Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

79

Ayet No: 

1314

Sayfa No: 

199

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

الَّذِينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّعِينَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ فِي الصَّدَقَاتِ وَالَّذِينَ لَا يَجِدُونَ إِلَّا جُهْدَهُمْ فَيَسْخَرُونَ مِنْهُمْ ۙ سَخِرَ اللَّهُ مِنْهُمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Çeviriyazı: 

elleẕîne yelmizûne-lmüṭṭavvi`îne mine-lmü'minîne fi-ṣṣadeḳâti velleẕîne lâ yecidûne illâ cühdehüm feyesḫarûne minhüm. seḫira-llâhü minhüm. velehüm `aẕâbün elîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bağışta bulunanlara, bir de güçlerinin yettiğinden fazlasını bulamayanlara bakıp da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmiştir. Onlara pek acıklı bir azap vardır.

Diyanet İşleri: 

Sadaka vermekte gönülden davranan müminlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenlerle alay eden kimselere bu davranışlarının cezasını Allah verir; onlara can yakıcı azab vardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İnananlardan, istekleriyle ve farz edilenden fazla tasadduk edenlerle ve güçleri neye yetiyorsa ancak o kadar verenlerle alay edip onları ayıplayanları Allah, bu hareketlerinin karşılığı olarak cezalandırır ve onlar için elemli bir azap var.

Şaban Piriş: 

Sadakalarda (gönülden fazlasıyla) veren müminleri ayıplayan ve (az da olsa) ellerinden geldiği kadarını verebilenlerle alay eden kimselerle Allah da alay eder. Onlara acıklı bir azap vardır.

Edip Yüksel: 

Gönüllü olarak yardımda bulunan inananların cömertliklerini eleştirenler ve aynı zamanda fazla veremiyen yoksullarla da alay edenler yok mu, ALLAH onları küçük düşürür. Onlar için acıklı bir azap vardır.

Ali Bulaç: 

Sadakalar konusunda, mü'minlerden ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler; Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için acı bir azap vardır.

Suat Yıldırım: 

Müminlerden gâh farz zekât dışında gönlünden koparak bağışta bulunanları,gâh ancak çalışıp didinerek ele geçirdikleri malları bağışlayanları dillerine dolayıp alaya alanlar var ya,işte Allah onları alay konusu yapıp maskara etmiştir ve onlara gayet acı bir azap vardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O kimseler ki, mü´minlerden sadakaları gönül hoşluğu ile ziyâdece verenleri ve kendi takatlerinden fazlasını bulamayanları ayıplarlar, onlar ile alayda bulunurlar. Allah Teâlâ da o kimseleri maskaraya çevirir ve onlar için acıklı bir azap vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sadakalar hususunda içten bir cömertlik göstermiş müminlere laf atanlarla, öz gayretlerinden başkasını bulamayanları alay konusu edenlere gelince, Allah onları maskaraya çevirecektir. Onlar için acıklı bir azap da vardır.

Bekir Sadak: 

Onlardan olen kimsenin namazini sakin kilma, mezari basinda da durma! Cunku onlar Allah´i ve peygamberini inkar ettiler, fasik olarak olduler.

İbni Kesir: 

Sadaka vermekte gönülden davranan mü´minlere dil uzatan ve güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayanlarla eğlenenleri Allah maskaraya çevirir. Ve onlar için elim bir azab vardır.

Adem Uğur: 

Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır.

İskender Ali Mihr: 

Onlar (o kimseler), mü´minlerden zengin olanları (zekâttan fazla olarak gönüllü teberruda bulunan kişileri) ve cehdlerinden (emek ve çabalarından) başka bir şey bulamayanları, sadaka konusunda ayıplıyorlar. Böylece onlarla alay ediyorlar. Allah da onlarla alay etti. Ve onlar için elîm azap vardır.

Celal Yıldırım: 

Mü´minlerden, sadakalar hususunda, zekâttan başka bir de arzu ve istekle bağışta bulunanlara dil uzatanları ve ancak o didinerek ele geçirdiklerini tasadduk edenleri alaya alanları, Allah alaya alıp rezîl eder ve onlar için elem verici bir azâb vardır.

Tefhim ul Kuran: 

Sadakalar konusunda, mü´minlerden ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler

Fransızca: 

Ceux-là qui dirigent leurs calomnies contre les croyants qui font des aumônes volontaires et contre ceux qui ne trouvent que leurs faibles moyens (à offrir), et ils se moquent alors d'eux. Qu'Allah les raille. Et ils auront un châtiment douloureux.

İspanyolca: 

Son ellos los que critican, tanto a los creyentes que, espontáneamente, dan limosna, como a quienes sólo con un gran esfuerzo consiguen darla. Se burlan de ellos. También Alá se burlará de ellos y tendrán un castigo doloroso.

İtalyanca: 

Diffamano i credenti che donano spontaneamente e scherniscono quelli che non trovano da donare altro che il loro lavoro. Li schernisca Allah. Avranno doloroso tormento!

Almanca: 

Diejenigen, welche die freiwillig Spendenden unter den Mumin wegen ihrer Spenden schmähen - solche (Mumin), die nur das spenden, was sie vermögen, und deshalb diese sich über sie lustig machen - ALLAH machte sie lächerlich und für sie ist eine qualvolle Peinigung bestimmt.

Çince: 

信士中有人慷慨捐献,有人(因为贫穷)只能出力,对于嘲笑他们的伪信者,真主将以嘲笑的刑罚报答他们。

Hollandaca: 

Zij die de geloovigen belasteren wegens de onverplichte aalmoezen, of omdat dezen daaraan niet dan met veel moeite kunnen voldoen, en hen daarom bespotten, God zal hen bespotten en zij zullen eene gestrenge straf ondergaan.

Rusça: 

Они поносят тех, кто раздает добровольные пожертвования, и тех, кто с трудом находит средства для пожертвований. Они глумятся над ними, а Аллах поглумится над ними. Им уготованы мучительные страдания.

Somalice: 

waa kuwa ku ceebayn kuwa sadaqaysan oo mu'miniinta ah sadaqadooda iyo kuwaan helaynin tabartooda mooyee, way ku jees jeesi Eebana wuu kula macaamiloon abaalkooda waxayna mudan cadaab daran.

Swahilice: 

Wale wanao wabeuwa Waumini wanao toa sadaka nyingi na wasio nacho cha kutoa ila kadri ya juhudi yao, basi huwakejeli. Mwenyezi Mungu atawakejeli wao! Nao watapata adhabu chungu!

Uygurca: 

(مۇناپىقلار) مۆمىنلەرنىڭ ئىچىدىكى مەردلىك بىلەن (كۆپ) سەدىقە قىلغۇچىلارنى، تاقىتىنىڭ يېتىشىچە (يەنى كەمبەغەل بولغانلىقتىن ئاز) سەدىقە قىلغۇچىلارنى ئەيىبلەيدۇ، ئۇلارنى مەسخىرە قىلىدۇ، اﷲ ئۇلارنى مەسخىرە قىلغانلىقلىرى ئۈچۈن جازالايدۇ، ئۇلار قاتتىق ئازابقا دۇچار بولىدۇ

Japonca: 

信者たちで進んで慈善のために施しをする者を篤り,または自分の労力の外に,施すもののない者を罵って,かれらに嘲笑を加える者がある。アッラーはその嘲笑をかれらに返される。かれらに対しては痛ましい懲罰があろう。

Arapça (Ürdün): 

«الذين» مبتدأ «يلمزون» يعيبون «المطوعين» المتنفلين «من المؤمنين في الصدقات والذين لا يجدون إلا جهدهم» طاقتهم فيأتون به «فيسخرون منهم» والخبر «سخر الله منهم» جازاهم على سخريتهم «ولهم عذاب أليم».

Hintçe: 

जो लोग दिल खोलकर ख़ैरात करने वाले मोमिनीन पर (रियाकारी का) और उन मोमिनीन पर जो सिर्फ अपनी शफ़क़क़्त (मेहनत) की मज़दूरी पाते (शेख़ी का) इल्ज़ाम लगाते हैं फिर उनसे मसख़रापन करते तो ख़ुदा भी उन से मसख़रापन करेगा और उनके लिए दर्दनाक अज़ाब है

Tayca: 

“พวกที่ตำหนิ บรรดาผู้ที่สมัครใจจากหมู่ผู้ศรัทธาในการบริจาคทาน และตำหนิผู้ที่ไม่พบสิ่งใด (จะบริจาค)นอกจากค่าแรงงานอันเล็กน้อยของพวกเขา แล้วเย้ยหยันพวกเขา นั้น อัลลอฮ์ได้ทรงเย้ยหยันพวกเขา แล้วและสำหรับพวกเขานั้น คือการลงโทษอันเจ็บแสบ”

İbranice: 

אלה (הצבועים) שפוגעים במאמינים המתנדבים לתת צדקה, וגם הם פוגעים במאמינים (העניים) שבקושי יכולים לתת צדקה, הם (הצבועים) מזלזלים בהם, אלוהים יזלזל בהם, ועונש כואב מצפה להם

Hırvatça: 

One koji ogovaraju vjernike, koji dobrovoljno zekat i sadaku daju, a rugaju se i onima koji ga s mukom daju -Allah će poruzi izvrgnuti, i njih čeka patnja bolna.

Rumence: 

Unii îi batjocoresc pe credincioşii ce dau milostenii pentru că nu au nici măcar cele de trebuinţă. Dumnezeu îi va batjocori pe ei şi, de o osândă dureroasă, vor avea parte.

Transliteration: 

Allatheena yalmizoona almuttawwiAAeena mina almumineena fee alssadaqati waallatheena la yajidoona illa juhdahum fayaskharoona minhum sakhira Allahu minhum walahum AAathabun aleemun

Türkçe: 

Sadakalar hususunda içten bir cömertlik göstermiş müminlere laf atanlarla, öz gayretlerinden başkasını bulamayanları alay konusu edenlere gelince, Allah onları maskaraya çevirecektir. Onlar için acıklı bir azap da vardır.

Sahih International: 

Those who criticize the contributors among the believers concerning [their] charities and [criticize] the ones who find nothing [to spend] except their effort, so they ridicule them - Allah will ridicule them, and they will have a painful punishment.

İngilizce: 

Those who slander such of the believers as give themselves freely to (deeds of) charity, as well as such as can find nothing to give except the fruits of their labour,- and throw ridicule on them,- Allah will throw back their ridicule on them: and they shall have a grievous penalty.

Azerbaycanca: 

Könüllü surətdə (bollu) sədəqə verən mö’minlərə tə’nə edənləri və güc-bəla ilə əllərinə düşəni təsəddüq edən kəsləri məsxərəyə qoyanları Allah Özü məsxərəyə qoyacaqdır. Onlar şiddətli bir əzaba düçar olacaqlar!

Süleyman Ateş: 

Sadakalar hususunda gönülden veren mü'minleri çekiştiren ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler yok mu, Allah onlarla alay etmiştir. Onlar için acı bir azab vardır.

Diyanet Vakfı: 

Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır.

Erhan Aktaş: 

Sadakalar(1) konusunda gönülden davranan Mü’minlere dil uzatanlar ve güçleri oranında verebilenleri alaya alanlar var ya, Allah da onları alaya alacaktır. Onlar için can yakıcı bir azâp vardır.

Kral Fahd: 

Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır.

Hasan Basri Çantay: 

Sadakalarda (farz olan zekâtdan fazla olarak ve gönüllerinden koparak) bağışlarda bulunan mü´minlerle (bir türlü), güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayan (fakîr) lerle (diğer türlü lâf atarak ve kaş göz oynatarak) eğlenenler (yok mu?) Allah onları maskaraya çevirmişdir. Onlar için pek acıklı bir azab vardır.

Muhammed Esed: 

(Bu münafıklar) Allah yolunda hem vermekle yükümlü olduğundan fazlasını veren müminlere, hem de (mevcut) güçlerinin elverdiği (mütevazi şeylerin) dışında verecek şey bulamayan müminlere dil uzatan ve onlarla alay eden kimselerdir. Allah onların bu alay ve küçümsemelerini onlara geri çevirecektir; nitekim pek çetin bir azap beklemektedir onları.

Gültekin Onan: 

Sadakalar konusunda, inançlılardan ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler

Ali Fikri Yavuz: 

Sadakalar hakkında, zekâttan başka gönül rızası ile bağışlarda bulunanlara bir türlü, ancak güclerinin yettiğini bulup verenlere de bir türlü lâf atıp eğlenenler var ya, Allah onları maskaraya çevirecektir ve bir de onlar için acıklı bir azap vardır.

Portekizce: 

Quanto àqueles que calunia os fiéis, caritativos, por seus donativos, e escarnecem daqueles que não dão mais do que ofruto do seu labor, Deus escarnecerá deles, e sofrerão um doloroso castigo.

İsveççe: 

Dessa [hycklare] talar föraktfullt om dem av de troende som i sina offergåvor ger mer än de är skyldiga att ge och hånar dem som inte har annat att ge än [det magra resultatet av] sitt eget arbete. Gud skall låta deras hån återfalla på dem själva - ett svårt lidande väntar dem.

Farsça: 

آنان که در رابطه باصدقات از مؤمنانی که [افزون بر صدقه واجبشان از روی رضا ورغبت] صدقه [مستحبی] می پردازند، عیب جویی می کنند، و کسانی را که جز به اندازه قدرتشان [ثروت و مالی] نمی یابند [تا صدقه دهند] مسخره می کنند؛ خدا هم کیفر مسخره آنان را خواهدداد و برای آنان عذابی دردناک خواهدبود.

Kürtçe: 

ئەو کەسانەی کەتانە و تەشەر دەدەن لەو باوەڕدارانەی جگە لە زەکات ماڵ و سامانیان دەبەخشن وە (تانە وتەشەر دەدەن) لەوانەی کەتەنھا کەمێکیان ھەیە بەزەحمەت پەیدایان کردووە ئەوسا ھەر گاڵتەشیان پێدەکەن خوا گاڵتە بەوان دەکات (لەبەرامبەر گاڵتەی ئەواندا) و سزای سەخت بۆ ئەوانە

Özbekçe: 

Мўминлардан кўнгилли бўлиб садақа қилувчиларни ва ўз кучлари етгандан бошқани топа олмайдиганларни айблайдиган ва масхара қиладиганларни Аллоҳ масхара қилади ва уларга аламли азоб бўладир.

Malayca: 

Orang-orang (munafik) yang mencela sebahagian dari orang-orang yang beriman mengenai sedekah-sedekah yang mereka berikan dengan sukarela, dan (mencela) orang-orang yang tidak dapat (mengadakan apa-apa untuk disedekahkan) kecuali sedikit sekadar kemampuannya, serta mereka mengejek-ejeknya, - Allah akan membalas ejek-ejekan mereka, dan bagi mereka (disediakan) azab seksa yang tidak terperi sakitnya.

Arnavutça: 

Ata që i qortojën besimtarët të cilët japin lëmoshë me vullnet, edhe ata që nuk janë në gjendje, por megjithatë japin, (qoftë nga kafshata e vet), (hipokritët) tallen me ta. Por Perëndia tallet me hipokritët, dhe për ta ka dënim të dhëmbshëm.

Bulgarca: 

Които клеветят и се присмиват на даващите по своя воля милостиня измежду вярващите и онези, които не намират друго да дадат освен своето старание - Аллах им се е присмял и за тях има болезнено мъчение.

Sırpça: 

Оне који оговарају вернике, који добровољно дају обавезну и добровољну милостињу, а ругају се и онима који је дају са муком – Аллах ће да извргне порузи, и њих чека болна патња.

Çekçe: 

A těm, kdož pomlouvají ty z věřících, kteří dobrovolně dávají almužny, a ty z nich, kteří dávají jen tolik, kolik nalezli s největším úsilím, a vysmívají se jim - těm Bůh se bude posmívat a pro ty je připraven trest bolestný.

Urduca: 

(وہ خوب جانتا ہے اُن کنجوس دولت مندوں کو) جو برضا و رغبت دینے والے اہل ایمان کی مالی قربانیوں پر باتیں چھانٹتے ہیں اور ان لوگوں کا مذاق اڑاتے ہیں جن کے پاس (راہ خدا میں دینے کے لیے) اُس کے سوا کچھ نہیں ہے جو وہ اپنے اوپر مشقت برداشت کر کے دیتے ہیں اللہ اِن مذاق اڑانے والوں کا مذاق اڑاتا ہے اور ان کے لیے درد ناک سزا ہے

Tacikçe: 

Худованд ба масхара мегирад касонеро, ки бар мӯъминоне, ки ба рағбат садақа медиҳанд ва беш аз тавоноии хеш чизе намеёбанд, айб мегиранд ва масхараашон мекунанд. Ва онҳоро азобе дардовар аст.

Tatarca: 

Аллаһуга итагать итеп садака бирүче мөэминнәрне яманлап, шелтә кылалар монафикълар, шулай ук ярлы мөэминнәрнең биргән аз гына булган садакаларын гаепләп, мәсхәрә кылалар. Аларны Аллаһ мәсхәрә кылыр һәм аларга рәнҗеткүче ґәзаб булыр.

Endonezyaca: 

(Orang-orang munafik itu) yaitu orang-orang yang mencela orang-orang mukmin yang memberi sedekah dengan sukarela dan (mencela) orang-orang yang tidak memperoleh (untuk disedekahkan) selain sekedar kesanggupannya, maka orang-orang munafik itu menghina mereka. Allah akan membalas penghinaan mereka itu, dan untuk mereka azab yang pedih.

Amharca: 

እነዚያ ከምእምናን በምጽዋቶች ፈቃደኛ የኾኑትን፣ እነዚያንም የችሎታቸውን ያክል እንጅ የማያገኙትን ሰዎች የሚያነውሩ፣ ከእነሱም የሚስቁ አላህ ከነሱ ይሳለቅባቸዋል፤ (ይቀጣቸዋል)፡፡ ለእነሱም አሳማሚ ቅጣት አላቸው፡፡

Tamilce: 

(நயவஞ்சக்காரர்களான) அவர்கள், உபரியாக தர்மம் செய்கின்ற நம்பிக்கையாளர்களையும் (தர்மம் புரிய) தங்கள் உழைப்பைத் தவிர (செல்வம் எதையும்) பெறாதவர்களையும் (அவர்கள் செய்கின்ற) தர்மங்கள் விஷயத்தில் குறை கூறி குத்திப் பேசுகிறார்கள். இன்னும் அவர்களை கேலி செய்கிறார்கள். அல்லாஹ் அவர்களை கேலி செய்கிறான். இன்னும் துன்புறுத்தக்கூடிய தண்டனையும் அவர்களுக்கு உண்டு.

Korece: 

믿는자 가운데 자선을 베푸 는 자선가와 노동 외에는 제공할 수 없는 가난한 사람들에게 조롱 을 보내는 위선자들이 있으매 하 나님께서 그들을 조롱하사 그들에게는 고통스러운 벌이 있으리라

Vietnamca: 

Những kẻ gièm pha các tín đồ rộng rãi và mạnh tay (đóng góp tài sản) cho việc từ thiện, (chê cười) những ai đóng góp tùy khả năng của họ bằng những lời chế giễu thì Allah chế giễu chúng lại và (rồi đây) chúng sẽ phại chịu một sự trừng phạt đau đớn.