Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Çeviriyazı:
inne-lleẕîne keferû sevâün `aleyhim eenẕertehüm em lem tünẕirhüm lâ yü'minûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şu muhakkak ki inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar.
Diyanet İşleri:
Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Kafir olanlara gelince: İster korkut onları, ister korkutma, birdir; inanmazlar.
Şaban Piriş:
Kâfirlere gelince, onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Edip Yüksel:
İnkar edenlere gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; onlar inanmazlar.
Ali Bulaç:
Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar.
Suat Yıldırım:
İnkâra saplananları ise ister uyar ister uyarma onlar için birdir, imana gelmezler. [10,96]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Muhakkak o kimseler ki kâfir olmuşlardır, onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için müsavîdir, onlar imâna gelmezler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen uyarsan da uyarmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.
Bekir Sadak:
suphe yok ki, inkar edenleri, baslarina gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
İbni Kesir:
Şüphesiz ki o küfretmiş olanları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Adem Uğur:
Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir
İskender Ali Mihr:
Onlar muhakkak ki kâfirdirler. Onları ikaz etsen de etmesen de onlar için eşittir, onlar mü´min olmazlar.
Celal Yıldırım:
Şüphesiz ki (ey sânı yüce peygamber!) o küfre saplanıp kalanları (inkâr ve inadları yüzünden tuttukları yanlış yolun tehlikeli sonucundan) korkutsan da, korkutmasan da onlara göre birdir
Tefhim ul Kuran:
Şüphesiz, küfredenleri uyarıp korkutsan da, uyarmayıp korkutmasan da, onlar için farketmez
Fransızca:
[Mais] certes les infidèles ne croient pas, cela leur est égal, que tu les avertisses ou non : ils ne croiront jamais.
İspanyolca:
Da lo mismo que adviertas o no a los infieles: no creen.
İtalyanca:
In verità [per] quelli che non credono, non fa differenza che tu li avverta oppure no: non crederanno.
Almanca:
Gewiß, diejenigen, die (beharrlich) Kufr betrieben haben - gleich ist es für sie, ob du sie warnst oder nicht warnst, sie verinnerlichen den Iman nicht.
Çince:
不信道者,你对他们加以警告与否,这在他们是一样的,他们毕竟不信道。
Hollandaca:
Den boozen is het gelijk, of gij hun de waarheid verkondigt of niet.
Rusça:
Воистину, неверующим безразлично, предостерег ты их или не предостерег. Они все равно не уверуют.
Somalice:
kuwii Gaaloobay waxaa isugumid ah udigtayaa iyo umaadan diginaa mana rumeeyaan (xaqa).
Swahilice:
Hakika wale walio kufuru ni sawa kwao ukiwaonya au usiwaonye, hawaamini.
Uygurca:
شۈبھىسىزكى، كاپىرلارنى ئاگاھلاندۇرامسەن، ئاگاھلاندۇرمامسەن، بەرىبىر، ئۇلار ئىمان ئېيتمايدۇ
Japonca:
本当に信仰を拒否する者は,あなたが警告しても,また警告しなくても同じで,(頑固に)信じようとはしないであろう。
Arapça (Ürdün):
«إن الذين كفروا» كأبي جهل وأبي لهب ونحوهما «سواء عليهم أأنذرتهم» بتحقيق الهمزتين وإبدال الثانية ألفاً وتسهيلها وإدخال ألف بين المسهلة والأخرى وتركه «أم لم تنذرهم لا يؤمنون» لعلم الله منهم ذلك فلا تطمع في إيمانهم، والإنذار إعلام مع تخويف.
Hintçe:
बेशक जिन लोगों ने कुफ़्र इख़तेयार किया उनके लिए बराबर है (ऐ रसूल) ख्वाह (चाहे) तुम उन्हें डराओ या न डराओ वह ईमान न लाएँगे
Tayca:
แท้จริงบรรดาผู้ที่ปฏิเสธการศรัทธานั้นย่อมมีผลเท่ากันแก่พวกเขา เจ้าจะตักเตือนพวกเขาแล้วหรือยังมิได้ตักเตือนพวกเขาก็หาได้ศรัทธาไม่
İbranice:
אכן, אלה אשר כפרו, עבורם זה אינו משנה אם תזהיר אותם ואם לא תזהיר אותם, לא יאמינו
Hırvatça:
Onima koji ne vjeruju doista je svejedno upozoravao ti njih ili ne upozoravao, oni ne vjeruju.
Rumence:
Cei care tăgăduiesc, fie că-i previi, fie că nu-i previi, tot nu vor crede.
Transliteration:
Inna allatheena kafaroo sawaon AAalayhim aanthartahum am lam tunthirhum la yuminoona
Türkçe:
Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen uyarsan da uyarmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.
Sahih International:
Indeed, those who disbelieve - it is all the same for them whether you warn them or do not warn them - they will not believe.
İngilizce:
As to those who reject Faith, it is the same to them whether thou warn them or do not warn them; they will not believe.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Həqiqətən, kafirləri əzabla qorxutsan da, qorxutmasan da, onlar üçün birdir, iman gətirməzlər.
Süleyman Ateş:
İnkar edenlere gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir; inanmazlar.
Diyanet Vakfı:
Gerçek şu ki, kafir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler.
Erhan Aktaş:
Şu bir gerçektir ki: Kâfirleri(1) uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; îmân etmezler.
Kral Fahd:
Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler.
Hasan Basri Çantay:
Şu muhakkak ki küfr edenleri inzâr etsen de onlarca bir, kendilerini inzâr etmesen de inanmazlar.
Muhammed Esed:
Unutma ki, hakikati inkara şartlanmış olanlar için kendilerini uyarıp uyarmaman fark etmez; onlar inanmazlar.
Gültekin Onan:
Şüphesiz, kafirleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir / aynıdır
Ali Fikri Yavuz:
Muhakkak ki küfre varanlar, (yani iman nurunu şirk karanlığı ve inad yüzünden örtenleri) azâb ile korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir
Portekizce:
Quanto aos incrédulos, tento se lhes dá que os admoestes ou não os admoestes; não crerão.
İsveççe:
MEN FÖR dem som framhärdar i att förneka sanningen är det likgiltigt om du varnar dem eller inte - de vill inte tro.
Farsça:
بی تردید برای کسانی که [به خدا و آیاتش] کافرند مساوی است چه [از عذاب] بیمشان دهی یا بیمشان ندهی، ایمان نمی آورند.
Kürtçe:
بەڕاستی ئەوانەی کە بێ بڕوا بوون بۆ ئەوان چوون یەکە بیان ترسێنیت یان نەیان ترسێنیت ههر بڕوا ناھێنن
Özbekçe:
Албатта, куфр келтирганларга қўрқитасанми-қўрқитмайсанми-барибир, иймон келтирмайдилар.
Malayca:
Sesungguhnya orang-orang kafir (yang tidak akan beriman), sama sahaja kepada mereka: sama ada engkau beri amaran kepadanya atau engkau tidak beri amaran, mereka tidak akan beriman.
Arnavutça:
Me të vërtetë, për ata që janë (këmbëngulës) në mohim, është njësoj si i paralajmërove ti apo nuk i paralajmërove – ata nuk besojnë.
Bulgarca:
За онези, които не повярваха, за тях е все едно дали си ги предупредил, или не си предупредил - те не вярват.
Sırpça:
Онима који не верују доиста је свеједно упозоравао ти њих или не упозоравао, они не верују.
Çekçe:
Však věru je lhostejno pro nevěřící, zda napomínáš je, či nikoliv - stejně neuvěří!
Urduca:
جن لوگوں نے (اِن باتوں کو تسلیم کرنے سے) انکار کر دیا، اُن کے لیے یکساں ہے، خواہ تم انہیں خبردار کرو یا نہ کرو، بہرحال وہ ماننے والے نہیں ہیں
Tacikçe:
Кофиронро Хоҳ битарсони ё натарсони, фарқашон накунад, имон намеоваранд.
Tatarca:
Аллаһуга, Коръәнгә ышанмаган көферләрне Аллаһ ґәзабы белән куркытсаң да, куркытмасаң да бертигез, һич иман китермәсләр.
Endonezyaca:
Sesungguhnya orang-orang kafir, sama saja bagi mereka, kamu beri peringatan atau tidak kamu beri peringatan, mereka tidak juga akan beriman.
Amharca:
እነዚያ የካዱት (ሰዎች) ብታስፈራራቸውም ባታስፈራራቸውም በነርሱ ላይ እኩል ነው፤ አያምኑም፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக எவர்கள் (மன முரண்டாக) நிராகரித்தார்களோ அவர்களை நீர் எச்சரித்தாலும், அல்லது அவர்களை நீர் எச்சரிக்கவில்லையென்றாலும் (அது) அவர்கள் மீது சமம்தான். அவர்கள் நம்பிக்கைகொள்ள மாட்டார்கள்.
Korece:
믿음을 부정하는 사람들은 그대가 그들에게 경고하던 또는 경고하지 아니하던 믿으려 하지 아니하매
Vietnamca:
Quả thật, những ai cố ý phủ nhận đức tin thì cho dù Ngươi có cảnh báo họ hay không thì họ vẫn không tin tưởng.
Ayet Linkleri: