
küllu-ṭṭa`âmi kâne ḥillel libenî isrâîle illâ mâ ḥarrame isrâîlü `alâ nefsihî min ḳabli en tünezzele-ttevrâh. ḳul fe'tû bittevrâti fetlûhâ in küntüm ṣâdiḳîn.
Türkçe:
Tevrat indirilmeden önce İsrail'in kendi nefsine haram kıldığı şeyler dışında tüm yiyecekler İsrailoğullarına helaldi. Onlara de ki: "Tevrat'ı ortaya getirin; doğru sözlü iseniz onu okuyun."
İngilizce:
All food was lawful to the Children of Israel, except what Israel Made unlawful for itself, before the Law (of Moses) was revealed. Say: "Bring ye the Law and study it, if ye be men of truth."
Fransızca:
Toute nourriture était licite aux enfants d'Israël , sauf celle qu'Israël lui-même s'interdit avant que ne descendit la Thora. Dis[-leur]: "Apportez la Thora et lisez-la, si ce que vous dites est vrai ! "
Almanca:
Alle Speisen waren für die Kinder Israils halal, ausgenommen dem, was Israil sich selbst für haram erklärte, bevor At-taurat nach und nach hinabgesandt wurde. Sag: "Holt At-taurat und tragt sie vor, wenn ihr wahrhaftig seid."
Rusça:
Любая пища была дозволена сынам Исраила (Израиля), кроме той, которую Исраил (Израиль) запретил самому себе до ниспослания Таурата (Торы). Скажи: "Принесите Таурат (Тору) и прочтите его, если вы говорите правду".
Arapça:
۞ كُلُّ الطَّعَامِ كَانَ حِلًّا لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ إِلَّا مَا حَرَّمَ إِسْرَائِيلُ عَلَىٰ نَفْسِهِ مِن قَبْلِ أَن تُنَزَّلَ التَّوْرَاةُ ۗ قُلْ فَأْتُوا بِالتَّوْرَاةِ فَاتْلُوهَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Tevrat indirilmeden önce, İsrail (Yakub)in kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helal idi. De ki: "Eğer doğrulardan iseniz, haydi Tevrat'ı getirip okuyun".
Diyanet Vakfı:
Tevrat'ın indirilmesinden önce, İsrail'in (Ya'kub'un) kendisine haram kıldıkları dışında, yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helal idi. De ki: Eğer doğru sözlü iseniz o zaman Tevrat'ı getirip onu okuyun.

femeni-fterâ `ale-llâhi-lkeẕibe mim ba`di ẕâlike feülâike hümu-żżâlimûn.
Türkçe:
Artık bundan sonra kim yalan düzüp Allah'a iftira ederse böyleleri zalimlerin ta kendileridir.
İngilizce:
If any, after this, invent a lie and attribute it to Allah, they are indeed unjust wrong-doers.
Fransızca:
Donc, quiconque, après cela, invente des mensonges contre Allah... ceux-là sont, donc, les vrais injustes.
Almanca:
Und wer danach im Namen ALLAHs Lügen erfindet, so sind diese die wirklichen Unrecht- Begehenden.
Rusça:
Те же, которые станут возводить навет на Аллаха после этого, являются беззаконниками.
Arapça:
فَمَنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ مِن بَعْدِ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kim bundan sonra Allah'a karşı yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
Diyanet Vakfı:
Artık bundan sonra her kim Allah'a karşı yalan uydurursa, işte bunlar, zalimlerin ta kendisidirler.

ḳul ṣadeḳa-llâhü fettebi`û millete ibrâhîme ḥanîfâ. vemâ kâne mine-lmüşrikîn.
Türkçe:
De ki: "Allah, doğrusunu söylemiştir/vaadinde sadıktır. Hadi artık hanîf olarak İbrahim'in milletine uyun! Müşriklerden değildi o."
İngilizce:
Say: "Allah speaketh the Truth: follow the religion of Abraham, the sane in faith; he was not of the Pagans."
Fransızca:
Dis : "C'est Allah qui dit la vérité. Suivez donc la religion d'Abraham, Musulman droit. Et il n'était point des associateurs".
Almanca:
Sag: "ALLAH hat dieWahrheit gesprochen, so folgt der Gemeinschaft Ibrahims, der hanif war und nicht zu den Muschrik gehörte."
Rusça:
Скажи: "Аллах изрек истину. Следуйте же религии Ибрахима (Авраама), поскольку он был единобожником и не был многобожником".
Arapça:
قُلْ صَدَقَ اللَّهُ ۗ فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki: "Allah doğru söylemiştir. Öyle ise dosdoğru, Allah'ı birleyici olarak İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi".
Diyanet Vakfı:
De ki: Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim'in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.

inne evvele beytiv vuḍi`a linnâsi lelleẕî bibekkete mübârakev vehüdel lil`âlemîn.
Türkçe:
Şu bir gerçek ki, âlemlere bir bereket kaynağı ve yol gösterici halinde insanlar için kurulan ilk ev Mekke'dekidir.
İngilizce:
The first House (of worship) appointed for men was that at Bakka: Full of blessing and of guidance for all kinds of beings:
Fransızca:
La première Maison qui a été édifiée pour les gens, c'est bien celle de Bakka (la Mecque) bénie et une bonne direction pour l'univers.
Almanca:
Gewiß, das erste Haus, das für dieMenschen (zum Gottesdienst) errichtet wurde, ist sicherlich das in Makka - ein mit Baraka erfülltes Haus und eine Rechtleitung für alle Menschen.
Rusça:
Воистину, первым домом, который был воздвигнут для людей, является тот, который находится в Бекке (Мекке). Он был воздвигнут как благословение и руководство для миров.
Arapça:
إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِّلْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Şüphesiz insanlar için kurulan ilk mabed, Mekke'deki çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet kaynağı olan Beyt (Kabe)dir.
Diyanet Vakfı:
Şüphesiz, alemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabet), Mekke'deki (Kabe)dir.

fîhi âyâtüm beyyinâtüm meḳâmü ibrâhîm. vemen deḫalehû kâne âminâ. velillâhi `ale-nnâsi ḥiccü-lbeyti meni-steṭâ`a ileyhi sebîlâ. vemen kefera feinne-llâhe ganiyyün `ani-l`âlemîn.
Türkçe:
Açık-seçik deliller, İbrahim'in makamı vardır orada. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse hiç kuşkusuz, Allah bütün âlemlere muhtaç olmayacak bir Ganî'dir.
İngilizce:
In it are Signs Manifest; (for example), the Station of Abraham; whoever enters it attains security; Pilgrimage thereto is a duty men owe to Allah,- those who can afford the journey; but if any deny faith, Allah stands not in need of any of His creatures.
Fransızca:
Là sont des signes évidents, parmi lesquels l'endroit où Abraham s'est tenu debout; et quiconque y entre est en sécurité. Et c'est un devoir envers Allah pour les gens qui ont les moyens, d'aller faire le pèlerinage de la Maison. Et quiconque ne croit pas... Allah Se passe largement des mondes .
Almanca:
In ihm sind deutliche Ayat, (davon) Maqamu-ibrahim. Und wer es betritt, ist in Sicherheit. Und den Menschen ist es ALLAH gegenüber auferlegt, zum Haus zu pilgern - wer von ihnen dazu die Möglichkeit findet. Und wer Kufr betreibt, so ist ALLAH gewiß autark den Geschöpfen gegenüber.
Rusça:
В нем есть ясные знамения - место Ибрахима (Авраама). Кто войдет в него, окажется в безопасности. Люди обязаны перед Аллахом совершить хадж к Дому (Каабе), если они способны проделать этот путь. Если же кто не уверует, то ведь Аллах не нуждается в мирах.
Arapça:
فِيهِ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَّقَامُ إِبْرَاهِيمَ ۖ وَمَن دَخَلَهُ كَانَ آمِنًا ۗ وَلِلَّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلًا ۚ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنِ الْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onda apaçık deliller, İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren güvene erer. Ona bir yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağni (kimseye muhtaç değil, her şey ona muhtaç)dir.
Diyanet Vakfı:
Orada apaçık nişaneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse bilmelidir ki, Allah bütün alemlerden müstağnidir.

ḳul yâ ehle-lkitâbi lime tekfürûne biâyâti-llâh. vellâhü şehîdün `alâ mâ ta`melûn.
Türkçe:
De ki: "Ey Ehlikitap! Allah, yaptıklarınıza tanıklık ederken, Allah'ın ayetlerini neden inkâr ediyorsunuz?"
İngilizce:
Say: "O People of the Book! Why reject ye the Signs of Allah, when Allah is Himself witness to all ye do?"
Fransızca:
Dis : "ô gens du Livre, pourquoi ne croyez-vous pas aux versets d'Allah (al-Quran), alors qu'Allah est témoin de ce que vous faites ? "
Almanca:
Sag: "Ihr Schriftbesitzer! Weshalb betreibt ihr Kufr ALLAHs Ayat gegenüber?! Und ALLAH ist Zeuge auf das, was ihr tut."
Rusça:
Скажи: "О люди Писания! Почему вы не веруете в знамения Аллаха, в то время, как Аллах наблюдает за тем, что вы совершаете?"
Arapça:
قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا تَعْمَلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki: "Ey kitap ehli! Allah yaptıklarınızı görüp dururken niçin Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz?"
Diyanet Vakfı:
De ki: Ey ehl-i kitap! Allah yaptıklarınızı görüp dururken niçin Allah'ın ayetlerini inkar edersiniz?

ḳul yâ ehle-lkitâbi lime teṣuddûne `an sebîli-llâhi men âmene tebgûnehâ `ivecev veentüm şühedâ'. veme-llâhü bigâfilin `ammâ ta`melûn.
Türkçe:
Şunu da söyle: "Ey Ehlikitap! Neden iman edenleri Allah yolundan alıkoyuyorsunuz? Gözünüzle gördüğünüz halde, Allah yolunu neden çarpıtmak istiyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir."
İngilizce:
Say: "O ye People of the Book! Why obstruct ye those who believe, from the path of Allah, Seeking to make it crooked, while ye were yourselves witnesses (to Allah's Covenant)? but Allah is not unmindful of all that ye do."
Fransızca:
Dis : "ô gens du Livre, pourquoi obstruez-vous la voie d'Allah à celui qui a la foi, et pourquoi voulez-vous rendre cette voie tortueuse, alors que vous êtes témoins de la vérité ! " Et Allah n'est pas inattentif à ce que vous faites.
Almanca:
Sag: "Ihr Schriftbesitzer! Weshalb haltet ihr diejenigen, die den Iman verinnerlicht haben, von dem Gebotenen von ALLAH ab, im Streben danach, es zu verfälschen, während ihr wißt?" Und ALLAH ist nicht achtlos dem gegenüber, was ihr tut.
Rusça:
Скажи: "О люди Писания! Почему вы сбиваете верующих с пути Аллаха, пытаясь исказить его, будучи свидетелями правдивости Мухаммада и истинности ислама? Аллах не находится в неведении относительно того, что вы совершаете".
Arapça:
قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ آمَنَ تَبْغُونَهَا عِوَجًا وَأَنتُمْ شُهَدَاءُ ۗ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki: "Ey kitap ehli! Gerçeği görüp bildiğiniz hâlde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah'ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir".
Diyanet Vakfı:
DeDe ki: Ey ehl-i kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû in tüṭî`û ferîḳam mine-lleẕîne ûtü-lkitâbe yeruddûküm ba`de îmâniküm kâfirîn.
Türkçe:
Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir zümreye boyun eğerseniz sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline getirirler.
İngilizce:
O ye who believe! If ye listen to a faction among the People of the Book, they would (indeed) render you apostates after ye have believed!
Fransızca:
ô les croyants ! Si vous obéissez à un groupe de ceux auxquels on a donné le Livre, il vous rendra mécréants après vous ayez eu la foi.
Almanca:
Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Wenn ihr einer Gruppe von denjenigen, denen die Schrift zuteil wurde, gehorcht, führen sie euch, nachdem ihr den Iman bekundet habt, zum Kufr zurück.
Rusça:
О те, которые уверовали! Если вы покоритесь некоторым из тех, кому было даровано Писание, то они обратят вас в неверующих после того, как вы уверовали.
Arapça:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تُطِيعُوا فَرِيقًا مِّنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ يَرُدُّوكُم بَعْدَ إِيمَانِكُمْ كَافِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.
Diyanet Vakfı:
Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir guruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden inkarcılığa sevkederler.

vekeyfe tekfürûne veentüm tütlâ `aleyküm âyâtü-llâhi vefîküm rasûlüh. vemey ya`teṣim billâhi feḳad hüdiye ilâ ṣirâṭim müsteḳîm.
Türkçe:
Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o...
İngilizce:
And how would ye deny Faith while unto you are rehearsed the Signs of Allah, and among you Lives the Messenger? Whoever holds firmly to Allah will be shown a way that is straight.
Fransızca:
Et comment pouvez-vous ne pas croire, alors que les versets d'Allah vous sont récités, et qu'au milieu de vous se tient son messager ? Quiconque s'attache fortement à Allah, il est certes guidé vers un droit chemin.
Almanca:
Und wie könnt ihr Kufr betreiben, während euch die Ayat ALLAHs vorgetragen werden, und unter euch der Gesandte ist?! Und wer sich an ALLAH festhält, dieser wurde bereits den geradlinigen Weg rechtgeleitet.
Rusça:
Как вы можете не веровать в то время, как вам читают знамения Аллаха, а Его Посланник находится среди вас? Кто крепко держится за Аллаха, тот действительно наставлен на прямой путь.
Arapça:
وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَأَنتُمْ تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ آيَاتُ اللَّهِ وَفِيكُمْ رَسُولُهُ ۗ وَمَن يَعْتَصِم بِاللَّهِ فَقَدْ هُدِيَ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın elçisi de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle doğru yola iletilmiştir.
Diyanet Vakfı:
Size Allah'ın ayetleri okunurken, üstelik Allah Resulü de aranızda iken nasıl inkara saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir.

yâ eyyühe-lleẕîne âmenü-tteḳu-llâhe ḥaḳḳa tüḳâtihî velâ temûtünne illâ veentüm müslimûn.
Türkçe:
Ey iman edenler! Allah'tan, kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can vermeyin.
İngilizce:
O ye who believe! Fear Allah as He should be feared, and die not except in a state of Islam.
Fransızca:
ô les croyants ! Craignez Allah comme Il doit être craint. Et ne mourez qu'en pleine soumission.
Almanca:
Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber, wie Ihm gegenüber Taqwa gemäß gehandelt werden soll, und sterbt nur als Muslime.
Rusça:
О те, которые уверовали! Бойтесь Аллаха должным образом и умирайте не иначе, как будучи мусульманами!
Arapça:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.
Diyanet Vakfı:
Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.
Sayfalar
