Arapça:
أَوَأَمِنَ أَهْلُ الْقُرَىٰ أَن يَأْتِيَهُم بَأْسُنَا ضُحًى وَهُمْ يَلْعَبُونَ
Çeviriyazı:
eveemine ehlü-lḳurâ ey ye'tiyehüm be'sünâ ḍuḥav vehüm yel`abûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yoksa o ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken onlara azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler?
Diyanet İşleri:
Yahut kentlerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende miydiler?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yahut memleketlerdeki halk, kuşluk çağı oynayıp dururken azabımızın birdenbire gelmeyeceğinden emin mi?
Şaban Piriş:
Ya da ülkelerin halkı azabımızın güpegündüz onlar eğlencede iken başlarına gelivermesinden emin mi oldular?
Edip Yüksel:
Ülkelerin halkları, azabımızın gündüzün onlar oynarlarken kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Ali Bulaç:
Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu-azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
Suat Yıldırım:
Yoksa onlar güpegündüz eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden emin mi oldular?
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ya o beldeler ahalisi, Bizim azabımızın onlara gündüzün oynar dururlarken geleceğinden emin mi bulundular?
Yaşar Nuri Öztürk:
Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı?
Bekir Sadak:
Sonra peygamberlerin ardindan Musa´yi ayetlerimizle Firavun ve erkanina gonderdik. Ayetlerimize karsi haksizlik ettiler. Bozguncularin sonunun nasil olduguna bir bak.
İbni Kesir:
Yoksa kasabaların halkı
Adem Uğur:
Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
İskender Ali Mihr:
Ve o ülkelerin halkı şiddetli azabımızın onlara, onlar oynarlarken (oyalanırlarken) kuşluk vakti gelmesinden (gelmeyeceğinden) emin miydiler?
Celal Yıldırım:
Veya kasabalar halkı, oynayıp eğlenirlerken kuşluk vakti kendilerine gelecek azabımızdan emin midirler?
Tefhim ul Kuran:
Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
Fransızca:
Les gens des cités sont-ils sûrs que Notre châtiment rigoureux ne les atteindra pas le jour, pendant qu'ils s'amusent ?
İspanyolca:
¿O están a salvo los habitantes de las ciudades de que Nuestro rigor les alcance de día, mientras juegan?
İtalyanca:
Forse che la gente delle città è al riparo dal Nostro castigo severo che li colpisce in pieno giorno mentre si divertono?
Almanca:
Oder fühlen sich etwa die Bewohner der Ortschaften davor sicher, daß Unsere Peinigung sie morgens überkommt, während sie sich vergnügen?!
Çince:
各城市的居民难道不怕我的刑罚,在上午,当他们在游戏的时候降临他们吗?
Hollandaca:
Of waren de bewoners dier steden verzekerd, dat onze straf niet des daags over hen zou komen, terwijl zij zich aan de vermaken overgaven?
Rusça:
Неужели жители селений не опасались того, что Наше наказание постигнет их утром, когда они забавляются?
Somalice:
Miyeyse ka aamin yihiin Dadka Magaaladu inuu u Yimaaddo Dhibkanagu Barqinkii iyagoo Ciyaari.
Swahilice:
Au watu wa mijini wameaminisha ya kuwa adhabu yetu haitawafika mchana, nao wanacheza?
Uygurca:
شەھەرلەر ئاھالىسى بىزنىڭ ئازابىمىزنىڭ چۈش ۋاقتىدا - ئۇلار ئويناپ تۇرغانلىرىدا كېلىشىدىن قورقمامدۇ
Japonca:
また町や村の人びとは,昼間かれらが戯れている間に訪れるわが激怒に対して,安心出来るのであろうか。
Arapça (Ürdün):
«أو أمن أهل القرى أن يأتيهم بأسنا ضحى» نهارا «وهم يلعبون».
Hintçe:
या उन बस्तियों वाले इससे बेख़ौफ हैं कि उन पर दिन दहाड़े हमारा अज़ाब आ पहुँचे जब वह खेल कूद (में मशग़ूल हो)
Tayca:
“และชาวเมืองนั้นปลอดภัยกระนั้นหรือ? ในการที่การลงโทษของเราจะมายังพวกเขาในเวลาสายขณะที่พวกเขากำลังเล่นสนุกสนานกัน อยู่”
İbranice:
או האם בטוחים תושבי הערים כי עונשנו לא יבוא עליהם לאור היום כשהם משתעשעים
Hırvatça:
Ili, zar su stanovnici naselja sigurni da ih Naša kazna neće snaći danju dok se budu zabavljali?
Rumence:
Locuitorii acestei cetăţi sunt siguri că urgia Noastră nu-i va lovi ziua, pe când petrec?
Transliteration:
Awa amina ahlu alqura an yatiyahum basuna duhan wahum yalAAaboona
Türkçe:
Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı?
Sahih International:
Or did the people of the cities feel secure from Our punishment coming to them in the morning while they were at play?
İngilizce:
Or else did they feel secure against its coming in broad daylight while they played about (care-free)?
Azerbaycanca:
Və ya o məmləkətlərin əhalisi əzabımızın onlara gündüz oynayıb əylənərkən gəlməyəcəyinə arxayın idilərmi?
Süleyman Ateş:
Ya da (o) ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin midirler?
Diyanet Vakfı:
Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Erhan Aktaş:
Ya da o beldelerin halkı, gündüzün serin vaktinde dünya işleriyle oyalanırlarken azâbımızın onlara gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Kral Fahd:
Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Hasan Basri Çantay:
Yoksa o memleketlerin ehâlîsi, kendileri güpegündüz oynarlarken, azabımızın onlara gelib çatmasından mı (korkmayıb) emîn oldu (lar)?
Muhammed Esed:
Yahut artık hangi toplumun insanları, azabımızın, güpegündüz onlar (dünyayla) oyalanıp dururken başlarına kopmayacağından emin olabilirler?
Gültekin Onan:
Ya da o ülkeler ehli, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvencede (emin) miydiler?
Ali Fikri Yavuz:
Yine o memleketlerin halkı, gündüz ortasında oynayıp eğlenirlerken, azabımızın gelip çatmasından emin mi oldular.
Portekizce:
Ou estavam, acaso, seguros de que Nosso castigo não os surpreenderia em pleno dia, enquanto se divertiam?
İsveççe:
Kunde de leva utan rädsla för att drabbas av Vår vrede i fullt dagsljus, när de ägnade sig åt sina förströelser?
Farsça:
آیا اهل شهرها ایمنند از اینکه هنگام روز، عذاب ما در حالی که سرگرم [امور دنیایی] اند بر آنان در آید؟!
Kürtçe:
وە ئایاخەڵکی ئەو شار وگوندانە ترسیان نەبوو لەوەی کەسزای ئێمەیان بۆ بێت لە چێشتەنگاودا لەکاتێکدا یاری و گاڵتە دەکەن
Özbekçe:
Қишлоқлар аҳли уларга Бизнинг бало-қазойимиз чошгоҳда, ўйнаётган ҳолларда келишидан хотиржаммилар?!
Malayca:
Atau patutkah penduduk negeri negeri itu (bersedap hati) serta merasa aman daripada kedatangan azab Kami kepada mereka pada siang hari, semasa mereka sedang leka bermain-main?
Arnavutça:
A janë të sigurtë banorët e vendbanimeve, se nuk do t’i arrijë dënimi Ynë, ditën, - duke qenë në argëtim?
Bulgarca:
Или жителите на селищата имаха сигурност, че Нашето мъчение не ще ги сполети сутрин, докато се развличат?
Sırpça:
Или, зар су становници насеља сигурни да Наша казна неће да их снађе дању док се буду забављали?
Çekçe:
Jsou si obyvatelé těchto měst jisti tím, že na ně nedopadne přísnost Naše během dne jasného, když zábavám se oddávají?
Urduca:
یا انہیں اطمینان ہو گیا ہے کہ ہمارا مضبوط ہاتھ کبھی یکایک ان پر دن کے وقت نہ پڑے گا جب کہ وہ کھیل رہے ہوں؟
Tacikçe:
Ва оё мардуми деҳаҳо бепарвоанд, аз ин ки азоби мо ба ҳангоми чошт, ки ба бозӣ машғуланд, бар сари онҳо биёяд.
Tatarca:
Яки ул шәһәрләр кешеләре имин булырлармы аларга ґәзабыбызның килүеннән көндез уен-көлкедә булган вакытларыңда?
Endonezyaca:
Atau apakah penduduk negeri-negeri itu merasa aman dari kedatangan siksaan Kami kepada mereka di waktu matahari sepenggalahan naik ketika mereka sedang bermain?
Amharca:
የከተማዋ ሰዎችም እነሱ የሚጫወቱ ኾነው ሳሉ ቅጣታችን ቀን በረፋድ ሊመጣባቸው አይፈሩምን
Tamilce:
அல்லது, ஊர்வாசிகள், - அவர்களோ விளையாடுபவர்களாக இருக்கும்போது நம் தண்டனை அவர்களுக்கு முற்பகலில் வருவதை - அச்சமற்று விட்டார்களா?
Korece:
흑은 오락을 즐기는 밝은 낮에 그들에게 도래할 하나님의 벌 에 대하여 그 고을 백성들은 안전하더뇨
Vietnamca:
Phải chăng họ cảm thấy an toàn khi sự trừng phạt của TA (bất ngờ) túm bắt họ lúc mặt trời lên cao khi họ đang vui chơi?!
Ayet Linkleri: