Arapça:
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ
Çeviriyazı:
veleḳad erselnâ fîhim münẕirîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Gerçekten biz onlara içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik.
Diyanet İşleri:
And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve andolsun ki biz, onların içinden, korkutucular göndermiştik onlara.
Şaban Piriş:
İçlerinden uyarıcılar gönderdik.
Edip Yüksel:
İçlerinden uyarıcılar göndermiştik.
Ali Bulaç:
Andolsun, Biz onlara uyarıcılar göndermiştik.
Suat Yıldırım:
Daha önce yaşayan insanların ekserisi de yoldan sapmışlardı. Biz de onları uyarıp gerçeği gösteren peygamberler göndermiştik.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yemin olsun, onların içlerinde uyarıcılar görevlendirmiştik.
Bekir Sadak:
(78-79) Sonra gelenler icinde «Alemlerde, Nuh´a selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.
İbni Kesir:
Ve andolsun ki
Adem Uğur:
Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.
İskender Ali Mihr:
Ve andolsun ki, onlara nezirler (uyarıcılar) gönderdik.
Celal Yıldırım:
And olsun ki, biz onlara uyarıcı peygamberler göndermiştik.
Tefhim ul Kuran:
Andolsun, biz onlara uyarıcı-korkutucular göndermiştik.
Fransızca:
Et Nous avions certes envoyé parmi eux des avertisseurs.
İspanyolca:
aunque les habíamos enviado quienes advirtieran.
İtalyanca:
Già inviammo presso di loro degli ammonitori.
Almanca:
Und gewiß, bereits entsandten WIR unter ihnen Warner.
Çince:
我在他们之间,确已派遣过许多警告者。
Hollandaca:
Wij zonden vroeger waarschuwers tot hen;
Rusça:
Мы посылали к ним предостерегающих увещевателей.
Somalice:
Waxaana udiraydhexdooda udigayaal.
Swahilice:
Na Sisi hakika tuliwapelekea waonyaji.
Uygurca:
بىز ئۇلارغا ھەقىقەتەن ئاگاھلاندۇرغۇچىلارنى (يەنى پەيغەمبەرلەرنى) ئەۋەتتۇق
Japonca:
だがわれはかれらに,必ず警告者を遺わした。
Arapça (Ürdün):
«ولقد أرسلنا فيهم منذرين» من الرسل مخوِّفين.
Hintçe:
उन लोगों के डराने वाले (पैग़म्बरों) को भेजा था
Tayca:
และโดยแน่นอน เราได้ส่งผู้ตักเตือนไปในหมู่พวกเขา
İbranice:
וכבר שלחנו אליהם מזהירים
Hırvatça:
iako smo im slali one koji su ih upozoravali;
Rumence:
chiar dacă Noi le-am trimis predicatori.
Transliteration:
Walaqad arsalna feehim munthireena
Türkçe:
Yemin olsun, onların içlerinde uyarıcılar görevlendirmiştik.
Sahih International:
And We had already sent among them warners.
İngilizce:
But We sent aforetime, among them, (messengers) to admonish them;-
Azerbaycanca:
And olsun ki, Biz onlara (Allahın əzabı ilə) qorxudan peyğəmbərlər göndərmişdik.
Süleyman Ateş:
Biz onların içine de uyarıcılar göndermiştik.
Diyanet Vakfı:
Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.
Erhan Aktaş:
Ant olsun ki onlara içlerinden uyarıcılar gönderdik.
Kral Fahd:
Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.
Hasan Basri Çantay:
Yemîn ederim ki biz içlerinde (kötü hareketlerinin encamından) korkutucu (peygamberler) de göndermişizdir.
Muhammed Esed:
halbuki kendilerine uyarıcılar göndermiştik.
Gültekin Onan:
Andolsun, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.
Ali Fikri Yavuz:
Gerçekten biz onlara, azabla korkutucu peygamberler de gönderdik.
Portekizce:
Não obstante, temos-lhes enviado admoestadores.
İsveççe:
trots att Vi hade sänt varnare till dem -
Farsça:
و بی تردید ما در میان آنان بیم دهندگانی فرستادیم.
Kürtçe:
سوێند بەخوا بێگومان ئێمە لە ناو خۆیاندا (پێغەمبەرانی) ترسێنەرمان بۆ ناردن
Özbekçe:
Батаҳқиқ, Биз ичларига огоҳлантиргувчилар юбордик.
Malayca:
Pada hal, demi sesungguhnya, Kami telahpun mengutus dalam kalangan kaum-kaum itu, Rasul-rasul pemberi amaran.
Arnavutça:
Ne, me të vërtetë, u kemi dërguar atyre paralajmërues.
Bulgarca:
И изпращахме сред тях предупредители.
Sırpça:
иако смо им Ми слали оне који су их опомињали.
Çekçe:
ačkoliv jsme k nim varovatele posílali.
Urduca:
اور اُن میں ہم نے تنبیہ کرنے والے رسول بھیجے تھے
Tacikçe:
Ва Мо бимдиҳандагоне ба миёнашон фиристодем.
Tatarca:
Без аларга, әлбәттә, җәһәннәм ґәзабы белән куркытучы пәйгамбәрләр җибәрдек.
Endonezyaca:
dan sesungguhnya telah Kami utus pemberi-pemberi peringatan (rasul-rasul) di kalangan mereka.
Amharca:
በውስጣቸውም አስፈራሪዎችን በእርግጥ ልከናል፡፡
Tamilce:
திட்டவட்டமாக அவர்களில் அச்சமூட்டி எச்சரிப்பவர்க(ளாகிய நமது தூதர்)ளை நாம் அனுப்பினோம்.
Korece:
하나님이 그들 가운데 한 선지자를 보내어 그들을 충고하도록 하였으니
Vietnamca:
Quả thật, TA (Allah) đã gửi đến với họ những vị cảnh báo.
Ayet Linkleri: