Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

127

Ayet No: 

3915

Sayfa No: 

451

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ

Çeviriyazı: 

fekeẕẕebûhü feinnehüm lemuḥḍarûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat onlar, onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazır bulundurulacaklardır.

Diyanet İşleri: 

Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken yalanladılar onu; şüphe yok ki tapımıza getirilecektir onlar.

Şaban Piriş: 

Onu yalanladılar, bundan dolayı gerçekten onlar, (azap için getirilip) hazır bulundurulacak olanlardır.

Edip Yüksel: 

Onu yalanladılar; onlar hesaba çekileceklerdir.

Ali Bulaç: 

Fakat onu yalanladılar; bundan dolayı gerçekten onlar, (azap için getirilip) hazır bulundurulacak olanlardır.

Suat Yıldırım: 

Fakat bunlar onu yalancı saydılar. Bundan ötürü de, onlar tutuklanıp hesap günü mutlaka yargılanacak ve cehenneme götürüleceklerdir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O vakit O´nu tekzîp ettiler. Artık onlar da elbette, (azaba) ihzar edilmişlerdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sonunda onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka huzura getirileceklerdir.

Bekir Sadak: 

suphesiz Lut da peygamberlerdendir.

İbni Kesir: 

Fakat bunlar, onu yalanlamışlardı. Muhakkak ki onlar da cehenneme götürüleceklerdir.

Adem Uğur: 

Bunun üzerine İlyas´ı yalanladılar. Onun için onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.

İskender Ali Mihr: 

Fakat onu yalanladılar. Bu sebeple muhakkak ki onlar, gerçekten (cehennemde) hazır bulundurulacak olanlardır.

Celal Yıldırım: 

Onu yalanladılar. Çünkü o inkarcılar da şüphesiz (Cehennem´e atılmak üzere) hazır duruma getirileceklerdir.

Tefhim ul Kuran: 

Fakat onu yalanladılar

Fransızca: 

Ils le traitèrent de menteur. Et bien, ils seront emmenées (au châtiment).

İspanyolca: 

Le desmintieron y se les hará, ciertamente, comparecer;

İtalyanca: 

Lo trattarono da bugiardo. Infine saranno condotti

Almanca: 

Dann bezichtigten sie ihn der Lüge, gewiß, so werden sie doch ausgeliefert,

Çince: 

他们否认他,所以他们必定要被拘禁。

Hollandaca: 

Maar zij beschuldigden hem van bedrog.

Rusça: 

Они сочли его лжецом, и все они непременно будут собраны в Аду,

Somalice: 

Markaasay beeniyeen, waxaana loo soo kulmin (Cadaab).

Swahilice: 

Wakamkadhibisha. Basi kwa hakika watahudhurishwa;

Uygurca: 

ئۇلار ئۇنى ئىنكار قىلدى. شەك - شۈبھىسىزكى، ئۇلار (ئازابقا) ھازىر قىلىنىدۇ

Japonca: 

だがかれらはかれ(イルヤース)を嘘付きであるとした。だから必ず(処罰に)臨むであろう。

Arapça (Ürdün): 

«فكذبوه فإنهم لمحضرون» في النار.

Hintçe: 

तो उसे लोगों ने झुठला दिया तो ये लोग यक़ीनन (जहन्नुम) में गिरफ्तार किए जाएँगे

Tayca: 

ดังนั้น พวกเขาจะถูกนำมาลงโทษอย่างแน่นอน

İbranice: 

אך הם כפרו בו, ולכן הם יצטרכו לתת את הדין

Hırvatça: 

Oni ga lašcem nazvaše i zato će, sigurno, svi oni u Vatru biti privedeni,

Rumence: 

Ei l-au socotit mincinos şi vor fi daţi osândei,

Transliteration: 

Fakaththaboohu fainnahum lamuhdaroona

Türkçe: 

Sonunda onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka huzura getirileceklerdir.

Sahih International: 

And they denied him, so indeed, they will be brought [for punishment],

İngilizce: 

But they rejected him, and they will certainly be called up (for punishment),-

Azerbaycanca: 

Lakin onlar onu təkzib etdilər, buna görə də (qiyamət günü Cəhənnəmə) gətiriləcəklər.

Süleyman Ateş: 

Onu yalanladılar, bundan dolayı onlar (azaba) getirileceklerdir.

Diyanet Vakfı: 

Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.

Erhan Aktaş: 

Ancak onu yalanladılar. Kuşkusuz onlar hazır bulundurulacak olanlardır.(1)

Kral Fahd: 

Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için (cehenneme) götürüleceklerdir.

Hasan Basri Çantay: 

Fakat bunlar onu tekzîb etdiler. Şübhesiz bunlar da elbette (cehenneme) ihzaaren getirilenlerdir.

Muhammed Esed: 

Fakat onlar (İlyas´ı) yalanladılar: bu nedenle (Hesap Günü) kesinlikle yargılanacaklardır,

Gültekin Onan: 

Fakat onu yalanladılar

Ali Fikri Yavuz: 

Fakat onlar İlyas’ı tekzib ettiler. Muhakkak onlar hazırlanıb (cehenneme) götürüleceklerdir.

Portekizce: 

E o desmentiram; porém, sem dúvida que comparecerão (para o castigo),

İsveççe: 

Men de beskyllde honom för lögn och de skall sannerligen kallas fram [för att dömas] -

Farsça: 

پس او را انکار کردند، یقیناً آنان از احضار شدگان [در عذاب] خواهند بود،

Kürtçe: 

کەچی باوەڕیان نەھێنا بە ئیلیاس کەوابوو بێگومان ئەوان ئامادە دەکرێن(لە دۆزەخدا)

Özbekçe: 

Бас, уни ёлғончи қилдилар. Энди, албатта, улар (азобга) ҳозир қилингувчилардир.

Malayca: 

Maka mereka mendustakannya; akibatnya mereka tetap akan dibawa hadir (untuk diseksa),

Arnavutça: 

Ata e konsideruan gënjeshtar atë dhe për këtë shkak, me siguri, do të mbeten në dënim,

Bulgarca: 

Но го взеха за лъжец и затова те ще бъдат доведени [в Ада],

Sırpça: 

Они га назваше лажовом и зато ће, сигурно, сви они у Ватру да буду приведени,

Çekçe: 

Však za lháře ho prohlásili, a věru budou předvedeni

Urduca: 

مگر انہوں نے اسے جھٹلا دیا، سو اب یقیناً وہ سزا کے لیے پیش کیے جانے والے ہیں

Tacikçe: 

Пас дурӯғаш бароварданд ва онон аз ҳозиркардагонанд, (дар азоб)

Tatarca: 

Алар Ильясны ялганга тоттылар, үзләре вә сынымнары җыелып утта булырлар.

Endonezyaca: 

Maka mereka mendustakannya, karena itu mereka akan diseret (ke neraka),

Amharca: 

አስተባበሉትም፡፡ ስለዚህ እነርሱ (ለቅጣት) የሚጣዱ ናቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்கள் அவரை பொய்ப்பித்தனர். ஆகவே, நிச்சயமாக அவர்கள் (நரகத்தில் தண்டனை அனுபவிக்க) கொண்டுவரப்படுவார்கள்.

Korece: 

그들은 그에게 거역하였으 니 그들은 분명 불리워 갔으리라

Vietnamca: 

Nhưng (đám dân của Ilyas) đã phủ nhận Y. Cho nên, họ sẽ phải bị dẫn đến (chỗ trừng phạt).