Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 497
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
4441 497 44 27 25 وَنَعْمَةٍ كَانُوا فِيهَا فَاكِهِينَ vena`metin kânû fîhâ fâkihîn. Orada nice bahçeler, pınarlar, ekinler, güzel konaklar, eğlenip durdukları nimetler bırakmışlardı. And comfort wherein they were amused. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4442 497 44 28 25 كَذَٰلِكَ ۖ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ keẕâlik. veevraŝnâhâ ḳavmen âḫarîn. Bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık. Thus. And We caused to inherit it another people. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4443 497 44 29 25 فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنظَرِينَ femâ beket `aleyhimü-ssemâü vel'arḍu vemâ kânû münżarîn. Gök ve yer, onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı. And the heaven and earth wept not for them, nor were they reprieved. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4444 497 44 30 25 وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُهِينِ veleḳad necceynâ benî isrâîle mine-l`aẕâbi-lmühîn. And olsun ki, İsrailoğullarını, azgın bir zorba olan Firavun'un alçaltıcı azabından kurtardık. And We certainly saved the Children of Israel from the humiliating torment - Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4445 497 44 31 25 مِن فِرْعَوْنَ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَالِيًا مِّنَ الْمُسْرِفِينَ min fir`avn. innehû kâne `âliyem mine-lmüsrifîn. And olsun ki, İsrailoğullarını, azgın bir zorba olan Firavun'un alçaltıcı azabından kurtardık. From Pharaoh. Indeed, he was a haughty one among the transgressors. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4446 497 44 32 25 وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلَىٰ عِلْمٍ عَلَى الْعَالَمِينَ veleḳadi-ḫternâhüm `alâ `ilmin `ale-l`âlemîn. And olsun ki, onların durumunu bilerek dünyaların üzerinde seçkin kıldık. And We certainly chose them by knowledge over [all] the worlds. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4447 497 44 33 25 وَآتَيْنَاهُم مِّنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاءٌ مُّبِينٌ veâteynâhüm mine-l'âyâti mâ fîhi belâüm mübîn. Onlara, her birinde açıkça bir imtihan bulunan, mucizeler verdik. And We gave them of signs that in which there was a clear trial. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4448 497 44 34 25 إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَيَقُولُونَ inne hâülâi leyeḳûlûn. Doğrusu inkarcılar, "Ölum bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz bize babalarımızı getirsenize" derler. Indeed, these [disbelievers] are saying, Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4449 497 44 35 25 إِنْ هِيَ إِلَّا مَوْتَتُنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُنشَرِينَ in hiye illâ mevtetüne-l'ûlâ vemâ naḥnü bimünşerîn. Doğrusu inkarcılar, "Ölum bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz bize babalarımızı getirsenize" derler. "There is not but our first death, and we will not be resurrected. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4450 497 44 36 25 فَأْتُوا بِآبَائِنَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ fe'tû biâbâinâ in küntüm ṣâdiḳîn. Doğrusu inkarcılar, "Ölum bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz bize babalarımızı getirsenize" derler. Then bring [back] our forefathers, if you should be truthful." Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4451 497 44 37 25 أَهُمْ خَيْرٌ أَمْ قَوْمُ تُبَّعٍ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ أَهْلَكْنَاهُمْ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمِينَ ehüm ḫayrun em ḳavmü tübbe`iv velleẕîne min ḳablihim. ehleknâhüm. innehüm kânû mücrimîn. Bunlar mı daha üstün yoksa Tubba milleti ve onlardan öncekiler mi? Onları yok etmişizdir, çünkü onlar suçlu idiler. Are they better or the people of Tubba' and those before them? We destroyed them, [for] indeed, they were criminals. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4452 497 44 38 25 وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ vemâ ḫalaḳne-ssemâvâti vel'arḍa vemâ beynehümâ lâ`ibîn. Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları oyun olsun diye yaratmadık. And We did not create the heavens and earth and that between them in play. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4453 497 44 39 25 مَا خَلَقْنَاهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ mâ ḫalaḳnâhümâ illâ bilḥaḳḳi velâkinne ekŝerahüm lâ ya`lemûn. Biz onları, ancak ve ancak gerektiği gibi yarattık, ama insanların çoğu bilmezler. We did not create them except in truth, but most of them do not know. Sayfa 497, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 498
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
4454 498 44 40 25 إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ مِيقَاتُهُمْ أَجْمَعِينَ inne yevme-lfaṣli mîḳâtühüm ecme`în. Doğrusu hüküm günü hepsinin bir arada bulunacağı gündür. Indeed, the Day of Judgement is the appointed time for them all - Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4455 498 44 41 25 يَوْمَ لَا يُغْنِي مَوْلًى عَن مَّوْلًى شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ yevme lâ yugnî mevlen `am mevlen şey'ev velâ hüm yünṣarûn. O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da görmezler. The Day when no relation will avail a relation at all, nor will they be helped - Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4456 498 44 42 25 إِلَّا مَن رَّحِمَ اللَّهُ ۚ إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ illâ mer raḥime-llâh. innehû hüve-l`azîzü-rraḥîm. Yalnız, Allah'ın merhamet ettiği kimseler bunların dışındadır. O, şüphesiz güçlüdür, merhametlidir. Except those [believers] on whom Allah has mercy. Indeed, He is the Exalted in Might, the Merciful. Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4457 498 44 43 25 إِنَّ شَجَرَتَ الزَّقُّومِ inne şecerate-zzeḳḳûm. Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarda suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir. Indeed, the tree of zaqqum Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4458 498 44 44 25 طَعَامُ الْأَثِيمِ ṭa`âmü-l'eŝîm. Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarda suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir. Is food for the sinful. Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4459 498 44 45 25 كَالْمُهْلِ يَغْلِي فِي الْبُطُونِ kelmühl. yaglî fi-lbüṭûn. Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarda suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir. Like murky oil, it boils within bellies Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان
4460 498 44 46 25 كَغَلْيِ الْحَمِيمِ kegalyi-lḥamîm. Doğrusu günahkarların yiyeceği zakkum ağacıdır; karınlarda suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir. Like the boiling of scalding water. Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان

Sayfalar

CSV