдингилар ҳам ёлғончи қилганлар, бас, уларга ўзлари сезмаган томондан азоб келган.

Malayca: 

(Ingatlah! Bahawa) orang-orang yang terdahulu dari mereka telah mendustakan (Rasul-rasul yang diutuskan kepada mereka), lalu orang-orang itu didatangi azab dari arah yang mereka tidak menyedarinya.

Arnavutça: 

Kanë përgënjeshtruar ata që kanë qenë para tyre (Mekkasve), e u erdhi atyre dënimi prej nga nuk e pritnin.

Bulgarca: 

И онези преди тях отричаха, и мъчението ги връхлетя, откъдето не им е хрумвало.

Sırpça: 

Они пре њих су порицали, па их је стигла казна одакле нису очекивали.

Çekçe: 

Také ti, kdož před nimi byli, poselství za lživé prohlašovali, však zasáhl je trest z místa, odkud to netušili.

Urduca: 

اِن سے پہلے بھی بہت سے لوگ اسی طرح جھٹلا چکے ہیں آخر اُن پر عذاب ایسے رخ سے آیا جدھر ان کا خیال بھی نہ جا سکتا تھا

Tacikçe: 

Пешиниёнашон дурӯғ бароварданд ва азоб аз ҷое, ки намедонистанд, бар сарашон расид.

Tatarca: 

Хәзерге кәферләрдән әүвәлге кәферләр дә пәйгамбәрләрне ялганга тоттылар, аларга һич сиздермичә ґәзаб килде.

Endonezyaca: 

Orang-orang yang sebelum mereka telah mendustakan (rasul-rasul), maka datanglah kepada mereka azab dari arah yang tidak mereka sangka.

Amharca: 

ከእነሱ በፊት የነበሩት አስተባበሉ፡፡ ቅጣቱም ከማያውቁት በኩል መጣባቸው፡፡

Tamilce: 

இவர்களுக்கு முன்னர் உள்ளவர்களும் (தூதர்களையும் வேதங்களையும்) பொய்ப்பித்தனர். ஆகவே, அவர்கள் உணராத விதத்தில் (அல்லாஹ்விடமிருந்து) அவர்களுக்கு தண்டனை வந்தது.

Korece: 

그들 이전의 선조들도 말씀 을 거역하였으니 그들이 알지 못 하는 곳으로부터 벌이 그들에게 있었노라

Vietnamca: 

(Những kẻ thờ đa thần này), trước họ cũng đã có những kẻ phủ nhận và sự trừng phạt đã đến với những kẻ đó một cách mà chúng không thể ngờ tới.