4421 |
496 |
44 |
7 |
25 |
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ |
rabbi-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ. in küntüm mûḳinîn. |
Katımızdan bir buyrukla, her hikmetli işe o gecede hükmedilir. Doğrusu Biz öteden beri peygamberler göndermekteyiz. Eğer kesin olarak inanırsanız bilin ki, bu senin Rabbinden, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbinden bir rahmettir. O, işitendir, bilendir. |
Lord of the heavens and the earth and that between them, if you would be certain. |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4422 |
496 |
44 |
8 |
25 |
لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ ۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ |
lâ ilâhe illâ hüve yuḥyî veyümît. rabbüküm verabbü âbâikümü-l'evvelîn. |
O'ndan başka tanrı yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz önceki atalarınızın da Rabbidir. |
There is no deity except Him; He gives life and causes death. [He is] your Lord and the Lord of your first forefathers. |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4423 |
496 |
44 |
9 |
25 |
بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ يَلْعَبُونَ |
bel hüm fî şekkiy yel`abûn. |
Ama inkarcılar, dirilmekten şüphededirler, bunu eğlenceye alırlar. |
But they are in doubt, amusing themselves. |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4424 |
496 |
44 |
10 |
25 |
فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ |
ferteḳib yevme te'ti-ssemâü bidüḫânim mübîn. |
Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır. |
Then watch for the Day when the sky will bring a visible smoke. |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4425 |
496 |
44 |
11 |
25 |
يَغْشَى النَّاسَ ۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ |
yagşe-nnâs. hâẕâ `aẕâbün elîm. |
Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır. |
Covering the people; this is a painful torment. |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4426 |
496 |
44 |
12 |
25 |
رَّبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ |
rabbene-kşif `anne-l`aẕâbe innâ mü'minûn. |
İnsanlar: "Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; doğrusu artık biz inananlarız" derler. |
[They will say], "Our Lord, remove from us the torment; indeed, we are believers." |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4427 |
496 |
44 |
13 |
25 |
أَنَّىٰ لَهُمُ الذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ |
ennâ lehümü-ẕẕikrâ veḳad câehüm rasûlüm mübîn. |
Nerde onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz çevirmişler, "Belletilmiş bir deli" demişlerdi. |
How will there be for them a reminder [at that time]? And there had come to them a clear Messenger. |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4428 |
496 |
44 |
14 |
25 |
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ |
ŝümme tevellev `anhü veḳâlû mü`allemüm mecnûn. |
Nerde onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti ve ondan yüz çevirmişler, "Belletilmiş bir deli" demişlerdi. |
Then they turned away from him and said, "[He was] taught [and is] a madman." |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4429 |
496 |
44 |
15 |
25 |
إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا ۚ إِنَّكُمْ عَائِدُونَ |
innâ kâşifü-l`aẕâbi ḳalîlen inneküm `âidûn. |
Biz sizden azabı az bir süre için kaldıracağız, siz yine de eski inkarcılığınıza döneceksiniz. |
Indeed, We will remove the torment for a little. Indeed, you [disbelievers] will return [to disbelief]. |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4430 |
496 |
44 |
16 |
25 |
يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرَىٰ إِنَّا مُنتَقِمُونَ |
yevme nebṭişü-lbaṭşete-lkübrâ. innâ münteḳimûn. |
Onları çarptıkça çarpacağımız gün öcümüzü şüphesiz alırız. |
The Day We will strike with the greatest assault, indeed, We will take retribution. |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |
4431 |
496 |
44 |
17 |
25 |
۞ وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ |
veleḳad fetennâ ḳablehüm ḳavme fir`avne vecâehüm rasûlün kerîm. |
And olsun ki, onlardan önce, Firavun milletini denemiştik. Onlara gelen değerli bir peygamber demişti ki: |
And We had already tried before them the people of Pharaoh, and there came to them a noble messenger, |
Sayfa 496, Cuz 25, الدخان, Ad-Dukhan—الدخان |