Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

25

Sûredeki Ayet No: 

73

Ayet No: 

2928

Sayfa No: 

366

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا

Çeviriyazı: 

velleẕîne iẕâ ẕükkirû biâyâti rabbihim lem yeḫirrû `aleyhâ ṣummev ve`umyânâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.

Diyanet İşleri: 

Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve öyle kişilerdir onlar ki Rablerinin delilleri anıldığı ve Kur'an okunduğu zaman, sağır bir halde ve körü körüne yerlere kapanmazlar.

Şaban Piriş: 

Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.

Edip Yüksel: 

Kendilerine Rab'lerinin ayetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.

Ali Bulaç: 

Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.

Suat Yıldırım: 

Kendilerine Rab'lerinin âyetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağırlar ve körler gibi davranmazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlar ki, Rablerinin âyetleriyle kendilerine öğüt verildiği zaman ona karşı sağır ve kör olarak yıkılıp durmazlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Rablerinin ayetleri kendilerine hatırladıldığında, kör ve sağırlar gibi onlar üzerine kapanmazlar.

Bekir Sadak: 

Bunlar apacik Kitap´in ayetleridir.

İbni Kesir: 

25:72

Adem Uğur: 

Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar

İskender Ali Mihr: 

Ve onlara, Rab´lerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman onlara (âyetlere) karşı kör ve sağır olmazlar.

Celal Yıldırım: 

Onlar ki Rablarının âyetleri kendilerine hatırlatılınca üstüne sağırlar, körler gibi kapanıp kalmazlar.

Tefhim ul Kuran: 

Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.

Fransızca: 

qui lorsque les versets de leur Seigneur leur sont rappelés, ne deviennent ni sourds ni aveugles;

İspanyolca: 

Cuando se les amonesta con los signos de su Señor, no caen al suelo ante ellos, sordos y ciegos.

İtalyanca: 

coloro che, quando vengono ammoniti con i versetti del loro Signore, non sono né sordi né ciechi

Almanca: 

Und diejenigen, wenn sie mit den Ayat ihres HERRN ermahnt werden, fallen nicht vor ihnen taub und blind nieder.

Çince: 

有人以他们的主的迹象劝戒他们的时候,听讲并不装聋作瞎地打鼾。

Hollandaca: 

En die, als zij door de teekens van hunnen Heer worden vermaand, niet nedervallen alsof zij doof en blind waren, maar opstaan, en daaraan een aandachtig oor leenen.

Rusça: 

Когда им напоминают о знамениях их Господа, они не падают на них глухими и слепыми.

Somalice: 

Waana kuwa marka lagu Waaniyo Aayaadka Eebahooda aaan Dhicin Dhago iyo Indho La'aan.

Swahilice: 

Na wale ambao wanapo kumbushwa Ishara za Mola wao Mlezi hawajifanyi viziwi nazo, na vipofu.

Uygurca: 

ئۇلارغا پەرۋەردىگارىنىڭ ئايەتلىرى بىلەن ۋەز - نەسىھەت قىلىنسا، گاس، كور بولۇۋالمايدۇ (يەنى ئۇنى بېرىلىپ ئىخلاس بىلەن ئاڭلايدۇ)

Japonca: 

また話題が主の印に及べば聾(唖?)者か盲人であるかのように,戯らに知らないふりをしない者。

Arapça (Ürdün): 

«والذين إذا ذُكِّروا» وعظوا «بآيات ربِّهم» أي القرآن «لم يخرّوا» يسقطوا «عليها صما وعمياناً» بل خروا سامعين ناظرين منتفعين.

Hintçe: 

और वह लोग कि जब उन्हें उनके परवरदिगार की आयतें याद दिलाई जाती हैं तो बहरे अन्धें होकर गिर नहीं पड़ते बल्कि जी लगाकर सुनते हैं

Tayca: 

และบรรดาผู้ที่เมื่อถูกกล่าวเตือนให้รำลึกถึงโองการทั้งหลายของพระเจ้าของพวกเขา พวกเขาจะไม่ผินหลังให้เป็นสภาพเช่นคนหูหนวกตาบอด

İbranice: 

ואלה הם אשר אם יצוינו בפניהם אותות ריבונם, לא יגיבו בחירשות ועיוורון

Hırvatça: 

i oni koji, kada budu opomenuti ajetima Gospodara svoga, ni gluhi ni slijepi na njih ne ostanu;

Rumence: 

Ei nu sunt nici surzi, nici orbi când li se amintesc semnele Domnului lor.

Transliteration: 

Waallatheena itha thukkiroo biayati rabbihim lam yakhirroo AAalayha summan waAAumyanan

Türkçe: 

Rablerinin ayetleri kendilerine hatırladıldığında, kör ve sağırlar gibi onlar üzerine kapanmazlar.

Sahih International: 

And those who, when reminded of the verses of their Lord, do not fall upon them deaf and blind.

İngilizce: 

Those who, when they are admonished with the Signs of their Lord, droop not down at them as if they were deaf or blind;

Azerbaycanca: 

O kəslər ki, Rəbbinin ayələri zikr olunduğu vaxt özünü onlara qarşı kar və kor kimi aparmaz (əksinə, onlara cani-dildən qulaq asar);

Süleyman Ateş: 

Ve kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.

Diyanet Vakfı: 

Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;

Erhan Aktaş: 

Onlara, Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağırmış gibi görmezden gelmezler.

Kral Fahd: 

Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar,

Hasan Basri Çantay: 

Onlar ki kendilerine Rabbinin âyetleri okunduğu (yahud onlara va´z ve nasıyhat edildiği) zaman bunlara karşı (münafıklar gibi) kör ve sağır (yıkılıb) düşmezler.

Muhammed Esed: 

Ve onlar ki, kendilerine Rablerinin mesajları hatırlatıldığı zaman, körler(in) ve sağırlar(ın yaptığı) (gibi) (düşünüp anlamadan) onların üzerine üşüşmezler.

Gültekin Onan: 

Onlar, kendilerine rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar ki, Rablerinin ayetleriyle kendilerine öğüt verilince, sağır ve kör olarak bunların üzerine düşmezler (hakkı işiterek ve doğruyu görerek Allah’ın ayetlerine bağlanırlar)

Portekizce: 

Aqueles que, quando lhes forem recordados os versículos do seu Senhor, não os ignorarem, como se fossem surdos oucegos,

İsveççe: 

och som, när de erinras om sin Herres tecken, inte störtar ned, blinda och döva [som avgudadyrkarna inför sina gudabilder];

Farsça: 

و آنان که وقتی به آیات پروردگارشان پندشان دهند، در برابر آن با حالت کری و کوری نمی افتند، [بلکه با گوش شنوا و چشم بصیرت به آن دل می دهند.]

Kürtçe: 

وە کەسانێکن کاتێک ئامۆژگاری بکرێن بەئایەتەکانی پەروەردگاریان ناکەون بەسەریاندا بە کەڕی و کوێری

Özbekçe: 

Уларга Роббиларининг оятлари эслатилганда, у(оят)ларга гунг ва кўрлардек ташланмаслар. (Роҳманнинг суюкли бандалари бутпараст мушрикларга ўхшаб, ўзлари англамаган нарсага ёпишиб олмайдилар. Мушриклар сохта худоларига худди кўр ва карқулоқдек билиб-билмай, кўриб-кўрмай, эшитиб-эшитмай ёпишиб оладилар. Агар улар «худо»ларининг нима эканлигини билганларида, кўрганларида ва эшитганларида, ҳеч қачон уларга ибодат қилмас эдилар.)

Malayca: 

Dan juga mereka (yang diredhai Allah itu ialah orang-orang) yang apabila diberi peringatan dengan ayat-ayat keterangan Tuhan mereka, tidaklah mereka tunduk mendengarnya secara orang-orang yang pekak dan buta.

Arnavutça: 

dhe ata, të cilët, kur të përkujtohen me argumentet e Zotit të tyre, nuk binë para tyre, as të shurdhër as të verbër (por dëgjojnë e meditojnë);

Bulgarca: 

и които, ако им се напомнят знаменията на техния Господ, не остават пред тях глухи и слепи;

Sırpça: 

и они који, када буду опоменути доказима свога Господара, ни глуви ни слепи на њих не остану;

Çekçe: 

a ti, kdož k připomenutí znamení Pána svého nezůstávají lhostejní, jako by byli hluší a slepí,

Urduca: 

جنہیں اگر اُن کے رب کی آیات سنا کر نصیحت کی جاتی ہے تو وہ اس پر اندھے اور بہرے بن کر نہیں رہ جاتے

Tacikçe: 

Ва онон, ки чун ба оёти Парвардигорашон пандашон диҳанд, дар баробари он чун карону кӯрон набошанд.

Tatarca: 

Янә алар Раббыларының вәгазьләрен ишетсәләр сукырлыкка вә саңгыраулыкка сабышмаслар, бәлки бик ихлас тыңнарлар.

Endonezyaca: 

Dan orang-orang yang apabila diberi peringatan dengan ayat-ayat Tuhan mereka, mereka tidaklah menghadapinya sebagai orang-orang yang tuli dan buta.

Amharca: 

እነዚያም በጌታቸው አንቀጾች በተገሰጹ ጊዜ (የተረዱ ተቀባዮች ኾነው እንጂ) ደንቆሮዎችና ዕውሮች ኾነው በእርሷ ላይ የማይደፉት ናቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்கள் தங்கள் இறைவனின் வசனங்களைக் கொண்டு உபதேசம் செய்யப்பட்டார்களேயானால் அவற்றின் மீது செவிடர்களாக, குருடர்களாக விழமாட்டார்கள். (அவற்றைக் கேட்டு உடனே பயன் பெறுவார்கள்.)

Korece: 

주님의 말씀으로 가르침을 받을 때 귀머거리나 소경처럼 소 홀히 하지 않는 자들이며

Vietnamca: 

Họ là những người khi được nhắc về những Lời Mặc Khải của Thượng Đế của họ thì họ không gục đầu tỏ vẻ tai điếc mắt mù.