Arapça:
فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ
Çeviriyazı:
fekeẕẕebûhü feinnehüm lemuḥḍarûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Fakat onlar, onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazır bulundurulacaklardır.
Diyanet İşleri:
Bunun üzerine onu yalanlamışlardı. Allah'ın O'na içten bağlı kulları bir yana, bunların hepsi cehenneme götürüleceklerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken yalanladılar onu; şüphe yok ki tapımıza getirilecektir onlar.
Şaban Piriş:
Onu yalanladılar, bundan dolayı gerçekten onlar, (azap için getirilip) hazır bulundurulacak olanlardır.
Edip Yüksel:
Onu yalanladılar; onlar hesaba çekileceklerdir.
Ali Bulaç:
Fakat onu yalanladılar; bundan dolayı gerçekten onlar, (azap için getirilip) hazır bulundurulacak olanlardır.
Suat Yıldırım:
Fakat bunlar onu yalancı saydılar. Bundan ötürü de, onlar tutuklanıp hesap günü mutlaka yargılanacak ve cehenneme götürüleceklerdir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
O vakit O´nu tekzîp ettiler. Artık onlar da elbette, (azaba) ihzar edilmişlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sonunda onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka huzura getirileceklerdir.
Bekir Sadak:
suphesiz Lut da peygamberlerdendir.
İbni Kesir:
Fakat bunlar, onu yalanlamışlardı. Muhakkak ki onlar da cehenneme götürüleceklerdir.
Adem Uğur:
Bunun üzerine İlyas´ı yalanladılar. Onun için onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.
İskender Ali Mihr:
Fakat onu yalanladılar. Bu sebeple muhakkak ki onlar, gerçekten (cehennemde) hazır bulundurulacak olanlardır.
Celal Yıldırım:
Onu yalanladılar. Çünkü o inkarcılar da şüphesiz (Cehennem´e atılmak üzere) hazır duruma getirileceklerdir.
Tefhim ul Kuran:
Fakat onu yalanladılar
Fransızca:
Ils le traitèrent de menteur. Et bien, ils seront emmenées (au châtiment).
İspanyolca:
Le desmintieron y se les hará, ciertamente, comparecer;
İtalyanca:
Lo trattarono da bugiardo. Infine saranno condotti
Almanca:
Dann bezichtigten sie ihn der Lüge, gewiß, so werden sie doch ausgeliefert,
Çince:
他们否认他,所以他们必定要被拘禁。
Hollandaca:
Maar zij beschuldigden hem van bedrog.
Rusça:
Они сочли его лжецом, и все они непременно будут собраны в Аду,
Somalice:
Markaasay beeniyeen, waxaana loo soo kulmin (Cadaab).
Swahilice:
Wakamkadhibisha. Basi kwa hakika watahudhurishwa;
Uygurca:
ئۇلار ئۇنى ئىنكار قىلدى. شەك - شۈبھىسىزكى، ئۇلار (ئازابقا) ھازىر قىلىنىدۇ
Japonca:
だがかれらはかれ(イルヤース)を嘘付きであるとした。だから必ず(処罰に)臨むであろう。
Arapça (Ürdün):
«فكذبوه فإنهم لمحضرون» في النار.
Hintçe:
तो उसे लोगों ने झुठला दिया तो ये लोग यक़ीनन (जहन्नुम) में गिरफ्तार किए जाएँगे
Tayca:
ดังนั้น พวกเขาจะถูกนำมาลงโทษอย่างแน่นอน
İbranice:
אך הם כפרו בו, ולכן הם יצטרכו לתת את הדין
Hırvatça:
Oni ga lašcem nazvaše i zato će, sigurno, svi oni u Vatru biti privedeni,
Rumence:
Ei l-au socotit mincinos şi vor fi daţi osândei,
Transliteration:
Fakaththaboohu fainnahum lamuhdaroona
Türkçe:
Sonunda onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka huzura getirileceklerdir.
Sahih International:
And they denied him, so indeed, they will be brought [for punishment],
İngilizce:
But they rejected him, and they will certainly be called up (for punishment),-
Azerbaycanca:
Lakin onlar onu təkzib etdilər, buna görə də (qiyamət günü Cəhənnəmə) gətiriləcəklər.
Süleyman Ateş:
Onu yalanladılar, bundan dolayı onlar (azaba) getirileceklerdir.
Diyanet Vakfı:
Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.
Erhan Aktaş:
Ancak onu yalanladılar. Kuşkusuz onlar hazır bulundurulacak olanlardır.(1)
Kral Fahd:
Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için (cehenneme) götürüleceklerdir.
Hasan Basri Çantay:
Fakat bunlar onu tekzîb etdiler. Şübhesiz bunlar da elbette (cehenneme) ihzaaren getirilenlerdir.
Muhammed Esed:
Fakat onlar (İlyas´ı) yalanladılar: bu nedenle (Hesap Günü) kesinlikle yargılanacaklardır,
Gültekin Onan:
Fakat onu yalanladılar
Ali Fikri Yavuz:
Fakat onlar İlyas’ı tekzib ettiler. Muhakkak onlar hazırlanıb (cehenneme) götürüleceklerdir.
Portekizce:
E o desmentiram; porém, sem dúvida que comparecerão (para o castigo),
İsveççe:
Men de beskyllde honom för lögn och de skall sannerligen kallas fram [för att dömas] -
Farsça:
پس او را انکار کردند، یقیناً آنان از احضار شدگان [در عذاب] خواهند بود،
Kürtçe:
کەچی باوەڕیان نەھێنا بە ئیلیاس کەوابوو بێگومان ئەوان ئامادە دەکرێن(لە دۆزەخدا)
Özbekçe:
Бас, уни ёлғончи қилдилар. Энди, албатта, улар (азобга) ҳозир қилингувчилардир.
Malayca:
Maka mereka mendustakannya; akibatnya mereka tetap akan dibawa hadir (untuk diseksa),
Arnavutça:
Ata e konsideruan gënjeshtar atë dhe për këtë shkak, me siguri, do të mbeten në dënim,
Bulgarca:
Но го взеха за лъжец и затова те ще бъдат доведени [в Ада],
Sırpça:
Они га назваше лажовом и зато ће, сигурно, сви они у Ватру да буду приведени,
Çekçe:
Však za lháře ho prohlásili, a věru budou předvedeni
Urduca:
مگر انہوں نے اسے جھٹلا دیا، سو اب یقیناً وہ سزا کے لیے پیش کیے جانے والے ہیں
Tacikçe:
Пас дурӯғаш бароварданд ва онон аз ҳозиркардагонанд, (дар азоб)
Tatarca:
Алар Ильясны ялганга тоттылар, үзләре вә сынымнары җыелып утта булырлар.
Endonezyaca:
Maka mereka mendustakannya, karena itu mereka akan diseret (ke neraka),
Amharca:
አስተባበሉትም፡፡ ስለዚህ እነርሱ (ለቅጣት) የሚጣዱ ናቸው፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் அவரை பொய்ப்பித்தனர். ஆகவே, நிச்சயமாக அவர்கள் (நரகத்தில் தண்டனை அனுபவிக்க) கொண்டுவரப்படுவார்கள்.
Korece:
그들은 그에게 거역하였으 니 그들은 분명 불리워 갔으리라
Vietnamca:
Nhưng (đám dân của Ilyas) đã phủ nhận Y. Cho nên, họ sẽ phải bị dẫn đến (chỗ trừng phạt).
Ayet Linkleri: