Sayfa 366

İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Arapça:

velleẕîne lâ yed`ûne me`a-llâhi ilâhen âḫara velâ yaḳtülûne-nnefse-lletî ḥarrame-llâhü illâ bilḥaḳḳi velâ yeznûn. vemey yef`al ẕâlike yelḳa eŝâmâ.

Türkçe:
Onlar Allah'ın yanında bir başka ilaha yakarmazlar/davet etmezler. Allah'ın saygıya layık kıldığı canı haksız yere almazlar. Zina etmezler. Bunları yapan, cezaya çarpılır.
İngilizce:
Those who invoke not, with Allah, any other god, nor slay such life as Allah has made sacred except for just cause, nor commit fornication; - and any that does this (not only) meets punishment.
Fransızca:
Qui n'invoquent pas d'autre dieu avec Allah et ne tuent pas la vie qu'Allah a rendue sacrée, sauf à bon droit; qui ne commettent pas de fornication - car quiconque fait cela encourra une punition
Almanca:
Und diejenigen, die weder neben ALLAH an einen anderen Gott Bittgebete richten, 2 noch den Menschen töten, den ALLAH für haram erklärte, außer mit Berechtigung, noch Zina begehen. Und wer dieses tut, findet die Vergeltung.
Rusça:
Они не взывают помимо Аллаха к другим богам, не убивают людей вопреки запрету Аллаха, если только они не имеют права на это, и не прелюбодействуют. А тот, кто поступает таким образом, получит наказание.
Arapça:
وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ ۚ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ يَلْقَ أَثَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahı(nın cezasını) bulur.
Diyanet Vakfı:
Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur;

yüḍâ`af lehü-l`aẕâbü yevme-lḳiyâmeti veyaḫlüd fîhî mühânâ.

Türkçe:
Kıyamet günü azap kendisi için kat kat artırılır da hor ve ezik halde onun içinde uzun süre kalır.
İngilizce:
(But) the Penalty on the Day of Judgment will be doubled to him, and he will dwell therein in ignominy,-
Fransızca:
et le châtiment lui sera doublé, au Jour de la Résurrection, et il y demeurera éternellement couvert d'ignominie;
Almanca:
Für ihn wird die Peinigung am Tag der Auferstehung verdoppelt, und er bleibt dort als Erniedrigter ewig
Rusça:
Его мучения будут приумножены в День воскресения, и он навечно останется в них униженным.
Arapça:
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır.
Diyanet Vakfı:
Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır.

illâ men tâbe veâmene ve`amile `amelen ṣâliḥan feülâike yübeddilü-llâhü seyyiâtihim ḥasenât. vekâne-llâhü gafûrar raḥîmâ.

Türkçe:
Tövbe ederek inanan ve hayra/barışa yönelik bir iş yapan müstesna. Allah, böylelerinin kötülüklerini güzelliğe dönüştürür. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
İngilizce:
Unless he repents, believes, and works righteous deeds, for Allah will change the evil of such persons into good, and Allah is Oft-Forgiving, Most Merciful,
Fransızca:
sauf celui qui se repent, croit et accomplit une bonne oeuvre; ceux-là Allah changera leurs mauvaises actions en bonnes, et Allah est Pardonneur et Miséricordieux;
Almanca:
außer demjenigen, der bereut, den Iman verinnerlicht und gottgefällig Gutes getan hat, diesen tauscht ALLAH ihre gottmißfälligen Taten in gottgefällig gute Taten um. Und ALLAH bleibt immer allvergebend, allgnädig.
Rusça:
Это не относится к тем, которые раскаялись, уверовали и поступали праведно. Их злые деяния Аллах заменит добрыми, ибо Аллах - Прощающий, Милосердный.
Arapça:
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ ۗ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.
Diyanet Vakfı:
Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allahı onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

vemen tâbe ve`amile ṣâliḥan feinnehû yetûbü ile-llâhi metâbâ.

Türkçe:
Kim tövbe edip hayra ve barışa yönelik iş yaparsa, hiç kuşkusuz tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.
İngilizce:
And whoever repents and does good has truly turned to Allah with an (acceptable) conversion;-
Fransızca:
et quiconque se repent et accomplit une bonne oeuvre c'est vers Allah qu'aboutira son retour.
Almanca:
Und wer bereute und gottgefällig Gutes tat, dieser bereut ALLAH gegenüber wirklich.
Rusça:
Кто раскаивается и поступает праведно, тот действительно возвращается к Аллаху.
Arapça:
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve her kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.
Diyanet Vakfı:
Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.

velleẕîne lâ yeşhedûne-zzûra veiẕâ merrû billagvi merrû kirâmâ.

Türkçe:
Onlar yalana tanıklık etmezler/yalan söze kulak vermezler. Boş lakırdıya rastladıklarında soylu bir tavırla geçip giderler.
İngilizce:
Those who witness no falsehood, and, if they pass by futility, they pass by it with honourable (avoidance);
Fransızca:
Ceux qui ne donnent pas de faux témoignages; et qui, lorsqu'ils passent auprès d'une frivolité, s'en écartent noblement;
Almanca:
Auch diejenigen, die das Lügnerische nicht bezeugen, und wenn sie beim sinnlosen Treiben vorbeigehen, gehen sie in Würde vorbei.
Rusça:
Они не свидетельствуют лживо (или не присутствуют при лживых разговорах), а когда проходят мимо праздного, то проходят с достоинством.
Arapça:
وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve onlar ki, yalan şahitlik etmezler, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar ile (oradan) geçip giderler.
Diyanet Vakfı:
(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.

velleẕîne iẕâ ẕükkirû biâyâti rabbihim lem yeḫirrû `aleyhâ ṣummev ve`umyânâ.

Türkçe:
Rablerinin ayetleri kendilerine hatırladıldığında, kör ve sağırlar gibi onlar üzerine kapanmazlar.
İngilizce:
Those who, when they are admonished with the Signs of their Lord, droop not down at them as if they were deaf or blind;
Fransızca:
qui lorsque les versets de leur Seigneur leur sont rappelés, ne deviennent ni sourds ni aveugles;
Almanca:
Und diejenigen, wenn sie mit den Ayat ihres HERRN ermahnt werden, fallen nicht vor ihnen taub und blind nieder.
Rusça:
Когда им напоминают о знамениях их Господа, они не падают на них глухими и слепыми.
Arapça:
وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;

velleẕîne yeḳûlûne rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ veẕürriyyâtinâ ḳurrate a`yüniv vec`alnâ lilmütteḳîne imâmâ.

Türkçe:
Onlar şöyle yakarırlar: "Rabbimiz, eşlerimizden ve çocuklarımızdan bize göz aydınlığı bağışla. Bizi takvaya sarılanlara önder kıl."
İngilizce:
And those who pray, "Our Lord! Grant unto us wives and offspring who will be the comfort of our eyes, and give us (the grace) to lead the righteous."
Fransızca:
et qui disent : "Seigneur, donne-nous, en nos épouses et nos descendants, la joie des yeux, et fais de nous un guide pour les pieux" .
Almanca:
Ebenso diejenigen, die sagen: "Unser HERR! Schenke uns von unseren Partnerwesen und unserer Nachkommenschaft Erfreuliches. Und mache uns für die Muttaqi als Imam!
Rusça:
Они говорят: "Господь наш! Даруй нам отраду глаз в наших супругах и потомках и сделай нас образцом для богобоязненных".
Arapça:
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl" derler.
Diyanet Vakfı:
(Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl! derler.

ülâike yüczevne-lgurfete bimâ ṣaberû veyüleḳḳavne fîhâ teḥiyyetev veselâmâ.

Türkçe:
İşte bunlar, sabretmiş olmalarına karşılık yüksek konaklarla ödüllendirilirler. Ve o konaklarda sağlık dileğiyle ve selamla karşılanırlar.
İngilizce:
Those are the ones who will be rewarded with the highest place in heaven, because of their patient constancy: therein shall they be met with salutations and peace,
Fransızca:
Ceux-là auront pour récompense un lieu élevé [du Paradis] à cause de leur endurance, et ils y seront accueillis avec le salut et la paix,
Almanca:
Diesen wird das Paradies vergolten für das, was sie an Geduld aufbrachten. Und sie werden darin mit Gruß und Salam empfangen.
Rusça:
Они получат Наивысшее место в воздаяние за то, что были терпеливы, и их встретят там приветствием и миром.
Arapça:
أُولَٰئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.
Diyanet Vakfı:
İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.

ḫâlidîne fîhâ. ḥasünet müsteḳarrav vemüḳâmâ.

Türkçe:
Orada sürekli kalacaklardır. Ne güzel konak yeri, ne güzel dinlenme yeri!"
İngilizce:
Dwelling therein;- how beautiful an abode and place of rest!
Fransızca:
pour y demeurer éternellement. Quel beau gîte et lieu de séjour !
Almanca:
Darin bleiben sie ewig. Es ist schön als Niederlassung und Aufenthaltsort.
Rusça:
Они пребудут там вечно. Как прекрасны эта обитель и местопребывание!
Arapça:
خَالِدِينَ فِيهَا ۚ حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada ebedî kalacaklar, orası ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdır.
Diyanet Vakfı:
Orada ebedi kalacaklardır. Orası ne güzel bir yerleşme ve ikamet yeridir.

Sayfalar

Sayfa 366 beslemesine abone olun.