Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

7

Ayet No: 

14

Sayfa No: 

3

Nüzûl Yeri: 

Nüzûl Yılı: 

Arapça: 

خَتَمَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَعَلَىٰ سَمْعِهِمْ ۖ وَعَلَىٰ أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ

Çeviriyazı: 

ḫateme-llâhü `alâ ḳulûbihim ve`alâ sem`ihim. ve`alâ ebṣârihim gişâveh. velehüm `aẕâbün `ażîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır. Ve büyük azab onlaradır.

Diyanet İşleri: 

Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Allah kalplerini, kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde var, pek büyük azab onlara.

Şaban Piriş: 

Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinde de perde vardır ve onlar için büyük bir azap vardır.

Edip Yüksel: 

ALLAH kalplerini ve kulaklarını mühürler. Gözlerinde perde vardır ve büyük azap onlar içindir.

Ali Bulaç: 

Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azap onlaradır.

Suat Yıldırım: 

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerine de bir perde inmiştir. Bunların hakkı büyük bir azaptır. [61,5; 6,110; 4,155]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Allah Teâlâ onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, onların gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap da vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.

Bekir Sadak: 

Allah onlarin kalblerini ve kulaklarini muhurlemistir, gozlerinde de perde vardir ve buyuk azab onlar icindir. *

İbni Kesir: 

Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir perde vardır ve onlar için büyük bir azab vardır.

Adem Uğur: 

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır.

İskender Ali Mihr: 

Allah onların kalplerinin üzerini ve işitme (sem´î) hassasının üzerini mühürledi ve görme (basar) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Onlar için azîm (büyük) bir azap vardır.

Celal Yıldırım: 

Allah (değişmiyen sünneti gereği) onların kalblerini, kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde ve onlar için büyük bir azâb vardır.

Tefhim ul Kuran: 

Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir

Fransızca: 

Allah a scellé leurs coeurs et leurs oreilles; et un voile épais leur couvre la vue; et pour eux il y aura un grand châtiment.

İspanyolca: 

Alá ha sellado sus corazones y oídos; una venda cubre sus ojos y tendrán un castigo terrible.

İtalyanca: 

Allah ha posto un sigillo sui loro cuori esulle loro orecchie e sui loro occhi c'è un velo; avranno un castigo immenso.

Almanca: 

ALLAH versiegelte ihre Herzen und ihr Gehör, und über ihren Augen ist eine (Sicht-) Blende. Und für sie ist überharte Peinigung bestimmt.

Çince: 

真主已封闭他们的心和耳,他们的眼上有翳膜;他们将受重大的刑罚。

Hollandaca: 

God heeft hunne harten en ooren verzegeld, hunne oogen geblinddoekt en eene verschrikkelijke straf wacht hen.

Rusça: 

Аллах запечатал их сердца и слух, а на глазах у них - покрывало. Им уготованы великие мучения.

Somalice: 

Lebaa daabacay Quluubtooda iyo Maqalkooda. aragoodana wuxuu yeeley Dabool waxaana u sugnaaday Cadaab weyn.

Swahilice: 

Mwenyezi Mungu amepiga muhuri juu ya nyoyo zao na juu ya masikio yao, na juu ya macho yao pana kifuniko. Basi watapata adhabu kubwa.

Uygurca: 

اﷲ ئۇلارنىڭ دىللىرىنى ۋە قۇلاقلىرىنى پېچەتلىۋەتكەن (ئىماننىڭ نۇرى كىرمەيدۇ)، ئۇلارنىڭ كۆزلىرى پەردىلەنگەن (ھەقىقەتنى كۆرمەيدۇ)، ئۇلار (ئاخىرەتتە) قاتتىق ئازابقا دۇچار بولىدۇ

Japonca: 

アッラーは,かれらの心も耳をも封じられる。また目には覆いをされ,重い懲罰を科せられよう。

Arapça (Ürdün): 

«ختم الله على قلوبهم» طبع عليها واستوثق فلا يدخلها خير «وعلى سمعهم» أي مواضعه فلا ينتفعون بما يسمعونه من الحق «وعلى أبصارهم غشاوة» غطاء فلا يبصرون الحق «ولهم عذاب عظيم» قوي دائم.

Hintçe: 

उनके दिलों पर और उनके कानों पर (नज़र करके) खुदा ने तसदीक़ कर दी है (कि ये ईमान न लाएँगे) और उनकी ऑंखों पर परदा (पड़ा हुआ) है और उन्हीं के लिए (बहुत) बड़ा अज़ाब है

Tayca: 

อัลลอฮฺได้ทรงประทับตราบนหัวใจของพวกเขา และบนหูของพวกเขาแล้ว และบนตาของพวกเขาก็มีสิ่งบดบังอยู่ และเขาเหล่านั้น จะได้รับการลงโทษอันมหันต์

İbranice: 

חתם אלוהים את לבבותיהם ואת שמיעת, ואת ראייתם כיסה, ולהם עונש אדיר

Hırvatça: 

Zapečatio je Allah srca njihova i uši njihove, a na njihovim očima je koprena; njima pripada patnja golema.

Rumence: 

Dumnezeu le-a pecetluit inimile şi auzul, iar peste priviri le-a pus un voal. Ei, de o osândă cumplită, vor avea parte.

Transliteration: 

Khatama Allahu AAala quloobihim waAAala samAAihim waAAala absarihim ghishawatun walahum AAathabun AAatheemun

Türkçe: 

Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır. Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.

Sahih International: 

Allah has set a seal upon their hearts and upon their hearing, and over their vision is a veil. And for them is a great punishment.

İngilizce: 

Allah hath set a seal on their hearts and on their hearing, and on their eyes is a veil; great is the penalty they (incur).

Azerbaycanca: 

Allah onların ürəyinə və qulağına möhür vurmuşdur. Gözlərində də pərdə vardır. Onları böyük bir əzab gözləyir!

Süleyman Ateş: 

Allah, onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerine de perde inmiştir. Onlar için büyük bir azab vardır.

Diyanet Vakfı: 

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır.

Erhan Aktaş: 

Allah, onların(1) kalplerini(2) ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerinde perde vardır. Onları büyük bir azâp beklemektedir.

Kral Fahd: 

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır.

Hasan Basri Çantay: 

Allah onların kalblerine de, kulaklarına da mühür basmışdır. Gözlerinin üzerinde bir de perde var. En büyük azâb onlarındır.

Muhammed Esed: 

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir ve gözleri üzerinde de bir perde vardır; dehşet verici bir azap beklemektedir onları.

Gültekin Onan: 

Tanrı, kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir

Ali Fikri Yavuz: 

Allah onların kalblerine, kulaklarına mühür vurmuştur. Gözlerinin üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azâp vardır. (Hem dünyada, hem ahirette).

Portekizce: 

Deus selou os seus corações e os seus ouvidos; seus olhos estão velados e sofrerão um severo castigo.

İsveççe: 

Gud har förseglat deras hjärtan och deras öron och täckt över deras ögon; ett strängt straff väntar dem.

Farsça: 

خدا [به کیفر کفرشان] بر دل ها و گوش هایشان مُهرِ [تیره بختی] نهاده، و بر چشم هایشان پرده ای [از تاریکی است که فروغ هدایت را نمی بینند] ، و برای آنان عذابی بزرگ است.

Kürtçe: 

خوا مۆری ناوە بەسەر دڵ و گوێیاندا، وە پەردە بەسەر چاویانەوەیە، وە سزای زۆرگەورەیان بۆ ھەیە

Özbekçe: 

Аллоҳ уларнинг қалблари ва қулоқларини муҳрлаб қўйган ва кўзларида парда бор. Ва уларга улкан азоб бордир.

Malayca: 

(Dengan sebab keingkaran mereka), Allah mematerikan atas hati mereka serta pendengaran mereka, dan pada penglihatan mereka ada penutupnya; dan bagi mereka pula disediakan azab seksa yang amat besar.

Arnavutça: 

Perëndia ua ka vulosur atyre zemrat dhe veshët dhe në sy kanë perde, dhe ata i pret denimi i madh.

Bulgarca: 

Аллах е запечатал и сърцата, и слуха им, и пред техните погледи има преграда. За тях има огромно мъчение.

Sırpça: 

Аллах је запечатио срца њихова и уши њихове, а пред очима њиховим је застор; њих чека патња голема.

Çekçe: 

Bůh srdce jejich i sluch jejich zapečetil a přes oči jejich clonu položil a pro ně je určen trest hrozný.

Urduca: 

اللہ نے ان کے دلوں اور ان کے کانوں پر مہر لگا دی ہے اور ان کی آنکھوں پر پردہ پڑ گیا ہے وہ سخت سزا کے مستحق ہیں

Tacikçe: 

Худо бар дилҳояшон ва бар гушашон муҳр ниҳода ва бар рӯи чашмонашон пардаест ва барояшон азобест бузург.

Tatarca: 

Аллаһу тәгалә көферләрнең күңелләренә аңламаулык, колакларына ишетмәүлек, күзләренә күрмәүлек пәрдәсен корды һәм аларга ахирәттә олугъ ґәзаб булыр.

Endonezyaca: 

Allah telah mengunci-mati hati dan pendengaran mereka, dan penglihatan mereka ditutup. Dan bagi mereka siksa yang amat berat.

Amharca: 

አላህ በልቦቻቸው ላይ በመስሚያቸውም ላይ አትሞባቸዋል፤ በዓይኖቻቸውም ላይ መሸፈኛ አልለ፤ ለነሱም ታላቅ ቅጣት አላቸው፡፡

Tamilce: 

அவர்களின் உள்ளங்கள் மீதும், அவர்களின் செவியின் மீதும் அல்லாஹ் முத்திரையிட்டான். இன்னும், அவர்களின் பார்வைகள் மீதும் திரையிருக்கிறது. இன்னும், அவர்களுக்கு (மறுமையில்) பெரிய தண்டனை உண்டு.

Korece: 

하나님께서 그들에게 벌을 내리사 그들의 마음을 봉하고 그들 의 귀를 붕하고 그들의 눈을 봉 하여 버릴 것이라

Vietnamca: 

Bởi Allah đã đóng dấu lên trái tim của họ, còn tai và mắt của họ đã bị bịt kín, rồi họ sẽ phải chịu một sự trừng phạt khủng khiếp.