4461 |
498 |
44 |
47 |
25 |
خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَاءِ الْجَحِيمِ |
ḫuẕûhü fa`tilûhü ilâ sevâi-lceḥîm. |
Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir. |
[It will be commanded], "Seize him and drag him into the midst of the Hellfire, |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4462 |
498 |
44 |
48 |
25 |
ثُمَّ صُبُّوا فَوْقَ رَأْسِهِ مِنْ عَذَابِ الْحَمِيمِ |
ŝümme ṣubbû fevḳa ra'sihî min `aẕâbi-lḥamîm. |
Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir. |
Then pour over his head from the torment of scalding water." |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4463 |
498 |
44 |
49 |
25 |
ذُقْ إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْكَرِيمُ |
ẕuḳ. inneke ente-l`azîzü-lkerîm. |
Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir. |
[It will be said], "Taste! Indeed, you are the honored, the noble! |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4464 |
498 |
44 |
50 |
25 |
إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِ تَمْتَرُونَ |
inne hâẕâ mâ küntüm bihî temterûn. |
Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir. |
Indeed, this is what you used to dispute." |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4465 |
498 |
44 |
51 |
25 |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ |
inne-lmütteḳîne fî meḳâmin emîn. |
Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar ise, güvenli bir yerde, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. |
Indeed, the righteous will be in a secure place; |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4466 |
498 |
44 |
52 |
25 |
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ |
fî cennâtiv ve`uyûn. |
Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlar ise, güvenli bir yerde, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. |
Within gardens and springs, |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4467 |
498 |
44 |
53 |
25 |
يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَابِلِينَ |
yelbesûne min sündüsiv veistebraḳim müteḳâbilîn. |
İnce ipekten ve parlak atlastan giyinerek karşılıklı otururlar. |
Wearing [garments of] fine silk and brocade, facing each other. |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4468 |
498 |
44 |
54 |
25 |
كَذَٰلِكَ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ |
keẕâlik. vezevvecnâhüm biḥûrin `în. |
Bu böyledir; onları iri siyah gözlü hurilerle eşlendiririz. |
Thus. And We will marry them to fair women with large, [beautiful] eyes. |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4469 |
498 |
44 |
55 |
25 |
يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ |
yed`ûne fîhâ bikülli fâkihetin âminîn. |
Orada, güven içinde olarak her yemişi isteyebilirler. |
They will call therein for every [kind of] fruit - safe and secure. |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4470 |
498 |
44 |
56 |
25 |
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَىٰ ۖ وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ |
lâ yeẕûḳûne fîhe-lmevte ille-lmevtete-l'ûlâ. veveḳâhüm `aẕâbe-lceḥîm. |
Orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Rabbin lütfuyla onları cehennem azabından korumuştur. İşte büyük kurtuluş budur. |
They will not taste death therein except the first death, and He will have protected them from the punishment of Hellfire |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4471 |
498 |
44 |
57 |
25 |
فَضْلًا مِّن رَّبِّكَ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ |
faḍlem mir rabbik. ẕâlike hüve-lfevzü-l`ażîm. |
Orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Rabbin lütfuyla onları cehennem azabından korumuştur. İşte büyük kurtuluş budur. |
As bounty from your Lord. That is what is the great attainment. |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4472 |
498 |
44 |
58 |
25 |
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ |
feinnemâ yessernâhü bilisânike le`allehüm yeteẕekkerûn. |
Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da beklemektedirler. |
And indeed, We have eased the Qur'an in your tongue that they might be reminded. |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4473 |
498 |
44 |
59 |
25 |
فَارْتَقِبْ إِنَّهُم مُّرْتَقِبُونَ |
ferteḳib innehüm mürteḳibûn. |
Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da beklemektedirler. |
So watch, [O Muhammad]; indeed, they are watching [for your end]. |
Sayfa 498, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |