Arapça:
نُسَارِعُ لَهُمْ فِي الْخَيْرَاتِ ۚ بَل لَّا يَشْعُرُونَ
Çeviriyazı:
nüsâri`u lehüm fi-lḫayrât. bel lâ yeş`urûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz. Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.
Diyanet İşleri:
Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hayırlara ulaşıvermelerini sağlamadayız, hayır, anlamıyorlar.
Şaban Piriş:
İyiliklerde onlara acele davranıyoruz. Hayır, onlar, (bunu) farkına varmıyorlar.
Edip Yüksel:
Onların iyiliğine koşuyoruz? Hayır, farkında değiller.
Ali Bulaç:
Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller.
Suat Yıldırım:
Kendilerine verdiğimiz servet ve evlatlarla iyiliklerine koştuğumuzu mu sanıyorlar? Hayır, onlar işin farkında değiller! [9,55; 3,178; 68,44-45; 74,11-16]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar için hayırları hususunda müsaraat ederiz. Hayır, anlamıyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ve iyiliklerine koşuyoruz. Hayır, farkında olmuyorlar.
Bekir Sadak:
Biz herkese ancak gucunun yetecegi kadar yukleriz. Katimizda gercegi soyleyen bir kitap vardir
İbni Kesir:
İyiliklerde onlar için acele davranmaktayız. Hayır farkında değiller.
Adem Uğur:
Kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz? Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.
İskender Ali Mihr:
Onlara hayırları çabuklaştırdığımızı (mı sanıyorlar)? Hayır, onlar farkında değillerdir.
Celal Yıldırım:
23:55
Tefhim ul Kuran:
Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz) Hayır, onlar şuurunda değiller.
Fransızca:
[soit une avance] que Nous Nous empressons de leur faire sur les biens [de la vie future] ? Au contraire, ils n'en sont pas conscients.
İspanyolca:
estamos anticipándoles las cosas buenas? No, no se dan cuenta.
İtalyanca:
[sia un anticipo] sulle buone cose [della vita futura]? Certo che no! Sono del tutto incoscienti.
Almanca:
daß WIR ihnen damit die guten Dinge schnell zukommen lassen?! Nein, sondern sie merken es nicht.
Çince:
是我用来使他们快得福利的(手段)吗?不然,他们是不晓得的。
Hollandaca:
Dat wij ons zullen haasten, hun allerlei bezittingen te schenken.
Rusça:
потому что спешим одарить их благами? О нет! Однако они не ощущают этого!
Somalice:
Inaanu u soo Hormarinay Khayraad wax ma Oga.
Swahilice:
Ndio tunawahimizia kheri? Lakini wenyewe hawatambui.
Uygurca:
(ئۇلار) بىزنىڭ ئۇلارغا مال - مۈلۈك ۋە ئەۋلادلارنى بەرگەنلىكىمىزنى ئۆزلىرىگە تېز ياخشىلىق قىلغانلىق دەپ ئويلامدۇ؟ ھەرگىز ئۇنداق ئەمەس، ئۇلار ئۇقمايدۇ
Japonca:
われはかれらのために,良いことを急いでいると思うのか。いや,かれらは(試みに)気付かない。
Arapça (Ürdün):
«نسارع» نعجل «لهم في الخيرات» لا «بل لا يشعرون» أن ذلك استدراج لهم.
Hintçe:
(ऐसा नहीं) बल्कि ये लोग समझते नहीं
Tayca:
เราได้รีบเร่งให้ความดีต่าง ๆ แก่พวกเขากระนั้นหรือ ? เปล่าเลย แต่ทว่าพวกเขาไม่มีความรู้สึกหรือ
İbranice:
ממהרים אנו להעניק להם מכול טוב? לא, אין הם חשים כלום
Hırvatça:
zato što im s dobrima žurimo? Naprotiv, oni ne opažaju!
Rumence:
îi grăbim către cele bune? Ba nu! Ei nu-şi dau însă seama.
Transliteration:
NusariAAu lahum fee alkhayrati bal la yashAAuroona
Türkçe:
Ve iyiliklerine koşuyoruz. Hayır, farkında olmuyorlar.
Sahih International:
Is [because] We hasten for them good things? Rather, they do not perceive.
İngilizce:
We would hasten them on in every good? Nay, they do not understand.
Azerbaycanca:
Biz onların yaxşılıqlarına tələsirik? Xeyr, anlamırlar! (Kafirlərə dünyada istədiklərini verib tədriclə onları əzaba yaxınlaşdırmağımızı, az sonra qəflətən başlarının üstünü alacağımızı düşünmürlər!)
Süleyman Ateş:
Onların iyiliklerine koşuyoruz? Hayır, (bu verdiğimiz dünya ni'metleri, onlar için bir imtihandır, fakat onlar) farkında değiller.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz? Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.
Erhan Aktaş:
Hayırlarını çabuklaştırdığımızı mı sanıyorlar? Hayır, gerçeği kavrayacak bilinçte değiller.
Kral Fahd:
kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz? Hayır, onlar işin farkına varamıyorlar.
Hasan Basri Çantay:
23:55
Muhammed Esed:
onları (kendi anlayışlarına göre) iyi ve yararlı (bildikleri) şeylerde yarıştırmak (istiyoruz)? Hayır, onlar (yanıldıklarının) farkında değiller!
Gültekin Onan:
Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller.
Ali Fikri Yavuz:
23:55
Portekizce:
Aceleramos-lhes as mercês? Qual! De nada se apercebem!
İsveççe:
skyndar Oss att redan i detta liv ge dem [allt] det goda? Nej, de förstår inte [hur grovt de misstar sig]!
Farsça:
در حقیقت می خواهیم در عطا کردن خیرات به آنان شتاب ورزیم؟ [چنین نیست] بلکه [آنان] درک نمی کنند [که ما می خواهیم با افزونی مال و اولاد، در تفرقه، طغیان، گمراهی و تیره بختی بیشتری فرو روند.]
Kürtçe:
(بەھۆی شیاویانەوە) پەلەمان کردووە بۆیان لەخێر وخۆشیەکاندا (نەخێر وانیە) بەڵکو ئەوانە ھەست ناکەن (کە بۆ تاقی کردنەوەیانە)
Özbekçe:
Уларга яхшиликларни тезлатишимиз, деб ҳисоблайдиларми? Йўқ! Улар сезмаслар.
Malayca:
(Bermakna bahawa dengan yang demikian) Kami menyegerakan untuk mereka pemberian kebaikan? (Tidak!) Bahkan mereka tidak menyedari (hakikatnya yang sebenar).
Arnavutça:
po nxitojmë kah të mirat e tyre?! Kurrsesi, por ata nuk vërejnë.
Bulgarca:
Ние се надпреварваме да им сторим добро? Не, ала те не забелязват.
Sırpça:
да журимо да им благодати подаримо? Напротив, они не опажају.
Çekçe:
Pobízíme je rychle ke konání dobrých skutků, avšak oni o tom nemají tušení.
Urduca:
تو گویا انہیں بھلائیاں دینے میں سرگرم ہیں؟ نہیں، اصل معاملے کا انہیں شعور نہیں ہے
Tacikçe:
барои он аст, ки мекӯшем хайре ба онҳо бирасо- нем? На, онон дарнамеёбанд!
Tatarca:
аларга изгелек итәргә ашыгабыз дип, бәлки алар белмиләр ки өчен биргәнебезне.
Endonezyaca:
Kami bersegera memberikan kebaikan-kebaikan kepada mereka? Tidak, sebenarnya mereka tidak sadar.
Amharca:
በበጎ ነገሮች የምንቻኮልላቸው መኾንን (ያስባሉን) አይደለም፤ (ለማዘንጋት መኾኑን) አያውቁም፡፡
Tamilce:
அது அவர்களுக்கு நாம் நன்மைகளை விரைந்து செய்கிறோம் என்று (எண்ணுகிறார்களா?) மாறாக, அவர்கள் உ(ண்மையை புரிந்து)ணர மாட்டார்கள்.
Korece:
하나님이 그들을 위해 서둘 러 선을 행하고 있다고 생각하나 그렇지 않노라 그들이 모를 뿐이 라
Vietnamca:
Là TA thúc đẩy điều tốt đến cho họ ư? Không, họ không nhận thấy (sự thật của vấn đề).
Ayet Linkleri: