Arapça:
فَاعْبُدُوا مَا شِئْتُم مِّن دُونِهِ ۗ قُلْ إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ أَلَا ذَٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ
Çeviriyazı:
fa`büdû mâ şi'tüm min dûnih. ḳul inne-lḫâsirîne-lleẕîne ḫasirû enfüsehüm veehlîhim yevme-lḳiyâmeh. elâ ẕâlike hüve-lḫusrânü-lmübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Siz de O'ndan başka dilediğinize kul olun. De ki: "Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve mensuplarına ziyan edenlerdir. Evet, işte asıl açık hüsran budur."
Diyanet İşleri:
Ey Allah'a eş koşanlar! Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin." De ki: Hüsrana uğrayanlar kıyamet günü kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. Dikkat edin, işte apaçık hüsran budur.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Artık siz, onu bırakıp dilediğinize kulluk edin. De ki: şüphe yok, ziyana düşenler, o kişilerdir ki kıyamet günü, kendilerini ve kendileriyle ilgisi olanları ziyana sokarlar; bilin ki budur apaçık ziyan.
Şaban Piriş:
Siz de, ondan başka dilediğinize ibadet edin. De ki: Hüsrana uğrayacaklar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana uğratanlardır. Dikkat edin, apaçık hüsran işte budur!
Edip Yüksel:
"Siz de O'nun dışında dilediğinize tapınız."De ki, "Asıl kaybedenler, ahiret gününde kendilerine ve ailelerine kaybettirenlerdir." Apaçık kayıp budur
Ali Bulaç:
Siz, O'nun dışında dilediklerinize ibadet edin." De ki: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun; bu apaçık olan hüsranın kendisidir.
Suat Yıldırım:
Siz O'ndan başka dilediğinize kulluk edin! Asıl ziyan edenler, asıl hüsrana uğrayanlar, büyük duruşma günü olan kıyamette hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana uğratanlardır. Unutmayın ki besbelli hüsran budur!
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Artık siz de onun ötesinde dilediklerinize ibadet ediniz!» De ki: «Şüphe yok hüsrâna düşenler o kimselerdir ki, kendi nefislerini ve kendi mensuplarını Kıyamet gününde helâke düşürmüş olurlar. Agâh olunuz! İşte en apaçık helâk da ondan ibarettir.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin. De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."
Bekir Sadak:
Allah´in gokten bir su indirip, onu yerdeki kaynaklara yerlestiren, sonra onunla cesitli renklerde ekinler yetistiren oldugunu gormez misin? Sonra onlari kurutur ki sen de onlari sapsari gorursun sonra da cer cope cevirir. suphesiz bunlarda, akil sahipleri icin gut vardir. *
İbni Kesir:
Artık siz de O´ndan başka dilediğinize tapın. De ki: Hüsrana uğrayanlar
Adem Uğur:
(Ey Allah´a eş koşanlar!): Siz de O´ndan başka dilediğinize tapın! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır.
İskender Ali Mihr:
Artık O´ndan başka dilediğiniz şeye tapın. De ki: "
Celal Yıldırım:
(Ey putperestler!) Siz de Allah´tan başka dilediğinize ibâdet edin. De ki: Gerçek anlamda hüsrana uğrayanlar. Kıyamet günü hem kendilerini, hem ailelerini zarara uğratanlardır. Dikkat edin ki, en acık zarar da budur!
Tefhim ul Kuran:
«Siz, O´nun dışında dilediklerinize ibadet edin.» De ki: «Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun
Fransızca:
Adorez donc, en dehors de Lui, qui vous voudrez ! " - Dis : "Les perdants sont ceux qui, au Jour de la Résurrection, auront causé la perte de leurs propres âmes et celles de leurs familles". C'est bien cela la perte évidente.
İspanyolca:
¡Servid, pues, en lugar de servirle a Él, lo que queráis!» Di: «Perderán quienes se pierdan a sí mismos y pierdan a sus familias el día de la Resurrección. ¿No es ésa una pérdida manifiesta?»
İtalyanca:
Adorate [pure] ciò che volete all'infuori di Lui!». Di': «Coloro che nel Giorno della Resurrezione
Almanca:
So dient, wem ihr wollt, anstelle von Ihm!" Sag: "Gewiß, die wirklichen Verlierer sind diejenigen, die sich selbst und ihre Familie am Tag der Auferstehung verlieren. Ja! Dies ist das wahre Verlieren."
Çince:
你们要舍他而崇拜什么,就崇拜什么吧!你说:亏折的人,确是复活日丧失自身和眷属的。真的,那确是明显的亏折。
Hollandaca:
Maar gij aanbidt, buiten hem, wat gij wilt. Zeg: Waarlijk, zij zullen de verliezers zijn, die op den dag der opstanding hunne eigene zielen en hunne gezinnen zullen verliezen; is dit geen duidelijk verlies?
Rusça:
Поклоняйтесь же, помимо Него, чему пожелаете". Скажи: "Воистину, потерпят убыток те, которые потеряют себя и свои семьи в День воскресения. Воистину, это и есть явный убыток!
Somalice:
Ee caabuda Gaaloy waxaad doontaan Eebe ka sokow, waxaadna dhahdaa kuwa khasaaray waa kuwa khasaariyey Naftooda iyo Ehelkoodii Maalinta Qiyaame, taasina waa khasaaraha cad.
Swahilice:
Basi nyinyi abuduni mpendacho badala yake Yeye. Sema: Hakika walio khasirika ni wale walio jikhasiri nafsi zao na ahali zao Siku ya Kiyama. Tambueni kuwa hiyo ndiyo khasara iliyo dhaahiri.
Uygurca:
سىلەر اﷲ تىن باشقا خالىغىنىڭلارغا ئىبادەت قىلىڭلار!» ئېيتقىنكى، «قىيامەت كۈنى ئۆزلىرىنى ۋە ئائىلىسىدىكىلەرنى زىيان تارتقۇزغۇچىلار قاتتىق زىيان تارتقۇچىلاردۇر، بىلىڭلاركى، ئەنە شۇ روشەن زىياندۇر
Japonca:
あなたがたは,かれを差し置いて,欲するものに仕えるがいい。」言ってやるがいい。「本当に失敗者とは,審判の日に,自らの魂とその家族を失う者である。本当にそれは明らかな失敗である。」
Arapça (Ürdün):
«فاعبدوا ما شئتم من دونه» غيره، فيه تهديد لهم وإيذان بأنهم لا يعبدون الله تعالى «قل إن الخاسرين الذين خسروا أنفسهم وأهليهم يوم القيامة» بتخليد الأنفس في النار وبعدم وصولهم إلى الحور المعدَّة لهم في الجنة لو آمنوا «ألا ذلك هو الخسران المبين» البيَّن.
Hintçe:
(ऐ रसूल) तुम कह दो कि फिल हक़ीक़त घाटे में वही लोग हैं जिन्होंने अपना और अपने लड़के वालों का क़यामत के दिन घाटा किया आगाह रहो कि सरीही (खुल्लम खुल्ला) घाटा यही है कि उनके लिए उनके ऊपर से आग ही के ओढ़ने होगें
Tayca:
ดังนั้นพวกท่านจงสักการะบูชาตามที่พวกท่านประสงค์อื่นจากพระองค์เถิด จงกล่าวเถิดว่า แท้จริงบรรดาผู้ขาดทุนนั้นคือ บรรดาผู้ที่ทำตัวของพวกเขาเอง และครอบครัวของพวกเขาให้ขาดทุนในวันกิยามะฮฺ พึงรู้เถิดว่านั่นคือ การขาดทุนอย่างชัดแจ้ง
İbranice:
אתם, עבדו את כל אשר רציתם מלבדו .' אמור ':אכן המפסידים הם אלה אשר הפסידו את נפשם ואת בני ביתם ביום התחייה. בצדק זה הוא האבדון הגדול
Hırvatça:
a vi, pored Njega, obožavajte koga hoćete!" Reci: "Gubitnici su, uistinu, oni koji na Kijametskom danu izgube i sebe i porodice svoje. Eto, to je očevidan gubitak!"
Rumence:
Voi, închinaţi-vă cui vreţi în afara Lui!” Spune: “În Ziua Învierii cei pierduţi vor fi cei care s-au pierdut pe ei înşişi şi pe ai lor.” Nu este aceasta o pierdere fără tăgadă?
Transliteration:
FaoAAbudoo ma shitum min doonihi qul inna alkhasireena allatheena khasiroo anfusahum waahleehim yawma alqiyamati ala thalika huwa alkhusranu almubeenu
Türkçe:
"Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."
Sahih International:
So worship what you will besides Him." Say, "Indeed, the losers are the ones who will lose themselves and their families on the Day of Resurrection. Unquestionably, that is the manifest loss."
İngilizce:
Serve ye what ye will besides him. Say: "Truly, those in loss are those who lose their own souls and their People on the Day of Judgment: Ah! that is indeed the (real and) evident Loss!
Azerbaycanca:
Siz də Ondan başqa istədiyinizə ibadət edin!” De: “Əsl ziyan çəkənlər (axirəti əldən verənlər) qiyamət günü özlərini və ailələrini (özlərinə bağlı olanları) ziyana uğradanlardır. Bax, açıq-aşkar ziyan budur!”
Süleyman Ateş:
Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin. De ki: "Ziyana uğrayanlar kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyan edenlerdir. Dikkat edin, işte bu, apaçık bir ziyandır!"
Diyanet Vakfı:
(Ey Allah'a eş koşanlar!): Siz de O'ndan başka dilediğinize tapın! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır.
Erhan Aktaş:
“Siz de O’nun yanı sıra istediğinize kulluk edin.” De ki: “Asıl kaybedenler, kıyâmet gününde kendilerini ve yakınlarını kayba uğratacak olanlardır.” Dikkat edin! İşte apaçık kayıp budur.
Kral Fahd:
(Ey Allah'a eş koşanlar!): Siz de O'ndan başka dilediğinize tapın! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır.
Hasan Basri Çantay:
«Artık siz de Onu bırakıb dilediğinize tapın»! De ki: Hakıykat hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerini de, mensûblarını da hüsrana uğratanlardır. Dikkat et ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir».
Muhammed Esed:
(Siz de, ey günahkarlar,) O´nun dışında dilediğinize kulluk ed(ip etmemeniz kendi elinizdedir)!" De ki: "(Gerçekten) hüsrana uğrayanlar, Kıyamet Günü hem kendilerini, hem de dost ve akrabalarını kaybedecek olanlardır: bu (ap)açık bir kayıp değil midir?
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Artık siz de O’ndan başka dilediğinize tapın.” De ki: “- Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü hem kendilerini, hem de kendilerine bağlı olanları hüsrana düşürenlerdir.” İyi bilin ki, apaçık ziyan işte budur.
Portekizce:
Adorai, contudo, o que quiserdes, em vez d'Ele! Dize: Certamente, os desventurados serão aqueles que perderem a simesmo, juntamente com as famílias, no Dia da Ressurreição. Não é esta, acaso, a evidente desventura?
İsveççe:
dyrka vad ni vill i Hans ställe!" Säg: "Förlorarna är de som på Uppståndelsens dag [finner att de] har förverkat sina själar och skilts från alla som stod dem nära; är inte detta det stora nederlaget?-
Farsça:
پس شما هم آنچه را می خواهید، به جای او بپرستید. بگو: بی تردید زیانکاران [واقعی] کسانی هستند که روز قیامت سرمایه وجودشان و کسانشان را به تباهی داده باشند؛ آگاه باشید! که آن همان زیان آشکار است.
Kürtçe:
(بە بێ باوەڕان بڵێ) ئێوەش جگە لە خوا چیتان وویست بی پەرستن بڵێ بێگومان زەرەرۆمەندان کەسانێکن کەخۆیان و کەسوکاریان لەدەستداوە لە ڕۆژی قیامەتدا بێدار بن، ھەر ئەوە زەرەرۆمەندی ئاشکراو دیار
Özbekçe:
Бас, сизлар ундан ўзга нимани хоҳласангиз, ўшанга ибодат қилаверинглар», деб айт. Сен: «Албатта, зиёнкорлар қиёмат куни ўзларига ва аҳлларига зиён қилгувчилардир. Огоҳ бўлингким, ана ўша очиқ-ойдин зиёнкорликдир», деб айт.
Malayca:
"(Setelah kamu mengetahui pendirianku ini wahai kaum musyrik, dan kamu masih juga berdegil) maka sembahlah kamu apa yang kamu kehendaki, yang lain dari Allah, (kamu akan mengetahui akibatnya)". Katakanlah lagi: "Sesungguhnya orang- orang yang rugi (dengan sebenar-benarnya) ialah orang-orang yang merugikan dirinya sendiri dan pengikut-pengikutnya pada hari kiamat (dengan sebab perbuatan mereka memilih kekufuran atau kederhakaan). Ingatlah, yang demikian itulah kerugian yang jelas nyata."
Arnavutça:
e ju adhuroni, përveç Perëndisë, kë të doni!” Thuaj: “Me të vërtetë, do të jenë në humbje ata që kanë humbur veten dhe familjen e tyre në Ditën e Kijametit. Ka, kjo është humbje e madhe!”
Bulgarca:
А вие служете на каквото желаете вместо на Него!” Кажи: “Губещите са онези, които ще погубят себе си и своите семейства в Деня на възкресението. Да, това е явната загуба!”
Sırpça:
а ви, поред Њега, обожавајте кога хоћете!“ Реци: „Губитници су, уистину, они који на Судњем дану изгубе и себе и своје породице. Заиста је то очигледан губитак!“
Çekçe:
A vy nevěřící si tedy uctívejte, koho chcete, místo Boha!' Rci: 'Věru prodělají v den zmrtvýchvstání ti, kdož ztrátu sami sobě a rodinám svým způsobili! Což to opravdu není ztráta zjevná?
Urduca:
تم اُس کے سوا جس جس کی بندگی کرنا چاہو کرتے رہو کہو، اصل دیوالیے تو وہی ہیں جنہوں نے قیامت کے روز اپنے آپ کو اور اپنے اہل و عیال کو گھاٹے میں ڈال دیا خوب سن رکھو، یہی کھلا دیوالہ ہے
Tacikçe:
Бипарастед ҳар чизи дигареро ҷуз Ӯ». Бигӯ: «Зиёнкунандагон касоне ҳастанд, ки дар рӯзи қиёмат худ ва хонадонашонро аз даст бидиҳанд. Бахуш бошед, ки ин зиёне ошкор аст.
Tatarca:
Сез мөшрикләр, Аллаһудан башка теләгән нәрсәгезгә гыйбадәт кылыгыз. Янә әйт: "Алар мөшриклек белән һәлак булучылардыр, кыямәт көнне үзләрен һәм өй җәмәгатьләрен утка керү белән хәсрәткә салдылар, әгаһ булыгыз, мәңгегә утка керү мәгълүм булган олугъ хәсрәт түгелме?"
Endonezyaca:
Maka sembahlah olehmu (hai orang-orang musyrik) apa yang kamu kehendaki selain Dia. Katakanlah: "Sesungguhnya orang-orang yang rugi ialah orang-orang yang merugikan diri mereka sendiri dan keluarganya pada hari kiamat". Ingatlah yang demikian itu adalah kerugian yang nyata.
Amharca:
«ከእርሱ ሌላ የሻችሁትን ተገዙ፡፡ ከሳሪዎች ማለት እነዚያ በትንሣኤ ቀን ነፍሶቻቸውንና ቤተሰቦቻቸውን ያከሰሩ ናቸው፡፡ ንቁ! ይህ እርሱ ግልጽ ከሳራ ነው» በላቸው፡፡
Tamilce:
ஆக, அவனை அன்றி நீங்கள் விரும்பியவர்களை நீங்கள் வணங்குங்கள். (நபியே!) கூறுவீராக! “நிச்சயமாக நஷ்டவாளிகள் (யாரென்றால்) தங்களுக்கும் தங்கள் குடும்பத்தாருக்கும் மறுமையில் நஷ்டமிழைத்தவர்கள்தான்.” அறிந்து கொள்ளுங்கள்! “இதுதான் மிகத்தெளிவான நஷ்டமாகும்.”
Korece:
너희가 원하는 대로 하나님 아닌 다른 것을 섬겨보라 일러가 로되 실로 잃은 자란 심판의 날 자기의 영혼과 그들의 가족들을 잃은 자들이니 보라 그들이 분명 한 손실자들이라
Vietnamca:
Do đó, các ngươi (hỡi những kẻ thờ đa thần) hãy cứ thờ phượng ngoài Ngài những gì các ngươi yêu thích. Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói: “Những kẻ thua thiệt là những ai đã làm bản thân và gia đình thất bại vào Ngày Phục Sinh. Đó thực sự là một sự thua thiệt rõ ràng!”
Ayet Linkleri: