
fece`alnâ `âliyehâ sâfilehâ veemṭarnâ `aleyhim ḥicâratem min siccîl.
Türkçe:
O kentin üstünü altına getirdik/üst düzeydekileri alt düzeye indirdik. Ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık.
İngilizce:
And We turned (the cities) upside down, and rained down on them brimstones hard as baked clay.
Fransızca:
Et Nous renversâmes [la ville] de fond en comble et fîmes pleuvoir sur eux des pierres d'argile dure.
Almanca:
Dann kehrten WIR ihr Oberstes zuunterst und ließen über sie Steine von Sidsch-dschil hageln.
Rusça:
Мы перевернули город вверх дном и обрушили на них каменья из обожженной глины.
Arapça:
فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz, onların şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.
Diyanet Vakfı:
Böylece ülkelerinin üstünü altına getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.
