Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

17

Sûredeki Ayet No: 

89

Ayet No: 

2118

Sayfa No: 

292

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ مِن كُلِّ مَثَلٍ فَأَبَىٰ أَكْثَرُ النَّاسِ إِلَّا كُفُورًا

Çeviriyazı: 

veleḳad ṣarrafnâ linnâsi fî hâẕe-lḳur'âni min külli meŝel. feebâ ekŝeru-nnâsi illâ küfûrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yemin olsun ki biz bu Kur'ân'da insanlar için çeşitli misaller vermişizdir. Yine de insanların çoğu inkârlarında ısrar ederler.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki, biz Kuran'da insanlara türlü türlü misal gösterip açıkladık. Öyleyken insanların çoğu nankör olmakta direndiler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Andolsun ki bu Kur'an'da insanlara bütün örnekleri tekrartekrar anlattıksa da insanların çoğu kabul etmedi, ancak küfre kapıldı.

Şaban Piriş: 

Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Fakat, insanların çoğu küfürde direndi.

Edip Yüksel: 

Biz bu Kuran'da her türlü örneği verdik, ne var ki halkın çoğunluğu inkarda direniyor.

Ali Bulaç: 

Andolsun, bu Kur'an'da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak inkarda ayak direttiler.

Suat Yıldırım: 

Bu Kur'ân’da Biz her türlü mânayı, insanlar için çeşitli tarzlarda tekrar tekrar açıkladık. Ama insanların çoğu inkârcılıkta ısrar ettiler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Zât-ı Akdesim hakkı için ki, bu Kur´an´da nâs için her bir meselden muhtelif vecihler beyan ettik. Halbuki, nâsın ekserisi münkirler olarak kaçındılar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.

Bekir Sadak: 

Insanlara dogruluk rehberi geldigi zaman, inanmalarina engel olan, sadece: «Allah peygamber olarak bir insan mi gonderdi?» demis olmalaridir.

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Muhakkak ki biz, bu Kur´an´da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.

İskender Ali Mihr: 

Ve andolsun ki Biz, bu Kur´ân´da bütün meselelerden (misallerden) açıklama yaptık. Buna rağmen insanların çoğu sadece inkâr ederek direndi.

Celal Yıldırım: 

And olsun ki biz, bu Kur´ân´da (lüzumlu) her misâli tekrar tekrar açıkladık

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, biz bu Kur´an´da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak inkârda ayak direttiler.

Fransızca: 

Et certes, Nous avons déployé pour les gens, dans ce Coran, toutes sortes d'exemples. Mais la plupart des gens s'obstinent à être mécréants.

İspanyolca: 

En este Corán hemos expuesto a los hombres toda clase de ejemplos. Pero la mayoría de los hombres no quieren sino ser infieles.

İtalyanca: 

In questo Corano abbiamo proposto agli uomini ogni specie di metafora. La maggior parte di loro rifiuta [tutto quanto], eccetto la miscredenza.

Almanca: 

Und gewiß, bereits erläuterten WIR in diesem Quran von jedem Gleichnis. Doch die meisten Menschen lehnten alles außer dem äußersten Kufr ab.

Çince: 

在这部《古兰经》里,我为众人确已申述各种比喻,但众人大半不信。

Hollandaca: 

En wij hebben in dezen Koran den menschen, op verschillende wijze, figuurlijke vergelijkingen gegeven, maar het grootste deel der menschen weigeren, alleen uit ongeloof, die te ontvangen.

Rusça: 

Мы разъяснили людям в этом Коране всякие притчи, но большинство людей отвергает все, кроме неверия.

Somalice: 

Dhabaan ugu Cadaynay dadka Quraanka Tusaale kasta dadka badankiise wuu diiday Gaalnimo mooyee.

Swahilice: 

Na hakika tumewaeleza watu katika hii Qur'ani kwa kila mfano. Lakini watu wengi wanakataa isipo kuwa kukanusha tu.

Uygurca: 

بۇ قۇرئاندا ئىنسانلار ئۈچۈن تۈرلۈك مەسىللەرنى خىلمۇ - خىل شەكىلدە بايان قىلدۇق، (روشەن پاكىتلارنىڭ بولىشىغا قارىماي) ئىنسانلارنىڭ تولىسى پەقەت (ھەقىقەتنى) ئىنكار قىلىدۇ

Japonca: 

われはクルアーンの中で,種々の比(輪?)を挙げて人びとに説明した。それでも人びとの多くは,不信心一筋に(その受け入れを)拒否する。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد صرفنا» بينا «للناس في هذا القرآن من كل مثل» صفة لمحذوف أي مثلاً من جنس كل مثل ليتعظوا «فأبى أكثر الناس» أي أهل مكة «إلا كفورا» جحودا للحق.

Hintçe: 

और हमने तो लोगों (के समझाने) के वास्ते इस क़ुरान में हर क़िस्म की मसलें अदल बदल के बयान कर दीं उस पर भी अक्सर लोग बग़ैर नाशुक्री किए नहीं रहते

Tayca: 

และโดยแน่นอนเราได้อธิบายแก่มนุษย์แล้ว จากทุกอุทาหรณ์ในอัลกุรอานนี้ แต่ส่วนมากของมนุษย์ปฏิเสธไม่ยอมรับนอกจากการไม่ศรัทธา

İbranice: 

וכבר הבאנו לאנשים בקוראן הזה מכל משל, למרות זאת, סרבו רוב האנשים והמשיכו בכפירה

Hırvatça: 

Mi u ovom Kur'anu objašnjavamo ljudima svakojake primjere, ali većina ljudi samo poricanje prihvata.

Rumence: 

Noi am dat oamenilor în acest Coran pilde de tot soiul, însă cei mai mulţi oameni refuză orice, afară de a fi tăgăduitori.

Transliteration: 

Walaqad sarrafna lilnnasi fee hatha alqurani min kulli mathalin faaba aktharu alnnasi illa kufooran

Türkçe: 

Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.

Sahih International: 

And We have certainly diversified for the people in this Qur'an from every [kind] of example, but most of the people refused [anything] except disbelief.

İngilizce: 

And We have explained to man, in this Qur'an, every kind of similitude: yet the greater part of men refuse (to receive it) except with ingratitude!

Azerbaycanca: 

Biz bu Qur’anda insanlar üçün hər cür məsəl çəkib (mə’nasını) onlara izah etdik. Lakin onların (Məkkə əhlinin) əksəriyyəti küfrdən başqa bir şeyə razı olmadı (ne’mətimizə nankor olub yalnız küfrü seçdi).

Süleyman Ateş: 

Andolsun biz bu Kur'an'da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık, ama insanlardan çoğu inkarda direttiler.

Diyanet Vakfı: 

Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun Biz, bu Kur’an’da insânlara her türlü örneği verdik. Buna rağmen insânların çoğu yine de kâfirlikte(1) diretti.

Kral Fahd: 

Muhakkak ki biz, bu Kur’an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.

Hasan Basri Çantay: 

Şânıma andolsun ki biz bu Kur´anda insanlar için her ma´nâdan nice türlüsünü açıklamışızdır. İnsanlardan pek çoğu ise ille gâvurlukda ayak dirediler.

Muhammed Esed: 

Çünkü, gerçekten de Biz bu Kuran´da her konuyu insanlığın (yararı için) değişik açılardan örneklerle açıklamış bulunuyoruz! Hal böyleyken, yine de insanların çoğu inkarcı bir tavırdan başkasını benimsemekten inatla kaçınmaktadır.

Gültekin Onan: 

Andolsun, bu Kuran´da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak küfürde ayak direttiler.

Ali Fikri Yavuz: 

Yemin olsun ki, biz bu Kur’an’da insanlar için her çeşit mânayı tekrar ettik. Fakat insanların çoğu kabulden yüz çevirdi, ancak küfrü seçti.

Portekizce: 

Temos exposto neste Alcorão toda a sorte de exemplos para os humanos, porém, a maioria dos humanos o nega.

İsveççe: 

I denna Koran har Vi till nytta för människorna framställt alla slag av liknelser där Vi låter detaljerna växla, men de flesta av dem vägrar envist att upphöra att förneka sanningen,

Farsça: 

و همانا در این قرآن برای [هدایت] مردم از هر مَثَل و داستانی به صورت های گوناگون بیان کردیم، ولی بیشتر مردم جز انکار وکفران [آن نعمت عظیم را] نخواستند.

Kürtçe: 

وە سوێند بە خوا ئێمە ھێناومانەتەوە بۆ خەڵکی لەم قورئانەدا لە ھەموو جۆرە نموونەیەک کەچی زۆربەی خەڵکی نایانەوێت جگە لە سپڵەیی و بێ باوەڕی نەبێت

Özbekçe: 

Батаҳқиқ, ушбу Қуръонда одамларга турли мисолларни баён қилдик. Бас, одамларнинг кўплари куфрдан бошқа нарсадан бош тортдилар. (Аллоҳ таоло Қуръони Каримда одамларни иймонга чорловчи, ҳидоятга йўлловчи, уларнинг қалбларини, ҳис-туйғуларини, ақлларини ишга солувчи турли мисолларни баён қилди. Аммо буни идрок эта олмаган инсонлар ҳамма нарсадан бош тортдилар.)

Malayca: 

Dan sesungguhnya Kami telah menerangkan berulang-ulang kepada manusia, di dalam Al-Quran ini, dengan berbagai-bagai contoh perbandingan (yang mendatangkan iktibar); dalam pada itu, kebanyakan manusia tidak mahu menerima selain dari kekufuran.

Arnavutça: 

Na, në këtë Kur’an, u shpjegojmë njerëzve gjithfarë shembujsh, por shumica e njerëzve, kurrsesi nuk duan të besojnë.

Bulgarca: 

И разяснихме за хората всякакви примери в този Коран. А повечето хора се противят само от неверие.

Sırpça: 

Ми у овом Кур'ану објашњавамо људима свакакве примере, али већина људи никако неће да верује.

Çekçe: 

A v Koránu tomto jsme vskutku lidem různé druhy podobenství vyložili, avšak většina z nich vše kromě nevíry odmítá

Urduca: 

ہم نے اس قرآن میں لوگوں کو طرح طرح سے سمجھایا مگر اکثر انکار ہی پر جمے رہے

Tacikçe: 

Мо дар ин Куръон барои мардум ҳар мисолсро гуногун баён кардем, вале бештари мардум ҷуз ношукрӣ ҳеҷ коре накарданд.

Tatarca: 

Тәхкыйк Без бу Коръәндә кешеләр өчен һәртөрле мисалларны вә ґәҗәеп гыйбрәтләрне күрсәттек, хөкемнәрен ачык аңлаттык, шулай булса да кешеләрнең күбрәге Коръән белән гамәл кыйлудан баш тарталар, мәгәр кәфер булудан баш тартмыйлар.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya Kami telah mengulang-ulang kepada manusia dalam Al Quran ini tiap-tiap macam perumpamaan, tapi kebanyakan manusia tidak menyukai kecuali mengingkari(nya).

Amharca: 

በዚህም ቁርኣን ውስጥ ከምሳሌው ሁሉ ለሰዎች በእርግጥ መላለስን፡፡ አብዛኞቹም ሰዎች ክህደትን እንጂ ሌላን እምቢ አሉ፡፡

Tamilce: 

மேலும், திட்டவட்டமாக இந்த குர்ஆனில் எல்லா உதாரணங்களையும் மக்களுக்கு விவரித்தோம். ஆனால், மக்களில் அதிகமானவர்கள் (நம்பிக்கை கொள்ள) மறுத்து, நிரகாரிக்கவே செய்தனர்.

Korece: 

실로 하나님은 이 꾸란에서 인간을 위하여 여러 가지 비유를 들어 설명하였으나 대다수의 사람들은 이를 거역하고 불신하더라

Vietnamca: 

Quả thật, TA (Allah) đã trình bày cho nhân loại trong Qur’an này đủ các hình ảnh thí dụ, tuy nhiên, đa số nhân loại phủ nhận và vô đức tin.