Arapça:
قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمِيعًا ۖ فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَن تَبِعَ هُدَايَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Çeviriyazı:
ḳulne-hbiṭû minhâ cemî`â. feimmâ ye'tiyenneküm minnî hüden femen tebi`a hüdâye felâ ḫavfün `aleyhim velâ hüm yaḥzenûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlara dedik ki: "Hepiniz oradan inin. Size benim tarafımdan bir hidayet rehberi geldiğinde, kim o hidayetçimin izinde giderse, onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Diyanet İşleri:
İnin oradan hepiniz, tarafımdan size bir yol gösteren gelecektir; Benim yoluma uyanlar için artık korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir dedik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Dedik ki: Hepiniz de cennetten inin. Fakat benden size bir doğru yol gösterici geldi mi o doğru yolu gösterenin izinden gidenlere ne korku vardır, ne hüzün.
Şaban Piriş:
Hepiniz oradan inin, dedik. Tarafımdan size bir hidayet gelecektir; benim hidayetime uyan kimselere hiçbir korku yoktur ve onlar üzülecek de değillerdir.
Edip Yüksel:
Oradan topluca ininiz," dedik, "Benden size bir yol gösterici geldiği zaman, o yol göstericiye uyanlar için artık bir korku yok ve onlar üzülmeyecekler.
Ali Bulaç:
Dedik ki: "Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size Benden bir hidayet geldiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır."
Suat Yıldırım:
-Dedik ki: “İnin oradan hepiniz! Artık ne zaman Ben'den size doğru yolu gösteren rehber gelir de kim ona uyarsa, onlara hiç bir korku olmayacak, hiç üzülmeyecekler de. İnkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlar ise cehennemliktirler, hem de orada ebedî kalacaklardır.” [20,123; 7,24-35]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedik ki: «O cennetten hepiniz aşağıya ininiz. Eğer benim tarafımdan size bir hidâyet gelir de her kim hidâyetime tâbi olursa artık onlar için bir korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmayacaktır.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Hepiniz oradan aşağı inin. dedik. Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederle de yüzyüze gelmeyeceklerdir.
Bekir Sadak:
«nin oradan hepiniz, tarafimdan size bir yol gosteren gelecektir
İbni Kesir:
Dedik ki
Adem Uğur:
Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.
İskender Ali Mihr:
Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.”
Celal Yıldırım:
(Evet) İnin oradan hepiniz! dedik. Benden size bir hidâyet (doğru yolu gösteren kitap ya da peygamber) gelecek olursa, artık kim hidâyetime uyarsa, onlara ne bir korku vardır ne de onlar mahzun olurlar.
Tefhim ul Kuran:
Dedik ki: «Oradan tümünüz inin. Artık, ne zaman size benden bir hidayet gelir de, kim benim hidayetime uyarsa, onlar için ne bir korku vardır, ne de mahzun olacaklardır.»
Fransızca:
- Nous dîmes : "Descendez d'ici, vous tous ! Toutes les fois que Je vous enverrai un guide , ceux qui [le] suivront n'auront rien à craindre et ne seront point affligés".
İspanyolca:
Dijimos: «¡Descended todos de él! Si. pues, recibís de Mí una dirección, quienes sigan Mi dirección no tendrán que. temer y no estarán tristes.
İtalyanca:
Dicemmo: "Andatevene via tutti [quanti]! Se mai vi giungerà una guida da parte Mia, coloro che la seguiranno non avranno nulla da temere e non saranno afflitti
Almanca:
WIR sagten: "Steigt davon allesamt ab! Und wenn euch von Mir Rechtleitung erreicht, so wird es um diejenigen, die Meiner Rechtleitung folgen, weder Angst geben, noch werden sie traurig sein."
Çince:
我说:你们都从这里下去吧!我的引导如果到达你们,那末,谁遵守我的引导,谁在将来没有恐惧,也不愁。
Hollandaca:
Wij zeiden: Verwijdert u van hier, Ik zal u eene leiding geven; wie deze leiding volgt, zal vrees noch droefheid kennen.
Rusça:
Мы сказали: "Низвергнитесь отсюда все!" Если к вам явится руководство от Меня, то те, которые последуют за Моим руководством, не познают страха и не будут опечалены.
Somalice:
waxaan ku nidhi ka hoobta xaggeeda dhamaantiin, hadduu idiinka yi-maaddo xaggayga hanuun ruuxii raaca hanuunka cabsi korkiisa ma ahaato iyo murug midna.
Swahilice:
Tukasema: Shukeni nyote; na kama ukikufikieni uwongofu utokao kwangu, basi watakao fuata uwongofu wangu huo haitakuwa khofu juu yao wala hawatahuzunika.
Uygurca:
(ئۇلارغا) «ھەممىڭلار بۇ يەردىن چۈشۈڭلار، سىلەرگە مەن تەرەپتىن بىر يول كۆرسەتكۈچى (يەنى پەيغەمبەر) كېلىدۇ، يولۇمغا ئەگەشكەنلەرگە (ئاخىرەتتە) قورقۇنچ ۋە غەم - قايغۇ بولمايدۇ» دېدۇق
Japonca:
われは言った。「あなたがたは皆ここから落ちて行け。やがてあなたがたに必ずわれの導きが恵まれよう。そしてわれの導きに従う者は,恐れもなく憂いもないであろう。
Arapça (Ürdün):
«قلنا اهبطوا منها» من الجنة «جميعاً» كرره ليعطف عليه «فإما» فيه إدغام نون إن الشرطية في ما الزائدة «يأتينكم مني هدىً» كتاب ورسول «فمن تبع هداي» فآمن بي وعمل بطاعتي «فلا خوف عليهم ولا هم يحزنون» في الآخرة بأن يدخلوا الجنة.
Hintçe:
(और जब आदम को) ये हुक्म दिया था कि यहाँ से उतर पड़ो (तो भी कह दिया था कि) अगर तुम्हारे पास मेरी तरफ़ से हिदायत आए तो (उसकी पैरवी करना क्योंकि) जो लोग मेरी हिदायत पर चलेंगे उन पर (क़यामत) में न कोई ख़ौफ होगा
Tayca:
เราได้กล่าว่า พวกเจ้าจงออกไปทั้งหมด จากสวนนั้น แล้วหากมีคำแนะนำจากข้ามายังพวกเจ้าแล้ว ผู้ใดที่ปฏิบัติตามคำแนะนำของข้า ก็ไม่มีความกลัวใด ๆ แก่พวกเขา และทั้งพวกเขาก็จะไม่เสียใจ
İbranice:
אמרנו (צווינו) ':רדו ממנו כולכם (גן העדן,) ואולם אם אתם מקבלים ממני הדרכה אל הדרך הישרה, הן, כל ההולך בדרכי הישרה, לא יידע מורא ולא יצטער
Hırvatça:
Mi rekosmo: "Silazite iz njega svi! Od Mene će vam Uputa dolaziti, a oni koj Uputu Moju budu slijedili, ničega se neće bojati, niti će za bilo čim tugovati."
Rumence:
Noi am spus: “Coborâţi cu toţii! Călăuzire vă va veni de la Mine.” Nici teamă şi nici mâhnire nu vor cunoaşte cei care vor urma călăuzirea Mea.
Transliteration:
Qulna ihbitoo minha jameeAAan faimma yatiyannakum minnee hudan faman tabiAAa hudaya fala khawfun AAalayhim wala hum yahzanoona
Türkçe:
"Hepiniz oradan aşağı inin." dedik. Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiçbir korku yoktur. Onlar kederle de yüzyüze gelmeyeceklerdir.
Sahih International:
We said, "Go down from it, all of you. And when guidance comes to you from Me, whoever follows My guidance - there will be no fear concerning them, nor will they grieve.
İngilizce:
We said: "Get ye down all from here; and if, as is sure, there comes to you Guidance from me, whosoever follows My guidance, on them shall be no fear, nor shall they grieve.
Azerbaycanca:
Biz (onlara) dedik: “Hamınız buradan (yer üzünə) enin! Mənim tərəfimdən sizə bir hidayət (peyğəmbər və Kitab) gəldiyi zaman Mənim hidayətimə tabe olanlara (axirət əzabından) heç bir qorxu yoxdur və onlar (qiyamətdə) qəmgin olmazlar”.
Süleyman Ateş:
Hepiniz oradan inin, dedik, "Yalnız (iyi bilin ki) size benden bir hidayet geldiği zaman, kimler benim hidayetime uyarsa artık onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Diyanet Vakfı:
Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tabi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.
Erhan Aktaş:
“Hepiniz oradan inin(1) dedik. Ben’den bir hidâyet(2) geldiğinde kim hidâyetime uyarsa, artık onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Kral Fahd:
Dedik ki: Hepiniz oradan inin! Eğer benden size bir hidâyet gelir de her kim hidâyetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.
Hasan Basri Çantay:
(Evet, öyle) Dedik: Hepiniz oradan inin. Sonra size benden bir hidâyet (ci rehber) gelir de kim benim hidâyetimin izince giderse artık onlara hiçbir korku (ve tehlike) yokdur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.
Muhammed Esed:
Biz, "Hepiniz buradan çıkıp gidin!" dedikse de size yol göstericiliğimiz devam edecektir: ve Benim yol gösterici mesajlarıma uyanlar için artık ne korku vardır, ne de üzüntü;
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Biz onlara: “- Hepiniz cennetten inin! Benden size bir hidayet (Peygamber ve kitab) gelince, biliniz ki, benim bu hidayetime tâbi ve bağlı olanlar için aslâ korku yoktur
Portekizce:
E ordenamos: Descei todos aqui! Quando vos chegar de Mim a orientação, aqueles que seguirem a Minha orientação nãoserão presas do temor, nem se atribularão.
İsveççe:
Ja, Vi sade: "Bort, alla, härifrån! Men vägledning skall helt visst komma er till del, och de som följer Min vägledning skall inte känna fruktan och ingen sorg skall tynga dem.
Farsça:
گفتیم: همگی از آن [مرتبه و مقام] فرود آیید؛ چنانچه از سوی من هدایتی برای شما آمد، پس کسانی که از هدایتم پیروی کنند نه ترسی بر آنان است و نه اندوهگین شوند.
Kürtçe:
ووتمان: ھەموو بچنە خوارەوە لە بەھەشت ئەمجا ئەگەر لەمنەوە ڕێنمونی یەکتان بۆ ھات ئەو کەسەی دوای ڕێنموونیی من کەوت نە ترسیان لەسەرەو نەخەم دەخۆن
Özbekçe:
Биз: "Ундан ҳаммангиз тушинг, бас, Мендан сизга ҳидоят келажак. Ким Менинг ҳидоятимга эргашса, уларга хавф йўқ ва улар хафа ҳам бўлмаслар", дедик.
Malayca:
Kami berfirman lagi: "Turunlah kamu semuanya dari syurga itu! Kemudian jika datang kepada kamu petunjuk dariKu (melalui Rasul-rasul dan Kitab-kitab yang diturunkan kepada mereka), maka sesiapa yang mengikuti petunjukKu itu nescaya tidak ada kebimbangan (dari sesuatu yang tidak baik) terhadap mereka, dan mereka pula tidak akan berdukacita".
Arnavutça:
Ne u kemi thënë: “Zbritni të gjithë prej (xhennetit) tij. Juve me të vërtetë do t’ju vijë një dirigjues prej meje dhe ata që i përmbahen dirigjimit Tim nuk do të kenë frigë dhe nuk do të hidhërohen.
Bulgarca:
Казахме: “Напуснете оттук всички! И дойде ли при вас напътствие от Мен, за онези, които последват Моето напътствие, не ще има страх и не ще скърбят.
Sırpça:
Ми рекосмо: "Силазите из њега сви! Од Мене ће вам Упута долазити, а они који Упуту Моју буду следили, ничега се неће бојати, нити ће за било чим туговати."
Çekçe:
Pravili jsme: 'Odejděte odtud všichni! A až k vám přijde ode Mne správné vedení, ti, kdož následovat budou vedení Mé, nemusí se bát a nebudou zarmouceni.
Urduca:
ہم نے کہا کہ، "تم سب یہاں سے اتر جاؤ پھر جو میری طرف سے کوئی ہدایت تمہارے پاس پہنچے، تو جو لوگ میر ی ہدایت کی پیروی کریں گے، ان کے لیے کسی خوف اور رنج کا موقع نہ ہوگا
Tacikçe:
Гуфтем: «Ҳама аз биҳишт поён шавед: пас агар аз ҷониби Ман роҳнамоӣ бароятон омад, бар онҳо, ки аз роҳнамоии Ман пайравӣ кунанд, биме нахоҳад буд ва худ андӯҳнок намешаванд».
Tatarca:
Без әйттек: "Барчагыз да җәннәттән чыгып җиргә иңегез!" Әмма минем сезгә туры юлга күндерүче сүзләр, әлбәттә, килер, Минем сүзләремә ияргән затка курку һәм кайгы булмас.
Endonezyaca:
Kami berfirman: "Turunlah kamu semuanya dari surga itu! Kemudian jika datang petunjuk-Ku kepadamu, maka barang siapa yang mengikuti petunjuk-Ku, niscaya tidak ada kekhawatiran atas mereka, dan tidak (pula) mereka bersedih hati".
Amharca:
«ሁላችሁም ኾናችሁ ከርሷ ውረዱ፡፡ ከኔም የኾነ መመሪያ ቢመጣላችሁ ወዲያውኑ መመሪያዬን የተከተለ ሰው በነሱ ላይ ፍርሃት የለባቸውም፤ እነሱም አያዝኑም» አልናቸው፡፡
Tamilce:
நாம் கூறினோம்: “நீங்கள் அனைவரும் இதிலிருந்து இறங்குங்கள். ஆக, என்னிடமிருந்து உங்களுக்கு நேர்வழி நிச்சயமாக வரும். ஆக, எவர்கள் என் நேர்வழியைப் பின்பற்றினார்களோ அவர்கள் மீது அச்சமில்லை. இன்னும், அவர்கள் கவலைப்பட மாட்டார்கள்.
Korece:
하나님이 그들에게 말씀하사모두 세상으로 내려가 살라 복음 을 내려 보낼 것이라 이를 따르는사람은 두려움도 슬픔도 없을 것 이라
Vietnamca:
TA phán: “Tất cả các ngươi (vợ chồng Adam và Iblis) hãy đi xuống khỏi nơi đó (Thiên Đàng). Rồi khi nào có chỉ đạo từ nơi TA đến với các ngươi, ai biết đi theo chỉ đạo của TA thì họ sẽ không lo và sẽ không buồn phiền.”
Ayet Linkleri: