Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

94

Ayet No: 

3882

Sayfa No: 

449

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ

Çeviriyazı: 

feaḳbelû ileyhi yeziffûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler.

Diyanet İşleri: 

Bunun üzerine putperestler koşarak ona geldiler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken koşakoşa yanına gelmişlerdi.

Şaban Piriş: 

Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.

Edip Yüksel: 

Hemen ona doğru koşuştular

Ali Bulaç: 

Çok geçmeden (halkı) birbirine girmiş durumda kendisine yönelip geldiler.

Suat Yıldırım: 

Bunu haber alan halk telaşla ve sür'atle onun yanına gittiler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(94-96) Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bir süre sonra, halkı koşarak İbrahim'e geldi.

Bekir Sadak: 

«ORabbim! Bana iyilerden olacak bir cocuk ver» diye yalvardi.

İbni Kesir: 

Bunun üzerine koşarak ona geldiler.

Adem Uğur: 

(Putperestler) koşarak İbrahim´e geldiler.

İskender Ali Mihr: 

Bunun üzerine hızlı hızlı koşarak karşısına dikildiler.

Celal Yıldırım: 

Az sonra milleti birbirine girerek İbrahim´e doğru geldiler.

Tefhim ul Kuran: 

Çok geçmeden (halkı) birbirine girmiş durumda kendisine yönelip geldiler.

Fransızca: 

Alors [les gens] vinrent à lui en courant.

İspanyolca: 

Corrieron hacia él.

İtalyanca: 

Accorsero in tutta fretta.

Almanca: 

Dann wandten sie ihm eilend hin.

Çince: 

众人就急急忙忙地来看他,

Hollandaca: 

En zijn volk kwam haastig tot hem.

Rusça: 

Они (язычники) направились к нему второпях.

Somalice: 

Wayna soo qaabileeen gaaladii xaggiisa iyagoo dag dagi. (markuu jajabiyay).

Swahilice: 

Basi wakamjia upesi upesi.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى قەۋمى) ئىبراھىمنىڭ يېنىغا ئالدىراپ - سالدىراپ كېلىپ: «بىز ئۇلارغا چوقۇنۇۋاتساق، سەن ئۇلارنى چېقىپ تاشلامسەن؟» دېدى

Japonca: 

その時人びとは,慌ててかれの処へやって来た。

Arapça (Ürdün): 

«فأقبلوا إليه يزفون» أي يسرعون المشي فقالوا له: نحن نعبدها وأنت تكسرها.

Hintçe: 

फिर तो इबराहीम दाहिने हाथ से मारते हुए उन पर पिल पड़े (और तोड़-फोड़ कर एक बड़े बुत के गले में कुल्हाड़ी डाल दी)

Tayca: 

แล้วพวกเขาก็รีบวิ่งมาหาเขา

İbranice: 

בני עמו באו אליו בזעם

Hırvatça: 

pa mu narod trkom dođe.

Rumence: 

Oamenii se întoarseră la el alergând.

Transliteration: 

Faaqbaloo ilayhi yaziffoona

Türkçe: 

Bir süre sonra, halkı koşarak İbrahim'e geldi.

Sahih International: 

Then the people came toward him, hastening.

İngilizce: 

Then came (the worshippers) with hurried steps, and faced (him).

Azerbaycanca: 

(Bundan xəbər tutan tayfası) yüyürə-yüyürə onun yanına gəldi.

Süleyman Ateş: 

(Puta, tapanlar, döndüklerinde putlarını kırılmış görünce) Hemen koşarak ona gittiler.

Diyanet Vakfı: 

(Putperestler) koşarak İbrahim'e geldiler.

Erhan Aktaş: 

Bunun üzerine koşuşturarak ona yöneldiler.

Kral Fahd: 

(Putperestler) koşarak İbrahim'e geldiler.

Hasan Basri Çantay: 

Derken (kavmi) koşarak onun önüne çıkdı (lar).

Muhammed Esed: 

Bunun üzerine diğerleri koşarak o´na doğru geldiler (ve yaptığından dolayı o´nu suçladılar).

Gültekin Onan: 

Çok geçmeden (halkı) birbirine girmiş durumda kendisine yönelip geldiler.

Ali Fikri Yavuz: 

Bunun üzerine kavmi koşarak kendisine geldi.

Portekizce: 

E (os idólatras) regressaram, apressados, junto a ele.

İsveççe: 

Då fick [människorna] bråttom tillbaka,

Farsça: 

مردم با شتاب به سوی او آمدند.

Kürtçe: 

(گەلەکەی زانیان) یەکسەر بە پەلە بەرەو ئیبراھیم ھاتن

Özbekçe: 

Улар у томон шошиб, бир-бирларини туртиб кела бошлади. (Мушриклар Иброҳим алайҳиссалом томон шошиб-пишиб, тезроқ бориш учун бир-бирларини туртишиб-суришиб етиб келишди.)

Malayca: 

(Setelah kaumnya mengetahui hal itu) maka datanglah mereka beramai-ramai kepadanya.

Arnavutça: 

Dhe ata (njerëzit) nxituan kah ai.

Bulgarca: 

[И щом видяха боговете си потрошени,] отидоха при него забързани.

Sırpça: 

па му народ журећи дође.

Çekçe: 

však přiblížili se k němu lidé běžící.

Urduca: 

(واپس آ کر) وہ لوگ بھاگے بھاگے اس کے پاس آئے

Tacikçe: 

Қавмаш шитобон наздаш омаданд.

Tatarca: 

Ибраһимнең сынымнарын ватканын ишетеп мөшрикләр йөгереп килделәр, һәм без гыйбадәт кыла торган сынымнарыбызны ник җимердең диделәр.

Endonezyaca: 

Kemudian kaumnya datang kepadanya dengan bergegas.

Amharca: 

ወደእርሱም (ሰዎቹ) እየሮጡ መጡ፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்கள் விரைந்தவர்களாக அவர் பக்கம் முன்னோக்கி வந்தனர்.

Korece: 

그후 우상 숭배자들이 급히 서둘러 달려와 그를 대하니

Vietnamca: 

Sau đó, (người dân) vội vã chạy đến gặp Y.