Arapça:
وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ
Çeviriyazı:
veẕellelnâhâ lehüm feminhâ rakûbühüm veminhâ ye'külûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
Diyanet İşleri:
Onları kendilerinin buyruğuna verdik; bindikleri de, etini yedikleri de vardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve bu davarları onlara münkad ettik de binecekleri hayvanlar da onlardan ve onların bazısını da yerler.
Şaban Piriş:
O hayvanları onlara boyun eğdirdik, onlardan kimine biniyorlar, kiminin de etini yiyorlar.
Edip Yüksel:
Onları kendilerine boyun eğdirdik; bir kısmına binmekte bir kısmından da yemektedirler
Ali Bulaç:
Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik; işte bir kısmı binekleridir, bir kısmını(n da etini) yiyorlar.
Suat Yıldırım:
Onları emirlerine âmade kıldık. Onlardan hem binek edinir, hem de yerler,
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlara bunları musahhar (itaatkar) kıldık. Artık bunlardan onların binecekleri (hayvanlar) vardır ve bunlardan yiyiverirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorlar.
Bekir Sadak:
36:77
İbni Kesir:
Ve onları, kendilerinin buyruğuna verdik. Onlardan kimisi binekleridir, kimisinden de yerler.
Adem Uğur:
Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
İskender Ali Mihr:
Ve Biz onları (hayvanları), onlara zelil (itaatkâr) yaptık. Böylece onlardan, kendilerinin binekleri oldu (onlara binerler) ve onlardan (etlerinden) yerler.
Celal Yıldırım:
Onları kendilerine boyun eğer kıldık da bir kısmı binekleridir, bir kısmının da etini yemekteler.
Tefhim ul Kuran:
Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik
Fransızca:
et Nous les leurs avons soumis; certains leur servent de monture et d'autre de nourriture;
İspanyolca:
Los hemos hecho dóciles a ellos: unos les sirven de montura, otros de alimento.
İtalyanca:
Lo abbiamo sottomesso a loro: di alcuni fanno cavalcature e di altri si nutrono,
Almanca:
Und WIR machten sie für sie fügsam. so sind manche von ihnen ihre Reittiere, und von ihnen essen sie.
Çince:
我为他们而制服牲畜,以一部分供他们骑,一部分供他们吃。
Hollandaca:
En dat wij hun dat hebben onderworpen? Sommige van deze dienen om er op te rijden, en sommige voeden hen.
Rusça:
Мы сделали его подвластным им. На одних из них они ездят верхом, а другими питаются.
Somalice:
OOn u laylinay, ooy waxna ka Koraan waxna ku cunaan.
Swahilice:
Na Sisi tukawadhalilishia. Basi baadhi yao wako wanao wapanda, na baadhi yao wanawala.
Uygurca:
ھايۋانلارنى ئۇلارغا بويسۇندۇرۇپ بەردۇق، ئۇلار ئۇ ھايۋانلارنىڭ بەزىسىنى مىنىدۇ، بەزىسىنى يەيدۇ
Japonca:
われは,それをかれら(の用)に服させた。それで,かれらはこれに乗り,そして食べる。
Arapça (Ürdün):
«وذللناها» سخرناها «لهم فمنها ركوبهم» مركوبهم «ومنها يأكلون».
Hintçe:
और हम ही ने चार पायों को उनका मुतीय बना दिया तो बाज़ उनकी सवारियां हैं और बाज़ को खाते हैं
Tayca:
และเราได้ทำให้มันยอมจำนนแก่พวกเขา ดังนั้น บางชนิดมันก็เป็นพาหนะแก่พวกเขา และบางชนิดพวกเขาก็ใช้กินเป็นอาหาร
İbranice:
והכנענו אותם עבורם, חלק מהם לרכיבה, חלק מהם לאכילה
Hırvatça:
i da smo im dali da se njome služe - na nekima jašu, a nekima se hrane,
Rumence:
Noi li le-am supus: unele de călărit, iar altele de mâncat.
Transliteration:
Wathallalnaha lahum faminha rakoobuhum waminha yakuloona
Türkçe:
O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorlar.
Sahih International:
And We have tamed them for them, so some of them they ride, and some of them they eat.
İngilizce:
And that We have subjected them to their (use)? of them some do carry them and some they eat:
Azerbaycanca:
Bunları (bu davarları) onların ixtiyarına verdik. Onlardan mindikləri də var, ətini yedikləri də.
Süleyman Ateş:
Onları kendilerine boyun eğdirdik, onlardan bazıları binekleridir, ve onlardan bazılarını da yerler.
Diyanet Vakfı:
Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
Erhan Aktaş:
Bu hayvanları yararlanmalarına sunduk. Kimine biniyor, kimini de yiyorlar.
Kral Fahd:
Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
Hasan Basri Çantay:
Biz onları kendilerine müsahhar kıldık. İşte binecekleri bunlardan, yiyecekleri bunlardandır.
Muhammed Esed:
Ve onları insanların iradesine tabi kıldık ki bir kısmını binek olarak kullanabilsinler, bir kısmını da yiyebilsinler;
Gültekin Onan:
Biz onlara kendileri için boyun eğdirdik
Ali Fikri Yavuz:
O hayvanları, kendi menfaatlerine bağlı kıldık da, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
Portekizce:
E os submetemos a eles (para seu uso)? Entre eles, há os que lhes servem de montarias e outros de alimento.
İsveççe:
och som Vi har gjort till deras lydiga redskap, så att de använder några att rida på och [köttet av] några till föda,
Farsça:
و چهارپایان را برای آنان رام کردیم که برخی از آنها مرکب سواری آنان هستند و از [گوشت] برخی از آنها می خورند،
Kürtçe:
وە ڕاممان ھێناون بۆیان ئەمجا سواری ھەندێکیان دەبن و(گۆشتی) ھەندێکیشیان دەخۆن
Özbekçe:
Биз уларга ўша(ҳайвон)ларни бўйинсундириб қўйдик. Бас, улардан маркаблари бор ва улардан ерлар.
Malayca:
Dan Kami jinakkan dia untuk kegunaan mereka; maka sebahagian di antaranya menjadi kenderaan mereka, dan sebahagian lagi mereka makan.
Arnavutça:
dhe bëmë që ato t’u nënshtrohen atyre – disa i shalojnë e prej disave ushqehen,
Bulgarca:
И им го подчинихме - от него са ездитните им животни и от него ядат.
Sırpça:
И да смо им дали да се служе њоме - на некима јашу, а некима се хране,
Çekçe:
A podmanili jsme jej pro ně a na jedněch jezdí a jiné jsou jim potravou
Urduca:
ہم نے اُنہیں اس طرح اِن کے بس میں کر دیا ہے کہ اُن میں سے کسی پر یہ سوار ہوتے ہیں، کسی کا یہ گوشت کھاتے ہیں
Tacikçe:
Ва онҳоро ромашон кардем. Бар баъзе савор мешаванд ва аз гӯшти баъзе мехӯранд.
Tatarca:
Вә ул хайваннардан файдаланырга ирекле кылдык, ул хайваннардан әйберләрен төяп үзләре дә утырып хезмәт өчен файдалана торганнары да бар һәм ул хайваннарның итләрен дә ашыйлар.
Endonezyaca:
Dan Kami tundukkan binatang-binatang itu untuk mereka; maka sebahagiannya menjadi tunggangan mereka dan sebahagiannya mereka makan.
Amharca:
ለእነርሱም ገራናት፡፡ ስለዚህ ከእርሷ ውስጥ የሚጋልቡት አልለ፡፡ ከእርሷም ይበላሉ፡፡
Tamilce:
இன்னும், நாம் அவற்றை அவர்களுக்கு பணியவைத்தோம். அவற்றில் அவர்களின் வாகனங்களும் உண்டு. இன்னும், அவற்றி(ன் மாமிசங்களி)லிருந்து அவர்கள் புசிக்கிறார்கள்.
Korece:
하나님께서 그것들로 하여금그들의 쓰임에 순종케 하여 일부 는 그들을 운반하는 것으로 하고 일부는 식용으로 하였노라
Vietnamca:
TA đã bắt các loài gia súc phục tùng họ; bởi thế, một số loài họ dùng để cưỡi và một số khác họ ăn thịt.
Ayet Linkleri: