Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

104

Ayet No: 

1700

Sayfa No: 

248

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَا تَسْأَلُهُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۚ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ

Çeviriyazı: 

vemâ tes'elühüm `aleyhi min ecr. in hüve illâ ẕikrul lil`âlemîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Buna karşılık onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. O Kur'ân, âlemlere ancak bir öğüttür.

Diyanet İşleri: 

Oysa sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. Kuran, alemler için sadece bir öğüttür.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Buna karşılık bir ücret de istemiyorsun, bu, alemlere öğütten başka bir şey değil.

Şaban Piriş: 

Oysa sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, âlemler için sadece bir öğüttür.

Edip Yüksel: 

Halbuki sen onlardan herhangi bir ücret te istemiyorsun. Bu, sadece halka bir uyarıdır.

Ali Bulaç: 

Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır.'

Suat Yıldırım: 

Halbuki sen bu tebliğ karşılığında onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun.Kur'ân, sadece bütün insanlar için bir derstir, evrensel bir mesajdır. [3,7]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Halbuki sen bunun üzerine onlardan bir ücret istemiyorsun. Bu ise âlemler için bir mev´izeden başka değildir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sen, bu tebliğin için onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün âlemler için bir hatırlatmadan başka şey değildir.

Bekir Sadak: 

Senden once kasabalar halkindan suphesiz, kendilerine vahyettigimiz bir takim insanlar gonderdik. Yeryuzunde dolasmiyorlar mi ki, kendilerinden once gecenlerin sonlarinin ne oldugunu gorsunler?Ahiret yurdu Allah´a karsi gelmekten sakinanlar icin hayÙrlÙdÙr. Akletmez misiniz?

İbni Kesir: 

Halbuki sen, buna karşı onlardan hiç bir ücret de istemiyorsun. O, alemler içn bir öğütten başka bir şey değildir.

Adem Uğur: 

Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini îfa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur´an, âlemler için ancak bir öğüttür.

İskender Ali Mihr: 

Ve sen onlardan bir ücret istemiyorsun. O ancak âlemlere bir zikirdir.

Celal Yıldırım: 

Ve sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. Bu (Kur´ân) âlemler için ancak bir öğüt, bir hatırlatmadır.

Tefhim ul Kuran: 

Oysaki sen buna karşı onlardan bir ücret te istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir ´öğüt ve hatırlatmadır´.

Fransızca: 

Et tu ne leur demandes aucun salaire pour cela. Ce n'est là qu'un rappel adressé à l'univers.

İspanyolca: 

Y tú no les pides un salario a cambio. No es sino una amonestación dirigida a todo el mundo.

İtalyanca: 

Eppure non chiedi loro alcun compenso. [Questo Corano] non è che un monito per i mondi.

Almanca: 

Und du verlangst von ihnen dafür keine Belohnung. Es ist nur eine Ermahnung für die ganze Schöpfung.

Çince: 

你不为传授《古兰经》而向他们要求任何报酬。《古兰经》只是对世人的教诲。

Hollandaca: 

Gij zult van hen geene belooning vragen voor uwe mededeeling van den Koran! het is slechts eene waarschuwing aan alle schepselen.

Rusça: 

Ты не просишь у них вознаграждения за это, ведь это - только Напоминание для миров.

Somalice: 

Wax ujuura ahna kama Warsanaysid (Xaqa) waa uun waanada Caalamka.

Swahilice: 

Wala wewe huwaombi ujira kwa haya. Hayakuwa haya ila ni mawaidha kwa walimwengu wote.

Uygurca: 

قۇرئاننى تەبلىغ قىلغانلىقىڭغا ئۇلاردىن ھېچقانداق ئەجىر تەلەپ قىلمايسەن، قۇرئان پەقەت جاھان ئەھلى ئۈچۈن ۋەز - نەسىھەتتۇر

Japonca: 

あなたはそれ(使命)に対し,どんな報酬もかれらに求めない。これは,全人類への訓戒に外ならない。

Arapça (Ürdün): 

«وما تسألهم عليه» أي القرآن «من أجر» تأخذه «إن» ما «هو» أي القرآن «إلا ذكر» عظة «للعالمين».

Hintçe: 

हालॉकि तुम उनसे (तबलीगे रिसालत का) कोई सिला नहीं मॉगते और ये (क़ुरान) तो सारे जहाँन के वास्ते नसीहत (ही नसीहत) है

Tayca: 

และเจ้ามิได้ขอรางวัลพวกเขาในเรื่องนี้มัน(อัลกุรอาน) มิใช่อื่นใด นอกจากเป็นการตักเตือนแก่ปวงมนุษย์

İbranice: 

ואין אתה מבקש גמול מהם על כך, שהרי זה (הקוראן) הוא הזכרה לכל העולמים

Hırvatça: 

Ti od njih ne tražiš nagradu za to, to je samo opomena svim svjetovima.

Rumence: 

Tu lor nu le ceri răsplată, căci aceasta nu este decât o amintire pentru lumi.

Transliteration: 

Wama tasaluhum AAalayhi min ajrin in huwa illa thikrun lilAAalameena

Türkçe: 

Sen, bu tebliğin için onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün âlemler için bir hatırlatmadan başka şey değildir.

Sahih International: 

And you do not ask of them for it any payment. It is not except a reminder to the worlds.

İngilizce: 

And no reward dost thou ask of them for this: it is no less than a message for all creatures.

Azerbaycanca: 

Halbuki sən bundan (islamın təbliğı və imana də’vətdən) ötrü onlardan heç bir mükafat istəmirsən. Bu (Qur’an) isə aləmlərə yalnız bir öyüd-nəsihətdir!

Süleyman Ateş: 

Sen bu(okudukları)na karşılık onlardan bir ücret istemiyorsun. O, sadece bütün alemler için bir öğüttür.

Diyanet Vakfı: 

Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini ifa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur'an, alemler için ancak bir öğüttür.

Erhan Aktaş: 

Ve sen buna karşılık(1) onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün bir insanlık için ancak bir zikirdir.(2)

Kral Fahd: 

Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini ifa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür.

Hasan Basri Çantay: 

Halbuki sen buna (bu tebliğaata) karşı onlardan hiç bir ücret de istemiyorsun. O (Kur´an) âlemlere nasıyhatden başka bir şey değildir.

Muhammed Esed: 

Oysa sen onlardan herhangi bir karşılık da beklemiyorsun; bu, (Allah´ın) bütün insanlığa bir hatırlatmasıdır sadece.

Gültekin Onan: 

Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir ´öğüt ve hatırlatmadır.´

Ali Fikri Yavuz: 

Buna karşı (yaptığın tebliğ ve imana davetten dolayı) onlardan bir mükâfat da istemiyorsun. O Kur’ân, bütün âlemlere ancak bir nasihattır.

Portekizce: 

Tu não lhes pedes por isso recompensa alguma, pois isto não é mais do que uma mensagem para a humanidade.

İsveççe: 

du begär ingen ersättning av dem för det [budskap som du framför till dem] - det är ingenting mindre än en påminnelse till alla folk.

Farsça: 

و در حالی که هیچ پاداشی [در برابر ابلاغ قرآن] از آنان نمی خواهی، این [قرآن] جز پندی برای جهانیان نیست.

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەدﷺ) تۆ داوای ھیچ پاداشتێک لەوانە ناکەیت لەسەر (گەیاندنی) ئەو (قورئانە) ئەو قورئانە ھەر پەند و ئامۆژگاریە بۆ جیھانیان

Özbekçe: 

Сен улардан бунинг учун ажр ҳам сўрамайсан. У фақат оламлар учун эслатма, холос.

Malayca: 

Padahal engkau tidak meminta kepada mereka sebarang upah tentang ajaran Al- Quran, sedang Al-Quran itu tidak lain hanyalah peringatan dan pengajaran dari Allah bagi umat manusia seluruhnya.

Arnavutça: 

Ti nuk po kërkon prej tyre kurrfarë shpërblimi për këtë. Ai (Kur’ani), është vetëm këshillë për botën.

Bulgarca: 

И не просиш от тях отплата за това. То е само напомняне за световете.

Sırpça: 

Ти од њих не тражиш награду за то, то је само опомена свим световима.

Çekçe: 

Nežádáš od nich za to odměnu žádnou a není to leč připomenutí lidstvu veškerému.

Urduca: 

حالانکہ تم اس خدمت پر ان سے کوئی اجرت بھی نہیں مانگتے ہو یہ تو ایک نصیحت ہے جو دنیا والوں کے لیے عام ہے

Tacikçe: 

Ва ту дар муқобили паёмбарият аз онҳо музде наметалабӣ ва ин китоб ҷуз панде барои мардуми ҷаҳон нест!

Tatarca: 

Иман китерүләре өчен син алардан дөнья малын сорамыйсың, ул Коръән барча галәм вәгазьдән башка нәрсә түгел.

Endonezyaca: 

Dan kamu sekali-kali tidak meminta upah kepada mereka (terhadap seruanmu ini), itu tidak lain hanyalah pengajaran bagi semesta alam.

Amharca: 

በእርሱም (በቁርአን) ላይ ምንም ዋጋ አትጠይቃቸውም፡፡ እርሱ ለዓለማት ግሳጼ እንጂ ሌላ አይደለም፡፡

Tamilce: 

இதற்காக நீர் அவர்களிடம் ஒரு கூலியையும் கேட்பதில்லை. இது, அகிலத்தார்களுக்கு அறிவுரையாகவே தவிர இல்லை.

Korece: 

또한 그대는 이것으로 그 들에 보상을 요구하지 아니하며 그것은 전인류를 위한 메시지라

Vietnamca: 

Ngươi không đòi hỏi họ tiền thù lao (cho việc truyền đạt Qur’an). Và (Qur’an) chỉ là lời nhắc nhở cho toàn nhân loại.

Rubu tag: 

Hizb tag: