Arapça:
وَإِن يَكُن لَّهُمُ الْحَقُّ يَأْتُوا إِلَيْهِ مُذْعِنِينَ
Çeviriyazı:
veiy yekül lehümü-lḥaḳḳu ye'tû ileyhi müẕ`inîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama, eğer (Allah ve Resulünün hükmettiği) hak kendi lehlerine ise, ona, gönülden bağlı olarak saygı ile gelirler.
Diyanet İşleri:
Ama hak kendilerinden tarafa ise, itaatle koşa koşa gelirler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Fakat hak kendilerindeyse ona koşakoşa gelirler.
Şaban Piriş:
Ama hak kendilerinden yana olursa, hemen boyun eğip gelirler.
Edip Yüksel:
Ancak karar lehlerine olursa, ona gönüllü koşarlar.
Ali Bulaç:
Eğer hak lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler.
Suat Yıldırım:
Ama hüküm kendilerinden yana gözükmeye görsün, tam bir itaat içinde koşa koşa gelirler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve eğer hak kendilerinin lehine ise ona inkiyâd ederek geliverirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer gerçek, kendi lehlerine olursa boyun bükerek ona gelirler.
Bekir Sadak:
Allah, icinizden inanip yararli is isleyenlere, onlardan oncekileri halef kildigi gibi, onlari da yeryuzune halef kilacagina, onlar icin begendigi dini temelli yerlestirecegine, korkularini guvene cevirecegine dair soz vermistir. Cunku onlar Bana kulluk eder, hicbirseyi Bana ortak kosmazlar. Bundan sonra inkar eden kimseler, iste onlar artik yoldan cikmis olanlardir.
İbni Kesir:
Eğer hak, kendilerinden tarafa ise
Adem Uğur:
Ama, eğer (Allah ve Resûlünün hükmettiği) hak kendi lehlerine ise, ona boyun eğip gelirler.
İskender Ali Mihr:
Ve eğer hak onların ise (hak sahibi iseler) ona hemen (itaat ederek) gelirler.
Celal Yıldırım:
Eğer hakk kendilerinden yana ise, başeğerek koşa koşa gelirler.
Tefhim ul Kuran:
Eğer hak onların lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler.
Fransızca:
Mais s'ils ont le droit en leur faveur, ils viennent à lui, soumis.
İspanyolca:
Cuando les asiste la razón, vienen a él sumisos.
İtalyanca:
Se il diritto fosse dalla loro parte, allora verrebbero a lui sottomessi!
Almanca:
Und wenn sie das Recht auf ihrer Seite haben, kommen sie zu ihm sich fügend.
Çince:
如果他们有理,他们就贴服地忙来见他。
Hollandaca:
Maar indien het recht aan hunne zijde ware, zouden zij gekomen zijn en zich aan hem hebben onderworpen.
Rusça:
Будь они правы, они покорно явились бы к нему.
Somalice:
Hadduu Xaqu iyaga U sugnaado way u Yimaadaan iyagoo Adeeci.
Swahilice:
Na ikiwa haki ni yao, wanamjia kwa kut'ii.
Uygurca:
ئەگەر ھەقىقەت ئۇلارنىڭ تەرىپىدە بولىدىغان بولسا (پەيغەمبەر ئەلەيھىسسالامنىڭ ھەق ھۆكۈم چىقىرىدىغانلىقنى بىلىدىغانلىقلىرى ئۈچۈن)، پەيغەمبەرگە بويسۇنغان ھالدا كېلىشىدۇ
Japonca:
もし,かれらが正しいのなら,素直にかれの許にやって来るであろう。
Arapça (Ürdün):
«وإن يكن لهم الحق يأتوا إليه مذعنين» مسرعين طائعين.
Hintçe:
और (असल ये है कि) अगर हक़ उनकी तरफ होता तो गर्दन झुकाए (चुपके) रसूल के पास दौड़े हुए आते
Tayca:
และหากว่าความจริงอยู่ข้างพวกเขาแล้ว พวกเขาจะรีบมาหาเขา (มุฮัมมัด) อย่างนอบน้อม
İbranice:
אך אם הפסיקה לטובתם, הם ייעתרו לפסיקתו (של השליח)
Hırvatça:
a ako je pravda na njihovoj strani, dolaze mu poslušno.
Rumence:
Dacă ar fi avut dreptate, ar fi venit la el smeriţi.
Transliteration:
Wain yakun lahumu alhaqqu yatoo ilayhi muthAAineena
Türkçe:
Eğer gerçek, kendi lehlerine olursa boyun bükerek ona gelirler.
Sahih International:
But if the right is theirs, they come to him in prompt obedience.
İngilizce:
But if the right is on their side, they come to him with all submission.
Azerbaycanca:
Əgər haqq onların tərəfində olsa, itaət edib (tez) onun yanına gələrlər.
Süleyman Ateş:
Eğer hüküm kendi lehlerine olursa ita'at ederek, gelirler.
Diyanet Vakfı:
Ama, eğer (Allah ve Resulünün hükmettiği) hak kendi lehlerine ise, ona boyun eğip gelirler.
Erhan Aktaş:
Ama verilen hüküm lehlerine olursa seve seve kabul ederler.
Kral Fahd:
Ama, eğer (Allah ve Rasûlünün hükmettiği) hak kendi lehlerine ise, ona boyun eğip gelirler.
Hasan Basri Çantay:
Eğer hak kendilerinin lehinde ise itaatle koşa koşa ona gelirler.
Muhammed Esed:
ama (bu yüz çevirenler) bir de hüküm kendilerinden yana gözükmeye görsün, hemen boyun eğerek kabul ederler!
Gültekin Onan:
Eğer hak lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler.
Ali Fikri Yavuz:
Eğer hak kendilerinin olursa, koşarak Peygambere gelirler.
Portekizce:
Porém, se a razão está do lado deles, correm a ele, obedientes.
İsveççe:
Men om rätt och sanning skulle vara på deras sida, inställer de sig villigt.
Farsça:
ولی اگر [بفهمند که] داوری حق به سود آنان می باشد، مطیعانه به سوی آن آیند.
Kürtçe:
بەڵام ئەگەر (لەحوکمدانەکەدا) حەقەکە بۆ ئەوان بێت دێن بۆ لای (حوکمەکە) بەو پەڕی ملکەچیەوە
Özbekçe:
Агар ҳақ улар(тарафда) бўлса, у (Пайғамбар)га бўйин эгиб келурлар.
Malayca:
Dan (sebaliknya) jika keputusan itu memberi hak kepada mereka, mereka segera datang kepadanya dengan tunduk taat (menerima hukumnya).
Arnavutça:
vetëm nëse dinë që drejtësia është në anën e tyre, ata vijnë përulshëm (me shpëjtim).
Bulgarca:
А ако правдата е в тяхна полза, отиват при него покорни.
Sırpça:
само ако знају да је правда на њиховој страни, долазе му послушно.
Çekçe:
Kdyby však byli v právu, pak by k němu věru přišli poslušně.
Urduca:
البتہ اگر حق ان کی موافقت میں ہو تو رسول کے پاس بڑے اطاعت کیش بن کر آ جاتے ہیں
Tacikçe:
Ва агар ҳақ бо онҳо бошад, меоянд ва ба ҳукм гардан мениҳанд.
Tatarca:
Әгәр ул монафикъларның башка кеше өстендә хаклары булса, расүлгә тиз-тиз ашыгып барырлар.
Endonezyaca:
Tetapi jika keputusan itu untuk (kemaslahatan) mereka, mereka datang kepada rasul dengan patuh.
Amharca:
እውነቱም (ሐቁ) ለእነሱ ቢኾን ወደርሱ ታዛዦች ኾነው ይመጣሉ፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்களுக்கு சாதகமாக சத்தியம் இருந்தால் (தீர்ப்புக்கு) கட்டுப்பட்டவர்களாக அவர் பக்கம் வருகிறார்கள்.
Korece:
만일 그들이 진리의 편에 있었다면 그들은 그분께 순종하 며 재촉하여 왔으리라
Vietnamca:
Nhưng nếu họ gặp phần phải thì họ mới liền đến gặp Thiên Sứ (Muhammad).
Ayet Linkleri: