Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

7

Sûredeki Ayet No: 

98

Ayet No: 

1052

Sayfa No: 

163

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَوَأَمِنَ أَهْلُ الْقُرَىٰ أَن يَأْتِيَهُم بَأْسُنَا ضُحًى وَهُمْ يَلْعَبُونَ

Çeviriyazı: 

eveemine ehlü-lḳurâ ey ye'tiyehüm be'sünâ ḍuḥav vehüm yel`abûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yoksa o ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken onlara azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler?

Diyanet İşleri: 

Yahut kentlerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende miydiler?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yahut memleketlerdeki halk, kuşluk çağı oynayıp dururken azabımızın birdenbire gelmeyeceğinden emin mi?

Şaban Piriş: 

Ya da ülkelerin halkı azabımızın güpegündüz onlar eğlencede iken başlarına gelivermesinden emin mi oldular?

Edip Yüksel: 

Ülkelerin halkları, azabımızın gündüzün onlar oynarlarken kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Ali Bulaç: 

Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu-azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?

Suat Yıldırım: 

Yoksa onlar güpegündüz eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden emin mi oldular?

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ya o beldeler ahalisi, Bizim azabımızın onlara gündüzün oynar dururlarken geleceğinden emin mi bulundular?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı?

Bekir Sadak: 

Sonra peygamberlerin ardindan Musa´yi ayetlerimizle Firavun ve erkanina gonderdik. Ayetlerimize karsi haksizlik ettiler. Bozguncularin sonunun nasil olduguna bir bak.

İbni Kesir: 

Yoksa kasabaların halkı

Adem Uğur: 

Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

İskender Ali Mihr: 

Ve o ülkelerin halkı şiddetli azabımızın onlara, onlar oynarlarken (oyalanırlarken) kuşluk vakti gelmesinden (gelmeyeceğinden) emin miydiler?

Celal Yıldırım: 

Veya kasabalar halkı, oynayıp eğlenirlerken kuşluk vakti kendilerine gelecek azabımızdan emin midirler?

Tefhim ul Kuran: 

Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?

Fransızca: 

Les gens des cités sont-ils sûrs que Notre châtiment rigoureux ne les atteindra pas le jour, pendant qu'ils s'amusent ?

İspanyolca: 

¿O están a salvo los habitantes de las ciudades de que Nuestro rigor les alcance de día, mientras juegan?

İtalyanca: 

Forse che la gente delle città è al riparo dal Nostro castigo severo che li colpisce in pieno giorno mentre si divertono?

Almanca: 

Oder fühlen sich etwa die Bewohner der Ortschaften davor sicher, daß Unsere Peinigung sie morgens überkommt, während sie sich vergnügen?!

Çince: 

各城市的居民难道不怕我的刑罚,在上午,当他们在游戏的时候降临他们吗?

Hollandaca: 

Of waren de bewoners dier steden verzekerd, dat onze straf niet des daags over hen zou komen, terwijl zij zich aan de vermaken overgaven?

Rusça: 

Неужели жители селений не опасались того, что Наше наказание постигнет их утром, когда они забавляются?

Somalice: 

Miyeyse ka aamin yihiin Dadka Magaaladu inuu u Yimaaddo Dhibkanagu Barqinkii iyagoo Ciyaari.

Swahilice: 

Au watu wa mijini wameaminisha ya kuwa adhabu yetu haitawafika mchana, nao wanacheza?

Uygurca: 

شەھەرلەر ئاھالىسى بىزنىڭ ئازابىمىزنىڭ چۈش ۋاقتىدا - ئۇلار ئويناپ تۇرغانلىرىدا كېلىشىدىن قورقمامدۇ

Japonca: 

また町や村の人びとは,昼間かれらが戯れている間に訪れるわが激怒に対して,安心出来るのであろうか。

Arapça (Ürdün): 

«أو أمن أهل القرى أن يأتيهم بأسنا ضحى» نهارا «وهم يلعبون».

Hintçe: 

या उन बस्तियों वाले इससे बेख़ौफ हैं कि उन पर दिन दहाड़े हमारा अज़ाब आ पहुँचे जब वह खेल कूद (में मशग़ूल हो)

Tayca: 

“และชาวเมืองนั้นปลอดภัยกระนั้นหรือ? ในการที่การลงโทษของเราจะมายังพวกเขาในเวลาสายขณะที่พวกเขากำลังเล่นสนุกสนานกัน อยู่”

İbranice: 

או האם בטוחים תושבי הערים כי עונשנו לא יבוא עליהם לאור היום כשהם משתעשעים

Hırvatça: 

Ili, zar su stanovnici naselja sigurni da ih Naša kazna neće snaći danju dok se budu zabavljali?

Rumence: 

Locuitorii acestei cetăţi sunt siguri că urgia Noastră nu-i va lovi ziua, pe când petrec?

Transliteration: 

Awa amina ahlu alqura an yatiyahum basuna duhan wahum yalAAaboona

Türkçe: 

Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı?

Sahih International: 

Or did the people of the cities feel secure from Our punishment coming to them in the morning while they were at play?

İngilizce: 

Or else did they feel secure against its coming in broad daylight while they played about (care-free)?

Azerbaycanca: 

Və ya o məmləkətlərin əhalisi əzabımızın onlara gündüz oynayıb əylənərkən gəlməyəcəyinə arxayın idilərmi?

Süleyman Ateş: 

Ya da (o) ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin midirler?

Diyanet Vakfı: 

Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Erhan Aktaş: 

Ya da o beldelerin halkı, gündüzün serin vaktinde dünya işleriyle oyalanırlarken azâbımızın onlara gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Kral Fahd: 

Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Hasan Basri Çantay: 

Yoksa o memleketlerin ehâlîsi, kendileri güpegündüz oynarlarken, azabımızın onlara gelib çatmasından mı (korkmayıb) emîn oldu (lar)?

Muhammed Esed: 

Yahut artık hangi toplumun insanları, azabımızın, güpegündüz onlar (dünyayla) oyalanıp dururken başlarına kopmayacağından emin olabilirler?

Gültekin Onan: 

Ya da o ülkeler ehli, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvencede (emin) miydiler?

Ali Fikri Yavuz: 

Yine o memleketlerin halkı, gündüz ortasında oynayıp eğlenirlerken, azabımızın gelip çatmasından emin mi oldular.

Portekizce: 

Ou estavam, acaso, seguros de que Nosso castigo não os surpreenderia em pleno dia, enquanto se divertiam?

İsveççe: 

Kunde de leva utan rädsla för att drabbas av Vår vrede i fullt dagsljus, när de ägnade sig åt sina förströelser?

Farsça: 

آیا اهل شهرها ایمنند از اینکه هنگام روز، عذاب ما در حالی که سرگرم [امور دنیایی] اند بر آنان در آید؟!

Kürtçe: 

وە ئایاخەڵکی ئەو شار وگوندانە ترسیان نەبوو لەوەی کەسزای ئێمەیان بۆ بێت لە چێشتەنگاودا لەکاتێکدا یاری و گاڵتە دەکەن

Özbekçe: 

Қишлоқлар аҳли уларга Бизнинг бало-қазойимиз чошгоҳда, ўйнаётган ҳолларда келишидан хотиржаммилар?!

Malayca: 

Atau patutkah penduduk negeri negeri itu (bersedap hati) serta merasa aman daripada kedatangan azab Kami kepada mereka pada siang hari, semasa mereka sedang leka bermain-main?

Arnavutça: 

A janë të sigurtë banorët e vendbanimeve, se nuk do t’i arrijë dënimi Ynë, ditën, - duke qenë në argëtim?

Bulgarca: 

Или жителите на селищата имаха сигурност, че Нашето мъчение не ще ги сполети сутрин, докато се развличат?

Sırpça: 

Или, зар су становници насеља сигурни да Наша казна неће да их снађе дању док се буду забављали?

Çekçe: 

Jsou si obyvatelé těchto měst jisti tím, že na ně nedopadne přísnost Naše během dne jasného, když zábavám se oddávají?

Urduca: 

یا انہیں اطمینان ہو گیا ہے کہ ہمارا مضبوط ہاتھ کبھی یکایک ان پر دن کے وقت نہ پڑے گا جب کہ وہ کھیل رہے ہوں؟

Tacikçe: 

Ва оё мардуми деҳаҳо бепарвоанд, аз ин ки азоби мо ба ҳангоми чошт, ки ба бозӣ машғуланд, бар сари онҳо биёяд.

Tatarca: 

Яки ул шәһәрләр кешеләре имин булырлармы аларга ґәзабыбызның килүеннән көндез уен-көлкедә булган вакытларыңда?

Endonezyaca: 

Atau apakah penduduk negeri-negeri itu merasa aman dari kedatangan siksaan Kami kepada mereka di waktu matahari sepenggalahan naik ketika mereka sedang bermain?

Amharca: 

የከተማዋ ሰዎችም እነሱ የሚጫወቱ ኾነው ሳሉ ቅጣታችን ቀን በረፋድ ሊመጣባቸው አይፈሩምን

Tamilce: 

அல்லது, ஊர்வாசிகள், - அவர்களோ விளையாடுபவர்களாக இருக்கும்போது நம் தண்டனை அவர்களுக்கு முற்பகலில் வருவதை - அச்சமற்று விட்டார்களா?

Korece: 

흑은 오락을 즐기는 밝은 낮에 그들에게 도래할 하나님의 벌 에 대하여 그 고을 백성들은 안전하더뇨

Vietnamca: 

Phải chăng họ cảm thấy an toàn khi sự trừng phạt của TA (bất ngờ) túm bắt họ lúc mặt trời lên cao khi họ đang vui chơi?!