Arapça:
وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطًا إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا لِلْعَالَمِينَ
Çeviriyazı:
venecceynâhü velûṭan ile-l'arḍi-lletî bâraknâ fîhâ lil`âlemîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu da, Lût'u da, âlemler için bereketli ve kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.
Diyanet İşleri:
Onu da, Lut'u da, alemler için kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onu da, Lut'u da kurtarıp alemlere kutlu ettiğimiz yere ulaştırdık.
Şaban Piriş:
Onu da Lût’u da alemler için mübarek kıldığımız yere (ulaştırıp) kurtardık.
Edip Yüksel:
Onu ve Lut'u, tüm insanlar için kutsal kıldığımız topraklara ulaştırıp kurtardık.
Ali Bulaç:
Onu ve Lut'u kurtarıp içinde, alemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye) çıkardık.
Suat Yıldırım:
Onu Lût ile beraber kurtarıp, bütün insanlar için kutlu ve feyizli kıldığımız diyara ulaştırdık.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(71-72) Ve O´nu ve Lût´u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vardır. Ve O´na İshak´ı ve fazla olarak da Yakub´u ihsan ettik ve hepsini de sâlihler kıldık.
Yaşar Nuri Öztürk:
Biz onu da Lût'u da kurtarıp içinde âlemlere bereketler sakladığımız toprağa ulaştırdık.
Bekir Sadak:
Ayetlerimizi yalanlayan millete karsi ona yardim ettik. Dogrusu onlar fena bir milletti, hepsini suda bogduk.
İbni Kesir:
Onu da, Lut´u da alemler için mübarek kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık
Adem Uğur:
Biz, onu ve Lût´u kurtararak, içinde cümle âleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık.
İskender Ali Mihr:
Âlemler içinde bereketli kıldığımız arz´a, onu ve Hz. Lut´u (ulaştırıp) kurtardık.
Celal Yıldırım:
Hem ibrahim´i, hem Lût´u âlemler için mubarek kıldığımız ülkeye (ulaştırıp) kurtardık.
Tefhim ul Kuran:
Onu ve Lut´u kurtarıp içinde, alemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye) çıkardık.
Fransızca:
Et Nous le sauvâmes, ainsi que Lot, vers une terre que Nous avions bénie pour tout l'univers.
İspanyolca:
Les salvamos, a él y a Lot, a la tierra que hemos bendecido para todo el mundo.
İtalyanca:
Salvammo lui e Lot e [li guidammo] verso una terra che colmammo di benedizione per i popoli.
Almanca:
Und WIR erretteten ihn sowie Lut in das Land, das WIR mit Baraka für die ganze Schöpfung erfüllten.
Çince:
我拯救他和鲁特,而使他俩迁移到我为世人而降福的地方去。
Hollandaca:
En wij bevrijdden hem en Lot door hen in het land te brengen, waarin wij alle schepselen hebben gezegend.
Rusça:
Мы спасли его и Лута (Лота) и привели их на землю, которую Мы сделали благословенной для миров.
Somalice:
Waannu u Korinay (Nabi) Ibraahim iyo Nabi Luudh Dhulkii aan u Barakaynay Caalamka (Shaam).
Swahilice:
Na tukamwokoa yeye na Luut'i tukawapeleka kwenye nchi tulio ibariki kwa ajili ya walimwengu wote.
Uygurca:
بىز ئىبراھىم بىلەن لۇتنى قۇتقۇزدۇق، ئۇلارنى بىز ئەھلى جاھان ئۈچۈن بەرىكەتلىك زېمىنغا كۆچۈردۇق
Japonca:
われはかれと(その甥の)ルートを,万有のためにわれが祝福した地に救い出した。
Arapça (Ürdün):
«ونجيناه ولوطاً» ابن أخيه هاران من العراق «إلى الأرض التي باركنا فيها للعالمين» بكثرة الأنهار والأشجار وهي الشام نزل إبراهيم بفلسطين ولوط بالمؤتفكة وبينهما يوم.
Hintçe:
और हम ने ही इबराहीम और लूत को (सरकशों से) सही व सालिम निकालकर इस सर ज़मीन (शाम बैतुलमुक़द्दस) में जा पहुँचाया जिसमें हमने सारे जहाँन के लिए तरह-तरह की बरकत अता की थी
Tayca:
และเราได้ให้เขา (อิบรอฮีม) และลูฏ (หลายชาย-ลูกของพี่ชาย) รอดพ้นไปสู่แผ่นดินซึ่งเราได้ให้มีความจำเริญอุดมสมบูรณ์ในแผ่นดินนั้นแก่บรรดาชาติต่าง ๆ
İbranice:
ואנו חילצנו אותו יחד עם לוט והבאנו אותם אל הארץ אשר ברכנו לכל ברואי העולמים
Hırvatça:
I spasismo i njega i Luta u zemlju koju smo za ljude blagoslovili,
Rumence:
Noi l-am mântuit, ca şi pe Lot, ducându-l în ţinutul ce l-am binecuvântat pentru toate lumile.
Transliteration:
Wanajjaynahu walootan ila alardi allatee barakna feeha lilAAalameena
Türkçe:
Biz onu da Lût'u da kurtarıp içinde âlemlere bereketler sakladığımız toprağa ulaştırdık.
Sahih International:
And We delivered him and Lot to the land which We had blessed for the worlds.
İngilizce:
But We delivered him and (his nephew) Lut (and directed them) to the land which We have blessed for the nations.
Azerbaycanca:
Biz onu da (İbrahimi də), (qardaşı oğlu) Lutu da (Nəmrud tayfasının əlindən qurtarıb) aləmlər üçün mübarək etdiyimiz (torpağında bəşər övladına bərəkətlər verdiyimiz) yerə (Şama) qovuşdurduq.
Süleyman Ateş:
Onu ve Lut'u kurtarıp, alemlere bereketli kıldığımız bir yere getirdik.
Diyanet Vakfı:
Biz, onu ve Lut'u kurtararak, içinde cümle aleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık.
Erhan Aktaş:
Onu ve Lût’u kurtarıp, âlemler için bereketli kıldığımız yurda ulaştırdık.
Kral Fahd:
Biz, onu ve Lût'u kurtararak, içinde cümle âleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık.
Hasan Basri Çantay:
Onu da, Lutu da — içinde âlemler için bereketler verdiğimiz arza (ulaşdırıb) — kurtardık.
Muhammed Esed:
ve o´nu da, (kardeşinin oğlu) Lut´u da, gelecek bütün çağlar için kutlu kıldığımız bir beldeye ulaştırarak kurtardık.
Gültekin Onan:
Onu ve Lut´u kurtarıp içinde, alemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye) çıkardık.
Ali Fikri Yavuz:
Böylece İbrâhîm’i ve (kardeşinin oğlu) Lût’u, (Nemrud ve kavminden) kurtardık ve onları, içinde alemlere bereketler verdiğimiz arza (Şam’a) ulaştırdık.
Portekizce:
E o salvamos, juntamente com Lot, conduzindo-os à terra que abençoamos para a humanidade.
İsveççe:
Vi räddade honom och Lot [och förde dem] till det land som Vi har välsignat för alla folk.
Farsça:
و او و لوط را [از آن سرزمین پر از شرک و فساد] نجات داده و به سوی سرزمینی که در آن برای جهانیان برکت نهاده ایم، بردیم.
Kürtçe:
وە ئیبراھیم ولوطمان ڕزگار کرد و (ناردمانن) بۆ ئەو زەویە ( بۆ ووڵاتی شام) کە پیت و فەڕمان تێ خستبوو
Özbekçe:
Унга ва Лутга нажот бериб, оламлар учун баракали қилган ерга юбордик. (Аллоҳ таоло Иброҳим алайҳиссаломга ва у кишининг жиянлари Лут алайҳиссаломга нажот берди. Қавмларига етган балодан уларни соғ-саломат олиб қолиб, «оламлар учун баракали қилган ер»га–Шомга юборди. Дарҳақиқат, Шом ери энг баракали ерлардан ҳисобланади. Барча Пайғамбарлар ўша жойдан чиққан. У ер муқаддас жой. У юртда Байтул Мақдис жойлашган.)
Malayca:
Dan Kami selamatkan dia dan (sepupunya) Nabi Lut ke negeri yang Kami limpahkan berkat padanya untuk umat manusia.
Arnavutça:
Dhe, e shpëtuam atë dhe Lutin në tokën, të cilën e kemi bekuar për njerëzit.
Bulgarca:
И спасихме него и Лут [и ги насочихме] към земята, която благословихме за световете.
Sırpça:
И спасили смо њега и Лота и послали их у земљу коју смо за људе благословили,
Çekçe:
A zachránili jsme jeho i Lota vedouce je do země, již jsme pro lidstvo celé požehnali,
Urduca:
اور ہم نے اُسے اور لوطؑ کو بچا کر اُس سرزمین کی طرف لے گئے جس میں ہم نے دنیا والوں کے لیے برکتیں رکھی ہیں
Tacikçe:
Ӯ ва Лутро наҷот додем ва ба сарзамине, ки онро баракати ҷаҳониён қарор додаем, бурдем.
Tatarca:
Ибраһим белән Лутны үзебез бөтен галәм өчен бәрәкәтле кыйлган Шам җиренә күчереп залим кавемнәреннән коткардык.
Endonezyaca:
Dan Kami seIamatkan Ibrahim dan Luth ke sebuah negeri yang Kami telah memberkahinya untuk sekalian manusia.
Amharca:
እርሱንና ሉጥንም ወደዚያች፤ በውስጧ ለዓለማት በረከትን ወደ አደረግንባት ምድር (በመውሰድ) አዳን፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவரையும் லூத்தையும் அகிலத்தார்களுக்கு நாம் அதில் அருள்வளம் புரிந்த பூமியின் பக்கம் அழைத்து சென்று பாதுகாத்தோம்.
Korece:
하나님이 그를 구하고 그와 룻을 백성들을 위해 축복내린 땅 으로 안내하였노라
Vietnamca:
TA đã giải cứu Y (Ibrahim) và Lut và đưa họ đến một vùng đất mà TA đã ban phúc cho muôn loài.
Ayet Linkleri: