Arapça:
وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
Çeviriyazı:
velleẕîne iẕâ ẕükkirû biâyâti rabbihim lem yeḫirrû `aleyhâ ṣummev ve`umyânâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.
Diyanet İşleri:
Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve öyle kişilerdir onlar ki Rablerinin delilleri anıldığı ve Kur'an okunduğu zaman, sağır bir halde ve körü körüne yerlere kapanmazlar.
Şaban Piriş:
Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.
Edip Yüksel:
Kendilerine Rab'lerinin ayetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.
Ali Bulaç:
Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.
Suat Yıldırım:
Kendilerine Rab'lerinin âyetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağırlar ve körler gibi davranmazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlar ki, Rablerinin âyetleriyle kendilerine öğüt verildiği zaman ona karşı sağır ve kör olarak yıkılıp durmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Rablerinin ayetleri kendilerine hatırladıldığında, kör ve sağırlar gibi onlar üzerine kapanmazlar.
Bekir Sadak:
Bunlar apacik Kitap´in ayetleridir.
İbni Kesir:
25:72
Adem Uğur:
Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar
İskender Ali Mihr:
Ve onlara, Rab´lerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman onlara (âyetlere) karşı kör ve sağır olmazlar.
Celal Yıldırım:
Onlar ki Rablarının âyetleri kendilerine hatırlatılınca üstüne sağırlar, körler gibi kapanıp kalmazlar.
Tefhim ul Kuran:
Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.
Fransızca:
qui lorsque les versets de leur Seigneur leur sont rappelés, ne deviennent ni sourds ni aveugles;
İspanyolca:
Cuando se les amonesta con los signos de su Señor, no caen al suelo ante ellos, sordos y ciegos.
İtalyanca:
coloro che, quando vengono ammoniti con i versetti del loro Signore, non sono né sordi né ciechi
Almanca:
Und diejenigen, wenn sie mit den Ayat ihres HERRN ermahnt werden, fallen nicht vor ihnen taub und blind nieder.
Çince:
有人以他们的主的迹象劝戒他们的时候,听讲并不装聋作瞎地打鼾。
Hollandaca:
En die, als zij door de teekens van hunnen Heer worden vermaand, niet nedervallen alsof zij doof en blind waren, maar opstaan, en daaraan een aandachtig oor leenen.
Rusça:
Когда им напоминают о знамениях их Господа, они не падают на них глухими и слепыми.
Somalice:
Waana kuwa marka lagu Waaniyo Aayaadka Eebahooda aaan Dhicin Dhago iyo Indho La'aan.
Swahilice:
Na wale ambao wanapo kumbushwa Ishara za Mola wao Mlezi hawajifanyi viziwi nazo, na vipofu.
Uygurca:
ئۇلارغا پەرۋەردىگارىنىڭ ئايەتلىرى بىلەن ۋەز - نەسىھەت قىلىنسا، گاس، كور بولۇۋالمايدۇ (يەنى ئۇنى بېرىلىپ ئىخلاس بىلەن ئاڭلايدۇ)
Japonca:
また話題が主の印に及べば聾(唖?)者か盲人であるかのように,戯らに知らないふりをしない者。
Arapça (Ürdün):
«والذين إذا ذُكِّروا» وعظوا «بآيات ربِّهم» أي القرآن «لم يخرّوا» يسقطوا «عليها صما وعمياناً» بل خروا سامعين ناظرين منتفعين.
Hintçe:
और वह लोग कि जब उन्हें उनके परवरदिगार की आयतें याद दिलाई जाती हैं तो बहरे अन्धें होकर गिर नहीं पड़ते बल्कि जी लगाकर सुनते हैं
Tayca:
และบรรดาผู้ที่เมื่อถูกกล่าวเตือนให้รำลึกถึงโองการทั้งหลายของพระเจ้าของพวกเขา พวกเขาจะไม่ผินหลังให้เป็นสภาพเช่นคนหูหนวกตาบอด
İbranice:
ואלה הם אשר אם יצוינו בפניהם אותות ריבונם, לא יגיבו בחירשות ועיוורון
Hırvatça:
i oni koji, kada budu opomenuti ajetima Gospodara svoga, ni gluhi ni slijepi na njih ne ostanu;
Rumence:
Ei nu sunt nici surzi, nici orbi când li se amintesc semnele Domnului lor.
Transliteration:
Waallatheena itha thukkiroo biayati rabbihim lam yakhirroo AAalayha summan waAAumyanan
Türkçe:
Rablerinin ayetleri kendilerine hatırladıldığında, kör ve sağırlar gibi onlar üzerine kapanmazlar.
Sahih International:
And those who, when reminded of the verses of their Lord, do not fall upon them deaf and blind.
İngilizce:
Those who, when they are admonished with the Signs of their Lord, droop not down at them as if they were deaf or blind;
Azerbaycanca:
O kəslər ki, Rəbbinin ayələri zikr olunduğu vaxt özünü onlara qarşı kar və kor kimi aparmaz (əksinə, onlara cani-dildən qulaq asar);
Süleyman Ateş:
Ve kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;
Erhan Aktaş:
Onlara, Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağırmış gibi görmezden gelmezler.
Kral Fahd:
Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar,
Hasan Basri Çantay:
Onlar ki kendilerine Rabbinin âyetleri okunduğu (yahud onlara va´z ve nasıyhat edildiği) zaman bunlara karşı (münafıklar gibi) kör ve sağır (yıkılıb) düşmezler.
Muhammed Esed:
Ve onlar ki, kendilerine Rablerinin mesajları hatırlatıldığı zaman, körler(in) ve sağırlar(ın yaptığı) (gibi) (düşünüp anlamadan) onların üzerine üşüşmezler.
Gültekin Onan:
Onlar, kendilerine rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.
Ali Fikri Yavuz:
Onlar ki, Rablerinin ayetleriyle kendilerine öğüt verilince, sağır ve kör olarak bunların üzerine düşmezler (hakkı işiterek ve doğruyu görerek Allah’ın ayetlerine bağlanırlar)
Portekizce:
Aqueles que, quando lhes forem recordados os versículos do seu Senhor, não os ignorarem, como se fossem surdos oucegos,
İsveççe:
och som, när de erinras om sin Herres tecken, inte störtar ned, blinda och döva [som avgudadyrkarna inför sina gudabilder];
Farsça:
و آنان که وقتی به آیات پروردگارشان پندشان دهند، در برابر آن با حالت کری و کوری نمی افتند، [بلکه با گوش شنوا و چشم بصیرت به آن دل می دهند.]
Kürtçe:
وە کەسانێکن کاتێک ئامۆژگاری بکرێن بەئایەتەکانی پەروەردگاریان ناکەون بەسەریاندا بە کەڕی و کوێری
Özbekçe:
Уларга Роббиларининг оятлари эслатилганда, у(оят)ларга гунг ва кўрлардек ташланмаслар. (Роҳманнинг суюкли бандалари бутпараст мушрикларга ўхшаб, ўзлари англамаган нарсага ёпишиб олмайдилар. Мушриклар сохта худоларига худди кўр ва карқулоқдек билиб-билмай, кўриб-кўрмай, эшитиб-эшитмай ёпишиб оладилар. Агар улар «худо»ларининг нима эканлигини билганларида, кўрганларида ва эшитганларида, ҳеч қачон уларга ибодат қилмас эдилар.)
Malayca:
Dan juga mereka (yang diredhai Allah itu ialah orang-orang) yang apabila diberi peringatan dengan ayat-ayat keterangan Tuhan mereka, tidaklah mereka tunduk mendengarnya secara orang-orang yang pekak dan buta.
Arnavutça:
dhe ata, të cilët, kur të përkujtohen me argumentet e Zotit të tyre, nuk binë para tyre, as të shurdhër as të verbër (por dëgjojnë e meditojnë);
Bulgarca:
и които, ако им се напомнят знаменията на техния Господ, не остават пред тях глухи и слепи;
Sırpça:
и они који, када буду опоменути доказима свога Господара, ни глуви ни слепи на њих не остану;
Çekçe:
a ti, kdož k připomenutí znamení Pána svého nezůstávají lhostejní, jako by byli hluší a slepí,
Urduca:
جنہیں اگر اُن کے رب کی آیات سنا کر نصیحت کی جاتی ہے تو وہ اس پر اندھے اور بہرے بن کر نہیں رہ جاتے
Tacikçe:
Ва онон, ки чун ба оёти Парвардигорашон пандашон диҳанд, дар баробари он чун карону кӯрон набошанд.
Tatarca:
Янә алар Раббыларының вәгазьләрен ишетсәләр сукырлыкка вә саңгыраулыкка сабышмаслар, бәлки бик ихлас тыңнарлар.
Endonezyaca:
Dan orang-orang yang apabila diberi peringatan dengan ayat-ayat Tuhan mereka, mereka tidaklah menghadapinya sebagai orang-orang yang tuli dan buta.
Amharca:
እነዚያም በጌታቸው አንቀጾች በተገሰጹ ጊዜ (የተረዱ ተቀባዮች ኾነው እንጂ) ደንቆሮዎችና ዕውሮች ኾነው በእርሷ ላይ የማይደፉት ናቸው፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்கள் தங்கள் இறைவனின் வசனங்களைக் கொண்டு உபதேசம் செய்யப்பட்டார்களேயானால் அவற்றின் மீது செவிடர்களாக, குருடர்களாக விழமாட்டார்கள். (அவற்றைக் கேட்டு உடனே பயன் பெறுவார்கள்.)
Korece:
주님의 말씀으로 가르침을 받을 때 귀머거리나 소경처럼 소 홀히 하지 않는 자들이며
Vietnamca:
Họ là những người khi được nhắc về những Lời Mặc Khải của Thượng Đế của họ thì họ không gục đầu tỏ vẻ tai điếc mắt mù.
Ayet Linkleri: