Arapça:
فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ
Çeviriyazı:
fetevellev `anhü müdbirîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.
Diyanet İşleri:
Onu bırakıp gittiler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken, arkalarını çevirip gitmişlerdi onlar.
Şaban Piriş:
Arkalarını dönüp, gittiler.
Edip Yüksel:
Onlar da onu bırakıp gittiler.
Ali Bulaç:
Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar.
Suat Yıldırım:
Derhal onun yanından uzaklaştılar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Hemen ondan arkalarını çevirmişler olarak uzaklaştılar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunun üzerine ondan gerisin geri kaçtılar.
Bekir Sadak:
37:95
İbni Kesir:
Bunun üzerine arkalarını dönüp uzaklaştılar.
Adem Uğur:
Ona arkalarını dönüp gittiler.
İskender Ali Mihr:
Bunun üzerine ona arkalarını dönüp gittiler.
Celal Yıldırım:
Bunun üzerine milleti, ona arkalarını dönüp ayrıldılar.
Tefhim ul Kuran:
Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar.
Fransızca:
Ils lui tournèrent le dos et s'en allèrent.
İspanyolca:
y dieron media vuelta, apartándose de él.
İtalyanca:
Gli voltarono le spalle e se ne andarono.
Almanca:
Dann wandten sie sich von ihm flüchtend ab.
Çince:
他们就背离了他,
Hollandaca:
En zij keerden zich af en verlieten hem.
Rusça:
Они отвернулись от него, обратившись вспять.
Somalice:
Markaasay katageen kana jeedsadeen.
Swahilice:
Nao wakamwacha, wakampa kisogo.
Uygurca:
ئۇلار ئۇنىڭدىن يۈز ئۆرۈپ ئايرىلىشتى (يەنى ئۇنى تاشلاپ كېتىشتى)
Japonca:
人々はかれに背を向けて去った。
Arapça (Ürdün):
«فتولوا عنه» إلى عيدهم «مدبرين».
Hintçe:
तो वह लोग इबराहीम के पास से पीठ फेर फेर कर हट गए
Tayca:
ดังนั้น พวกเขาจึงหันหลังให้เขาและกลับออกไป
İbranice:
אז הם הפנו אליו את גבם והלכו משם
Hırvatça:
oni od njega, leđa mu okrenuvši, odoše,
Rumence:
Atunci ei îi întoarseră spatele şi plecară
Transliteration:
Fatawallaw AAanhu mudbireena
Türkçe:
Bunun üzerine ondan gerisin geri kaçtılar.
Sahih International:
So they turned away from him, departing.
İngilizce:
So they turned away from him, and departed.
Azerbaycanca:
(İbrahimin yanındakılar xəstəliyin onlara yoluxmasından qorxaraq, həm də o gün qeyd edəcəkləri bayrama tələsərək) ondan üz çevirib getdilər.
Süleyman Ateş:
Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan kaçtılar.
Diyanet Vakfı:
Ona arkalarını dönüp gittiler.
Erhan Aktaş:
Bunun üzerine ondan yüz çevirerek, arkalarını dönüp gittiler.
Kral Fahd:
Ona arkalarını dönüp gittiler.
Hasan Basri Çantay:
O vakit ona arkalarını dönüb uzaklaşdılar.
Muhammed Esed:
bunun üzerine onlar ona arkalarını döndüler ve uzaklaşıp gittiler.
Gültekin Onan:
Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar.
Ali Fikri Yavuz:
O vakit (yanında bulunanlar) arkalarını dönerek başından kaçıverdiler.
Portekizce:
Então eles se afastaram dele.
İsveççe:
Då drog de sig tillbaka och gick ifrån honom.
Farsça:
پس پشت کنان از او روی گرداندند.
Kürtçe:
ئەوانیش پشتیان تێکرد و ڕۆشتن (بۆ دەرەوەی شار بۆ جەژنەکەیان)
Özbekçe:
Дарҳол, ундан юз ўгириб юриб кетдилар.
Malayca:
Setelah (mendengar kata-katanya) itu, mereka berpaling meninggalkan dia.
Arnavutça:
Dhe, ata u larguan prej tij, duke e lënë pas.
Bulgarca:
А те му обърнаха гръб и си отидоха.
Sırpça:
И они га оставише, окрећући се од њега.
Çekçe:
I odvrátili se od něho, záda mu ukazujíce.
Urduca:
چنانچہ وہ لوگ اسے چھوڑ کر چلے گئے
Tacikçe:
Аз ӯ рӯйгардон шуданд ва бозгаштанд.
Tatarca:
Һәм алар Ибраһимнең чире йокмасын дип, аны калдырып бар да кырга киттеләр.
Endonezyaca:
Lalu mereka berpaling daripadanya dengan membelakang.
Amharca:
ከእርሱም የሸሹ ሆነው ኼዱ፡፡
Tamilce:
ஆகவே, அவர்கள் முகம் திரும்பியவர்களாக அவரை விட்டு விலகிச் சென்றனர்.
Korece:
그러자 사람들이 등을 돌리 고 떠났더라
Vietnamca:
Thế là mọi người ra đi, bỏ lại (Ibrahim một mình).
Ayet Linkleri: