Arapça:
أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ ۗ إِنَّ ذَٰلِكَ فِي كِتَابٍ ۚ إِنَّ ذَٰلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
Çeviriyazı:
elem ta`lem enne-llâhe ya`lemü mâ fi-ssemâi vel'arḍ. inne ẕâlike fî kitâb. inne ẕâlike `ale-llâhi yesîr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bilmez misin ki, Allah, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Şüphesiz bunlar bir kitabtadır. Hiç şüphe yok ki bunlar Allah'a pek kolaydır.
Diyanet İşleri:
Gökte ve yerde olanı Allah'ın bildiğini bilmez misin? Bunlar hiç şüphesiz Kitap'dadır ve şüphesiz bunlar Allah'a kolaydır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bilmez misin ki Allah, gerçekten de bilir ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde; şüphe yok ki bu, bir kitapta tespit edilmiştir; şüphe yok ki bu, Allah'a pek kolaydır.
Şaban Piriş:
Allah’ın gökte ve yerde ne varsa bildiğini bilmiyor musun? Şüphesiz bu bir kitaptadır. Yine bu, Allah’a çok kolaydır.
Edip Yüksel:
ALLAH'ın gökte ve yerde olan her şeyi bildiğini bilmez misin? Tüm bunlar bir kitapta kayıtlıdır. Elbette bu ALLAH'a kolaydır.
Ali Bulaç:
Allah'ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır.
Suat Yıldırım:
Bilmez misin ki, Allah gökte ve yerde olan bütün şeyleri bilir?Bunların hepsi bir kitapta mevcuttur. Bütün bunlar Allah'a göre pek kolaydır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Bilmedin mi ki, şüphesiz Allah, gökte ve yerde olanı bilir. Muhakkak ki, o bir kitaptadır. Hakikaten o, Allah´a göre pek kolaydır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bilmedin mi ki; Allah gökte ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların tümü bir kitaptadır. Bütün bunlar Allah için çok kolaydır.
Bekir Sadak:
O, gecmislerini geleceklerini bilir. Butun isler Allah´a doner.
İbni Kesir:
Bilmez misin ki Allah
Adem Uğur:
Bilmez misin ki, Allah, yerde ve gökte ne varsa bilir? Bu, bir kitapta (levh-i mahfuzda) mevcuttur. Bu (eşya ve olayların bilgisine sahip olmak), Allah için çok kolaydır.
İskender Ali Mihr:
Allah´ın semalarda ve arzda olan şeyleri mutlaka bildiğini bilmiyor musun? Muhakkak ki bunlar, Kitap´tadır. Muhakkak ki bunlar, Allah için kolaydır.
Celal Yıldırım:
Bilmez misin ki, Allah mutlaka gökte ve yerde olanları bilir. Şüphesiz ki bunların (hepsi) kitapta (yazılı)dır. Ve bunlar elbette Allah´a pek kolaydır.
Tefhim ul Kuran:
Allah´ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitaptır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır.
Fransızca:
Ne sais-tu pas qu'Allah sait ce qu'il y a dans le ciel et sur la terre ? Tout cela est dans un Livre, et cela pour Allah est bien facile.
İspanyolca:
¿No sabes que Alá sabe lo que está en el cielo y en la tierra? Eso está en una Escritura. Es cosa fácil para Alá.
İtalyanca:
Non sai che Allah conosce ciò che c'è nei cieli e sulla terra? Tutto ciò [è racchiuso] in un Libro; ciò è facile per Allah!
Almanca:
Weißt du etwa nicht, daß ALLAH alles kennt, was im Himmel und auf Erden ist?! Gewiß, dies ist in einem Register. Gewiß, dies ist für ALLAH leicht!
Çince:
难道你不知道吗?真主知道天地万物,这确是在一本天经里的。这对于真主确是容易的。
Hollandaca:
Weet gij niet dat God alles kent wat in den hemel en op aarde is? Waarlijk, dit is geschreven in het boek zijner besluiten, en dit is God gemakkelijk.
Rusça:
Разве ты не знаешь, что Аллаху известно то, что на небе и на земле? Воистину, это есть в Писании. Воистину, это для Аллаха легко.
Somalice:
Miyaadan Ogayn in Eebe Ogyahay waxa ku Sugan Samada iyo Dhulka, Arrintaasna waxay ku Sugantahay Kitaab, Arrintaasuna Eebe waa u Fududahay.
Swahilice:
Je! Hujui kwamba Mwenyezi Mungu anayajua yaliomo mbinguni na katika ardhi? Hakika hayo yamo Kitabuni. Hakika hayo kwa Mwenyezi Mungu ni mepesi.
Uygurca:
بىلمەمسەنكى، اﷲ ئاسمان، زېمىندىكى شەيئىلەرنى بىلىپ تۇرىدۇ، بۇ ھەقىقەتەن لەۋھۇلمەھپۇزدا (يېزىلغان)، بۇ (يەنى بىلىش) ھەقىقەتەن اﷲ قا ئاسان
Japonca:
あなたはアッラーが,天にあり地にある一切を知っておられることを知らないのか。それは凡て記録に載せてある。それは,アッラーにおいては容易なことである。
Arapça (Ürdün):
«ألم تعلم» الاستفهام فيه للتقرير «أن الله يعلم ما في السماء والأرض إن ذلك» أي ما ذكر «في كتاب» هو اللوح المحفوظ «إن ذلك» أي علم ما ذكر «على الله يسير» سهل.
Hintçe:
(ऐ रसूल) क्या तुम नहीं जानते कि जो कुछ आसमान और ज़मीन में है खुदा यक़ीनन जानता है उसमें तो शक नहीं कि ये सब (बातें) किताब (लौहे महफूज़) में (लिखी हुईमौजूद) हैं
Tayca:
เจ้ามิรู้ดอกหรือว่า แท้จริงอัลลอฮ์นั้นทรงรอบรู้สิ่งที่อยู่ในชั้นฟ้าและแผ่นดิน แท้จริงสิ่งนั้นอยู่ในบันทึกแล้ว” แท้จริงในการนั้นเป็นการง่ายดายสำหรับอัลลอฮ์
İbranice:
הלא תדע כי אלוהים יודע את כל אשר בשמים ובארץ ושכל זה רשום בספר? ואין קל מזה לאלל ה
Hırvatça:
Zar ne znaš da Allah zna sve što je na nebu i na Zemlji?! To je sve u Knjizi, to je, uistinu, Allahu lahko!
Rumence:
Tu ştii că Dumnezeu cunoaşte ceea ce este în cer şi pe pământ? Totul stă scris într-o Carte. Aceasta îi este lesne lui Dumnezeu.
Transliteration:
Alam taAAlam anna Allaha yaAAlamu ma fee alssamai waalardi inna thalika fee kitabin inna thalika AAala Allahi yaseerun
Türkçe:
Bilmedin mi ki; Allah gökte ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların tümü bir kitaptadır. Bütün bunlar Allah için çok kolaydır.
Sahih International:
Do you not know that Allah knows what is in the heaven and earth? Indeed, that is in a Record. Indeed that, for Allah, is easy.
İngilizce:
Knowest thou not that Allah knows all that is in heaven and on earth? Indeed it is all in a Record, and that is easy for Allah.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Məgər bilmirsənmi ki, Allah göydə və yerdə nə varsa (hamısını) bilir? Həqiqətən, bu, (lövhi-məhfuz deyilən) bir kitabdadır. Şübhəsiz ki, bu (bütün bunları bilmək) Allah üçün asandır!
Süleyman Ateş:
Bilmez misin ki Allah gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların hepsi, bir Kitaptadır (katında yazılıdır). Bu, Allah'a kolaydır.
Diyanet Vakfı:
Bilmez misin ki, Allah, yerde ve gökte ne varsa bilir? Bu, bir kitapta (levh-i mahfuzda) mevcuttur. Bu (eşya ve olayların bilgisine sahip olmak), Allah için çok kolaydır.
Erhan Aktaş:
Allah’ın gökte ve yerde olan şeyleri kesinlikle bildiğini bilmez misin? Bu bir Kitâp’tadır.(1) Bu Allah’a kolaydır.
Kral Fahd:
Bilmez misin ki, Allah, yerde ve gökte ne varsa bilir? Bu, bir kitapta (levhi mahfuzda) mevcuttur. Bu (eşya ve olayların bilgisine sahip olmak), Allah için çok kolaydır.
Hasan Basri Çantay:
Bilmedin mi ki Allah gökde ve yerde ne varsa (hepsini) bilir. Bu (zikr olunanların hepsi) muhakkak bir kitabdadır. Hakıykat, bu (nları bilmek) Allaha göre pek kolaydır.
Muhammed Esed:
Allah´ın göklerde ve yerde olup biten her şeyi, bütün içeriğiyle bildiğini bilmiyor musun? Bütün bunlar (Allah´ın koyduğu) evrensel yasalar dizgesinde kayıtlıdır; (dolayısıyla,) bütün bunlar(ı bilmek), gerçekten Allah için çok kolaydır.
Gültekin Onan:
Tanrı´nın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Tanrı için pek kolaydır.
Ali Fikri Yavuz:
Bilmez misin ki Allah, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Muhakkak bunlar bir kitabdadır (Levh-i Mahfuz’dadır). Doğrusu bunları bilmek, Allah’a göre pek kolaydır.
Portekizce:
Ignoras, acaso, que Deus conhece o que há nos céus e na terra? Em verdade, isto está registrado num Livro, porque éfácil para Deus.
İsveççe:
Visste du inte att Gud har kännedom om allt i himlen och på jorden? Allt detta är upptecknat och bevarat. Det kostar inte Gud någon möda.
Farsça:
آیا ندانسته ای که خدا آنچه را در آسمان و زمین است، می داند؟ مسلماً [همه] این [اعمالی که انجام می دهید] در کتابی [چون لوح محفوظ، ثبت] است [و] بی تردید [ثبت در آن کتاب] بر خدا آسان است.
Kürtçe:
ئایا نازانی بەڕاستی خوا دەزانێت بەھەموو ئەو شتانەی لە ئاسمان و زەویدایە، بێگومان ئەوەی باسکرا لەکتێب لە (لوح المحفوظ)دایە بەڕاستی ئەم (زانیاریەی باسکرا) بەلای خواوە ئاسانە
Özbekçe:
Аллоҳ, албатта, осмону ердаги нарсани билишини, ана ўша, албатта, китобда эканини ва, албатта, у нарса Аллоҳга осон эканини билмайсанми?! (Ушбу оятдаги савол иқрор қилдириш маъносидадир. Яъни, билар эдинг-ку, дейилмоқда. Ояти каримадаги «китоб»дан мурод «Лавҳул маҳфуз»дир. Демак, ҳукм қилиш Аллоҳ таоло учун ҳеч нарса эмас.)
Malayca:
Bukankah engkau telah mengetahui bahawasanya Allah mengetahui segala yang ada di langit dan di bumi? Sesungguhnya yang demikian itu ada tertulis di dalam Kitab (Lauh Mahfuz); sesungguhnya hal itu amatlah mudah bagi Allah.
Arnavutça:
A nuk din ti, se Perëndisë – i është e njohur çdo gjë që gjendet në qiej e në Tokë? Të gjitha këto janë (shënuar) në Libër. Me të vërtetë, të gjitha këto, për Perëndinë janë lehtë.
Bulgarca:
Нима не знаеш, че Аллах знае всичко на небето и на земята? Всичко това е в Книга. За Аллах то е лесно.
Sırpça:
Зар не знаш да Аллах зна све што је на небу и на Земљи?! То је све у Књизи, то је, уистину, Аллаху лако!
Çekçe:
Což nevíš, že Bůh zná vše, co na nebi je i na zemi? A vše to je věru v Knize zapsáno, a to je pro Boha vskutku velmi snadné.
Urduca:
کیا تم نہیں جانتے کہ آسمان و زمین کی ہر چیز اللہ کے علم میں ہے؟ سب کچھ ایک کتاب میں درج ہے اللہ کے لیے یہ کچھ بھی مشکل نہیں ہے
Tacikçe:
Оё надонистаӣ, ки Худо ҳар чиро, ки дар осмонҳову замин аст, медонад? Ва ин дар китобе навиштааст ва корест бар Худо осон.
Tatarca:
Әйә белмәдеңме Аллаһуның җирдәге вә күкләрдәге нәрсәләрне белгәнлеген? Алар барчасы Ләүхүл-мәхфуздагы китапта язылмыш, сезне хөкем итмәк вә һәрнәрсәне белмәк Аллаһуга җиңелдер.
Endonezyaca:
Apakah kamu tidak mengetahui bahwa sesungguhnya Allah mengetahui apa saja yang ada di langit dan di bumi?; bahwasanya yang demikian itu terdapat dalam sebuah kitab (Lauh Mahfuzh). Sesungguhnya yang demikian itu amat mudah bagi Allah.
Amharca:
አላህ በሰማይና በምድር ውስጥ ያለን ሁሉ በእርግጥ የሚያውቅ መኾኑን አታውቅምን ይህ በመጽሐፍ ውስጥ (የተመዘገበ) ነው፡፡ ይህ በአላህ ላይ ገር ነው፡፡
Tamilce:
(நபியே!) நிச்சயமாக அல்லாஹ், வானத்திலும் பூமியிலும் உள்ளவற்றை நன்கறிவான் என்பதை நீர் அறியவில்லையா? நிச்சயமாக இவை (அனைத்தும்) ‘லவ்ஹுல் மஹ்பூல்’ எனும் பதிவேட்டில் இருக்கிறது. நிச்சயமாக இது அல்லாஹ்விற்கு மிக சுலபமானதே!
Korece:
하늘과 땅속에 있는 것을 하 나님께서 알고 계심을 너희는 모르느뇨 그것은 책속에 있으니 실로 그것은 하나님께는 쉬운 일이라
Vietnamca:
Lẽ nào Ngươi (hỡi Thiên Sứ) không biết rằng Allah am tường tất cả mọi thứ trên trời và dưới đất hay sao? Quả thật, tất cả những thứ đó đều nằm trong Quyển Kinh (Al-lawhu Al-Mahfuzh), quả thật điều đó đối với Allah vô cùng đơn giản.
Ayet Linkleri: