Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

10

Sûredeki Ayet No: 

26

Ayet No: 

1390

Sayfa No: 

212

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

۞ لِّلَّذِينَ أَحْسَنُوا الْحُسْنَىٰ وَزِيَادَةٌ ۖ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌ ۚ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ ۖ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

Çeviriyazı: 

lilleẕîne aḥsenü-lḥusnâ veziyâdeh. velâ yerheḳu vucûhehüm ḳateruv velâ ẕilleh. ülâike aṣḥâbü-lcenneh. hüm fîhâ ḫâlidûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasıyla karşılık vardır. Yüzlerine ne kara bulaşır, ne de aşağılanırlar. Cennet ehli işte bunlardır. Orada ebedî kalacaklardır.

Diyanet İşleri: 

İyi davrananlara; daima daha iyisi ve üstünü verilir. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İyilik edenleri iyilikle mükafatlandırırız, daha da fazlasını veririz ve yüzleri kararmaz, zillete düşmez onlar. Onlardır cennet ehli, orada ebedi kalırlar.

Şaban Piriş: 

İyi amellerde bulunanlara, güzellik (cennet) ve fazlası (Allah azze ve celle'nin yüzüne bakmak) vardır. Onların yüzlerini karartı ve zillet bürümez. Onlar cennet ehlidir, onlar orada ebedidirler.

Edip Yüksel: 

Güzel davrananlara daha fazlası vardır. Yüzlerini ne bir yoksunluk ne de bir aşağılanma duygusu kaplar. Onlar cennet halkıdır. Orada ebedi kalıcıdırlar.

Ali Bulaç: 

Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır.

Suat Yıldırım: 

İyi ve güzel davranışlarda bulunanlara en güzel mükâfat yani cennet ile daha da fazlası olarak Allah'ın cemalini görmek var.Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet! İşte onlar cennetliktir.Onlar orada ebedî kalacaklardır. [9,72; 55, 60; 76,11] {KM, Yuhanna 17,3}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İhsanda bulunanlar için güzellik ve bir ziyâdelik vardır ve onların yüzlerini ne karalık ve ne de bir alçaklık kaplamaz. İşte onlar cennet ehlidirler. Onlar orada ebedîyyen kalıcılardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada.

Bekir Sadak: 

De ki: «Gokten ve yerden size rizik veren kimdir? Kulak ve gozlerin sahibi kimdir? Diriyi oluden cikaran, oluyu de diriden cikaran kimdir? Her isi duzenleyen kimdir?» Onlar: «Allah´tir!» diyecekler. «O halde O´na karsi gelmekten sakinmaz misiniz?» de.

İbni Kesir: 

Güzel davrananlara daha güzeli ve fazlası var. Onların yüzleri ne kararır ne de zilletten kızarır. Onlar cennetin yaranıdırlar. Orada temelli kalacaklardır.

Adem Uğur: 

Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır.

İskender Ali Mihr: 

Onlar için Ahsenül hüsna (Allah´ın Zat´ına ulaşmak) ve ziyadesi (daha fazlası, Allah´ın cemalini görmek) vardır. Onların yüzlerini bir keder kaplamaz ve bir zillet (küçük düşme, hakirlik) yoktur. İşte onlar, cennet halkıdır. Onlar, orada devamlı kalanlardır.

Celal Yıldırım: 

İyi-yararlı güzel amelde bulunanlara daha iyisi ve güzeli, bir de fazlası vardır. Yüzlerini ne bir toz duman, ne de aşağılık ve horluk kaplar. İşte onlar Cennet yaranıdırlar. Orada devamlı kalıcılardır onlar.

Tefhim ul Kuran: 

Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar

Fransızca: 

A ceux qui agissent en bien est réservée la meilleure (récompense) et même davantage. Nulle fumée noircissante, nul avilissement ne couvriront leurs visages. Ceux-là sont les gens du Paradis, où ils demeureront éternellement .

İspanyolca: 

Para quienes obren bien, lo mejor y más. Ni el polvo ni la humillación cubrirán sus rostros. Ésos morarán en el Jardín eternamente.

İtalyanca: 

Bene a chi fa il bene, e ancor di più. Polvere e umiliazione non copriranno i loro volti. Essi sono i compagni del Giardino, e vi resteranno in perpetuo.

Almanca: 

Für diejenigen, die Ihsan gemäß handelten, gibt es Al-husna und etwas mehr! Und ihreMienen verfinstern weder Ruß noch Demütigung. Diese sind die Weggenossen der Dschanna. Darin bleiben sie ewig.

Çince: 

行善者将受善报,且有余庆,脸上没有黑灰和忧色,这些人是乐园的居民,将永居其中。

Hollandaca: 

Zij, die goed handelen, zullen de uitmuntendste belooning ontvangen, en een overvloedig toevoegsel. Noch zwartheid noch schaamte zal hun aangezicht bedekken. Zij zullen het paradijs bewonen en daarin voor eeuwig verblijven.

Rusça: 

Тем, которые творили добро, уготовано Наилучшее (Рай) и добавка (возможность взглянуть на Лик Аллаха). Не будет на их лицах ни праха, ни унижения. Они - обитатели Рая, в котором они пребудут вечно.

Somalice: 

Kuwa Wanaagga Falayna waxaa u Sugnaaday Wanaag (Janno) (Aakhiro) iyo Siyaado (Aragga Eebe) mana haleelo Wajigooda Boodh iyo Dulli midna kuwaasuna waa Asaxaabta (Ehelka) Jannada wayna ku waari Dhexdeeda.

Swahilice: 

Kwa wafanyao wema ni wema na zaidi. Wala vumbi halitawafunika nyuso zao, wala madhila. Hao ndio watu wa Peponi. Humo watadumu.

Uygurca: 

ياخشى ئىش قىلغانلار جەننەتكە ۋە اﷲ نىڭ جامالىنى كۆرۈشكە نائىل بولىدۇ، ئۇلارنىڭ يۈزلىرىنى قارىلىق ۋە خارلىق قاپلىمايدۇ (يەنى ئۇلارغا غەم - قايغۇ ۋە پەرىشانلىق يۈزلەنمەيدۇ). ئەنە شۇلار ئەھلى جەننەت بولۇپ، جەننەتتە مەڭگۈ قالغۇچىلاردۇر

Japonca: 

善行をした者には(天国へ入るという)素晴しい報奨があり,また追加もある。かれらの顔には,暗さや屈辱の影もないであろう。これらは楽園の住人である。永遠にその中に住むであろう。

Arapça (Ürdün): 

«للذين أحسنوا» بالإيمان «الحسنى» الجنة «وزيادة» هي النظر إليه تعالى كما في حديث مسلم «ولا يرهق» يغشى «وجوههم قترٌ» سواد «ولا ذلة» كآبة «أولئك أصحاب الجنة هم فيها خالدون».

Hintçe: 

जिन लोगों ने दुनिया में भलाई की उनके लिए (आख़िरत में भी) भलाई है (बल्कि) और कुछ बढ़कर और न (गुनेहगारों की तरह) उनके चेहरों पर कालिक लगी हुई होगी और न (उन्हें ज़िल्लत होगी यही लोग जन्नती हैं कि उसमें हमेशा रहा सहा करेंगे

Tayca: 

สำหรับบรรดาผู้กระทำความดี จะได้รับความดี และได้เพิ่มขึ้นอีก ความหมองคล้ำและความต่ำต้อยจะไม่ปกคลุมใบหน้าของพวกเขา ชนเหล่านี้คือชาวสวรรค์ พวกเขาจะอยู่ในนั้นตลอดกาล

İbranice: 

אלוהים מעניק את הטוב לעושי הטוב (בעולם הזה) ועוד יותר, ואת פניהם לא יכסה אבק ולא השפלה, אלה הם אנשי גן העדן אשר יישארו בו לנצח

Hırvatça: 

Onima koji čine dobra djela pripada lijepa nagrada- Džennet, a i više od toga - gledanje u lice Allahovo! Lica njihova neće tama i potištenost prekrivati, oni će stanovnici Dženneta biti, u njemu će vječno boraviti.

Rumence: 

O prea frumoasă răsplată — şi chiar mai mult — vor avea cei care au făcut binele. Nici colb, nici umilinţă nu va acoperi chipurile lor. Aceştia sunt soţii Raiului, unde vor veşnici.

Transliteration: 

Lillatheena ahsanoo alhusna waziyadatun wala yarhaqu wujoohahum qatarun wala thillatun olaika ashabu aljannati hum feeha khalidoona

Türkçe: 

Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada.

Sahih International: 

For them who have done good is the best [reward] and extra. No darkness will cover their faces, nor humiliation. Those are companions of Paradise; they will abide therein eternally

İngilizce: 

To those who do right is a goodly (reward)- Yea, more (than in measure)! No darkness nor shame shall cover their faces! they are companions of the garden; they will abide therein (for aye)!

Azerbaycanca: 

Yaxşı işlər görənləri Cənnət və daha artıq mükafat (Allah rizası) gözləyir. Onların üzünə nə bir toz (ləkə), nə də bir zillət qonar. Onlar cənnətlikdirlər və orada əbədi qalacaqlar!

Süleyman Ateş: 

Güzel davrananlara daha güzel karşılık ve fazlası var. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de horluk. İşte onlar cennet halkıdır, orada ebedi kalacaklardır.

Diyanet Vakfı: 

Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedi kalacaklardır.

Erhan Aktaş: 

İyi ve güzel davrananlar için daha güzeli ve fazlası var. Onların, yüzleri ne kararır ne de hor görülmekten kızarır. Onlar, Cennet halkıdır. Orada sürekli kalıcıdırlar.

Kral Fahd: 

Güzel davrananlara daha güzel karşılık (cennet), bir de fazlası (Allah'ın yüzünü seyretme nimeti ve kat kat ecir) vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır, ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedi kalacaklardır.

Hasan Basri Çantay: 

İyi iş, güzel amel yapanlara («ihsân» mertebesine erenlere) daha güzel iyilik, bir de ziyâde vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (karalık) bulaşır, ne de bir horluk kaplar. Onlar cennetin yaranıdırlar ki kendileri onun için ebedî kalıcıdırlar.

Muhammed Esed: 

İyi ve yararlı işler yapmakta sebatlı olanları (karşılık olarak) daha iyisi ve ondan da fazlası beklemektedir. (Kıyamet Günü´nde) onların yüzlerini ne bir kararma, ne de bir aşağılanma gölgelemeyecektir: İşte bunlardır cennetlikler; orada ebedi kalacak olanlar.

Gültekin Onan: 

Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir illet. İşte onlar cennetin halkıdırlar orada süresiz kalacaklardır.

Ali Fikri Yavuz: 

İman edip güzel bir amel işleyenlere cennet ve bir de Allah’ın Cemalini görmek var. Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet... İşte bunlar cennetliktirler, kendileri orada ebedî olarak kalıcıdırlar.

Portekizce: 

Aqueles que praticam o bem obterão o bem e ainda algo mais; nem a poeira, nem a ignomínia anuviarão os seus rostos.Eles serão os diletos do Paraíso, em que morarão eternamente.

İsveççe: 

De som gör det goda och det rätta skall få det högsta goda - och mer därtill. Inga skuggor, inga känslor av skam skall förmörka deras ansikten [på Uppståndelsens dag] - deras arvedel är paradiset och där skall de förbli till evig tid.

Farsça: 

برای کسانی که نیکی کردند، [بهترین] پاداش و افزون [بر آن] است؛ و چهره آنان را سیاهی و خواری نمی پوشاند؛ آنان اهل بهشت اند [و] در آن جاودانه اند.

Kürtçe: 

بۆ ئەوانەی چاکەیان کردوە پاداشتی چاکتر (بەھەشت) و زیاتریان ھەیە (کەبینینی خوایە) دەم و چاویان دایناگرێت (لێی نانیشێت) ھیچ ڕەشی وتەپ و تۆزو ڕیسواییەک ئەوانە ھاوڕێی بەھەشتن ئەوانە لەو (بەھەشتە) دان بەھەمیشەیی

Özbekçe: 

Гўзал амал қилганлар учун гўзал савоб ва зиёдалик бордир. Уларнинг юзларини қаролик ҳам, хорлик ҳам қопламас. Ана ўшалар жаннат эгаларидир. Улар унда абадий қолурлар. (Аллоҳга иймон келтириб, Унинг чақириғига лаббай деб жавоб бериб, яхши амалларни қилиб яшаган бандалар бу дунёда гўзал ҳаёт кечирадилар. Охиратда эса, бу дунёда қилган гўзал амаллари учун савоб оладилар, жаннатга дохил бўладилар.

Malayca: 

Untuk orang-orang yang berusaha menjadikan amalnya baik dikurniakan segala kebaikan serta satu tambahan yang mulia dan air muka mereka pula (berseri-seri) tidak diliputi oleh sebarang kesedihan dan kehinaan. Mereka itulah ahli Syurga, mereka kekal di dalamnya selama-lamanya.

Arnavutça: 

Ata që bëjnë mirë, do të kenë shpërblim të mirë, e edhe më tepër! Fytyrat e tyre nuk do t’i mbulojë errësira as poshtërimi. Ata do të jenë banorë të xhennetit, në të cilin do të banojnë përherë.

Bulgarca: 

Благодетелните ще имат Най-прекрасното, и дори повече, и не ще почерни техните лица нито прах, нито унижение. Те са обитателите на Рая, там ще пребивават вечно.

Sırpça: 

Онима који чине добра дела припада лепа награда - Рај, а и више од тога! Њихова лица неће прекривати тама и потиштеност, они ће да буду становници Раја, у њему ће вечно да бораве.

Çekçe: 

Těm, kdo dobré konali, bude patřit odměna nejkrásnější a ještě jim bude přidáno; jich tváře nepokryje ani chmura, ani ponížení a budou ráje obyvateli a v něm věčné bude jejich přebývání.

Urduca: 

جن لوگوں نے بھَلائی کا طریقہ اختیار کیا ان کے لیے بھَلائی ہے اور مزید فضل ان کے چہروں پر رُو سیاہی اور ذلّت نہ چھائے گی وہ جنت کے مستحق ہیں جہاں وہ ہمیشہ رہیں گے

Tacikçe: 

Музди онон, ки некӣ мекунанд, некист ва чизе афзун бар он. На сияхрӯй шаванду на хор. Инҳо аҳли биҳиштанд ва дар он ҷовидонанд.

Tatarca: 

Дөньяда Аллаһуга гыйбадәт кылып, яхшылыкларны кылган кешеләргә ахирәттә яхшылык, җәннәт нигъмәтләре вә аннан да артыграк Аллаһу тәгаләнең диндарын күрү булыр, аларның йөзләрен һич карарлык капламас вә аларга һич хурлык ирешмәс. Җәннәт кешеләре әнә шулардыр, алар анда мәңге калырлар.

Endonezyaca: 

Bagi orang-orang yang berbuat baik, ada pahala yang terbaik (surga) dan tambahannya. Dan muka mereka tidak ditutupi debu hitam dan tidak (pula) kehinaan. Mereka itulah penghuni surga, mereka kekal di dalamnya.

Amharca: 

ለእነዚያ መልካም ለሠሩት መልካም ነገርና ጭማሪም አላቸው፡፡ ፊቶቻቸውንም ጥቁረትና ውርደት አይሸፍናቸውም፡፡ እነዚያ የገነት ሰዎች ናቸው፡፡ እነርሱ በውስጧ ዘውታሪዎች ናቸው፡፡

Tamilce: 

(அல்லாஹ்வை அழகிய முறையில் வணங்கி, மார்க்க சட்டங்களை பின்பற்றி வாழ்ந்து) நல்லறம் புரிந்தவர்களுக்கு மிக அழகிய கூலியும் (இறையருளில் இன்னும்) அதிகமும் உண்டு. இன்னும், அவர்களுடைய முகங்களை (எவ்வித) கவலையும் இழிவும் சூழாது. அவர்கள் சொர்க்கவாசிகள். அவர்கள் அதில் நிரந்தரமாக தங்கி இருப்பார்கள்.

Korece: 

또한 선행을 행하는 이들에 게는 보상이 더하여 지니라 그들 얼굴에는 먼지도 추함도 없으며 그들은 천국의 주인으로 그곳에서 영생하니라

Vietnamca: 

Những người làm tốt sẽ có được phần thưởng tốt và hơn thế nữa. Không có bóng tối nào bao phủ khuôn mặt của họ, cũng không có sự sỉ nhục. Họ là những người bạn của Thiên Đàng, họ sẽ sống trong đó mãi mãi.

Rubu tag: 

Hizb tag: