Arapça:
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُا الضَّلَالَةَ بِالْهُدَىٰ فَمَا رَبِحَت تِّجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ
Çeviriyazı:
ülâike-lleẕîne-şteravu-ḍḍalâlete bilhüdâ. femâ rabiḥat ticâratühüm vemâ kânû mühtedîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da, ticaretleri kâr etmedi, doğru yolu da bulamadılar.
Diyanet İşleri:
Onlar, doğruluk yerine sapıklığı aldılar da alışverişleri kar getirmedi; doğru yolu bulamamışlardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlardır doğru yolu satıp azgınlığı alanlar. Alışverişlerinden faydalanmadıkları gibi bir kazanç yolu da tutmamışlardır.
Şaban Piriş:
Onlar, hidayet yerine sapıklığı satın aldılar da alışverişleri kâr getirmedi ve doğru yolu bulanlar olmadılar.
Edip Yüksel:
Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın aldı. Ticaretleri ne kâr bırakır, ne de onları gerçeğe ulaştırır.
Ali Bulaç:
İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alış-verişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır.
Suat Yıldırım:
İşte onlar hidâyeti verip, dalâlet satın aldılar. Ama bu, kârlı bir ticaret olmadı. Çünkü kâr yolunu tutmadılar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar (o münafıklar) o kimselerdir ki, hidâyet mukabilinde dalâleti satın almışlardır. Onların bu ticaretleri bir kazanç temin etmemiştir. Ve onlar hidâyete ermiş kimseler değildir.
Yaşar Nuri Öztürk:
İşte bunlar, doğruluk ve aydınlığı verip karanlık ve sapıklığı satın aldılar da ticaretleri hiçbir kazanç sağlamadı. Bir yol-yordama girebilmiş de değillerdir.
Bekir Sadak:
Onlar, dogruluk yerine sapikligi aldilar da alisverisleri kar getirmedi
İbni Kesir:
Onlar
Adem Uğur:
İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir.
İskender Ali Mihr:
İşte onlar, o kimselerdir ki
Celal Yıldırım:
İşte onlar öyle kimselerdir ki, doğru yola karşılık sapıklığı satın almışlardır. Bu alış verişleri kendilerine kâr sağlamamıştır
Tefhim ul Kuran:
İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır
Fransızca:
Ce sont eux qui ont troqué le droit chemin contre l'égarement. Eh bien, leur négoce n'a point profité. Et ils ne sont pas sur la bonne voie.
İspanyolca:
Ésos son los que han trocado la Dirección por el extravío. Por eso, su negocio no ha resultado lucrativo y no han sido bien dirigidos.
İtalyanca:
Sono quelli che hanno scambiato la retta Guida con la perdizione. Il loro è un commercio senza utile e non sono ben guidati.
Almanca:
Diese sind diejenigen, die das Abirren gegen die Rechtleitung eintauschten, so war weder ihr Handel gewinnbringend, noch waren sie rechtgeleitet.
Çince:
这等人,以正道换取迷误,所以他们的交易并未获利,他们不是遵循正道的。
Hollandaca:
Zij zijn het, die de dwaling voor de munt der waarheid gekocht hebben; maar hun handel heeft hun geen winst opgebracht; want zij zijn van den rechten weg afgedwaald.
Rusça:
Они - те, которые купили заблуждение за верное руководство. Но сделка не принесла им прибыли, и они не последовали прямым путем.
Somalice:
kuwaase waxay ku gateen haadida hanuunka, mana ribxin (faa'iidin) ganacsigoodu mana hanuunsana.
Swahilice:
Hao ndio walio nunua upotofu kwa uwongofu; lakini biashara yao haikupata tija, wala hawakuwa wenye kuongoka.
Uygurca:
ئەنە شۇلار ھىدايەتنى بېرىپ گۇمراھلىقنى ئالدى. شۇڭا سودىسى پايدا كەلتۈرمىدى، ئۇلار ھىدايەت تاپقۇچى بولمىدى
Japonca:
これらの者は導きの代わりに,迷いを購った者で,かれらの取引は利益なく,また決して正しく導かれるい。
Arapça (Ürdün):
«أولئك الذين اشتروا الضلالة بالهدى» أي استبدلوها به «فما ربحت تجارتهم» أي ما ربحوا فيها بل خسروا لمصيرهم إلي النار المؤبدة عليهم «وما كانوا مهتدين» فيما فعلوا.
Hintçe:
यही वह लोग हैं जिन्होंने हिदायत के बदले गुमराही ख़रीद ली, फिर न उनकी तिजारत ही ने कुछ नफ़ा दिया और न उन लोगों ने हिदायत ही पाई
Tayca:
ชนเหล่านี้คือผู้ที่ซื้อทางหลงผิด ด้วยทางที่ถูก ดังนั้น การค้าของพวกเขาจึงไม่ได้กำไร และทั้งพวกเขาก็ไม่เคยเป็นผู้รับเอาทางที่ถูกต้อง
İbranice:
אלה הם אשר רכשו את התעיה במקום היושר, עסקתם לא הביאה להם כל רווח, ולא היו מודרכים
Hırvatça:
To su oni koji su zabludu uzeli umjesto Upute, ali im njihova trgovina neće donijeti dobiti, jer oni Uputu nisu slijedili.
Rumence:
Ei sunt cei care au cumpărat rătăcirea cu preţul călăuzirii. Negoţul lor nu este în câştig, căci ei nu sunt călăuziţi.
Transliteration:
Olaika allatheena ishtarawoo alddalalata bialhuda fama rabihat tijaratuhum wama kanoo muhtadeena
Türkçe:
İşte bunlar, doğruluk ve aydınlığı verip karanlık ve sapıklığı satın aldılar da ticaretleri hiçbir kazanç sağlamadı. Bir yol-yordama girebilmiş de değillerdir.
Sahih International:
Those are the ones who have purchased error [in exchange] for guidance, so their transaction has brought no profit, nor were they guided.
İngilizce:
These are they who have bartered Guidance for error: But their traffic is profitless, and they have lost true direction,
Azerbaycanca:
Onlar doğru yol əvəzində əyri yolu satın almış kəslərdir. Onların alveri xeyir getirmədi və haqq yolu da tapmadılar.
Süleyman Ateş:
İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri kar etmedi, doğru yolu da bulamadılar.
Diyanet Vakfı:
İşte onlar, hidayete karşılık dalaleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir.
Erhan Aktaş:
Onlar, doğru yola karşılık sapkınlığı satın almışlardır. Bu ticaretlerinde bir kazanç yoktur. Ve doğru yolu bulamamışlardır.
Kral Fahd:
İşte, hidâyete karşılık sapıklığı satın alanlar onlardır. Fakat onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri doğru yolu da bulamamışlardır.
Hasan Basri Çantay:
Onlar o kimselerdir ki doğru yolu bırakıp sapkınlığı (eğri yolu) satın almışlardır. Demek, alış verişleri onlara kazanç sağlamamış, onlar doğru yolu da bulmamışlardır.
Muhammed Esed:
(Çünkü) onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlar, ama ne (bu) ticaretleri onlara fayda sağlamış, ne de (başka bir şekilde) hidayet bulmuşlardır.
Gültekin Onan:
İşte bunlar hidayet karşılığında sapıklığı (dalaleti) satın almışlardır. Fakat bu ticaretleri bir yarar (kar) sağlamamış / getirmemiş, hidayeti de bulamamışlardır.
Ali Fikri Yavuz:
Bunlar, o kimselerdir ki, hidayete karşılık dalâleti (sapıklığı, cehennemi) satın almışlardır. Onların ticareti kâr etmemiş ve doğru yolu da bulamamışlardır.
Portekizce:
São os que trocaram a orientação pelo extravio; mas tal troca não lhes trouxe proveito, nem foram iluminados.
İsveççe:
De har bytt bort [Guds] vägledning mot villfarelse och de har inte vunnit på sin byteshandel och är [nu] helt utan vägledning.
Farsça:
آنان کسانی هستند که گمراهی را به جای هدایت خریدند، پس تجارتشان سود نکرد و از راه یافتگان [به سوی حق] نبودند.
Kürtçe:
ئەمانە ئەوانەن کە گومڕاییان کڕی بە ڕێنمونیی جا نە بازرگانی یەکەیان قازانجی کردو نە ڕێبازی ڕاستیان گرت
Özbekçe:
Ана ўшалар, ҳидоятга залолатни сотиб олганлардир. Ва тижоратлари фойда келтирмади ҳамда ҳидоят топганлардан бўлмадилар. (Ушбу оятда Аллоҳ таоло мунофиқлар ҳидоятни қўйиб залолат-адашиш йўлини ихтиёр қилганликларини илоҳий таъбирлар билан баён қилмоқда. Агар улар хоҳласалар, ҳидоят қўлларига теккан эди, ундан фойдаланиб юрсалар бўлар эди. Пайғамбар алайҳиссалом бошқалар қатори уларни ҳам даъват қилган эдилар. Аммо улар ҳидоятни бой бериб, залолатни танладилар. Яъни, ҳидоятга залолатни сотиб олдилар. Аммо уларнинг бу тижорат-савдолари фойда келтирмади. Шу билан бирга, улар ҳидоятда-тўғри йўлда юрувчилардан бўлмадилар. Имом Бухорий Абу Ҳурайра розийаллоҳу анҳудан ривоят қилган ҳадисда Пайғамбаримиз алайҳиссалом: "Мунофиқнинг белгиси учдир: гапирса ёлғон гапиради, ваъда берса, сўзида турмайди ва омонатга хиёнат қилади", деганлар. Шунингдек, Имом Бухорий Ибн Амр розийаллоҳу анҳудан ривоят қилган ҳадисда: "Тўрт нарса бор, кимда улар бўлса, тўлиқ мунофиқ бўлади. Кимда улардан бир хислат бўлса, уни ташлагунча, нифоқнинг хислатларидан бири у кишида туради. Омонатга хиёнат қилади, ёлғон гапиради, аҳд қилса, алдайди ва тортишса, фожирлик қилади", дейилган.)
Malayca:
Mereka itulah orang-orang yang membeli kesesatan dengan meninggalkan petunjuk; maka tiadalah beruntung perniagaan mereka dan tidak pula mereka beroleh petunjuk hidayah.
Arnavutça:
Ata janë prej atyre që kanë blerë (zgjedhur) rrugën e gabuar, në vend të së vërtetës. Tregtia atyre nuk u solli kurrfarë dobie, dhe as nuk janë orientuar në rrugë të drejtë.
Bulgarca:
Тези са, които купуват заблудата вместо напътствието. Ала нито търговията им печели, нито са на правия път.
Sırpça:
То су они који су заблуду узели уместо Упуте, али им њихова трговина неће донети добити, јер они Упуту нису следили.
Çekçe:
To jsou ti, kdož koupili blud za správné vedení, však obchod jejich jim nepřinesl zisk a po správné cestě se neubírají.
Urduca:
یہ وہ لوگ ہیں جنہوں نے ہدایت کے بدلے گمراہی خرید لی ہے، مگر یہ سودا ان کے لیے نفع بخش نہیں ہے اور یہ ہرگز صحیح راستے پر نہیں ہیں
Tacikçe:
Инҳо гумроҳиро ба ҳидоят хариданд, пас тоҷираташон суд накард ва дар шумори ҳидоятёфтагон дарнаёмадаанд.
Tatarca:
Шул монафикълар туры юлны ташлап, адашу юлын алдылар. Аларга бозык сәүдәләре уңыш һәм файда бирмәде, һәм алар туры юлга күнелүче дә булмадылар.
Endonezyaca:
Mereka itulah orang yang membeli kesesatan dengan petunjuk, maka tidaklah beruntung perniagaan mereka dan tidaklah mereka mendapat petunjuk.
Amharca:
እነዚህ እነዚያ ስህተትን በቅንነት የገዙ ናቸው፡፡ ንግዳቸውም አላተረፈችም፤ ቀጥተኞችም አልኾኑም፡፡
Tamilce:
அவர்கள் எத்தகையோர் என்றால் நேர்வழிக்குப் பதிலாக வழிகேட்டை விலைக்கு வாங்கினார்கள். ஆகவே, அவர்களின் வியாபாரம் இலாபமடையவில்லை. இன்னும், அவர்கள் நேர்வழி பெற்றவர்களாக இருக்கவில்லை.
Korece:
그들은 진실을 팔고 허위를사니 그들의 장사가 홍할리 없으 며 인도받지 못하리라
Vietnamca:
Đó là những kẻ đã mua sự lầm lạc bằng sự chỉ đạo, do đó, cuộc đổi chác của họ chẳng mang lại lợi ích gì cho họ, và họ không được hướng dẫn.
Ayet Linkleri: