Arapça:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ قَالُوا إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
Çeviriyazı:
veiẕâ ḳîle lehüm lâ tüfsidû fi-l'arḍi ḳâlû innemâ naḥnü muṣliḥûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hem onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın." denildiğinde: "Biz ancak ıslah edicileriz." derler.
Diyanet İşleri:
Kendilerine: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" dendiği zaman, "Bizler sadece ıslah edicileriz" derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlara, yeryüzünde fesat çıkarmayın dendi mi, derler ki: Biz ıslah edicileriz.
Şaban Piriş:
Onlara: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın"! dendiği zaman; "Bizler sadece ıslah edicileriz" derler.
Edip Yüksel:
Kendilerine, "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın," denildiğinde "Bizler sadece düzeltenleriz," derler.
Ali Bulaç:
Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler.
Suat Yıldırım:
Ne zaman onlara: “Yeryüzüne fesat saçmayın!” denilse “Biz sadece barışçıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok!” derler. [8,73; 47,11; 2,205]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlara, «Yeryüzünde fesatta bulunmayınız,» denilince onlar, «Biz ancak ıslah edici kimseleriz,» derler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkarmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz!" demişlerdir.
Bekir Sadak:
Kendilerine: «Yeryuzunde bozgunculuk yapmayin» dendigi zaman, «Bizler sadece islah edicileriz» derler.
İbni Kesir:
Kendilerine: yeryüzünde bozgun çıkarmayın, denildiğinde, biz ancak ıslah edicileriz, derler.
Adem Uğur:
Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "
İskender Ali Mihr:
Onlara (Allah´a ulaşmayı dilemedikleri için, kalpleri engelli ve başkalarını hidayetten men ettikleri için Allah´ın hastalıklarını artırdığı insanlara): “Yeryüzünde fesat çıkarmayın (başkalarını Allah´ın yolundan men etmeyin).” denildiği zaman: “Biz sadece ıslâh ediciyiz (dîn öğreticileri, nefs tezkiyecileriyiz).” dediler.
Celal Yıldırım:
Hem onlara : «Yeryüzünde fesad çıkarmayın» denildiğinde, «biz ancak ıslâh edicileriz» derler.
Tefhim ul Kuran:
Kendilerine: «Yeryüzünde fesat çıkarmayın» denildiğinde: «Biz yalnızca ıslah edicileriz» derler.
Fransızca:
Et quand on leur dit : "Ne semez pas la corruption sur la terre", ils disent : "Au contraire nous ne sommes que des réformateurs ! "
İspanyolca:
Cuando se les dice: «¡No corrompáis en la tierra!», dicen: «Pero ¡si somos reformadores!»
İtalyanca:
E quando si dice loro: "Non spargete la corruzione sulla terra", dicono: "Anzi, noi siamo dei conciliatori!".
Almanca:
Und als ihnen gesagt wurde: "Richtet kein Verderben an auf Erden!", sagten sie: "Wir sind doch nur gottgefällig Guttuende."
Çince:
有人对他们说:你们不要在地方上作恶。他们就说:我们只是调解的人。
Hollandaca:
Als men hun zegt: "Verleidt de wereld toch niet" dan antwoorden zij: "Verre van daar, wij zijn rechtschapen lieden."
Rusça:
Когда им говорят: "Не распространяйте нечестия на земле!" - они отвечают: "Только мы и устанавливаем порядок".
Somalice:
marka lagu dhoho ha fasaadinina dhulka waxay dhahaan annagu waxaan uun nahay Hagaajiyayaal.
Swahilice:
Na wanapo ambiwa: Msifanye uharibifu ulimwenguni. Husema: Bali sisi ni watengenezaji.
Uygurca:
ئۇلارغا: «يەر يۈزىدە بۇزغۇنچىلىق قىلماڭلار» دېيىلسە، «بىز ئىسلاھ قىلغۇچىلارمىز» دەيدۇ
Japonca:
「あなたがたは,地上を退廃させてはならない。」と言われると,かれらは,「わたしたちは矯正するだけのものである。」と言う。
Arapça (Ürdün):
«وإذا قيل لهم» أي لهؤلاء «لا تفسدوا في الأرض» بالكفر والتعويق عن الإيمان. «قالوا إنما نحن مصلحون» وليس ما نحن فيه بفساد. قال الله تعالى رداً عليهم.
Hintçe:
और जब उनसे कहा जाता है कि मुल्क में फसाद न करते फिरो (तो) कहते हैं कि हम तो सिर्फ इसलाह करते हैं
Tayca:
และเมื่อได้ถูกกล่าวแก่พวกเขาว่า พวกท่านจงอย่าก่อความเสียหาแก่แผ่นดิน ซิ พวกเขาก็กล่าวว่า ที่จริงนั้น เราเป็นผู้ปรับปรุงให้ดีต่างหาก
İbranice:
וכשמישהו אומר להם, אל תשחיתו בארץ! הם עונים, אנו רק מתקנים
Hırvatça:
Kada im se kaže: "Ne pravite nered na Zemlji!", odgovaraju: "Mi samo red uspostavljamo!"
Rumence:
Când li se spune: “Nu semănaţi stricăciunea pe pământ!”, ei spun: “Noi suntem doar îndreptătorii!”
Transliteration:
Waitha qeela lahum la tufsidoo fee alardi qaloo innama nahnu muslihoona
Türkçe:
Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkarmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz!" demişlerdir.
Sahih International:
And when it is said to them, "Do not cause corruption on the earth," they say, "We are but reformers."
İngilizce:
When it is said to them: "Make not mischief on the earth," they say: "Why, we only Want to make peace!"
Azerbaycanca:
Onlara: “Yer üzündə (küfr və günah işlədərək, mö’minləri aldadaraq) fəsad törətməyin!”-dedikdə: “Bizim işimiz ancaq yaxşılıq etməkdir”, -deyə cavab verirlər.
Süleyman Ateş:
Onlara: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın," dendiği zaman: "Biz sadece düzelticileriz," derler.
Diyanet Vakfı:
Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler.
Erhan Aktaş:
Onlara(1), “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.” denildiğinde, “Biz ancak düzelticileriz.” derler.
Kral Fahd:
Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, «Biz ancak ıslah edicileriz» derler.
Hasan Basri Çantay:
Kendilerine «Yer (yüzün) de fesâd yapmayın» denildiği zaman «Biz ancak islâh edicileriz» derler.
Muhammed Esed:
Onlara "Yeryüzünde yozlaşmaya ve çürümeye yol açmayın!" dediklerinde "Biz sadece düzeltmeye ve iyileştirmeye çalışıyoruz!" diye cevap verirler.
Gültekin Onan:
Kendilerine "
Ali Fikri Yavuz:
Onlara: Yeryüzünde (küfür ve günah işleyerek, müminleri aldatarak) fesad çıkarmayın, denildiği zaman: “-Bizim işimiz, ıslâh etmektir.” derler.
Portekizce:
Se lhes é dito: Não causeis corrupção na terra, afirmaram: Ao contrário, somos conciliadores.
İsveççe:
Och när de manas att inte störa ordningen och sprida sedefördärv på jorden, svarar de: "Vi vill bara förbättra och ställa till rätta."
Farsça:
چون به آنان گویند: در زمین فساد نکنید، می گویند: فقط ما اصلاح گریم!
Kürtçe:
وەکاتێک پێ یان بووترایە ئاشوب مەنێنەوە لە زەوی دا (ئاژاوە بەرپا مەکەن لە وڵاتدا) دەیان ووت: ئێمە ھەر چاکەکارین (ڕێکخەرین)
Özbekçe:
Ва агар уларга, ер юзида фасод қилманг, дейилса, биз фақат ислоҳ қилувчилармиз, дейдилар.
Malayca:
Dan apabila dikatakan kepada mereka: "Janganlah kamu membuat bencana dan kerosakan di muka bumi", mereka menjawab: " Sesungguhnya kami orang-orang yang hanya membuat kebaikan".
Arnavutça:
Kur t’u thuhet: “mos bëni çrregullime në Botë!” ata thonë: “Na vetëm zbatojmë rregullat në Botë!”
Bulgarca:
И когато им се каже: “Не рушете по земята!” - казват: “Ние само поправяме.”
Sırpça:
Када им се каже: "Не правите неред на Земљи!" Одговарају: "Ми само ред успостављамо!"
Çekçe:
A když se jim řekne: 'Nešiřte pohoršení na zemi!', tu odpovídají: 'My ji jen polepšujeme!'
Urduca:
جب کبھی ان سے کہا گیا کہ زمین پر فساد برپا نہ کرو تو انہوں نے یہی کہا کہ ہم تو اصلاح کرنے والے ہیں
Tacikçe:
Чун ба онҳо гуфта шавад, ки дар замин фасод накунед, мегӯянд: «Мо муслеҳонем» (некӯкоронем).
Tatarca:
Җир өстендә фетнә чыгарып, кешеләр арасын бозмагыз диелсә аларга, юк без бозмыйбыз, бәлки төзәтәбез, диләр.
Endonezyaca:
Dan bila dikatakan kepada mereka: "Janganlah kamu membuat kerusakan di muka bumi". Mereka menjawab: "Sesungguhnya kami orang-orang yang mengadakan perbaikan".
Amharca:
ለነርሱም «በምድር ላይ አታበላሹ» በተባሉ ጊዜ «እኛ አሳማሪዎች ብቻ ነን» ይላሉ፡፡
Tamilce:
இன்னும், பூமியில் விஷமம் (குழப்பம், கலகம், பாவம்) செய்யாதீர்கள் என்று அவர்களுக்குக் கூறப்பட்டால், “நாங்களெல்லாம் சீர்திருத்தவாதிகள்தான்” என்று கூறுகிறார்கள்.
Korece:
이 세상에서 해악을 퍼뜨리지 말라는 말씀이 있었을 때 그들은 평화를 심는 사람들이라 말하 더라
Vietnamca:
Khi có lời bảo họ: “Các người chớ hủy hoại trái đất!”, họ nói: “Quả thật, chúng tôi là những người cải thiện mà.”
Ayet Linkleri: