Arapça:
فَكَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ إِن كُنَّا عَنْ عِبَادَتِكُمْ لَغَافِلِينَ
Çeviriyazı:
fekefâ billâhi şehîdem beynenâ vebeyneküm in künnâ `an `ibâdetiküm legâfilîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şimdi sizinle bizim aramızda şahit olarak Allah yeter. Sizin bize ibadet ettiğinizden bizim haberimiz yoktur (diyecekler).
Diyanet İşleri:
Onların hepsini bir gün toplarız, sonra, puta tapanlara, "Siz ve putlarınız yerlerinize! deyip onları birbirlerinden ayırırız. Putları ise: "Bize tapmıyordunuz ki. Allah, sizinle bizim aramızda şahit olarak yeter. Sizin tapınmanızdan bizim haberimiz yoktu" derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şüphe yok, bizimle sizin aranızda Allah tanıktır ki sizin kulluğunuzdan haberimiz bile yoktu.
Şaban Piriş:
Allah, sizinle bizim aramızda şahit olarak yeter. Sizin bize kulluk ettiğinizden haberimiz yoktu, derler.
Edip Yüksel:
Bizimle sizin aranızda ALLAH tanıktır ki, biz sizin kulluk etmenizden habersizdik.
Ali Bulaç:
Bizim ile sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. Gerçekten biz, sizin ibadetinizden habersizdik.
Suat Yıldırım:
Gün gelir, onların hepsini bir araya toplayıp sonra Allah'a şirk koşanlara: “Siz de, taptığınız şerikleriniz de yerlerinize!” deriz. Artık onları putlarından tamamen ayırmışızdır.Şerikleri: “Siz dünyada bize tapmıyordunuz. Allah da üzerimizde şahittir ki sizin bize taptığınızdan hiç mi hiç haberimiz yoktu!” derler. [18,47; 30,14-43; 19, 82; 46,5-6]
Ömer Nasuhi Bilmen:
«İmdi Allah Teâlâ, bizim aramızla sizin aranızda şahit olmak için yeter. Muhakkak ki, biz sizin tapınmanızdan elbette habersiz idik.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Sizinle bizim aramızda tanık olarak Allah yeter. Doğrusu, biz sizin ibadetinizden tamamen habersizdik.
Bekir Sadak:
De ki: «Kostugunuz ortaklardan, once yaratan, sonra, bunu tekrar eden var midir?» De ki: «Allah once yaratir, sonra bunu tekrar eder. Nasil da dondurulursunuz!»
İbni Kesir:
Allah, sizinle bizim aramızda şahid olarak yeter. Sizin tapınmanızdan haberimiz yoktur.
Adem Uğur:
Bu yüzden bizimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz ki biz sizin (bize) tapmanızdan tamamen habersizdik."
İskender Ali Mihr:
Artık şahit olarak bizim ve sizin (bizimle sizin) aranızda Allah kâfidir. Biz, sizin ibadetinizden gerçekten gâfildik (habersizdik).
Celal Yıldırım:
Bizimle sizin aramızda şahit olarak Allah yeter. Gerçekten sizin ibâdetinizden hiç ama hiç haberimiz yoktu» diyecekler.
Tefhim ul Kuran:
«Bizim ile sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. Gerçekten biz, sizin ibadetinizden habersizlerdik.»
Fransızca:
Allah suffit comme témoin entre nous et vous. En vérité, nous étions indifférents à votre adoration".
İspanyolca:
Alá basta como testigo entre nosotros y vosotros de que no hacíamos caso de vuestro servicio».
İtalyanca:
Ci sia Allah sufficiente testimone che non ci siamo mai curati della vostra adorazione».
Almanca:
ALLAH genügt als Zeuge zwischen uns und euch. Wir waren eurem Götzendienst (uns gegenüber) gewiß achtlos."
Çince:
真主足为我们和你们之间的见证,我们的确忽视你们的崇拜。
Hollandaca:
En God is een toereikend getuige op uwe aanbidding van ons.
Rusça:
Довольно того, что Аллах является Свидетелем между нами и вами. Мы не ведали о вашем поклонении".
Somalice:
waxaa markhaati dhexdeenna ugu filan Eebe inaan Cibaadadiinna Moogayn.
Swahilice:
Mwenyezi Mungu anatosha kuwa ni shahidi baina yetu na nyinyi. Hakika sisi tulikuwa hatuna khabari ya ibada yenu.
Uygurca:
سىلەر بىلەن بىزنىڭ ئارىمىزدا گۇۋاھ بولۇشقا اﷲ كۇپايىكى، سىلەرنىڭ بىزگە چوقۇنۇشۇڭلاردىن بىز غاپىل ئىدۇق (يەنى بىز كۆرمەيدىغان، ئاڭلىمايدىغان، ھېس قىلمايدىغان جانسىز ئىدۇق)»
Japonca:
アッラーは,わたしたちとあなたがたとの間の,立証者として万全である。わたしたちは,あなたがたが拝しているのを実際知らなかった。」
Arapça (Ürdün):
«فكفى بالله شهيدا بيننا وبينكم إن» مخففة أي إنا «كنا عن عبادتكم لغافلين».
Hintçe:
तो (अब) हमारे और तुम्हारे दरमियान गवाही के वास्ते ख़ुदा ही काफी है हम को तुम्हारी परसतिश की ख़बर ही न थी
Tayca:
”ดังนั้น จึงพอเพียงแล้วที่อัลลอฮ์ทรงเป็นพยาน ระกว่างเรากับพวกท่าน แน่นอนเรา(บรรดาภาคี) ไม่รู้เลยในการเคารพสักการะของพวกท่านต่อเรา”
İbranice:
ודי באלוהים כעד בינינו וביניכם, מעולם לא שמנו לב כי עבדתם אותנו
Hırvatça:
Allah je dovoljan svjedok i nama i vama, mi, doista, nismo znali da ste nas obožavali.
Rumence:
Dumnezeu este de ajuns să mărturisească, între noi şi voi, că noi am rămas nepăsători la închinarea voastră.”
Transliteration:
Fakafa biAllahi shaheedan baynana wabaynakum in kunna AAan AAibadatikum laghafileena
Türkçe:
"Sizinle bizim aramızda tanık olarak Allah yeter. Doğrusu, biz sizin ibadetinizden tamamen habersizdik."
Sahih International:
And sufficient is Allah as a witness between us and you that we were of your worship unaware."
İngilizce:
Enough is Allah for a witness between us and you: we certainly knew nothing of your worship of us!
Azerbaycanca:
Sizinlə bizə aramızda təkcə Allahın şahid olması yetər. Biz (eşitməz, görməz və duymaz olduğumuz üçün) sizin bizə ibadət etməyinizdən xəbərsiz idik!”
Süleyman Ateş:
Şimdi bizimle sizin aranızda Allah'ın şahid olması yeter; doğrusu biz sizin (bize) tapmanızdan tamamen habersizdik!
Diyanet Vakfı:
Bu yüzden bizimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz ki biz sizin (bize) tapmanızdan tamamen habersizdik."
Erhan Aktaş:
“Sizinle bizim aramızda tanık olarak Allah yeter. Doğrusu, sizin bize kulluğunuzdan haberimiz yoktu.”
Kral Fahd:
Bu yüzden bizimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz ki biz sizin (bize) tapmanızdan tamamen habersizdik.»
Hasan Basri Çantay:
«Bizimle sizin aranızda şâhid olarak Allah yeter. Biz sizin tapmanızdan şübhesiz ki gaafildik (habersizdik)».
Muhammed Esed:
bizimle sizin aranızda hiç kimse Allah´ın yaptığı gibi şahitlik yapamaz: gerçek şu ki, (bize) tapındığınızın farkında bile değildik".
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Şimdi sizinle bizim aramızda şâhid olarak Allah yeter. Doğrusu, ey müşrikler, sizin ibadetinizden, bizim aslâ haberimiz yoktu (çünkü işitmez, görmez ve duymazdık.)”
Portekizce:
Basta Deus por testemunha entre nós e vós, de que não nos importava a vossa adoração.
İsveççe:
här behövs inga andra vittnen än Gud - vi visste ingenting om er tillbedjan."
Farsça:
پس خدا میان ما و شما از جهت شهادت کافی است که ما یقیناً از پرستش شما نسبت به خود بی خبر بودیم.
Kürtçe:
جا خوا بەسە کە شاھید بێت لەنێوان ئێمە و ئێوەدا بێگومان ئێمە بێ ئاگابووین لەبەندایەتی کردنتان بۆ ئێمە
Özbekçe:
Биз билан сизнинг орангизда шоҳидликка Аллоҳ кифоядир. Биз, албатта, сизнинг ибодатингиздан ғофил эдик», дерлар.
Malayca:
"(Allah mengetahui apa yang sebenarnya); oleh itu, cukuplah Allah sebagai saksi antara kami dengan kamu, bahawa sesungguhnya kami tidak menyedari pujaan atau penyembahan kamu (kepada kami)".
Arnavutça:
Mjafton Perëndia të jetë dëshmitar në mesh nesh dhe jush. Na, me të vërtetë, kemi qenë të pakujdesshëm ndaj adhurimit tuaj”.
Bulgarca:
Достатъчен е Аллах за свидетел между нас и вас. Бяхме в неведение за вашето служене.”
Sırpça:
Аллах је довољан сведок и нама и вама, ми, заиста, нисмо знали да сте нас обожавали.
Çekçe:
a Bůh stačí jako svědek mezi námi i vámi, že my dozajista jsme byli nevšímaví k vašemu uctívání!'
Urduca:
ہمارے اور تمہارے درمیان اللہ کی گواہی کافی ہے کہ (تم اگر ہماری عبادت کرتے بھی تھے تو) ہم تمہاری اس عبادت سے بالکل بے خبر تھے "
Tacikçe:
Худо ба гувоҳӣ миёни мову шумо кофист, ки мо аз парастиши шумо ҳаргиз огоҳ набудаем.
Tatarca:
"Сезнең белән безнең арада шаһит булырга Аллаһ җитә, тәхкыйк сезнең безгә гыйбадәт кылуыгыздан без гафил булдык", – диярләр.
Endonezyaca:
Dan cukuplah Allah menjadi saksi antara kami dengan kamu, bahwa kami tidak tahu-menahu tentang penyembahan kamu (kepada kami).
Amharca:
«(ጣዖታቶቹ ለእኛ) ከመገዛታችሁ በእርግጥ ዘንጊዎች ለመኾናችንም በእኛና በእናንተ መካከል የአላህ መስካሪነት በቃ» (ይሏቸዋል)፡፡
Tamilce:
ஆக, “எங்களுக்கிடையிலும் உங்களுக்கிடையிலும் சாட்சியால் அல்லாஹ்வே போதுமானவன்; உங்கள் வழிபாட்டை நிச்சயம் நாங்கள் அறியாதவர்களாகவே இருந்தோம்” (என்றும் அந்த கற்பனை தெய்வங்கள் கூறும்).
Korece:
그러므로 우리와 너희들 사 이에 하나님만이 증인으로 충만하니 우리는 너희가 우리를 숭배함 을 알지 못했다 하더라
Vietnamca:
“Allah đã đủ làm nhân chứng cho bọn ta và các ngươi, và bọn ta đã không biết gì về sự thờ phượng của các ngươi.”
Ayet Linkleri: