Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

70

Ayet No: 

2553

Sayfa No: 

327

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَخْسَرِينَ

Çeviriyazı: 

veerâdû bihî keyden fece`alnâhümü-l'aḫserîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ona düzen kurmak istediler, fakat biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık.

Diyanet İşleri: 

Ona düzen kurmak istediler, fakat Biz onları hüsrana uğrattık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlar, İbrahim'e bir düzen kurmak istedilerse de biz, onları en büyük bir ziyana uğrattık.

Şaban Piriş: 

Ona bir tuzak kurmak istediler. Biz ise onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.

Edip Yüksel: 

Böylece onun için bir plan uygulamak istediler de biz onları başarısızlığa mahkum ettik.

Ali Bulaç: 

Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat Biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.

Suat Yıldırım: 

Hülasa onu tuzağa düşürmek istediler ama, Biz asıl onları hüsrana uğrattık. Asıl tuzağa düşenler kendileri oldular.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve O´na bir hud´ada bulunmak istediler. Biz de onları ziyâde hüsrâna uğramış kimseler kıldık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine uğrayanlar yaptık.

Bekir Sadak: 

Nuh da daha onceleri Bize yalvarmisti, onun duasini kabul edip, kendisini ve ailesini buyuk sikintidan kurtardik.

İbni Kesir: 

Ona düzen kurmak istediler. Ama Biz, onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.

Adem Uğur: 

Böylece ona bir tuzak kurmak istediler

İskender Ali Mihr: 

Ve ona tuzak kurmak istediler. Fakat Biz, onları daha çok hüsrana düşürdük.

Celal Yıldırım: 

İbrahim´e tuzak kurmak istediler. Biz de onları hüsrana uğrattık.

Tefhim ul Kuran: 

Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.

Fransızca: 

Ils voulaient ruser contre lui, mais ce sont eux que Nous rendîmes les plus grands perdants.

İspanyolca: 

Quisieron emplear artimañas contra él, pero hicimos que fueran ellos los que más perdieran.

İtalyanca: 

Tramarono contro di lui, ma facemmo sì che fossero loro i perdenti.

Almanca: 

Und sie wollten gegen ihn eine List planen, dann machten WIR sie zu den Verlierern.

Çince: 

他们想谋害他,但我使他们变成最亏损的。

Hollandaca: 

En zij trachtten hem een valstrik te spannen, doch wij deden hen het onderspit delven.

Rusça: 

Они хотели навредить ему, но Мы сделали так, что они оказались в наибольшем убытке.

Somalice: 

Waxay la Dooneen Dhagar waxaana ka yeellay kuwo Khasaaray.

Swahilice: 

Wao walimkusudia maovu, lakini Sisi tukawafanya wao ndio walio khasiri.

Uygurca: 

ئۇلار ئىبراھىمغا زىيانكەشلىك قىلماقچى بولدى، بىز ئۇلارنى ئەڭ زىيان تارتقۇچى قىلدۇق

Japonca: 

かれらはかれに対し策動しようとしたが,われはかれらを酷い失敗者にした。

Arapça (Ürdün): 

«وأرادوا به كيداً» وهو التحريق «فجعلناهم الأخسرين» في مرادهم.

Hintçe: 

(कि उनको कोई तकलीफ़ न पहुँचे) और उन लोगों में इबराहीम के साथ चालबाज़ी करनी चाही थी तो हमने इन सब को नाकाम कर दिया

Tayca: 

และพวกเขาปราถนาที่จะวางแผนร้ายแก่เขา แต่เราได้ทำให้พวกเขาประสบกับความสูญเสียมากยิ่งกว่า

İbranice: 

והם תכננו להזיק לו, אך, הכשלנו אותם

Hırvatça: 

I htjedoše mu spletku skovati, ali ih Mi učinismo gubitnicima najvećim!

Rumence: 

Ei au vrut să-i facă un vicleşug, însă Noi i-am rânduit printre cei prea-pierduţi.

Transliteration: 

Waaradoo bihi kaydan fajaAAalnahumu alakhsareena

Türkçe: 

Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine uğrayanlar yaptık.

Sahih International: 

And they intended for him harm, but We made them the greatest losers.

İngilizce: 

Then they sought a stratagem against him: but We made them the ones that lost most!

Azerbaycanca: 

Onlar (İbrahimə) hiylə qurmaq istədilər, lakin Biz onları (cürbəcür müsibətlərə düçar etməklə, xüsusilə üstlərinə ətlərini yeyib qanlarını içən həşərat göndərməklə) daha çox ziyana uğratdıq.

Süleyman Ateş: 

Ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de, asıl kendilerini hüsrana uğrattık.

Diyanet Vakfı: 

Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk.

Erhan Aktaş: 

Ona tuzak kurmak istediler. Fakat onları hüsrana uğrattık.

Kral Fahd: 

Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk.

Hasan Basri Çantay: 

Ona (böyle) bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz kendilerini daha ziyâde hüsrana düşenler (den) kıldık.

Muhammed Esed: 

Bu arada onlar İbrahim´e tuzak kurmaya çalıştılar; ama Biz onların bütün yapıp ettiklerini boşa çıkardık:

Gültekin Onan: 

Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.

Ali Fikri Yavuz: 

İbrâhîm’e bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz, kendilerini daha ziyade hüsrana düşürdük. (üzerlerine sinek musallat ederek onları helâk ettik).

Portekizce: 

Intentaram conspirar contra ele, porém, fizemo-los perdedores.

İsveççe: 

[Sedan] försökte de snärja Abraham med list, men [Vi korsade deras planer] och lät dem stå som förlorare:

Farsça: 

و بر ضد او نیرنگی سنگین به کار گرفتند [که نابودش کنند] پس آنان را زیانکارترین [مردم] قرار دادیم.

Kürtçe: 

ئەوان ویستیان پیلان بگێڕن لە ئیبراھیم (بە سووتان لەناوی بەرن) بەڵام ئێمە ئەوانمان کردە زەرەرۆمەندترین (دۆڕاوترین) کەس

Özbekçe: 

Улар у(Иброҳим)га ёмонлик ирода қилган эдилар. Биз уларни энг зиёнкорлар қилиб қўйдик.

Malayca: 

Dan mereka (dengan perbuatan membakarnya itu) hendak melakukan angkara yang menyakitinya, lalu Kami jadikan mereka orang-orang yang amat rugi, (kalah dengan hinanya).

Arnavutça: 

Dhe, ata dashtën t’i bëjnë një dredhi atij, por Ne, përpjekjen e tyre, e bëmë krejtësisht të kotë.

Bulgarca: 

И желаеха неговата гибел, а Ние сторихме да са най-губещите.

Sırpça: 

И хтели су да му поставе сплетку, али их Ми учинисмо највећим губитницима!

Çekçe: 

A hodlali mu úklad nastrojit, však My jsme způsobili, že sami ztrátu největší utrpěli.

Urduca: 

وہ چاہتے تھے کہ ابراہیمؑ کے ساتھ بُرائی کریں مگر ہم نے ان کو بُری طرح ناکام کر دیا

Tacikçe: 

Мехостанд барои Иброҳим макре бияндешанд, вале мо зиёнкорашон гардонидем.

Tatarca: 

Алар Ибраһимгә мәкер вә зарар теләделәр. Һәм Без аларны хәсрәтләндерүчеләрдән кылдык. "Күпме генә көч куйсалар да максатларына ирешә алмадылар, бөтен көчләре җилгә очты".

Endonezyaca: 

mereka hendak berbuat makar terhadap Ibrahim, maka Kami menjadikan mereka itu orang-orang yang paling merugi.

Amharca: 

በእርሱም ተንኮልን አሰቡ፡፡ በጣም ከሳሪዎችም አደረግናቸው፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் அவருக்கு ஒரு சூழ்ச்சியை நாடினர். ஆக, நாம் அவர்களை பெரும் நஷ்டவாளிகளாக ஆக்கிவிட்டோம்.

Korece: 

이렇듯 그들이 그에게 음모 를 꾸몄으나 하나님은 그들을 패 배자로 만들었노라

Vietnamca: 

Họ muốn mưu hại Ibrahim nhưng TA đã làm cho họ thất bại.