Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

15

Ayet No: 

22

Sayfa No: 

3

Nüzûl Yeri: 

Nüzûl Yılı: 

Arapça: 

اللَّهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ

Çeviriyazı: 

allâhü yestehziü bihim veyemüddühüm fî ṭugyânihim ya`mehûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde serserice dolaşmalarına mühlet verir.

Diyanet İşleri: 

Onlarla Allah alay eder ve taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Allah onlarla alay eder, taşkınlıklarında, azgınlıklarında başı boş dolaşsınlar diye mühlet verir onlara.

Şaban Piriş: 

Allah da onlarla alay eder ve onları taşkınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakır.

Edip Yüksel: 

ALLAH da, taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakarak onlarla alay eder.

Ali Bulaç: 

(Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır.

Suat Yıldırım: 

Allah da kendileriyle alay eder ve azgınlıklarında onlara mühlet verir; böylece onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Allah Teâlâ ise onlar ile istihzâ eder. Onları kendi azgınlıklarında şaşkın bir halde bırakır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah onlarla alay ediyor ve onları, kendi azgınlıkları içinde bocalar bir halde sürüklüyor.

Bekir Sadak: 

Onlarla Allah alay eder ve taskinliklari icinde bocalar durumda birakir.

İbni Kesir: 

Allah da onlarla istihza eder ve azgınlıklarında şaşkın bir halde dolaştırır.

Adem Uğur: 

Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.

İskender Ali Mihr: 

Allah da onlarla istihza (alay) eder ve onlara mühlet verir. Kendi azgınlıkları (isyanları) içinde bocalarlar.

Celal Yıldırım: 

Allah onlarla alay eder de kendilerini taşkınlıkları içinde bocalar şekilde bırakır.

Tefhim ul Kuran: 

Allah da onlarla alay eder ve tuğyan (azgınca taşkınlık) ları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre verir.

Fransızca: 

C'est Allah qui Se moque d'eux et les endurcira dans leur révolte et prolongera sans fin leur égarement.

İspanyolca: 

Alá les devolverá la broma y les dejará que persistan en su rebeldía, errando ciegos.

İtalyanca: 

Allah si burla di loro, lascia che sprofondino nella ribellione, accecati.

Almanca: 

ALLAH vergilt ihnen ihren Spott und läßt sie in ihrer Maßlosigkeit bestärken - sie bleiben verblendet.

Çince: 

真主将用他们的愚弄还报他们,将任随他们彷徨於悖逆之中。

Hollandaca: 

Maar God zal met hen spotten: Hij zal hen langen tijd in hunne dwaling laten, onzeker heen en weder geslingerd.

Rusça: 

Аллах поиздевается над ними и увеличит их беззаконие, в котором они скитаются вслепую.

Somalice: 

Eebaa ja abaal marin Jees jeeska, wuxuuna u siyaadin kibirkooda iyo Baadidooda, iyagoo ku dhexwareeri.

Swahilice: 

Mwenyezi Mungu atawadhihaki wao na atawawacha katika upotofu wao wakitangatanga ovyo.

Uygurca: 

مەسخىرە قىلغانلىقلىرى ئۈچۈن اﷲ ئۇلارنى جازالايدۇ، ئۇلارنى گۇمراھلىقلىرىدا قويۇپ بېرىدۇكى، ئۇلار تېڭىرقىغان ھالدا يۈرۈشىدۇ

Japonca: 

だがアッラーは,このような連中を愚弄し,不信心のままに放置し,当てもなくさ迷わせられる。

Arapça (Ürdün): 

«الله يستهزئ بهم» يجازيهم باستهزائهم «ويمدهم» يُمهلهم «في طغيانهم» بتجاوزهم الحد بالكفر «يعمهون» يترددون تحيراً حال.

Hintçe: 

(वह क्या बनाएँगे) खुदा उनको बनाता है और उनको ढील देता है कि वह अपनी सरकशी में ग़लत पेचाँ (उलझे) रहें

Tayca: 

อัลลอฮฺจะทรงเย้ยหยันพวกเขา และจะทรงยืดเวลาให้พวกเขาระเหเร่ร่อนอยู่ในการละเมิดของพวกเขาต่อไป

İbranice: 

אלוהים מהתל בהם, מאריך את תקופת שחיתותם ומעוור אותם

Hırvatça: 

Allah se njima izruguje i - puštajući ih - pomaže im da u svojoj osionosti lutaju.

Rumence: 

Dumnezeu îşi bate joc de ei, lăsându-i să meargă orbeşte în ticăloşia lor.

Transliteration: 

Allahu yastahzio bihim wayamudduhum fee tughyanihim yaAAmahoona

Türkçe: 

Allah onlarla alay ediyor ve onları, kendi azgınlıkları içinde bocalar bir halde sürüklüyor.

Sahih International: 

[But] Allah mocks them and prolongs them in their transgression [while] they wander blindly.

İngilizce: 

Allah will throw back their mockery on them, and give them rope in their trespasses; so they will wander like blind ones (To and fro).

Azerbaycanca: 

(Belə əməllərin müqabilində) Allah da onlara (dünya va axirətdə) istehza edər və (dünyada) onlara o qədər möhlət verər ki, öz zəlalətləri icində şaşqın (və sərgərdan) qalarlar. (Və ya: Allah da onlara istehza edər və onları öz zəlalətləri, tüğyanları içində saxlayar).

Süleyman Ateş: 

Allah da kendileriyle alay eder ve onları bırakır; taşkınları içinde bocalayıp dururlar.

Diyanet Vakfı: 

Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.

Erhan Aktaş: 

Allah da onları alay konusu yapar. Azgınlıkları içinde bocalayıp durmalarına zaman tanır.

Kral Fahd: 

Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.

Hasan Basri Çantay: 

(Asıl) Allah onlarla istihza eder ve taşkınlıkları, azgınlıkları içinde serseri dolaşmalarına mühlet verir.

Muhammed Esed: 

Allah da bu alaycı tavırlarından dolayı onlara hak ettikleri karşılığı verecek ve onları küstahlıkları ile baş başa şaşkınca bocalamaya terk edecektir.

Gültekin Onan: 

Tanrı da onlarla alay eder ve taşkınlıkları (tuğyan) içinde bocalamalarına / şaşkınca dolaşmalarına (ya´mehun) süre tanır.

Ali Fikri Yavuz: 

Cenâb’ı Allah münafıkları, ettikleri istihzanın cezası ile cezalandırır

Portekizce: 

Mas Deus escarnecerá deles e os abandonará, vacilantes, em suas transgressões.

İsveççe: 

Gud skall straffa dem för deras skämt; men Han låter dem hållas en tid i sitt trotsiga övermod, snubblande än hit än dit i blindo.

Farsça: 

خدا آنان را [به کیفر این کار منافقانه در دنیا و آخرت] عذاب خواهد کرد، و آنان را در سرکشی وتجاوزشان مهلت می دهد [تا در گمراهی شان] سرگردان وحیران بمانند.

Kürtçe: 

خوا گاڵتە بەوان دەکات (لە بەرانبەر گاڵتە کردنەکەیان) وەماوەیان دەدات تا لەسەرکەشی خۆیاندا سەر لێشێواو بن

Özbekçe: 

Аллоҳ уларни истеҳзо қилади ва туғёнларида довдирашларига қўйиб беради.

Malayca: 

Allah (membalas) memperolok-olok, dan membiarkan mereka meraba-raba dalam kesesatan mereka (yang melampaui batas itu).

Arnavutça: 

Perëndia tallet me ta; Ai do t’i lë një kohë të gjatë që të bredhin andej-këndej në mohimin e tyre.

Bulgarca: 

На тях се присмива Аллах и им дава отсрочка в тяхната престъпност да се лутат.

Sırpça: 

Аллах се њима изругава и оставља их да у својој арогантности лутају.

Çekçe: 

Bůh se jim však sám vysměje a ponechá je dlouho tápat jak slepé ve vzpurnosti jejich.

Urduca: 

اللہ ان سے مذاق کر رہا ہے، وہ ان کی رسی دراز کیے جاتا ہے، اور یہ اپنی سرکشی میں اندھوں کی طرح بھٹکتے چلے جاتے ہیں

Tacikçe: 

Худост ки онҳоро масхара мекунад ва онҳоро вомегузорад то ҳамчунон дар туғёни хеш саргардон бимонанд.

Tatarca: 

Аллаһ аларны үзләрен каты мәсхәрә кылыр һәм аларны адашу юлында калдырыр, хак юлны таба алмыйча, хәйран булып йөрерләр.

Endonezyaca: 

Allah akan (membalas) olok-olokan mereka dan membiarkan mereka terombang-ambing dalam kesesatan mereka.

Amharca: 

አላህ በነሱ ይሳለቅባቸዋል፤ በጥመታቸውም ውስጥ የሚዋልሉ ሲኾኑ ያዘገያቸዋል፡፡

Tamilce: 

அல்லாஹ் அவர்களை கேலி செய்கிறான். இன்னும், அவர்களுடைய அட்டூழியத்தில் அவர்கள் கடுமையாக அட்டூழியம் செய்பவர்களாக அவர்களை விட்டுவைக்கிறான்.

Korece: 

하나님이 그들을 조롱하사 그들을 암흑속에서 버리시니 그들은 장님처럼 방황하노라

Vietnamca: 

Allah cũng bỡn cợt với họ và Ngài bỏ mặc cho họ lang thang vơ vẩn trong sự thái quá của họ.