Arapça:
هَٰذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ
Çeviriyazı:
hâẕâ `aṭâünâ femnün ev emsik bigayri ḥisâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte bu, bizim ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin dedik.
Diyanet İşleri:
İşte Bizim bağışımız budur; ister ver, ister tut, hesapsızdır. dedik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bu, bizim vergimizdir demiştik, istersen sayısız olarak sen de ihsan et; istersen elini yum, verme.
Şaban Piriş:
Bu, bizim bağışımızdır. İster ver, ister tut. Bu hesapsızdır.
Edip Yüksel:
Bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister tut, tükenmez.
Ali Bulaç:
İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut.
Suat Yıldırım:
Buyurduk: “Süleyman! İşte bu, sana ihsanımızdır. İster dağıt, ister yanında tut, bu hesapsızdır.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
(Dedik ki:) «Bu Bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesapsız ikram et ve tutuver.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Bu, bizim lütfumuzdur; ister ver, ister elinde tut. Hesap yok...
Bekir Sadak:
Guclu ve anlayisli olan kullarimiz Ibrahim, Ishak ve Yakub´u da an.
İbni Kesir:
Bu, bizim bağışımızdır. Artık ister hesabsızca ver, ister tut.
Adem Uğur:
İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut
İskender Ali Mihr:
Bunlar bizim atâmızdır (ihsanımızdır, verdiklerimizdir). Artık dilediğine hesapsız ver veya verme.
Celal Yıldırım:
(Ey Süleyman !) İşte bu bizim vergimizdir, sen de bol bol ver veya yanında tut, hesapsızdır.
Tefhim ul Kuran:
«İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut.»
Fransızca:
"Voilà Notre don; distribue-le ou retiens-le sans avoir à en rendre compte".
İspanyolca:
«¡Esto es don Nuestro! ¡Agracia, pues, o retén, sin limitación!»
İtalyanca:
«Questo è il Nostro dono, dispensa o tesaurizza, senza [doverne] rendere conto».
Almanca:
"Dies ist Unsere Gabe - also erweise Gaben oder halte zurück - ohne Rechnen.
Çince:
这是我所特赐你的,你可以将它施给别人,也可以将它保留起来,你总是不受清算的。
Hollandaca:
Zeggende: Dit is ons geschenk; wees dus mild, of wees spaarzaam tegenover wien gij dit geschikt zult oordeelen, zonder daarvan rekenschap af te leggen.
Rusça:
Это - Наш дар. Оказывай милость или удерживай - расчета не будет.
Somalice:
(Waxaan ku nidhi) tan waa siismada ee bixi ama hayso xisaab la'aan.
Swahilice:
Hichi ndicho kipawa chetu. Basi toa au zuia, bila ya hisabu.
Uygurca:
(بىز سۇلەيمانغا ئېيتتۇقكى) «بۇ بىزنىڭ (ساڭا بەرگەن كەڭ) ئاتايىمىز، (ئۇنىڭدىن سەن خالىغان كىشىگە) بەرگىن، ياكى بەرمىگىن، (بۇ ھەقتە سەندىن) ھېساب ئېلىنمايدۇ»
Japonca:
(主は仰せられた。)「これがわれの賜物である。あなたが与えようと,控えようと,問題はない。」
Arapça (Ürdün):
وقلنا له «هذا عطاؤنا فامنن» أعط منه من شئت «أو أمسك» عن الإعطاء «بغير حساب» أي لا حساب عليك في ذلك.
Hintçe:
ऐ सुलेमान ये हमारी बेहिसाब अता है पस (उसे लोगों को देकर) एहसान करो या (सब) अपने ही पास रखो
Tayca:
นี่คือการประทานให้ของเรา (แก่สุลัยมาน) ดังนั้นเจ้าจะให้แก่ใครก็ได้ หรือจะยับยั้งไม่ให้ใครก็ได้ โดยเจ้าจะไม่ถูกสอบสวน
İbranice:
זאת מתנתנו. אז תן או מנע ללא כל התחשבנות
Hırvatça:
Ovo je Naš dar, pa ti daruj ili uskrati, nećeš zbog toga odgovarati!
Rumence:
“Acesta-i darul Nostru. Risipeşte-l ori păstrează-l fără să ţii socoteală!
Transliteration:
Hatha AAataona faomnun aw amsik bighayri hisabin
Türkçe:
Bu, bizim lütfumuzdur; ister ver, ister elinde tut. Hesap yok...
Sahih International:
[We said], "This is Our gift, so grant or withhold without account."
İngilizce:
Such are Our Bounties: whether thou bestow them (on others) or withhold them, no account will be asked.
Azerbaycanca:
(Və ona belə buyurduq: ) “Bu Bizim ehsanımızdır, (ondan kimə istəsən) ver, yaxud (saxlayıb) vermə! O, saysız-hesabsızdır (səndən bu ne’mətlər barəsində haqq-hesab tələb olunmayacaqdır)”.
Süleyman Ateş:
Bu bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine ver veya verme, hesapsızdır. (dedik).
Diyanet Vakfı:
"İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır" dedik.
Erhan Aktaş:
Bu Bizim verdiklerimizdir. Artık hesabı sana kalmış, dilediğine ver veya verme.
Kral Fahd:
«İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır» dedik.
Hasan Basri Çantay:
(Dedik ki:) «Bu, bizim vergimizdir. Artık (dilediğine) hesabsız ver, yahud tut (kıs)».
Muhammed Esed:
(Ve ona dedik:) "Bu Bizim hediyemizdir, onu hiçbir hesap yapmadan başkalarına dilediğin gibi vermen yahut elinde tutman sana kalmıştır!"
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
(Biz buyurduk ki): “- Bu bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesabsız olarak ver, yahud tut (verme, ey Süleyman).
Portekizce:
Estes são as Nossas dádivas; prodigalizamo-las, pois, ou restringimo-las, imensuravelmente.
İsveççe:
[Och Vi sade:] "Detta är Våra gåvor; du kan ge dem [åt andra] eller behålla dem! Du kommer inte att avkrävas räkenskap."
Farsça:
[و به او گفتیم:] این عطای بی حساب ماست، [به هر کس خواهی] بی حساب ببخش و [از هر کس خواهی] دریغ کن.
Kürtçe:
ئەمەی (کە باسکرا) بەخششی ئێمەیە (بۆ تۆ)، ئەمجا بەویستی خۆت بیبەخشە، یان بیگرەوە و مەیبەخشە بەبێ پرسینەوە (لێت)
Özbekçe:
Бу Бизнинг ато этган нарсамиздир. Инъом эт ёки тутиб қол, ҳисоб йўқ.
Malayca:
(Serta Kami katakan kepadanya): " Inilah pemberian Kami (kepadamu), maka berikanlah (kepada sesiapa yang engkau suka), atau tahankanlah pemberian itu; (terserahlah kepadamu) dengan tidak ada sebarang hitungan (untuk menyalahkanmu) ".
Arnavutça:
Kjo është dhurata Jonë, prandaj ti dhuroja (o Sulejman) kujt të duash ose mos ua jep; pa kurrfarë llogarie për këtë!”
Bulgarca:
Това е Нашият дар [за теб, о, Сулайман], облагодетелствай, или се въздържай безмерно!
Sırpça:
Ово је Наш дар, па ти даруј или ускрати, нећеш због тога да одговараш!
Çekçe:
'Toto je dar náš, Šalomoune, rozdávej z něho či si jej podrž, a nemusíš dávat zúčtování!'
Urduca:
(ہم نے اُس سے کہا) "یہ ہماری بخشش ہے، تجھے اختیار ہے جسے چاہے دے اور جس سے چاہے روک لے، کوئی حساب نہیں"
Tacikçe:
Ин атои беҳисоби Мост, хоҳӣ онро бидеҳ ва хоҳӣ нигаҳ дор.
Tatarca:
Ий Сөләйман, бу әйтелгән нәрсәләр сиңа биргән нәрсәләребездер, теләгән кешеңә теләгән нәрсәңне бир, яки һичнәрсә бирмичә үзеңдә сакла, ул нәрсәләрдә сиңа хисап юктыр.
Endonezyaca:
Inilah anugerah Kami; maka berikanlah (kepada orang lain) atau tahanlah (untuk dirimu sendiri) dengan tiada pertanggungan jawab.
Amharca:
«ይህ ስጦታችን ነው፡፡ ያለግምት ለግስ፤ ወይም ጨብጥ» (አልነው)፡፡
Tamilce:
இது நமது அருட்கொடையாகும். ஆகவே, (இந்த அருளை பிறருக்கு) நீர் கொடுப்பீராக! அல்லது, நீரே வைத்துக்கொள்வீராக! (அது விஷயமாக உம்மிடம்) விசாரணை இருக்காது.
Korece:
이것이 하나님의 은혜라 네 가 그것으로 타인에게 부여하든 또는 네가 그것을 보관하던 계산에 대하여 질문을 받지 아니하리라
Vietnamca:
(Allah phán bảo Sulayman): “(Này Sulayman), đây là phần ban phát của TA dành cho Ngươi. Ngươi chi dùng (bố thí cho ai) hoặc giữ lại (không cho ai) là tùy ý Ngươi, Ngươi sẽ không bị thanh toán (về việc đó).
Ayet Linkleri: