Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

20

Sûredeki Ayet No: 

99

Ayet No: 

2447

Sayfa No: 

319

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

كَذَٰلِكَ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنبَاءِ مَا قَدْ سَبَقَ ۚ وَقَدْ آتَيْنَاكَ مِن لَّدُنَّا ذِكْرًا

Çeviriyazı: 

keẕâlike neḳuṣṣu `aleyke min embâi mâ ḳad sebeḳ. veḳad âteynâke mil ledünnâ ẕikrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Ey Muhammed!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki, sana katımızdan bir zikir (düşünüp kendisinden ibret alınacak bir kitab) verdik.

Diyanet İşleri: 

Geçmiş olayları sana böyle anlatırız. Katımızdan sana da bir Kitap verdik; kim ondan yüz çevirirse bilsin ki kıyamet günü bir günah yükü yüklenecektir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İşte böylece geçmişlerin ahvalinden bir kısmını sana hikaye etmedeyiz ve şüphe yok ki sana katımızdan bir de Kur'an verdik.

Şaban Piriş: 

İşte böylece sana geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir verdik.

Edip Yüksel: 

Geçmişlerin haberlerini, sana böylece aktarıyoruz. Sana katımızdan bir mesaj vermiş bulunuyoruz.

Ali Bulaç: 

Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten, sana Katımız'dan bir zikir verdik.

Suat Yıldırım: 

İşte böylece sana geçmiş mühim olaylardan bir kısmını anlatıyoruz. Tarafımızdan sana da bir zikir verdik. [41,41; 15,9; 21,50]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İşte böylece geçmişlerin haberlerinden bir kısmını sana hikâye ediyoruz ve sana kendi tarafımızdan bir kitap da vermişizdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İşte böylece, geçip gitmişlerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Biz sana katımızdan da bir Zikir/Kur'an vermişizdir.

Bekir Sadak: 

(105-10) 8 Sana daglari sorarlar

İbni Kesir: 

Sana geçmişlerin haberlerinden bir kısmını işte böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki sana, katımızdan bir de zikir verdik.

Adem Uğur: 

(Resûlüm!) İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir verdik.

İskender Ali Mihr: 

İşte böylece geçmiş olan haberleri sana anlatıyoruz. Ve sana katımızdan Zikri (Kur´ân´ı) verdik.

Celal Yıldırım: 

İşte böylece geçmişin önemli haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Katımızdan sana da bir zikir (Kur´ân) verdik.

Tefhim ul Kuran: 

Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten, sana katımızdan bir zikir verdik.

Fransızca: 

C'est ainsi que Nous te racontons les récits de ce qui s'est passé. C'est bien un rappel de Notre part que Nous t'avons apporté.

İspanyolca: 

Así te contamos historias de antaño y te hemos dado una Amonestación de Nosotros.

İtalyanca: 

Così ti raccontiamo le storie del passato. E un Monito da parte Nostra che ti abbiamo dato.

Almanca: 

Solcherart berichten WIR dir über Nachrichten von dem, was sich früher ereignete. Und WIR ließen dir von Uns aus eine Ermahnung (den Quran) zuteil werden.

Çince: 

我这样对你叙述这些以往者的故事,我已赐给你从我发出的记念;

Hollandaca: 

Zoo geven wij u, o Mahomet! het verhaal, van hetgeen vroeger is geschied, en wij hebben u eene vermaning van ons gegeven.

Rusça: 

Вот так Мы рассказываем тебе вести о том, что было в прошлом. Мы уже даровали тебе Напоминание.

Somalice: 

saasaan kuugu qisoon (sheegi) warkii hor maray, waxaana kaa siinay agtanada quraan.

Swahilice: 

Namna hivi tunakuhadithia katika khabari za yaliyo tangulia. Na hakika tumekuletea kutoka kwetu mawaidha ya kukumbukwa.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) شۇنىڭدەك، ساڭا ئۆتكەنكىلەرنىڭ بەزى خەۋەرلىرىنى بايان قىلىمىز، ساڭا ئۆز تەرىپىمىزدىن قۇرئاننى ئاتا قىلدۇق

Japonca: 

このようにわれは,以前に起った消息をあなたに語り,わが許からあなたに訓戒を下した。

Arapça (Ürdün): 

«كذلك» أي كما قصصنا عليك يا محمد هذه القصة «نقص عليك من أنباء» أخبار «ما قد سبق» من الأمم «وقد آتيناك» أعطيناك «من لدنا» من عندنا «ذكرا» قرآنا.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) हम तुम्हारे सामने यूँ वाक़ेयात बयान करते हैं जो गुज़र चुके और हमने ही तुम्हारे पास अपनी बारगाह से कुरान अता किया

Tayca: 

เช่นนี้แหละ เราได้บอกเล่าข่าวคราวที่ได้เกิดขึ้นแต่กาลก่อนแก่เจ้า และแน่นอน เราได้ให้ข้อเตือนสติ จากเราแก่เจ้า

İbranice: 

כך נספר לך על מאורעות העבר, ונתנו לך תזכורת (הקוראן) מאתנו

Hırvatça: 

I tako, eto, kazujemo ti neke vijesti o onome što je već prošlo i dali smo ti od Nas Opomenu.

Rumence: 

Noi îţi povestim din istoriile ce s-au petrecut înainte şi Noi îţi aducem o amintire de la Noi.

Transliteration: 

Kathalika naqussu AAalayka min anbai ma qad sabaqa waqad ataynaka min ladunna thikran

Türkçe: 

İşte böylece, geçip gitmişlerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Biz sana katımızdan da bir Zikir/Kur'an vermişizdir.

Sahih International: 

Thus, [O Muhammad], We relate to you from the news of what has preceded. And We have certainly given you from Us the Qur'an.

İngilizce: 

Thus do We relate to thee some stories of what happened before: for We have sent thee a Message from Our own Presence.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Keçmişin xəbərlərinin (olub keçənlərin) bir qismini sənə belə nəql edirik. Sənə Öz dərgahımızdan (insanların düşünüb daşınması, ibrət alması üçün) Qur’an da vermişik!

Süleyman Ateş: 

Böylece sana geçmişlerin haberlerinden bir miktar anlatıyoruz. Gerçekten sana katımızdan bir Zikir (geçmiş olaylardan bir anı) verdik.

Diyanet Vakfı: 

(Resulüm!) İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir verdik.

Erhan Aktaş: 

İşte böylece geçmişlerin haberlerinden sana anlatıyoruz. Gerçek şu ki sana katımızdan bir zikir(1) verdik.(2)

Kral Fahd: 

(Rasûlüm!) İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir (Kur'an) verdik.

Hasan Basri Çantay: 

Sana geçmiş (ümmet) lerin haberlerinden bir kısmını işte böylece anlatıyoruz. Şübhe yok ki sana tarafımızdan bir zikir vermişizdir.

Muhammed Esed: 

İşte sana geçmişte olup bitenlerin mahiyetinden de böyle (bir üslup içinde) bahsediyoruz; çünkü katımızdan hatırlatıcı bir öğreti bahşettik sana.

Gültekin Onan: 

Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten, sana katımızdan bir zikir verdik.

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm), sana geçmişin (daha evvelki ümmetlerin mühim) haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki, sana tarafımızdan bir Zikir (düşünüb kendisinden ibret alınacak KUR’AN) verdik.

Portekizce: 

Assim te citamos alguns dos acontecimentos passados; ademais, de Nós, concedemos-te a Mensagem.

İsveççe: 

SÅ BERÄTTAR Vi för dig något av det som hände i det förgångna och Vi har [med Koranen] gett dig en [slutlig] påminnelse från Oss.

Farsça: 

این گونه بخشی از اخبار گذشته را برای تو بیان می کنیم و بی تردید ذکری [چون قرآن] از نزد خود به تو عطا کردیم.

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) ئا بەو جۆرە دەیگێڕینەوە بۆت ھەندێک لەبەسەرھات و ھەواڵی ئەو (گەلانەی) ڕابوردون بێگومان پێمان داویت لەلایەن خۆمانەوە قورئان

Özbekçe: 

Шундай қилиб, сенга ўтган нарсалар хабарини қисса қилиб берурмиз. Батаҳқиқ, сенга ўз тарафимиздан зикрни бердик. (Яъни, Мусо қиссасини айтиб берганимиздек, бошқаларнинг хабарини ҳам қисса қилиб берамиз.)

Malayca: 

Demikianlah Kami ceritakan kepadamu (wahai Muhammad), sebahagian dari kisah- kisah umat manusia yang telah lalu; dan sesungguhnya Kami telah memberikan kepadamu, dari sisi Kami (sebuah Kitab Al-Quran yang menjadi) peringatan.

Arnavutça: 

Kështu pra, Na ty (o Muhammed) t’i tregojmë disa lajme (për atë) që kanë kaluar, dhe ta kemi, dhënë ty Kur’anin – prej anës Sonë.

Bulgarca: 

Така ти съобщаваме [о, Мухаммад] от вестите за онова, което бе преди. И вече ти дадохме Напомняне от Нас.

Sırpça: 

Тако ти казујемо неке вести о онима који су били и нестали, и објављујемо ти од Себе Кур’ан.

Çekçe: 

Takto ti vyprávíme zvěsti doby minulé a přinášíme ti od Sebe připomenutí.

Urduca: 

اے محمدؐ، ا س طرح ہم پچھلے گزرے ہوئے حالات کی خبریں تم کو سُناتے ہیں، اور ہم نے خاص اپنے ہاں سے تم کو ایک "ذکر"(درسِ نصیحت) عطا کیا ہے

Tacikçe: 

Инчунин хабарҳои гузаштаро барои ту ҳикоят мекунем. Ва ба ту аз ҷониби Худ Қуръонро ато кардем.

Tatarca: 

Ий Мухәммәд г-м, әнә шулай үткәндәге кавемнәрнең хәбәрләрен сиңа укыйбыз. Тәхкыйк Без сиңа үз хозурыбыздан Коръәнне бирдек, ул Коръәндә һәрберсенең хәбәре бар.

Endonezyaca: 

Demikianlah kami kisahkan kepadamu (Muhammad) sebagian kisah umat yang telah lalu, dan sesungguhnya telah Kami berikan kepadamu dari sisi Kami suatu peringatan (Al Quran).

Amharca: 

እንደዚሁ በእርግጥ ካለፉት ወሬዎች ባንተ ላይ እንተርካለን፡፡ ከእኛም ዘንድ ቁረኣንን በእርግጥ ሰጠንህ፡፡

Tamilce: 

இவ்வாறு, முன் சென்றுவிட்டவர்களின் செய்திகளை உமக்கு விவரிக்கிறோம். இன்னும், திட்டமாக உமக்கு நம் புறத்திலிருந்து நல்லுபதேசத்தை கொடுத்தோம்.

Korece: 

이렇게 하나님은 그대에게 있었던 이야기를 들려주었고 메 세지도 주었노라

Vietnamca: 

Tương tự, TA (Allah) kể lại cho Ngươi (Muhammad) một vài thông tin về các sự việc xảy ra trước đây. Và quả thật, chính TA đã ban cho Ngươi từ nơi TA (Kinh Qur’an) làm Lời Nhắc Nhở.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: