Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

90

Ayet No: 

3878

Sayfa No: 

449

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ

Çeviriyazı: 

fetevellev `anhü müdbirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.

Diyanet İşleri: 

Onu bırakıp gittiler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken, arkalarını çevirip gitmişlerdi onlar.

Şaban Piriş: 

Arkalarını dönüp, gittiler.

Edip Yüksel: 

Onlar da onu bırakıp gittiler.

Ali Bulaç: 

Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar.

Suat Yıldırım: 

Derhal onun yanından uzaklaştılar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Hemen ondan arkalarını çevirmişler olarak uzaklaştılar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bunun üzerine ondan gerisin geri kaçtılar.

Bekir Sadak: 

37:95

İbni Kesir: 

Bunun üzerine arkalarını dönüp uzaklaştılar.

Adem Uğur: 

Ona arkalarını dönüp gittiler.

İskender Ali Mihr: 

Bunun üzerine ona arkalarını dönüp gittiler.

Celal Yıldırım: 

Bunun üzerine milleti, ona arkalarını dönüp ayrıldılar.

Tefhim ul Kuran: 

Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar.

Fransızca: 

Ils lui tournèrent le dos et s'en allèrent.

İspanyolca: 

y dieron media vuelta, apartándose de él.

İtalyanca: 

Gli voltarono le spalle e se ne andarono.

Almanca: 

Dann wandten sie sich von ihm flüchtend ab.

Çince: 

他们就背离了他,

Hollandaca: 

En zij keerden zich af en verlieten hem.

Rusça: 

Они отвернулись от него, обратившись вспять.

Somalice: 

Markaasay katageen kana jeedsadeen.

Swahilice: 

Nao wakamwacha, wakampa kisogo.

Uygurca: 

ئۇلار ئۇنىڭدىن يۈز ئۆرۈپ ئايرىلىشتى (يەنى ئۇنى تاشلاپ كېتىشتى)

Japonca: 

人々はかれに背を向けて去った。

Arapça (Ürdün): 

«فتولوا عنه» إلى عيدهم «مدبرين».

Hintçe: 

तो वह लोग इबराहीम के पास से पीठ फेर फेर कर हट गए

Tayca: 

ดังนั้น พวกเขาจึงหันหลังให้เขาและกลับออกไป

İbranice: 

אז הם הפנו אליו את גבם והלכו משם

Hırvatça: 

oni od njega, leđa mu okrenuvši, odoše,

Rumence: 

Atunci ei îi întoarseră spatele şi plecară

Transliteration: 

Fatawallaw AAanhu mudbireena

Türkçe: 

Bunun üzerine ondan gerisin geri kaçtılar.

Sahih International: 

So they turned away from him, departing.

İngilizce: 

So they turned away from him, and departed.

Azerbaycanca: 

(İbrahimin yanındakılar xəstəliyin onlara yoluxmasından qorxaraq, həm də o gün qeyd edəcəkləri bayrama tələsərək) ondan üz çevirib getdilər.

Süleyman Ateş: 

Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan kaçtılar.

Diyanet Vakfı: 

Ona arkalarını dönüp gittiler.

Erhan Aktaş: 

Bunun üzerine ondan yüz çevirerek, arkalarını dönüp gittiler.

Kral Fahd: 

Ona arkalarını dönüp gittiler.

Hasan Basri Çantay: 

O vakit ona arkalarını dönüb uzaklaşdılar.

Muhammed Esed: 

bunun üzerine onlar ona arkalarını döndüler ve uzaklaşıp gittiler.

Gültekin Onan: 

Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar.

Ali Fikri Yavuz: 

O vakit (yanında bulunanlar) arkalarını dönerek başından kaçıverdiler.

Portekizce: 

Então eles se afastaram dele.

İsveççe: 

Då drog de sig tillbaka och gick ifrån honom.

Farsça: 

پس پشت کنان از او روی گرداندند.

Kürtçe: 

ئەوانیش پشتیان تێکرد و ڕۆشتن (بۆ دەرەوەی شار بۆ جەژنەکەیان)

Özbekçe: 

Дарҳол, ундан юз ўгириб юриб кетдилар.

Malayca: 

Setelah (mendengar kata-katanya) itu, mereka berpaling meninggalkan dia.

Arnavutça: 

Dhe, ata u larguan prej tij, duke e lënë pas.

Bulgarca: 

А те му обърнаха гръб и си отидоха.

Sırpça: 

И они га оставише, окрећући се од њега.

Çekçe: 

I odvrátili se od něho, záda mu ukazujíce.

Urduca: 

چنانچہ وہ لوگ اسے چھوڑ کر چلے گئے

Tacikçe: 

Аз ӯ рӯйгардон шуданд ва бозгаштанд.

Tatarca: 

Һәм алар Ибраһимнең чире йокмасын дип, аны калдырып бар да кырга киттеләр.

Endonezyaca: 

Lalu mereka berpaling daripadanya dengan membelakang.

Amharca: 

ከእርሱም የሸሹ ሆነው ኼዱ፡፡

Tamilce: 

ஆகவே, அவர்கள் முகம் திரும்பியவர்களாக அவரை விட்டு விலகிச் சென்றனர்.

Korece: 

그러자 사람들이 등을 돌리 고 떠났더라

Vietnamca: 

Thế là mọi người ra đi, bỏ lại (Ibrahim một mình).