Arapça:
فَذَرْهُمْ فِي غَمْرَتِهِمْ حَتَّىٰ حِينٍ
Çeviriyazı:
feẕerhüm fî gamratihim ḥattâ ḥîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sen şimdi onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!
Diyanet İşleri:
Onları bir süreye kadar sapıklıklarıyla başbaşa bırak.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Artık bir zamanadek sapıklıkları içinde bırak onları.
Şaban Piriş:
Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak.
Edip Yüksel:
Belli bir süreye kadar onları şaşkınlıkları içinde bırak.
Ali Bulaç:
Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.
Suat Yıldırım:
Sen onları, bir süreye kadar daldıkları gaflet içinde kendi hallerine bırak! [86,17; 15,3]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık sen onları kendi dalâletleri içinde bir zamana kadar terket.
Yaşar Nuri Öztürk:
Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.
Bekir Sadak:
23:57
İbni Kesir:
Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak.
Adem Uğur:
Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!
İskender Ali Mihr:
Artık onları, kendi dalâletleri içinde belli bir süreye kadar terket.
Celal Yıldırım:
Artık sen onları (ilâhî emir ve hüküm ininceye kadar) bir süre şaşkınlıkları içinde (bocalar halde) bırak.
Tefhim ul Kuran:
Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.
Fransızca:
Laisse-les dans leur égarement pour un certain temps.
İspanyolca:
Déjales por algún tiempo en su abismo.
İtalyanca:
Lasciali immersi [nella loro situazione] per un certo periodo.
Almanca:
So laß sie in ihrer Achtlosigkeit bis zu einer Frist.
Çince:
你让他们暂时沉浸在自己的困境之中吧。
Hollandaca:
Laat hen dus in hunne verwarring tot een zekeren tijd.
Rusça:
Оставь же их в их невежестве (или слепоте и растерянности) до определенного времени.
Somalice:
ee Isagaga Tag Halmaanshahooda Dhexdiisa Tan iyo Muddo.
Swahilice:
Basi waache katika ghafla yao kwa muda.
Uygurca:
ئۇلارنى ئۆلگەنلىرىگە قەدەر گۇمراھلىقتا تەرك ئەتكىن
Japonca:
だから当分の間,迷いのままにかれらを放置しなさい。
Arapça (Ürdün):
«فذرهم» اترك كفار مكة «في غمرتهم» ضلالتهم «حتى حين» إلى حين موتهم.
Hintçe:
तो (ऐ रसूल) तुम उन लोगों को उन की ग़फलत में एक ख़ास वक्त तक (पड़ा) छोड़ दो
Tayca:
ดังนั้นเจ้า (มุฮัมมัด) จงปล่อยพวกเขาให้อยู่ในความงมงายของพวกเขา สักระยะเวลาหนึ่ง
İbranice:
לכן, השאירם בטעותם עד שיגיע זמנם
Hırvatça:
Pa, ostavi ih u zabludi njihovoj do vremena nekog!
Rumence:
Lasă-i o vreme în prăpastia lor.
Transliteration:
Fatharhum fee ghamratihim hatta heenin
Türkçe:
Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.
Sahih International:
So leave them in their confusion for a time.
İngilizce:
But leave them in their confused ignorance for a time.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Sən onları bir müddət (əcəlləri çatana qədər) öz şaşqınlıqları içində burax!
Süleyman Ateş:
Bir süreye kadar onları, (daldıkları) gafletleri içinde bırak.
Diyanet Vakfı:
Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!
Erhan Aktaş:
Artık onları belli bir süreye kadar aymazlıkları ile baş başa bırak!
Kral Fahd:
Şimdi sen ölüm gelinceye kadar onları gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!
Hasan Basri Çantay:
Şimdi sen onları bir vaktâ kadar sapıklıkları içinde bırak.
Muhammed Esed:
Fakat onları bir vakte kadar, kendi cehaletlerine gömülmüş olarak, kendi hallerine bırak.
Gültekin Onan:
Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.
Ali Fikri Yavuz:
Şimdi (Ey Rasûlüm), o Mekke kâfirlerini bir vakte kadar dalgınlıkları içinde bırak.
Portekizce:
Deixa-os entregues a seus extravios, até certo tempo.
İsveççe:
Men lämna dem nu [Muhammad] under en tid åt deras förvirrade föreställningar [och åt deras okunnighet, dessa avgudadyrkare].
Farsça:
پس آنان را در غرقاب گمراهی و جهالتشان تا هنگامی [که مرگشان فرا رسد] واگذار.
Kürtçe:
کەوا بوو وازیان لێ بھێنە لەو بێ ئاگایی و گومڕاییەی دایپۆشیون (بابژین) تاماوەیەک
Özbekçe:
Бас, сен уларни ғафлатларида бир муддат қўйиб қўй.
Malayca:
Maka biarkanlah mereka tenggelam dalam kesesatannya itu hingga ke suatu masa.
Arnavutça:
andaj, lëri ti ata në humbjen e tyre deri në një kohë!
Bulgarca:
Остави ги [о, Мухаммад] в бездната на заблуждението им до време!
Sırpça:
Па, остави их у њиховој заблуди још неко време!
Çekçe:
Ponech je tedy v hlubinách jejich omylu po dobu nějakou!
Urduca:
اچھا، تو چھوڑو انہیں، ڈوبے رہیں اپنی غفلت میں ایک وقت خاص تک
Tacikçe:
Ононро то чанде дар гумроҳияшон бигузор.
Tatarca:
Син аларны ихтыярларына куй адашкан юлларында үлемнәренә чаклы.
Endonezyaca:
Maka biarkanlah mereka dalam kesesatannya sampai suatu waktu.
Amharca:
እስከ ጊዜያቸውም ድረስ በጥምመታቸው ውስጥ ተዋቸው፡፡
Tamilce:
ஆகவே, (நபியே!) அவர்களை அவர்களுடைய வழிகேட்டில் (சிறிது) காலம் வரை விடுவீராக!
Korece:
그러나 잠시동안 그들을 흔 란한 무지상태로 두라
Vietnamca:
Thế nên, Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad) hãy cứ để mặc họ đắm mình trong sự ngu muội đến lúc (sự trừng phạt được giáng xuống).
Ayet Linkleri: