Arapça:
إِنَّا مُنزِلُونَ عَلَىٰ أَهْلِ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِّنَ السَّمَاءِ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
Çeviriyazı:
innâ münzilûne `alâ ehli hâẕihi-lḳaryeti riczem mine-ssemâi bimâ kânû yefsüḳûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık (feci) bir azab indireceğiz.(dediler).
Diyanet İşleri:
Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı. Ona, "Korkma ve üzülme, doğrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında, aileni kurtaracağız. Bu kent halkına yaptıkları yolsuzluklardan ötürü gökten, elbette bir azap indireceğiz" dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şüphe yok ki bu şehir halkının üstüne, buyruktan çıkarak yapageldikleri işler yüzünden, gökten bir azap indireceğiz.
Şaban Piriş:
Biz, bu belde halkına, yoldan saptıkları için gökten bir azap indirecek olanlarız.
Edip Yüksel:
Yoldan çıktıkları için, biz bu kentin üzerine gökten bir felaket indireceğiz.
Ali Bulaç:
Şüphesiz Biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz.
Suat Yıldırım:
“Büsbütün yoldan çıkmaları sebebiyle, biz bu şehir halkının üzerine gökten bir azap indireceğiz.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Muhakkak ki biz, bu kasabanın ahalisi üzerine, yapmakta oldukları fıskları sebebiyle gökten müthiş bir azap indiricileriz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz.
Bekir Sadak:
Herbirini gunahi sebebiyle yakaladik
İbni Kesir:
Bu kasaba halkına da fasıklık yapar olduklarından dolayı gökten azab indireceğiz.
Adem Uğur:
Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz.
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki biz, fısk yapmış oldukları şey (ahlâksızlık) sebebiyle bu beldenin halkı üzerine semadan ricz (azap) indirecek olanlarız.
Celal Yıldırım:
«Şüphen olmasın ki, biz bu kasaba halkı üzerine, yaptıkları çok çirkin ahlâksızlıktan dolayı gökten azâb indireceğiz.»
Tefhim ul Kuran:
«Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz.»
Fransızca:
Nous ferons tomber du ciel un châtiment sur les habitants de cette cité, pour leur perversité".
İspanyolca:
Vamos a hacer bajar un castigo del cielo sobre la población de esta ciudad, porque han sido unos perversos».
İtalyanca:
In verità siamo [mandati] per far cadere dal cielo un castigo sugli abitanti di questa città, per la loro turpitudine».
Almanca:
Ja! Wir werden auf die Bewohner dieser Ortschaft eine Peinigung vom Himmel hinabsenden für das, was sie an Fisq zu begehen pflegten."
Çince:
我必使天灾从天空降于这个城市的居民,那是由于他们的放荡。
Hollandaca:
Wij zullen zekerlijk de wraak des hemels over de bewoners dezer stad brengen, omdat zij zondaren waren
Rusça:
Мы низвергнем на жителей этого селения наказание с небес за то, что они грешили".
Somalice:
waxaanu ku soo dajin magaalada Dadkeeda Dhagaxyo (Naarced) oo Samada ka yimid faasiqnimadooda darteed.
Swahilice:
Kwa yakini sisi tutawateremshia watu wa mji huu adhabu kutoka mbinguni kwa sababu ya uchafu wanao ufanya.
Uygurca:
بۇ شەھەرنىڭ ئاھالىسى اﷲ نىڭ ئىتائىتىدىن چىققانلىقلىرى ئۈچۈن، ئۇلارغا بىز چوقۇم ئاسماندىن ئازاب چۈشۈرىمىز
Japonca:
わたしたちは,この町の人びとが邪悪無法なため,かれらに天から懲罰を下そうとするところです。」
Arapça (Ürdün):
«إنا منزلون» بالتخفيف والتشديد «على أهل هذه القرية رجزا» عذابا «من السماء بما» بالفعل الذي «كانوا يفسقون» به أي بسبب فسقهم.
Hintçe:
हम यक़ीनन इसी बस्ती के रहने वालों पर चूँकि ये लोग बदकारियाँ करते रहे एक आसमानी अज़ाब नाज़िल करने वाले हैं
Tayca:
แท้จริงเราเป็นผู้นำการลงโทษจากฟากฟ้าสู่ชาวเมืองนี้ เนื่องจากพวกเขาฝ่าฝืน
İbranice:
הנה אנחנו מורידים על יושבי העיר הזאת עונש מן השמים על מעשי השחיתות שעשו
Hırvatça:
A na stanovnike ovog grada spustit ćemo strašnu kaznu s neba zbog toga što su buntovni bili.
Rumence:
Din cer vom trimite asupra locuitorilor acestei cetăţi o năpastă, căci sunt stricaţi.”
Transliteration:
Inna munziloona AAala ahli hathihi alqaryati rijzan mina alssamai bima kanoo yafsuqoona
Türkçe:
"Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz."
Sahih International:
Indeed, we will bring down on the people of this city punishment from the sky because they have been defiantly disobedient."
İngilizce:
For we are going to bring down on the people of this township a Punishment from heaven, because they have been wickedly rebellious.
Azerbaycanca:
Biz etdikləri pozğunluğa (günahlara) görə bu məmləkət əhlinin başı üstünə göydən bir əzab endirəcəyik!”
Süleyman Ateş:
Biz yoldan çıkan şu ülke halkının üstüne gökten bir azab indireceğiz.
Diyanet Vakfı:
"Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz."
Erhan Aktaş:
Biz, bu belde halkının üzerine, yoldan çıkmaları nedeniyle gökten bir azâp indireceğiz.
Kral Fahd:
«Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz.»
Hasan Basri Çantay:
«Muhakkak bu memleket ahâlîsinin üstüne, yapmakda oldukları faasıklık yüzünden, gökden (fecî) bir azâb indireceğiz».
Muhammed Esed:
Bu yörenin halkına, işledikleri bütün kötülüklerin karşılığı olarak gökten mutlaka bir bela indireceğiz!" dediler.
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Doğrus biz, bu memleket halkının yaptıkları fenalıklar (küfür ve isyan) yüzünden, üzerlerine gökten bir azab indireceğiz.”
Portekizce:
Sabei que desencadearemos sobre os moradores desta cidade um castigo do céu por sua depravação.
İsveççe:
Vi är utsända [för att låta] ett straff från ovan [drabba] folket i detta land på grund av deras synd och deras trots."
Farsça:
ما بر اهل این شهر به علت کار بسیار زشتی که مرتکب می شوند، عذاب سختی از آسمان نازل خواهیم کرد.
Kürtçe:
بەڕاستی ئێمە دەیبارێنین بەسەر دانیشتوانی ئەم شارەدا سزایەك لەئاسمانەوە لەبەر ئەوەی لەسنوورو فەرمانی (خوا) دەرچوون
Özbekçe:
Албатта, Биз ушбу шаҳар аҳолиси бошига фосиқлик қилганлари туфайли осмондан азоб туширгувчимиз», дедилар.
Malayca:
"Sesungguhnya kami (diutuskan) untuk menurunkan atas penduduk bandar ini azab dari langit, disebabkan mereka melakukan kejahatan (kufur dan maksiat)".
Arnavutça:
E, me të vërtetë, mbi banorët e këtij vendbanimi, do të lëshojmë dënimin nga qielli, ngase ata janë të korruptuar.
Bulgarca:
Ще стоварим върху обитателите на това селище напаст от небето, защото са нечестивци.”
Sırpça:
А на становнике овог града спустићемо страшну казну са неба због тога што су развратници.
Çekçe:
My sešleme na obyvatele města tohoto pohromu z nebes za to, že byli neřestní.'
Urduca:
ہم اس بستی کے لوگوں پر آسمان سے عذاب نازل کرنے والے ہیں اُس فسق کی بدولت جو یہ کرتے رہے ہیں"
Tacikçe:
Мо ба мардуми ин деҳа ба сабаби фисқе, ки мекунанд, аз осмон азоб нозил мекунем».
Tatarca:
Без ул шәһәр өстенә күктән таш яудырачакбыз, халкы фәхеш эш кылганнары өчен".
Endonezyaca:
Sesungguhnya Kami akan menurunkan azab dari langit atas penduduk kota ini karena mereka berbuat fasik.
Amharca:
«እኛ በዚህች ከተማ ሰዎች ላይ ያምጹ በነበሩት ምክንያት ከሰማይ ቅጣትን አውራጆች ነን፡፡»
Tamilce:
நிச்சயமாக நாம் இந்த ஊர்வாசிகள் மீது, அவர்கள் (அல்லாஹ்வின் கட்டளையை) மீறிக்கொண்டு இருந்ததால் வானத்திலிருந்து (கடுமையான) ஒரு தண்டனையை இறக்குவோம்.
Korece:
실로 하나님께서 이 고을의 백성들에게 하늘의 벌을 내리게 하리니 이는 그들의 사악함 때문 이라
Vietnamca:
“Bọn ta chắc chắn sẽ giáng một hình phạt từ trên trời xuống trừng phạt dân cư của thị trấn này bởi họ là những kẻ dấy loạn hư đốn.”
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: