Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

38

Sûredeki Ayet No: 

39

Ayet No: 

4009

Sayfa No: 

455

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

هَٰذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ

Çeviriyazı: 

hâẕâ `aṭâünâ femnün ev emsik bigayri ḥisâb.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İşte bu, bizim ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin dedik.

Diyanet İşleri: 

İşte Bizim bağışımız budur; ister ver, ister tut, hesapsızdır. dedik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bu, bizim vergimizdir demiştik, istersen sayısız olarak sen de ihsan et; istersen elini yum, verme.

Şaban Piriş: 

Bu, bizim bağışımızdır. İster ver, ister tut. Bu hesapsızdır.

Edip Yüksel: 

Bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister tut, tükenmez.

Ali Bulaç: 

İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut.

Suat Yıldırım: 

Buyurduk: “Süleyman! İşte bu, sana ihsanımızdır. İster dağıt, ister yanında tut, bu hesapsızdır.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(Dedik ki:) «Bu Bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesapsız ikram et ve tutuver.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bu, bizim lütfumuzdur; ister ver, ister elinde tut. Hesap yok...

Bekir Sadak: 

Guclu ve anlayisli olan kullarimiz Ibrahim, Ishak ve Yakub´u da an.

İbni Kesir: 

Bu, bizim bağışımızdır. Artık ister hesabsızca ver, ister tut.

Adem Uğur: 

İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut

İskender Ali Mihr: 

Bunlar bizim atâmızdır (ihsanımızdır, verdiklerimizdir). Artık dilediğine hesapsız ver veya verme.

Celal Yıldırım: 

(Ey Süleyman !) İşte bu bizim vergimizdir, sen de bol bol ver veya yanında tut, hesapsızdır.

Tefhim ul Kuran: 

«İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut.»

Fransızca: 

"Voilà Notre don; distribue-le ou retiens-le sans avoir à en rendre compte".

İspanyolca: 

«¡Esto es don Nuestro! ¡Agracia, pues, o retén, sin limitación!»

İtalyanca: 

«Questo è il Nostro dono, dispensa o tesaurizza, senza [doverne] rendere conto».

Almanca: 

"Dies ist Unsere Gabe - also erweise Gaben oder halte zurück - ohne Rechnen.

Çince: 

这是我所特赐你的,你可以将它施给别人,也可以将它保留起来,你总是不受清算的。

Hollandaca: 

Zeggende: Dit is ons geschenk; wees dus mild, of wees spaarzaam tegenover wien gij dit geschikt zult oordeelen, zonder daarvan rekenschap af te leggen.

Rusça: 

Это - Наш дар. Оказывай милость или удерживай - расчета не будет.

Somalice: 

(Waxaan ku nidhi) tan waa siismada ee bixi ama hayso xisaab la'aan.

Swahilice: 

Hichi ndicho kipawa chetu. Basi toa au zuia, bila ya hisabu.

Uygurca: 

(بىز سۇلەيمانغا ئېيتتۇقكى) «بۇ بىزنىڭ (ساڭا بەرگەن كەڭ) ئاتايىمىز، (ئۇنىڭدىن سەن خالىغان كىشىگە) بەرگىن، ياكى بەرمىگىن، (بۇ ھەقتە سەندىن) ھېساب ئېلىنمايدۇ»

Japonca: 

(主は仰せられた。)「これがわれの賜物である。あなたが与えようと,控えようと,問題はない。」

Arapça (Ürdün): 

وقلنا له «هذا عطاؤنا فامنن» أعط منه من شئت «أو أمسك» عن الإعطاء «بغير حساب» أي لا حساب عليك في ذلك.

Hintçe: 

ऐ सुलेमान ये हमारी बेहिसाब अता है पस (उसे लोगों को देकर) एहसान करो या (सब) अपने ही पास रखो

Tayca: 

นี่คือการประทานให้ของเรา (แก่สุลัยมาน) ดังนั้นเจ้าจะให้แก่ใครก็ได้ หรือจะยับยั้งไม่ให้ใครก็ได้ โดยเจ้าจะไม่ถูกสอบสวน

İbranice: 

זאת מתנתנו. אז תן או מנע ללא כל התחשבנות

Hırvatça: 

Ovo je Naš dar, pa ti daruj ili uskrati, nećeš zbog toga odgovarati!

Rumence: 

“Acesta-i darul Nostru. Risipeşte-l ori păstrează-l fără să ţii socoteală!

Transliteration: 

Hatha AAataona faomnun aw amsik bighayri hisabin

Türkçe: 

Bu, bizim lütfumuzdur; ister ver, ister elinde tut. Hesap yok...

Sahih International: 

[We said], "This is Our gift, so grant or withhold without account."

İngilizce: 

Such are Our Bounties: whether thou bestow them (on others) or withhold them, no account will be asked.

Azerbaycanca: 

(Və ona belə buyurduq: ) “Bu Bizim ehsanımızdır, (ondan kimə istəsən) ver, yaxud (saxlayıb) vermə! O, saysız-hesabsızdır (səndən bu ne’mətlər barəsində haqq-hesab tələb olunmayacaqdır)”.

Süleyman Ateş: 

Bu bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine ver veya verme, hesapsızdır. (dedik).

Diyanet Vakfı: 

"İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır" dedik.

Erhan Aktaş: 

Bu Bizim verdiklerimizdir. Artık hesabı sana kalmış, dilediğine ver veya verme.

Kral Fahd: 

«İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır» dedik.

Hasan Basri Çantay: 

(Dedik ki:) «Bu, bizim vergimizdir. Artık (dilediğine) hesabsız ver, yahud tut (kıs)».

Muhammed Esed: 

(Ve ona dedik:) "Bu Bizim hediyemizdir, onu hiçbir hesap yapmadan başkalarına dilediğin gibi vermen yahut elinde tutman sana kalmıştır!"

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Biz buyurduk ki): “- Bu bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesabsız olarak ver, yahud tut (verme, ey Süleyman).

Portekizce: 

Estes são as Nossas dádivas; prodigalizamo-las, pois, ou restringimo-las, imensuravelmente.

İsveççe: 

[Och Vi sade:] "Detta är Våra gåvor; du kan ge dem [åt andra] eller behålla dem! Du kommer inte att avkrävas räkenskap."

Farsça: 

[و به او گفتیم:] این عطای بی حساب ماست، [به هر کس خواهی] بی حساب ببخش و [از هر کس خواهی] دریغ کن.

Kürtçe: 

ئەمەی (کە باسکرا) بەخششی ئێمەیە (بۆ تۆ)، ئەمجا بەویستی خۆت بیبەخشە، یان بیگرەوە و مەیبەخشە بەبێ پرسینەوە (لێت)

Özbekçe: 

Бу Бизнинг ато этган нарсамиздир. Инъом эт ёки тутиб қол, ҳисоб йўқ.

Malayca: 

(Serta Kami katakan kepadanya): " Inilah pemberian Kami (kepadamu), maka berikanlah (kepada sesiapa yang engkau suka), atau tahankanlah pemberian itu; (terserahlah kepadamu) dengan tidak ada sebarang hitungan (untuk menyalahkanmu) ".

Arnavutça: 

Kjo është dhurata Jonë, prandaj ti dhuroja (o Sulejman) kujt të duash ose mos ua jep; pa kurrfarë llogarie për këtë!”

Bulgarca: 

Това е Нашият дар [за теб, о, Сулайман], облагодетелствай, или се въздържай безмерно!

Sırpça: 

Ово је Наш дар, па ти даруј или ускрати, нећеш због тога да одговараш!

Çekçe: 

'Toto je dar náš, Šalomoune, rozdávej z něho či si jej podrž, a nemusíš dávat zúčtování!'

Urduca: 

(ہم نے اُس سے کہا) "یہ ہماری بخشش ہے، تجھے اختیار ہے جسے چاہے دے اور جس سے چاہے روک لے، کوئی حساب نہیں"

Tacikçe: 

Ин атои беҳисоби Мост, хоҳӣ онро бидеҳ ва хоҳӣ нигаҳ дор.

Tatarca: 

Ий Сөләйман, бу әйтелгән нәрсәләр сиңа биргән нәрсәләребездер, теләгән кешеңә теләгән нәрсәңне бир, яки һичнәрсә бирмичә үзеңдә сакла, ул нәрсәләрдә сиңа хисап юктыр.

Endonezyaca: 

Inilah anugerah Kami; maka berikanlah (kepada orang lain) atau tahanlah (untuk dirimu sendiri) dengan tiada pertanggungan jawab.

Amharca: 

«ይህ ስጦታችን ነው፡፡ ያለግምት ለግስ፤ ወይም ጨብጥ» (አልነው)፡፡

Tamilce: 

இது நமது அருட்கொடையாகும். ஆகவே, (இந்த அருளை பிறருக்கு) நீர் கொடுப்பீராக! அல்லது, நீரே வைத்துக்கொள்வீராக! (அது விஷயமாக உம்மிடம்) விசாரணை இருக்காது.

Korece: 

이것이 하나님의 은혜라 네 가 그것으로 타인에게 부여하든 또는 네가 그것을 보관하던 계산에 대하여 질문을 받지 아니하리라

Vietnamca: 

(Allah phán bảo Sulayman): “(Này Sulayman), đây là phần ban phát của TA dành cho Ngươi. Ngươi chi dùng (bố thí cho ai) hoặc giữ lại (không cho ai) là tùy ý Ngươi, Ngươi sẽ không bị thanh toán (về việc đó).

Etiketler: 

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: