Arapça:
وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ ۚ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى الْخَاشِعِينَ
Çeviriyazı:
veste`înû biṣṣabri veṣṣalâh. veinnehâ lekebîratün illâ `ale-lḫâşi`în.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir de sabırla, namazla yardım isteyin. Şüphesiz bu, (Allah'a) saygılı olanlardan başkasına ağır gelir.
Diyanet İşleri:
Sabır ve namazla Allah'a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına namaz elbette ağır gelir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sabretmek ve namaz kılmak hususunda Allah'tan yardım dileyin. Bunlar ağır ve büyük şeylerdir ama saygılı kimselere göre değil.
Şaban Piriş:
Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin ve Allah için gerçekten bir saygı gösterip kalbi ürperenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir.
Edip Yüksel:
Güçlüklere karşı direnerek (sabır) ve namazla yardım isteyiniz. Elbette bu, halka ağır gelir; ancak saygılı olanlar hariç.
Ali Bulaç:
Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz, huşû duyanların dışındakiler için ağır (bir yük)dır.
Suat Yıldırım:
Sabır göstererek, namazı vesile ederek Allah'tan yardım dileyin! Gerçi bu çok zor bir iştir, fakat içi saygı ile ürperenlere değil. [29, 45]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Sabır ile ve namaz ile yardım isteyiniz. Ve namaz şüphe yok ki ağır bir iştir. Ancak Hak´tan korkanlar için değil.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sabra ve namaza/duaya sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir.
Bekir Sadak:
(45-46) Sabir ve namazla Allah´a siginip yardim isteyin
İbni Kesir:
Sabır ve namazla (Allah´tan) yardım isteyin. Gerçi bu, ağır gelir ama, huşu duyanlara değil.
Adem Uğur:
Sabır ve namaz ile Allah´tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah´a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.
İskender Ali Mihr:
(Allah´tan) sabırla ve namazla istiane (yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah´a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.
Celal Yıldırım:
(45—46) Sabır ve namaz ile (Allah´tan) yardım isteyin. Gerçi bu, Allah´a kavuşacaklarına ve ancak O´na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır.
Tefhim ul Kuran:
Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz, içi saygıyla ürperenlerin dışında kalanlar için bir ağırlıktır.
Fransızca:
Et cherchez secours dans l'endurance et la Salat : certes, la Salat est une lourde obligation, sauf pour les humbles,
İspanyolca:
¡Buscad ayuda en la paciencia y en la azalá! Sí, es algo difícil, pero no para los humildes,
İtalyanca:
Cercate aiuto nella pazienza e nell'adorazione, in verità essa è gravosa, ma non per gli umili
Almanca:
Also helft euch mit Geduld und dem rituellen Gebet! Und gewiß, dies ist sicherlich schwer außer für die Ehrfürchtigen,
Çince:
你们当借坚忍和礼拜而求佑助。礼拜确是一件难事,但对恭敬的人却不难。
Hollandaca:
Roept geduld en gebed ter hulpe; het gebed is licht voor den geloovige.
Rusça:
Обратитесь за помощью к терпению и намазу. Воистину, намаз является тяжким бременем для всех, кроме смиренных,
Somalice:
kaalmaysta samirka iyo salaadda wayna ku wayn tahay salaaddu (ku culustahay) kuwa khushuuca mooyee.
Swahilice:
Na tafuteni msaada kwa kusubiri na kwa kusali; na kwa hakika jambo hilo ni gumu isipokuwa kwa wanyenyekevu,
Uygurca:
سەۋر قىلىش، ناماز ئوقۇش ئارقىلىق (اﷲ تىن) ياردەم تىلەڭلار. ناماز اﷲ تىن قورققۇچىلار (يەنى كەمتەرلىك بىلەن اﷲ قا بويسۇنغۇچىلار) دىن باشقىلارغا ھەقىقەتەن مۇشەققەتلىك ئىشتۇر
Japonca:
忍耐と礼拝によって,(アッラーの)御助けを請い願いなさい。だがそれは,(主を畏れる)謙虚な者でなければ本当こ難かしいこと。
Arapça (Ürdün):
«واستعينوا» اطلبوا المعونة على أموركم «بالصبر» الحبس للنفس على ما تكره «والصلاة» أفردها بالذكر تعظيما لشأنها وفي الحديث (كان صلى الله عليه وسلم إذا حزبه أمر بادر إلى الصلاة) وقيل الخطاب لليهود لما عاقهم عن الإيمان الشره وحب الرياسة فأمروا بالصبر وهو الصوم لأنه يكسر الشهوة والصلاة لأنها تورث الخشوع وتنفي الكبر «وإنها» أي الصلاة «لكبيرة» ثقيلة «إلا على الخاشعين» الساكنين إلى الطاعة.
Hintçe:
और (मुसीबत के वक्त) सब्र और नमाज़ का सहारा पकड़ो और अलबत्ता नमाज़ दूभर तो है मगर उन ख़ाक़सारों पर (नहीं) जो बख़ूबी जानते हैं
Tayca:
และพวกเจ้าจงอาศัยความอดทน และการละหมาดเถิด และแท้จริงการละหมาดนั้นเป็นสิ่งใหญ่โต นอกจากบรรดาผู้ที่นอบน้อมถ่อมตนเท่านั้น
İbranice:
התאזרו בסבלנות ובתפילה (נגד כל רעה,) אומנם קשה הדבר (הקמת התפילה,) אך, לא ליראים (מאלוהים)
Hırvatça:
Tražite sebi pomoć u strpljenju i namazu. To je doista teško, osim poniznima,
Rumence:
Cereţi ajutor cu răbdare şi prin rugăciune! Este greu, însă nu şi pentru cei smeriţi,
Transliteration:
WaistaAAeenoo bialssabri waalssalati wainnaha lakabeeratun illa AAala alkhashiAAeena
Türkçe:
Sabra ve namaza/duaya sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir.
Sahih International:
And seek help through patience and prayer, and indeed, it is difficult except for the humbly submissive [to Allah]
İngilizce:
Nay, seek (Allah's) help with patient perseverance and prayer: It is indeed hard, except to those who bring a lowly spirit,-
Azerbaycanca:
(Müsibət vaxtında) səbr etmək və namaz qılmaqla (Allahdan) kömək diləyin! Bu, ağır iş olsa da, (Allaha) itaət edənlər üçün ağır deyildir.
Süleyman Ateş:
Sabırla, namazla Allah'tan yardım dileyin, şüphesiz bu, (Allah'a) saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir.
Diyanet Vakfı:
Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.
Erhan Aktaş:
Sabır(1) ve salâtla(2) yardım isteyin. Kuşkusuz bu içtenlikle itaat edenlerden başkasına ağır gelir.
Kral Fahd:
Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz bu, huşu duyan (Allah’a saygıdan kalbi ürperen) ların dışındakilere zor (bir görev) dur.
Hasan Basri Çantay:
Hem sabır (ve sebat) ile, hem namazla (Hakdan) yardım isteyin. (Gerçi) bu, elbette büyük (ağır ve çetin bir şey) dir. Ancak (Allaha karşı) yüksek saygı gösterenlere göre öyle değil.
Muhammed Esed:
(Ey müminler!) Sabır ve namazla yardım dileyin: Bu, tam bir sığınma duygusu içinde yürekten Allah´a yönelenler dışında herkes için zor bir iştir.
Gültekin Onan:
Sabır ve namazla yardım isteyin (veste´ıynu). Elbette bu, huşu duyanların / huşu sahiplerinin / saygılı olanların (E.Yüksel) (alel-haşiiyne) dışındakilere ağır gelir (lekebiyretün).
Ali Fikri Yavuz:
Bir de sabır ve namazla Allah’dan yardım isteyin
Portekizce:
Amparai-vos na perseverança e na oração. Sabei que ela (a oração) é carga pesada, salvo para os humildes,
İsveççe:
Sök med tålamod [Guds] hjälp i bönen! Det är förvisso en svår [väg] utom för de ödmjuka,
Farsça:
از صبر و نماز [برای حل مشکلات خود و پاک ماندن از آلودگی ها و رسیدن به رحمت حق] کمک بخواهید و بی تردید این کار جز بر کسانی که در برابر حق قلبی فروتن دارند دشوار و گران است.
Kürtçe:
پەنا ببەنە بەرئارام گرتن ونوێژکردن (بۆ بە مەبەستەکانتان) وە بێگومان نوێژ (ئەرکێکی) گەورەو گرانە مەگەر لای ئەوانە نەبێ کە لەخوا ئەترسن و (خۆیان بەزل نازانن)
Özbekçe:
Сабр ва намоз ила ёрдам сўранг. Ва, албатта, у нафси синиқлардан бошқаларга жуда катта ишдир. (Биз ёрдам сўранг деб таржима қилган ибора араб тилида "истаъийну" деб келган. Бу сўзнинг маъноси бир ишга уриниб туриб, яна қўшимча ёрдам сўрашни англатади. Демак, мусулмон киши ҳар бир ишга астойдил уринади ва шу уриниш билан бирга, Аллоҳдан ёрдам сўрайди. Сабр ҳам, кўпчилик хаёл қилганидай салбий маънода, яъни, нима бўлса ҳам сабр қиляпман, деб жим-ҳаракатсиз туриш эмас, балки Аллоҳнинг айтганини бажариш жараёнида дуч келадиган машаққатларни енгишдаги сабрдир. Энг бош сабр ҳавою нафсни, роҳат-фароғатни, мансабни тарк қилиб, Аллоҳнинг айтганига юришга чидамдир.)
Malayca:
Dan mintalah pertolongan (kepada Allah) dengan jalan sabar dan mengerjakan sembahyang; dan sesungguhnya sembahyang itu amatlah berat kecuali kepada orang- orang yang khusyuk;
Arnavutça:
Ndihmoni vetes me durim e me namaz, e kjo është njëmend vështirë pos për ata që i përulen Zotit, të cilët janë të bindur se do të dalin para Zotit dhe me të vërtetë do të kthehen tek Ai.
Bulgarca:
И искайте помощта [на Аллах] с търпение и молитва! Тя наистина е трудна, ала не и за смирените,
Sırpça:
Помозите се стрпљењем и молитвом, а то је, заиста, тешко, осим понизнима,
Çekçe:
Hledejte pomoc v trpělivosti a v modlitbě! To věc je věru velmi obtížná, kromě pro pokorné,
Urduca:
صبر اور نماز سے مدد لو، بیشک نماز ایک سخت مشکل کام ہے
Tacikçe:
Аз сабр ва намоз ёрӣ ҷӯед. Ва ин ду, коре душворанд, ҷуз барои аҳли хушӯъ (хоксорон, фурӯтанон).
Tatarca:
Авырлыкны күтәрергә чыдамлы булып, вә намаз укып Аллаһудан ярдәм сорагыз! Намазларны вакытында үтәп бару, әлбәттә, авыр йөктер, мәгәр авыр булмас, Аллаһудан курыккан һәм рәхмәтен өмет иткән тәкъва кешеләргә.
Endonezyaca:
Jadikanlah sabar dan shalat sebagai penolongmu. Dan sesungguhnya yang demikian itu sungguh berat, kecuali bagi orang-orang yang khusyu',
Amharca:
በመታገስና በሶላትም ተረዱ፡፡ እርሷም (ሶላት) በፈሪዎች ላይ እንጅ በሌላው ላይ በእርግጥ ከባድ ናት፡፡
Tamilce:
இன்னும், நீங்கள் பொறுமையாக இருந்தும் தொழுதும் (அல்லாஹ்விடம்) உதவி கோருங்கள். இன்னும், நிச்சயமாக அது (-தொழுகை) பளுவானதுதான், உள்ளச்சமுடையோர் மீதே தவிர.
Korece:
인내와 예배로써 구원하라 실로 그것은 겸손한 마음이 없는 사람에게는 힘든 일이라
Vietnamca:
Các ngươi hãy cầu xin sự phù hộ bằng tấm lòng kiên nhẫn và lễ nguyện Salah. Quả thật lễ nguyện Salah chắn hẳn là điều nặng nề và khó khăn nhưng đối với những người thực sự kính sợ (Allah thì nó không khó khăn và nặng nề chút nào).
Ayet Linkleri: