Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

12

Ayet No: 

19

Sayfa No: 

3

Nüzûl Yeri: 

Nüzûl Yılı: 

Arapça: 

أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَٰكِن لَّا يَشْعُرُونَ

Çeviriyazı: 

elâ innehüm hümü-lmüfsidûne velâkil lâ yeş`urûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar.

Diyanet İşleri: 

İyi bilin ki, asıl bozguncular kendileridir, lakin farkında değillerdir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bilin ki onlardır fesatçılar ama anlamazlar.

Şaban Piriş: 

İyi bilin ki asıl bozguncular kendileridir, fakat farkında değillerdir.

Edip Yüksel: 

Oysa onlardır asıl bozguncu; farkında bile değiller.

Ali Bulaç: 

Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler.

Suat Yıldırım: 

Gözünüzü açın, bunlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin şuurları yok, farkında değiller.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Haberiniz olsun ki müfsid olan şahıslar, onların kendileridir. Fakat bunu anlamazlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dikkat edin, gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar.

Bekir Sadak: 

Iyi bilin ki, asil bozguncular kendileridir, lakin farkinda degillerdir.

İbni Kesir: 

Bilesin ki onlar, fesadçıların ta kendileridir de bunun farında değiller.

Adem Uğur: 

Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.

İskender Ali Mihr: 

Muhakkak ki onlar, (evet) onlar fesat çıkaranlardır ve lâkin (şuurunda) bilincinde olmazlar, (öyle) değil mi?

Celal Yıldırım: 

Haberiniz olsun ki, onlar, onlardır ancak fesadçılar, ama farkında değillerdir.

Tefhim ul Kuran: 

Haberiniz olsun

Fransızca: 

Certes, ce sont eux les véritables corrupteurs, mais ils ne s'en rendent pas compte.

İspanyolca: 

¡No son ellos, en realidad, los corruptores? Pero no se dan cuenta.

İtalyanca: 

Non sono forse questi i corruttori? Ma non se ne avvedono.

Almanca: 

Aber sicher, sie sind die Verderben-Anrichtenden, doch sie merken es nicht.

Çince: 

真的,他们确是作恶者,但他们不觉悟。

Hollandaca: 

Helaas! zij misleiden de wereld, maar zij begrijpen het niet.

Rusça: 

Воистину, именно они распространяют нечестие, но они не осознают этого.

Somalice: 

iyaga unbaa fasaadiyayaal ah hasa yeeshee ma kasayaan.

Swahilice: 

Hakika wao ndio waharibifu, lakini hawatambui.

Uygurca: 

بىلىڭلاركى، ئۇلار ھەقىقەتەن بۇزغۇنچىلاردۇر، لېكىن بۇنى ئۆزلىرى تۇيمايدۇ

Japonca: 

いゃ,本当にかれらこそ,退廃を引き起こす者である。だがかれらは(それに)気付かない。

Arapça (Ürdün): 

«ألا» للتنبيه «إنهم هم المفسدون ولكن لا يشعرون» بذلك.

Hintçe: 

ख़बरदार हो जाओ बेशक यही लोग फसादी हैं लेकिन समझते नहीं

Tayca: 

พึงรู้เถอะว่าแท้จริงพวกเขานั่นแหละ เป็นผู้ที่ก่อความเสียหาย แต่ทว่าพวกเขาไม่รู้สึก

İbranice: 

אך, אלה הם המשחיתים, אך אינם מרגישים

Hırvatça: 

Naprotiv! Oni su uistinu pravi smutljivci, ali to ne opažaju.

Rumence: 

Ba nu! Ei sunt cei care seamănă stricăciune, însă nu-şi dau seama!

Transliteration: 

Ala innahum humu almufsidoona walakin la yashAAuroona

Türkçe: 

Dikkat edin, gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar.

Sahih International: 

Unquestionably, it is they who are the corrupters, but they perceive [it] not.

İngilizce: 

Of a surety, they are the ones who make mischief, but they realise (it) not.

Azerbaycanca: 

Bilin ki, onlar fəsad törədəndirlər, lakin (bunu) dərk etmirlər.

Süleyman Ateş: 

İyi bilin ki, onlar bozgunculardır; fakat anlamazlar.

Diyanet Vakfı: 

Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lakin anlamazlar.

Erhan Aktaş: 

İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat bunun ayırdında değiller.

Kral Fahd: 

Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.

Hasan Basri Çantay: 

Gözünü aç, onlar muhakkak ki fesadcıların ta kendileridir. Fakat şuurlarını işletmezler.

Muhammed Esed: 

Gerçekte onlar yozlaşmaya ve çürümeye yol açan kimselerdir, ama bunu (kendileri de) idrak etmezler.

Gültekin Onan: 

Oysa asıl bozguncular / fesad çıkarıcılar onlardır

Ali Fikri Yavuz: 

İyi bilin ki, onlar, ortalığı ifsad edenlerdir. Lâkin şuurları yok, farkında değillerdir.

Portekizce: 

Acaso, não são eles os corruptores? Mas não o sentem.

İsveççe: 

Nej, det är de som stör ordningen och sprider sedefördärv men det inser de inte.

Farsça: 

آگاه باشید! یقیناً خود آنان فسادگرند، ولی درک نمی کنند.

Kürtçe: 

ئاگادار بن کەبەڕاستی ھەر ئەوانن ئاشوبگێڕ بەڵام ھەستی پێ ناکەن

Özbekçe: 

Огоҳ бўлинг, улар, фақат улар фасодчилардир, лекин сезмайдилар.

Malayca: 

Ketahuilah! Bahawa sesungguhnya mereka itulah orang-orang yang sebenar-benarnya membuat bencana dan kerosakan, tetapi mereka tidak menyedarinya.

Arnavutça: 

Ah! Me të vërtetë, ata shkaktojnë çrregullime, por nuk i vërejnë.

Bulgarca: 

Но именно те са рушащите. Ала не усещат.

Sırpça: 

Напротив! Они су уистину прави смутљивци, али то не опажају.

Çekçe: 

Což však to nejsou právě oni, kdož pohoršení šíří, ale nemají o tom ponětí?

Urduca: 

خبردار! حقیقت میں یہی لوگ مفسد ہیں مگر انہیں شعور نہیں ہے

Tacikçe: 

Огоҳ бошед, ки инҳо худ фасодкоронанду намедонанд.

Tatarca: 

Аң булыгыз! Шул монафикълар кешеләр арасын бозып, җир өстендә фәсәд кылучылар, ләкин шуны үзләре сизмиләр.

Endonezyaca: 

Ingatlah, sesungguhnya mereka itulah orang-orang yang membuat kerusakan, tetapi mereka tidak sadar.

Amharca: 

ንቁ እነርሱ አጥፊዎቹ እነሱው ናቸው፤ ግን አያውቁም፡፡

Tamilce: 

அறிந்து கொள்ளுங்கள்! “நிச்சயமாக அவர்கள்தான் விஷமிகள்.” எனினும், அவர்கள் (அதை) உணர மாட்டார்கள்.

Korece: 

실로 그들은 해악을 퍼뜨리면서도 깨닫지 못하노라

Vietnamca: 

Không, chính họ là những kẻ tàn phá nhưng họ lại không nhận ra điều đó.