Arapça:
وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ
Çeviriyazı:
veinnehüm lenâ legâiżûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar.
Diyanet İşleri:
Bu arada Firavun şehirlere, "Doğrusu bunlar bizi öfkelendiren döküntü azınlıklardır; hepimiz tedbirli olmalıyız" diyen münadiler gönderdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve hiç şüphe yok ki gene de bizi kızdırmadalar.
Şaban Piriş:
Onlar bizi kesinlikle öfkelendirmişlerdir
Edip Yüksel:
Bize karşı öfkeyle ayaklanmaktadırlar.
Ali Bulaç:
Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler.
Suat Yıldırım:
“Fakat bize karşı kızgın olup diş bilemektedirler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Ve muhakkak ki, onlar bizi elbette çok öfkelendirmekte bulunan kimselerdir.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Fakat bize gerçekten öfke püskürüyolar.
Bekir Sadak:
Iki topluluk birbirini gordugunde, Musa´nin adamlari: «Iste yakalandik» dediler.
İbni Kesir:
Ve gerçekten bize de büyük bir öfke beslemektedirler.
Adem Uğur:
(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir.
İskender Ali Mihr:
Ve muhakkak ki onlar, gerçekten bizi çok öfkelendiren (bize karşı çok öfke duyan) (bir toplum).
Celal Yıldırım:
Ve elbette bunlar bize karşı iyice kızgın olup (diş bilemektedirler).
Tefhim ul Kuran:
«Ve şüphesiz bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler.
Fransızca:
mais ils nous irritent,
İspanyolca:
y, ciertamente, nos han irritado.
İtalyanca:
e ci hanno irritato,
Almanca:
und gewiß, sie sind für uns doch Verärgernde,
Çince:
他们确是激怒了我,
Hollandaca:
En zij zijn verwoed op ons.
Rusça:
Они разгневали нас,
Somalice:
Wayna Na cadho Galiyeen.
Swahilice:
Nao wanatuudhi.
Uygurca:
ئۇلار ھەقىقەتەن بىزنىڭ ئاچچىقىمىزنى كەلتۈرۈپ قويدى
Japonca:
かれらは,わたしたちに腹を立てているでしょうが,
Arapça (Ürdün):
«وإنهم لنا لغائظون» فاعلون ما يغيظنا.
Hintçe:
और उन लोगों ने हमें सख्त गुस्सा दिलाया है
Tayca:
และแท้จริงพวกเขาทำให้เราเกิดโทษะ
İbranice:
והם אשר הרגיזו אותנו
Hırvatça:
i oni nas doista srde,
Rumence:
şi sunt foarte furioşi pe noi,
Transliteration:
Wainnahum lana laghaithoona
Türkçe:
"Fakat bize gerçekten öfke püskürüyolar."
Sahih International:
And indeed, they are enraging us,
İngilizce:
And they are raging furiously against us;
Azerbaycanca:
Onlar (bəzək şeylərimizi götürməklə, Misiri atıb getməklə) bizi qəzəbləndirmişlər. (Və ya: İsrail oğullarına çox əziyyət verdiyimizə görə onlar bizə qarşı qəzəblidirlər).
Süleyman Ateş:
Bizi kızdırmaktadırlar.
Diyanet Vakfı:
"(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir."
Erhan Aktaş:
“Ve bize karşı kin ve nefret duyuyorlar.”
Kral Fahd:
«(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir.»
Hasan Basri Çantay:
«(Böyle iken) onlar mutlakaa bizi darıltıcıdırlar».
Muhammed Esed:
fakat kalpleri bize karşı kin ve nefretle dolu;
Gültekin Onan:
26:54
Ali Fikri Yavuz:
Fakat onlar bizi kızdırıyorlar.
Portekizce:
Que se tem rebelado contra nós.
İsveççe:
fulla av avoghet mot oss;
Farsça:
و همانا ما را همواره [با اعمالشان] به خشم می آورند،
Kürtçe:
وە بەڕاستی ئەوانە ڕقی ئێمە ھەڵدەسێنن (بەووتارو کرداریان)
Özbekçe:
Албатта, улар бизни ғазаблантиргувчилардир.
Malayca:
"Dan sesungguhnya mereka melakukan perkara yang menyebabkan kita marah;.
Arnavutça:
na kanë pezmatuar neve,
Bulgarca:
Те ни разгневяват,
Sırpça:
и расрдили су нас,
Çekçe:
a na nás vskutku jsou rozhněváni,
Urduca:
اور انہوں نے ہم کو بہت ناراض کیا ہے
Tacikçe:
ва моро ба хашм овардаанд
Tatarca:
Алар безне ачуландыра торган эш кыйлдылар.
Endonezyaca:
dan sesungguhnya mereka membuat hal-hal yang menimbulkan amarah kita,
Amharca:
«እነርሱም ለእኛ አስቆጪዎች ናቸው፡፡
Tamilce:
“இன்னும், நிச்சயமாக இவர்கள் நமக்கு ஆத்திரமூட்டுகிறார்கள்.”
Korece:
우리들에게 격분하고 있으나
Vietnamca:
“Chúng thực sự đã phạm tội khi quân vì đã chọc giận ta.”
Ayet Linkleri: