Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

23

Sûredeki Ayet No: 

54

Ayet No: 

2727

Sayfa No: 

345

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَذَرْهُمْ فِي غَمْرَتِهِمْ حَتَّىٰ حِينٍ

Çeviriyazı: 

feẕerhüm fî gamratihim ḥattâ ḥîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sen şimdi onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!

Diyanet İşleri: 

Onları bir süreye kadar sapıklıklarıyla başbaşa bırak.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Artık bir zamanadek sapıklıkları içinde bırak onları.

Şaban Piriş: 

Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak.

Edip Yüksel: 

Belli bir süreye kadar onları şaşkınlıkları içinde bırak.

Ali Bulaç: 

Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

Suat Yıldırım: 

Sen onları, bir süreye kadar daldıkları gaflet içinde kendi hallerine bırak! [86,17; 15,3]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık sen onları kendi dalâletleri içinde bir zamana kadar terket.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

Bekir Sadak: 

23:57

İbni Kesir: 

Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak.

Adem Uğur: 

Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!

İskender Ali Mihr: 

Artık onları, kendi dalâletleri içinde belli bir süreye kadar terket.

Celal Yıldırım: 

Artık sen onları (ilâhî emir ve hüküm ininceye kadar) bir süre şaşkınlıkları içinde (bocalar halde) bırak.

Tefhim ul Kuran: 

Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

Fransızca: 

Laisse-les dans leur égarement pour un certain temps.

İspanyolca: 

Déjales por algún tiempo en su abismo.

İtalyanca: 

Lasciali immersi [nella loro situazione] per un certo periodo.

Almanca: 

So laß sie in ihrer Achtlosigkeit bis zu einer Frist.

Çince: 

你让他们暂时沉浸在自己的困境之中吧。

Hollandaca: 

Laat hen dus in hunne verwarring tot een zekeren tijd.

Rusça: 

Оставь же их в их невежестве (или слепоте и растерянности) до определенного времени.

Somalice: 

ee Isagaga Tag Halmaanshahooda Dhexdiisa Tan iyo Muddo.

Swahilice: 

Basi waache katika ghafla yao kwa muda.

Uygurca: 

ئۇلارنى ئۆلگەنلىرىگە قەدەر گۇمراھلىقتا تەرك ئەتكىن

Japonca: 

だから当分の間,迷いのままにかれらを放置しなさい。

Arapça (Ürdün): 

«فذرهم» اترك كفار مكة «في غمرتهم» ضلالتهم «حتى حين» إلى حين موتهم.

Hintçe: 

तो (ऐ रसूल) तुम उन लोगों को उन की ग़फलत में एक ख़ास वक्त तक (पड़ा) छोड़ दो

Tayca: 

ดังนั้นเจ้า (มุฮัมมัด) จงปล่อยพวกเขาให้อยู่ในความงมงายของพวกเขา สักระยะเวลาหนึ่ง

İbranice: 

לכן, השאירם בטעותם עד שיגיע זמנם

Hırvatça: 

Pa, ostavi ih u zabludi njihovoj do vremena nekog!

Rumence: 

Lasă-i o vreme în prăpastia lor.

Transliteration: 

Fatharhum fee ghamratihim hatta heenin

Türkçe: 

Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

Sahih International: 

So leave them in their confusion for a time.

İngilizce: 

But leave them in their confused ignorance for a time.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Sən onları bir müddət (əcəlləri çatana qədər) öz şaşqınlıqları içində burax!

Süleyman Ateş: 

Bir süreye kadar onları, (daldıkları) gafletleri içinde bırak.

Diyanet Vakfı: 

Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!

Erhan Aktaş: 

Artık onları belli bir süreye kadar aymazlıkları ile baş başa bırak!

Kral Fahd: 

Şimdi sen ölüm gelinceye kadar onları gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!

Hasan Basri Çantay: 

Şimdi sen onları bir vaktâ kadar sapıklıkları içinde bırak.

Muhammed Esed: 

Fakat onları bir vakte kadar, kendi cehaletlerine gömülmüş olarak, kendi hallerine bırak.

Gültekin Onan: 

Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

Ali Fikri Yavuz: 

Şimdi (Ey Rasûlüm), o Mekke kâfirlerini bir vakte kadar dalgınlıkları içinde bırak.

Portekizce: 

Deixa-os entregues a seus extravios, até certo tempo.

İsveççe: 

Men lämna dem nu [Muhammad] under en tid åt deras förvirrade föreställningar [och åt deras okunnighet, dessa avgudadyrkare].

Farsça: 

پس آنان را در غرقاب گمراهی و جهالتشان تا هنگامی [که مرگشان فرا رسد] واگذار.

Kürtçe: 

کەوا بوو وازیان لێ بھێنە لەو بێ ئاگایی و گومڕاییەی دایپۆشیون (بابژین) تاماوەیەک

Özbekçe: 

Бас, сен уларни ғафлатларида бир муддат қўйиб қўй.

Malayca: 

Maka biarkanlah mereka tenggelam dalam kesesatannya itu hingga ke suatu masa.

Arnavutça: 

andaj, lëri ti ata në humbjen e tyre deri në një kohë!

Bulgarca: 

Остави ги [о, Мухаммад] в бездната на заблуждението им до време!

Sırpça: 

Па, остави их у њиховој заблуди још неко време!

Çekçe: 

Ponech je tedy v hlubinách jejich omylu po dobu nějakou!

Urduca: 

اچھا، تو چھوڑو انہیں، ڈوبے رہیں اپنی غفلت میں ایک وقت خاص تک

Tacikçe: 

Ононро то чанде дар гумроҳияшон бигузор.

Tatarca: 

Син аларны ихтыярларына куй адашкан юлларында үлемнәренә чаклы.

Endonezyaca: 

Maka biarkanlah mereka dalam kesesatannya sampai suatu waktu.

Amharca: 

እስከ ጊዜያቸውም ድረስ በጥምመታቸው ውስጥ ተዋቸው፡፡

Tamilce: 

ஆகவே, (நபியே!) அவர்களை அவர்களுடைய வழிகேட்டில் (சிறிது) காலம் வரை விடுவீராக!

Korece: 

그러나 잠시동안 그들을 흔 란한 무지상태로 두라

Vietnamca: 

Thế nên, Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) hãy cứ để mặc họ đắm mình trong sự ngu muội đến lúc (sự trừng phạt được giáng xuống).