Arapça:
قَالَ يَا هَارُونُ مَا مَنَعَكَ إِذْ رَأَيْتَهُمْ ضَلُّوا
Çeviriyazı:
ḳâle yâ hârûnü mâ mene`ake iẕ raeytehüm ḍallû.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Musa gelince kardeşine şöyle) dedi: "Ey Harun! bunların sapıklığa düştüğünü gördüğün vakit, seni engelleyen ne oldu?"
Diyanet İşleri:
Musa gelince: "Harun! Onların sapıttığını görünce seni benim yolumdan gitmekten alıkoyan nedir? Benim emrime karşı mı geldin?" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Musa, ey Harun dedi, bunların doğru yoldan saptıklarını görünce ne mani oldu da.
Şaban Piriş:
Ey Harun, dedi. Onların saptıklarını gördüğün zaman sana engel olan neydi?
Edip Yüksel:
Dedi ki, "Harun! Seni engelleyen neydi, onları saparken gördüğün zaman,"
Ali Bulaç:
(Musa da gelince:) "Ey Harun" demişti. "Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (Onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?"
Suat Yıldırım:
Mûsâ döndüğünde bu durumu bilmediğinden: “Harun!” dedi, “onların saptığını gördüğünde benim izimce gelmene ne mani oldu, yoksa emrime karşı mı geldin?” deyip onu sakalından tutarak çekmeye başladı. [7,142]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedi ki: «Ey Harun! Onların dalâlete düştüklerini gördüğün zaman seni ne menetti?»
Yaşar Nuri Öztürk:
Mûsa dedi: "Ey Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,
Bekir Sadak:
Sizin Tanriniz, ancak, O´ndan baska tanri olmayan Allah´tir. ilmi her seyi icine almistir.
İbni Kesir:
Dedi ki: Ey Harun
Adem Uğur:
(Musa, döndüğünde) dedi: Ey Harun! bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit seni engelleğen ne oldu.
İskender Ali Mihr:
(Musa A.S): “Ey Harun! Onların dalâlete düştüğünü gördüğün zaman (onları uyarmaktan) seni ne men etti?” dedi.
Celal Yıldırım:
(92-93) Musâ : «Ey Harun !» de di, «onların sapıttığını gördüğün zaman bana uymandan (yolumu takip etmekten) seni alıkoyan neydi ? Yoksa emrime karşı mı geldin ?»
Tefhim ul Kuran:
(Musa da gelince:) «Ey Harun» demişti. «Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?»
Fransızca:
Alors [Moïse] dit : "Qu'est-ce qui t'a empêché, Aaron, quand tu les as vus s'égarer.
İspanyolca:
Dijo: «¡Aarón! Cuando has visto que se extraviaban, ¿qué es lo que te ha impedido
İtalyanca:
Disse [Mosè]«O Aronne, cosa ti ha impedito, quando li hai visti sviarsi?
Almanca:
Er sagte: "Harun! Was hinderte dich daran, nachdem du gesehen hattest, daß sie irregingen,
Çince:
穆萨说:哈伦啊!当你看见他们误入迷途的时候,是什么障碍,
Hollandaca:
En toen Mozes was teruggekeerd, zeide hij: O Aäron! wat verhinderde u mij te volgen, toen gij zaagt dat zij zich afwendden?
Rusça:
Он сказал: "О Харун (Аарон)! Когда ты увидел, что они впали в заблуждение, что помешало тебе
Somalice:
wuxuu yidhi (muuse) Haaruunow maxaa kuu diiday markaad aragtay inay dhumeen.
Swahilice:
(Musa) akasema: Ewe Harun! Ni nini kilicho kuzuia, ulipo waona wamepotea,
Uygurca:
مۇسا ئېيتتى: «ئى ھارۇن! ئۇلارنىڭ ئازغانلىقىنى كۆرگەن چېغىڭدا (خۇدالىق ئۈچۈن غەزەپلىنىشتە) ماڭا ئەگىشىشتىن نېمە توسالغۇ بولدى؟ مېنىڭ بۇيرىقىمغا خىلاپلىق قىلدىڭمۇ؟»
Japonca:
かれ(ムーサー)は言った。「ハールーンよ,かれらが迷うのを見た時,何があなた(の義務の履行)を妨げたのですか。
Arapça (Ürdün):
«قال» موسى بعد رجوعه «يا هارون ما منعك إذ رأيتهم ضلوا» بعبادته.
Hintçe:
मूसा ने हारून की तरफ ख़िताब करके कहा ऐ हारून जब तुमने उनको देख लिया था गमुराह हो गए हैं तो तुम्हें मेरी पैरवी (क़ताल) करने को किसने मना किया
Tayca:
(เมื่อมูซากลับมาแล้ว) เขากล่าวว่า “โอ้ฮารูนเอ๋ย อันใดเล่าที่ยับยั้งท่าน เมื่อท่านเห็นพวกเขาหลงผิด”
İbranice:
(וכשחזר משה) אמר: 'הוי, אהרון! כאשר ראית שהם סוטים מהדרך, מה מנע ממך
Hırvatça:
"O Harune!", povika Musa. "Šta te je spriječilo, kad si ih vidio da su zalutali,
Rumence:
Moise spuse: “O, Aaron! Ce te-a împiedicat când i-ai văzut rătăcindu-se
Transliteration:
Qala ya haroonu ma manaAAaka ith raaytahum dalloo
Türkçe:
Mûsa dedi: "Ey Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,
Sahih International:
[Moses] said, "O Aaron, what prevented you, when you saw them going astray,
İngilizce:
(Moses) said: "O Aaron! what kept thee back, when thou sawest them going wrong,
Azerbaycanca:
(Musa ümmətinin yanına qayıtdıqdan sonra) dedi: “Ya Harun! Onların (haqq yoldan) azdıqlarını gördüyün zaman sənə nə mane oldu ki,
Süleyman Ateş:
(Musa) "Ey Harun, oların saptıklarını gördüğün zaman sana ne engel oldu (da önlemedin)? dedi.
Diyanet Vakfı:
(Musa, döndüğünde)Dedi: Ey Harun! bunların dalalete düştüklerini gördüğün vakit seni engelleğen ne oldu.
Erhan Aktaş:
Mûsâ: “Ey Hârûn! Bunların sapkınlıklarını gördüğün halde, onları uyarmaktan seni alıkoyan ne oldu?”
Kral Fahd:
(Musa, döndüğünde:) Ey Harun! dedi, sana ne engel oldu da, bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit
Hasan Basri Çantay:
(92-93) Musa (avdetinde) dedi ki: «Ey Harun, bunların sapdıklarını gördüğün zaman bana tâbi olmandan seni men eden ne idi? Sen benim emrime isyan mı etdin»?
Muhammed Esed:
(Ve Musa döndüğünde:) "Ey Harun!" dedi, "Bunların yoldan çıktığını gördüğün halde, seni tutan neydi?
Gültekin Onan:
(Musa da gelince:) "
Ali Fikri Yavuz:
(92-93) Mûsa dönüşünde kardeşine) dedi ki: “- Harûn! Seni engelliyen ne oldu ki, bunların sapıklığa düştüğünü gördüğün vakit benim ardımca yürümedin (tavsiyemi tutub onlarla mücadele etmedin), emrime isyan mı ettin?”
Portekizce:
Disse (Moisés): Ó Aarão, que te impediu de fazê0los voltar atrás, quando viste que se extraviavam?
İsveççe:
[Och när Moses återkom] sade han: "Aron! När du såg dem slå in på en ond väg, [vad hindrade dig]
Farsça:
[هنگامی که موسی بازگشت، به هارون] گفت: ای هارون! وقتی دیدی آنان گمراه شدند چه چیز تو را مانع شد،
Kürtçe:
(موسا) ووتی ئەی ھارون چ شتێک بەرگری کردیت کاتێک بینیت ئەمانە گومڕا بوون
Özbekçe:
У: «Эй Ҳорун, уларнинг залолатга кетганларини кўрганингда сени нима ман қилди?!
Malayca:
(Sekembalinya), Nabi Musa berkata: "Wahai Harun, apakah maniknya yang menghalangmu ketika engkau melihat mereka sesat,
Arnavutça:
(Musai) tha: “O Harun, a të ka penguar ty, - kur i ke parë ata se kanë humbur –
Bulgarca:
Рече [Муса]: “О, Харун, щом ги видя, че се заблуждават, какво ти попречи
Sırpça:
„О Ароне!“ Повика Мојсије. „Шта те је спречило, кад си их видео да су залутали,
Çekçe:
I zvolal Mojžíš po svém návratu: 'Áróne, co ti zabránilo, když viděls je takto bloudit,
Urduca:
موسیٰؑ (قوم کو ڈانٹنے کے بعد ہارونؑ کی طرف پلٹا اور) بولا "ہارونؑ، تم نے جب دیکھا تھا کہ یہ گمراہ ہو رہے ہیں
Tacikçe:
Гуфт: «Эй Ҳорун, ҳангоме ки дидӣ гумроҳ мешаванд,
Tatarca:
Муса, кайткач, Һарунга әйтте: "Ий Һарун, кавемең бозауга табынып азган вакытта.
Endonezyaca:
Berkata Musa: "Hai Harun, apa yang menghalangi kamu ketika kamu melihat mereka telah sesat,
Amharca:
(ሙሳ) አለ፡- «ሃሩን ሆይ! ተሳስተው ባየሃቸው ጊዜ ምን ከለከልህ
Tamilce:
(மூஸா) கூறினார்: ஹாரூனே! அவர்கள் வழிதவறி விட்டார்கள் என்று நீர் அவர்களைப் பார்த்தபோது உம்மை எது தடுத்தது,
Korece:
그가 말하길 아론이여 방황 하는 그들을 보고서 무엇때문에 주저하고 있었느뇨
Vietnamca:
(Musa) bảo (người anh em của Y): “Này Harun! Điều gì cản anh ngăn họ khi thấy họ lầm lạc?”
Ayet Linkleri: