Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

15

Sûredeki Ayet No: 

74

Ayet No: 

1876

Sayfa No: 

266

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ

Çeviriyazı: 

fece`alnâ `âliyehâ sâfilehâ veemṭarnâ `aleyhim ḥicâratem min siccîl.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz, onların şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

Diyanet İşleri: 

Memleketlerini alt üst ettik, üzerlerine sert taş yağdırdık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ülkelerinin altını üstüne getirdik, üstlerine balçıktan meydana gelmiş taşlar yağdırdık.

Şaban Piriş: 

Böylece (şehrin) üstünü altına getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

Edip Yüksel: 

Onun altını üstüne getirdik. Üzerlerine çamurdan yapılmış sert taşlar indirdik.

Ali Bulaç: 

Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.

Suat Yıldırım: 

Bir anda şehirlerinin üstünü altına çevirdik. Pişirilmiş çamurdan yapılmış taş yağmuruna tuttuk onları!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Hemen onların üstünü altına getirdik ve onların üzerine balçıktan yapılmış taşlar yağdırdık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O kentin üstünü altına getirdik/üst düzeydekileri alt düzeye indirdik. Ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık.

Bekir Sadak: 

Bunun icin onlardan da ocaldik. Hala her iki memleket de islek bir yol uzerindedirler. *

İbni Kesir: 

Ülkelerinin üstünü altına getirdi. Üzerlerine sert taş yağdırdık.

Adem Uğur: 

Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

İskender Ali Mihr: 

Böylece onun (o beldenin) üstünü altına getirdik. Onların üzerine siccîl´den (öldürücü) taşlar yağdırdık.

Celal Yıldırım: 

Şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine çamurdan pişirilmiş taş yağdırdık.

Tefhim ul Kuran: 

Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.

Fransızca: 

Et Nous renversâmes [la ville] de fond en comble et fîmes pleuvoir sur eux des pierres d'argile dure.

İspanyolca: 

La volvimos de arriba abajo e hicimos llover sobre ellos piedras de arcilla.

İtalyanca: 

Sconvolgemmo la città e facemmo piovere su di essa pietre d'argilla indurita.

Almanca: 

Dann kehrten WIR ihr Oberstes zuunterst und ließen über sie Steine von Sidsch-dschil hageln.

Çince: 

我使那个市镇天翻地覆,并使陶石像雨点般降落在他们身上。

Hollandaca: 

En wij keerden de stad ten onderste boven en lieten er een regen op nedervallen van steenen uit gebakken klei.

Rusça: 

Мы перевернули город вверх дном и обрушили на них каменья из обожженной глины.

Somalice: 

Waxaana ka yeellay korkoodii hoostooda Waxaana ku soo daadinnay Korkooda Dhagaxyo Naar ah.

Swahilice: 

Na tukaigeuza nchi juu chini, na tukawanyeshea mvua ya mawe ya udongo wa Motoni.

Uygurca: 

بىز ئۇ شەھەرنى ئاستىن - ئۈستۈن قىلىۋەتتۇق (يەنى كۆمتۈرۈۋەتتۇق) ۋە ئۇلارنىڭ ئۈستىىگە (يامغۇردەك) ساپال تاش ياغدۇردۇق

Japonca: 

われはその(町を)上を下にして転覆し,焼いた泥の石をかれらの上に降らせた。

Arapça (Ürdün): 

«فجعلنا عاليها» أي قراهم «سافلها» بأن رفعها جبريل إلى السماء وأسقطها مقلوبة إلى الأرض «وأمطرنا عليهم حجارة من سجيل» طين طبخ بالنار.

Hintçe: 

फिर हमने उसी बस्ती को उलट कर उसके ऊपर के तबके क़ो नीचे का तबक़ा बना दिया और उसके ऊपर उन पर खरन्जे के पत्थर बरसा दिए इसमें शक़ नहीं कि इसमें (असली बात के) ताड़ जाने वालों के लिए (कुदरते ख़ुदा की) बहुत सी निशानियाँ हैं

Tayca: 

แล้วเราได้พลิกกลับส่วนบนของมันเป็นส่วนล่าง และได้ให้หินจากนรกหล่นลงมาทับพวกเขา

İbranice: 

והפכנו את העיר, והורדנו עליהם גשם של אבני עופרת בוערות

Hırvatça: 

i Mi smo učinili da ono što je bilo gore bude dolje, i na njih smo kišu grumenja od skamenjene gline sručili.

Rumence: 

Noi am întors-o cu josul în sus şi am trimis asupra ei o ploaie cu pietre din Iad.

Transliteration: 

FajaAAalna AAaliyaha safilaha waamtarna AAalayhim hijaratan min sijjeelin

Türkçe: 

O kentin üstünü altına getirdik/üst düzeydekileri alt düzeye indirdik. Ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık.

Sahih International: 

And We made the highest part [of the city] its lowest and rained upon them stones of hard clay.

İngilizce: 

And We turned (the cities) upside down, and rained down on them brimstones hard as baked clay.

Azerbaycanca: 

Onların altını-üstünü çevirdik və başlarına odda bişmiş gildən bərk daşlar yağdırdıq.

Süleyman Ateş: 

O kentin üstünü altına getirdik ve üzerlerine de çamurdan pişmiş taşlar yağdırdık.

Diyanet Vakfı: 

Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

Erhan Aktaş: 

Böylece şehri altüst ettik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

Kral Fahd: 

Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.

Hasan Basri Çantay: 

Hemen (şehirlerinin) üstünü altına getirdik. Tepelerine de balçıkdan pişirilmiş bir taş (yağmuru) yağdırdık.

Muhammed Esed: 

ve böylece (bu günahkar şehirlerin) altını üstüne getirdik; belirlenmiş cezanın infazı için üzerlerine püskürtü halinde sert taşlar yağdırdık.

Gültekin Onan: 

Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.

Ali Fikri Yavuz: 

Hemen şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de çamurdan pişirilmiş taş yağdırdık.

Portekizce: 

Reviramo-la (a cidade) e desencadeamos sobre os seus habitantes uma chuva de pedras de argila endurecida.

İsveççe: 

Vi lade [deras städer] i ruiner och det förutbestämda straffet drabbade dem som ett regn av stenblock.

Farsça: 

در نتیجه آن شهر را زیر و رو کردیم و بر آنان سنگ هایی از جنس سنگِ گل باراندیم.

Kürtçe: 

ئەمجا ئەو (شارە) مان سەرو ژێر کرد و گڵی بەردینمان بەسەردا باراندن

Özbekçe: 

Бас, Биз (бу шаҳарнинг) остини устин қилдик ва улар устига лойи қотган тошлар ёғдирдик.

Malayca: 

Maka Kami jadikan negeri kaum Lut itu tunggang-balik (tertimbus segala yang ada di muka buminya), dan kami hujani atasnya dengan batu dari tanah yang dibakar.

Arnavutça: 

dhe Ne, kemi bërë që, ajo që gjendej lartë – të bie poshtë, duke lëshuar në ta si shi gurësh prej dheut të pjekur, -

Bulgarca: 

И преобърнахме селището надолу, и изсипахме над тях порой камъни от глина.

Sırpça: 

и Ми смо њихова насеља изврнули, и на њих смо сручили кишу грумења од скамењене глине.

Çekçe: 

A obrátili jsme to město vzhůru nohama a seslali jsme na ně déšť kamenů z hlíny pálené;

Urduca: 

اور ہم نے اُس بستی کو تل پٹ کر کے رکھ دیا اور ان پر پکی ہوئی مٹی کے پتھروں کی بارش برسا دی

Tacikçe: 

Шаҳрро зеру забар кардем ва бороне аз сиҷҷил бар онон боронидем.

Tatarca: 

Шул вакыт шәһәрнең өстен аска әйләндереп һәлак иттек һәм җәһәннәмдә кыздырылган ташларны өсләренә яудырдык.

Endonezyaca: 

Maka Kami jadikan bahagian atas kota itu terbalik ke bawah dan Kami hujani mereka dengan batu dari tanah yang keras.

Amharca: 

ላይዋንም ከታችዋ አደረግን፡፡ በእነሱም ላይ የሸክላ ደንጊያዎችን አዘነብንባቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, அதன் மேல் புறத்தை அதன் கீழ்புறமாக (தலைகீழாக) ஆக்கினோம். இன்னும், அவர்கள் மீது கெட்டியான களிமண்ணினால் ஆன கல்லை (மழையாக)ப் பொழிந்தோம்;

Korece: 

그렇게하여 하나님은 그 도시를 뒤엎었고 열에 달구어진 돌 비를 그들에게 내렸으니

Vietnamca: 

Rồi TA đã lật ngược thành phố của chúng và đổ lên chúng một trận mưa đá cứng như đất sét nung.