Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

72

Ayet No: 

3860

Sayfa No: 

448

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ

Çeviriyazı: 

veleḳad erselnâ fîhim münẕirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gerçekten biz onlara içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve andolsun ki biz, onların içinden, korkutucular göndermiştik onlara.

Şaban Piriş: 

İçlerinden uyarıcılar gönderdik.

Edip Yüksel: 

İçlerinden uyarıcılar göndermiştik.

Ali Bulaç: 

Andolsun, Biz onlara uyarıcılar göndermiştik.

Suat Yıldırım: 

Daha önce yaşayan insanların ekserisi de yoldan sapmışlardı. Biz de onları uyarıp gerçeği gösteren peygamberler göndermiştik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(72-74) Yemin olsun ki, onların içinde korkutucular göndermiş idik. Artık bak, o korkutulmuş olanların akibetleri nasıl oluverdi? Allah´ın ihlâsa erdirilmiş olan kulları müstesna.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun, onların içlerinde uyarıcılar görevlendirmiştik.

Bekir Sadak: 

(78-79) Sonra gelenler icinde «Alemlerde, Nuh´a selam olsun» diye ona iyi bir un biraktik.

İbni Kesir: 

Ve andolsun ki

Adem Uğur: 

Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.

İskender Ali Mihr: 

Ve andolsun ki, onlara nezirler (uyarıcılar) gönderdik.

Celal Yıldırım: 

And olsun ki, biz onlara uyarıcı peygamberler göndermiştik.

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, biz onlara uyarıcı-korkutucular göndermiştik.

Fransızca: 

Et Nous avions certes envoyé parmi eux des avertisseurs.

İspanyolca: 

aunque les habíamos enviado quienes advirtieran.

İtalyanca: 

Già inviammo presso di loro degli ammonitori.

Almanca: 

Und gewiß, bereits entsandten WIR unter ihnen Warner.

Çince: 

我在他们之间,确已派遣过许多警告者。

Hollandaca: 

Wij zonden vroeger waarschuwers tot hen;

Rusça: 

Мы посылали к ним предостерегающих увещевателей.

Somalice: 

Waxaana udiraydhexdooda udigayaal.

Swahilice: 

Na Sisi hakika tuliwapelekea waonyaji.

Uygurca: 

بىز ئۇلارغا ھەقىقەتەن ئاگاھلاندۇرغۇچىلارنى (يەنى پەيغەمبەرلەرنى) ئەۋەتتۇق

Japonca: 

だがわれはかれらに,必ず警告者を遺わした。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد أرسلنا فيهم منذرين» من الرسل مخوِّفين.

Hintçe: 

उन लोगों के डराने वाले (पैग़म्बरों) को भेजा था

Tayca: 

และโดยแน่นอน เราได้ส่งผู้ตักเตือนไปในหมู่พวกเขา

İbranice: 

וכבר שלחנו אליהם מזהירים

Hırvatça: 

iako smo im slali one koji su ih upozoravali;

Rumence: 

chiar dacă Noi le-am trimis predicatori.

Transliteration: 

Walaqad arsalna feehim munthireena

Türkçe: 

Yemin olsun, onların içlerinde uyarıcılar görevlendirmiştik.

Sahih International: 

And We had already sent among them warners.

İngilizce: 

But We sent aforetime, among them, (messengers) to admonish them;-

Azerbaycanca: 

And olsun ki, Biz onlara (Allahın əzabı ilə) qorxudan peyğəmbərlər göndərmişdik.

Süleyman Ateş: 

Biz onların içine de uyarıcılar göndermiştik.

Diyanet Vakfı: 

Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki onlara içlerinden uyarıcılar gönderdik.

Kral Fahd: 

Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.

Hasan Basri Çantay: 

Yemîn ederim ki biz içlerinde (kötü hareketlerinin encamından) korkutucu (peygamberler) de göndermişizdir.

Muhammed Esed: 

halbuki kendilerine uyarıcılar göndermiştik.

Gültekin Onan: 

Andolsun, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.

Ali Fikri Yavuz: 

Gerçekten biz onlara, azabla korkutucu peygamberler de gönderdik.

Portekizce: 

Não obstante, temos-lhes enviado admoestadores.

İsveççe: 

trots att Vi hade sänt varnare till dem -

Farsça: 

و بی تردید ما در میان آنان بیم دهندگانی فرستادیم.

Kürtçe: 

سوێند بەخوا بێگومان ئێمە لە ناو خۆیاندا (پێغەمبەرانی) ترسێنەرمان بۆ ناردن

Özbekçe: 

Батаҳқиқ, Биз ичларига огоҳлантиргувчилар юбордик.

Malayca: 

Pada hal, demi sesungguhnya, Kami telahpun mengutus dalam kalangan kaum-kaum itu, Rasul-rasul pemberi amaran.

Arnavutça: 

Ne, me të vërtetë, u kemi dërguar atyre paralajmërues.

Bulgarca: 

И изпращахме сред тях предупредители.

Sırpça: 

иако смо им Ми слали оне који су их опомињали.

Çekçe: 

ačkoliv jsme k nim varovatele posílali.

Urduca: 

اور اُن میں ہم نے تنبیہ کرنے والے رسول بھیجے تھے

Tacikçe: 

Ва Мо бимдиҳандагоне ба миёнашон фиристодем.

Tatarca: 

Без аларга, әлбәттә, җәһәннәм ґәзабы белән куркытучы пәйгамбәрләр җибәрдек.

Endonezyaca: 

dan sesungguhnya telah Kami utus pemberi-pemberi peringatan (rasul-rasul) di kalangan mereka.

Amharca: 

በውስጣቸውም አስፈራሪዎችን በእርግጥ ልከናል፡፡

Tamilce: 

திட்டவட்டமாக அவர்களில் அச்சமூட்டி எச்சரிப்பவர்க(ளாகிய நமது தூதர்)ளை நாம் அனுப்பினோம்.

Korece: 

하나님이 그들 가운데 한 선지자를 보내어 그들을 충고하도록 하였으니

Vietnamca: 

Quả thật, TA (Allah) đã gửi đến với họ những vị cảnh báo.