Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

12

Sûredeki Ayet No: 

105

Ayet No: 

1701

Sayfa No: 

248

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَكَأَيِّن مِّنْ آيَةٍ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ

Çeviriyazı: 

vekeeyyim min âyetin fi-ssemâvâti vel'arḍi yemürrûne `aleyhâ vehüm `anhâ mü`riḍûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bununla beraber göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler.

Diyanet İşleri: 

Göklerde ve yerde nice belgeler vardır ki, yanlarından yüzlerini çevirerek geçerler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Göklerde ve yeryüzünde nice deliller vardır ki onları görmezler ve yüz çevirip giderler.

Şaban Piriş: 

Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, yanlarından yüzlerini çevirerek geçerler.

Edip Yüksel: 

Göklerde ve yerde nice deliller var ki yanından dikkatsizce geçerler.

Ali Bulaç: 

Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.

Suat Yıldırım: 

Göklerde ve yerde Allah'ın varlığını, birliğini, kudretini gösteren nice deliller vardır ki,insanlar yanından geçip gittikleri halde yüzlerini çevirdiklerinden farkına varmazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve göklerde ve yerde nice alâmetler vardır ki, (nâsın ekserisi) onlardan yüz çevirir oldukları halde onların üzerinden geçer giderler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Göklerde ve yerde nice mucizeler var ki, yanlarından geçerler de dönüp bakmazlar bile.

Bekir Sadak: 

Oyle ki, peygamberler umitsizlige dusup, yalanlandiklarini sandiklari bir sirada onlara yardimimiz gelmistir. Boylece, istedigimizi kurtaririz. Azabimiz suclu milletten geri cevrilemiyecektir.

İbni Kesir: 

Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki

Adem Uğur: 

Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.

İskender Ali Mihr: 

Semalarda ve yeryüzünde nice âyet (delil) vardır. Ve onlar, ondan (o delilden) yüz çevirerek yanından geçerler.

Celal Yıldırım: 

Göklerde ve yerde nice âyetler (açık belgeler, yol gösterici kanıtlar) vardır ki, onlardan yüzlerini çevirerek geçerler (de bir şey anlamazlar).

Tefhim ul Kuran: 

Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, onlar ona sırtlarını çevirip giderler.

Fransızca: 

Et dans les cieux et sur la terre, que de signes auprès desquels les gens passent, en s'en détournant !

İspanyolca: 

¡Qué designios hay en los cielos y en la tierra, junto a los cuales pasan indiferentes!

İtalyanca: 

E quanti segni nei cieli e sulla terra, cui gli uomini passano accanto voltando loro le spalle!

Almanca: 

Und wie viele von den Ayat gibt es in den Himmeln und auf der Erde, bei denen sie vorbeigehen, und sie ihnen gegenüber uninteressiert bleiben.

Çince: 

天地间有许多迹象,他们从旁边走过,而不注意。

Hollandaca: 

En hoeveel teekens er ook in den hemel en op de aarde zijn, zoowel van het bestaan als van de eenigheid en voorzienigheid van God; zij gaan die voorbij en wenden zich af.

Rusça: 

Как же много на небесах и на земле знамений, мимо которых они проходят и отворачиваются.

Somalice: 

Badanaa Calaamad samooyinka iyo Dhulka oo ay Marayaan iyagoo ka Jeedsan.

Swahilice: 

Na ishara ngapi katika mbingu na ardhi wanazo zipitia, na hali ya kuwa wanazipuuza.

Uygurca: 

ئاسمانلاردا ۋە زېمىندا (اﷲ نىڭ قۇدرىتىنىڭ) نۇرغۇن ئالامەتلىرى باركى، ئۇلا ر ئۇنىڭ يېنىدىن دىققەت قىلماستىن ئۆتۈپ كېتىدۇ

Japonca: 

天と地の間には,(アッラーの唯一性や神慮に関し)如何にも多くの印がある。かれらはその側を過ぎるのだが,それらから(顔を)背ける。

Arapça (Ürdün): 

«وكأين» وكم «من آية» دالة على وحدانية الله «في السماوات والأرض يمرون عليها» يشاهدونها «وهم عنها معرضون» لا يتفكرون بها.

Hintçe: 

और आसमानों और ज़मीन में (ख़ुदा की क़ुदरत की) कितनी निशानियाँ हैं जिन पर ये लोग (दिन रात) ग़ुज़ारा करते हैं और उससे मुँह फेरे रहते हैं

Tayca: 

และกี่มากน้อยแล้ว จากสัญญาณในชั้นฟ้าทั้งหลายและแผ่นดิน ที่พวกเขาผ่านมันไปโดยที่พวกเขาผินหลังให้

İbranice: 

רבים הם האותות שבשמים ובארץ אשר הם רואים כל הזמן אך פונים להם עורף

Hırvatça: 

A koliko ima znakova na nebesima i na Zemlji pored kojih prolaze, i tom prilikom se od njih okreću!

Rumence: 

Câte semne nu sunt în ceruri şi pe pământ, însă ei trec pe lângă ele nepăsători!

Transliteration: 

Wakaayyin min ayatin fee alssamawati waalardi yamurroona AAalayha wahum AAanha muAAridoona

Türkçe: 

Göklerde ve yerde nice mucizeler var ki, yanlarından geçerler de dönüp bakmazlar bile.

Sahih International: 

And how many a sign within the heavens and earth do they pass over while they, therefrom, are turning away.

İngilizce: 

And how many Signs in the heavens and the earth do they pass by? Yet they turn (their faces) away from them!

Azerbaycanca: 

Göylərdə və yerdə (Allahın birliyini sübut edən) neçə-neçə əlamətlər (nişanələr) vardır ki, insanlar onların yanından üzlərini çevirib keçərlər (onlara baxıb ibrət almaz, onların həqiqi mə’naları haqqında düşünməzlər).

Süleyman Ateş: 

Göklerde ve yerde nice ayet(ler) var ki onların yanından yüzlerini çevirerek geçerler.

Diyanet Vakfı: 

Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.

Erhan Aktaş: 

Göklerde ve yerde nice âyetler(1) var, ancak onlar yine de bunları umursamamaktan, görmezden gelirler.

Kral Fahd: 

Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.

Hasan Basri Çantay: 

Göklerde ve yerde (Allahın varlığını, birliğini ve kemâl-i kudretini isbat eden) nice âyetler (nişaneler) vardır ki (insanlar) bunlardan yüz çevirici olarak, üstüne basar geçerler.

Muhammed Esed: 

Kaldı ki, göklerde ve yerde nice ayetler, işaretler var ki, onlar (üzerinde düşünmeden) sırtlarını çevirerek yanlarından geçip gidiyorlar!

Gültekin Onan: 

Göklerde ve yerde nice ayet vardır ki üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.

Ali Fikri Yavuz: 

Göklerde ve yerde (Allah’ın birliğine, kudret ve azametine delâlet eden) ne kadar alâmet var ki, insanlar, üzerlerinden geçerler de, bunlardan ibret almayıp yüz çevirirler.

Portekizce: 

E quantos sinais há nos céus e na terra, que eles contemplam desdenhosamente!

İsveççe: 

Hur många är inte de tecken i himlarna och på jorden som de går förbi och vänder sig ifrån [utan att ägna dem en tanke]

Farsça: 

و [برای هدایت مردم] در آسمان ها و زمین چه بسیار نشانه هاست که [در غفلت و بی خبری] بر آنها می گذرند در حالی که از آنها روی می گردانند.

Kürtçe: 

وە زۆر بەڵگەو نیشانە ھەیە لەئاسمانەکان و زەویدا بە لایاندا دەڕۆن بەڵام ئەوان ڕوویان لێوەردەگێڕن

Özbekçe: 

Улар осмонлару ердаги қанчадан-қанча оят-белгилар қаршисидан юз ўгирган ҳолларида ўтарлар. (Яъни, уларга эътибор қилмайдилар. Улардан ибратланиб, ваъз-насиҳат олиб, иймонга келмайдилар. Инсон яшаб турган борлиқнинг ҳар бир қаричида Аллоҳнинг борлигига, бирлигига, қудратига, тадбирига, билувчилигига ва бошқа камоли сифатларига далолат қилувчи оят-белгилар, далил-ҳужжатлар мавжуд. Лекин одамлар ўша ҳужжатларга, оят-белгиларга эътибор билан қарамайдилар. Шунинг учун ҳам иймонга келмайдилар.)

Malayca: 

Dan berapa banyak tanda-tanda kekuasaan Allah di langit dan di bumi yang mereka menyaksikannya berulang-ulang semasa mereka pagi dan datang, sedang mereka tidak juga menghiraukan dan memikirkannya.

Arnavutça: 

E, sa shumë dokumente ka në qiej dhe në Tokë pranë të cilëve kalojnë ata, e ata shmangën nga ato, e nuk mendojnë!

Bulgarca: 

И край колко знамения на небесата и на земята минават, отвръщайки се от тях!

Sırpça: 

А колико има доказа на небесима и на Земљи поред којих пролазе, и том приликом се од њих окрећу!

Çekçe: 

Kolik je na nebesích i na zemi znamení, kolem nichž chodí a od nichž se odvracejí!

Urduca: 

زمین اور آسمانوں میں کتنی ہی نشانیاں ہیں جن پر سے یہ لوگ گزرتے رہتے ہیں اور ذرا توجہ نہیں کرتے

Tacikçe: 

Чӣ бисёр нишонаҳое дар осмонҳову замин аст, ки бар он мегузаранд ва аз он рӯй барметобанд!

Tatarca: 

Җирдә вә күкләрдә күпме галәмәтләр бар – Аллаһуның барлыгына һәм берлегенә шуларны күреп-үтеп йөриләр, ләкин гыйбрәтләнүдән баш тарталар, һич игътибарга алмыйлар.

Endonezyaca: 

Dan banyak sekali tanda-tanda (kekuasaan Allah) di langit dan di bumi yang mereka melaluinya, sedang mereka berpaling dari padanya.

Amharca: 

በሰማያትና በምድርም ካለችው ምልክት ብዙይቱ እነሱ ከርሷ ዘንጊዎች ኾነው በርሷ ላይ ያልፋሉ፡፡

Tamilce: 

வானங்கள், பூமியில் எத்தனையோ அத்தாட்சிகள் இருக்கின்றன, அவர்களோ அவற்றை (பார்த்து படிப்பினை பெறாமல்) புறக்கணித்தவர்களாகவே அவற்றை கடந்து செல்கிறார்கள்.

Korece: 

수 많은 예중이 천지에 있 지 않느뇨 그러나 그것은 그것을 스쳐버리며 그로부터 외면하더라

Vietnamca: 

(Quả thật), có biết bao dấu hiệu trong các tầng trời và trái đất mà họ lướt qua trong khi họ quay đi.

Rubu tag: 

Hizb tag: